Babacan: IMF'ye borcumuz 400 milyon dolara indi
Başbakan Yardımcısı Babacan "Kasım 2002,IMF'ye 23 milyar dolar borcumuz vardı, Merkez Bankası'ndaki rezervlerin tamamı ise 28 milyar dolardı. Bugün itibariyle IMF'ye borcumuz 400 milyon dolara indi. Mayıs'ta da son taksit ve sıfırlıyoruz" açıklamasında bulundu
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2002 yılının Kasım ayında Hazine'den sorumlu Bakan olarak göreve başladığında Türkiye'nin IMF'ye 23 milyar dolar borcu olduğunu anımsatarak, ''Merkez Bankası'ndaki rezervlerin tamamı ise 28 milyar dolardı. Bugün itibariyle IMF'ye borcumuz 400 milyon dolara indi. İnşallah Mayıs'ta da son taksit ve sıfırlıyoruz'' dedi.
Yaşanan küresel ekonomik krizin en önemli sonuçlarından birinin, kamu borçlarını tarihi yüksek seviyelere çıkarması olduğunu belirten Babacan, dünyanın genelinde kamu borçlarının arttığı bu son dönemde Türkiye'nin borcunun ise azaldığını söyledi.
Son krizin maliyetinin, aşağı yukarı 2. Dünya Savaşı'nın maliyetiyle denk olduğuna dikkati çeken Babacan, işsizlik oranlarının da birçok ülkede yüksek seyrettiğini ifade etti.
Babacan, güven endekslerine bakıldığında da özellikle Avrupa'da durumun oldukça karamsar olduğunu kaydetti.
Büyüme hızlarına bakıldığında, tüm dünyada düşüşlerin yaşandığını dile getiren Babacan, ''Türkiye'de fena değil ama diğer ülkelerde tablo, pek iç açıcı değil. Nüfus burada çok önemli faktör olacak. Bugün Avrupa'nın geleceğine ümitsiz bakılmasının en önemli nedenlerinden biri nüfus yapısı. Avrupa'da çalışma çağındaki nüfus her sene azalacak bundan sonraki dönemde. Türkiye'de artıyor ama 2030-2035 derken bizde de çalışan nüfus sabitlenmeye başlıyor. Çünkü ailelerdeki çocuk sayısı azalıyor. Bugün Avrupa'nın yaşadığını biz, bundan 20-25 yıl sonra yaşamaya başlayabiliriz. İşte bizim en az 3 çocuk dememizin en önemli sebebi budur'' diye konuştu.
İş adamlarının, yaşanan ekonomik gelişmeleri dikkate alması gerektiğine değinen Babacan, dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin giderek doğuya kaydığını vurguladı. Babacan, ''Geleceğin dünyasında Türkiye olarak kendimizi nasıl hazırlayacağız, pozisyonumuzu nasıl alacağız? Bu trendlere mutlaka dikkat etmemiz gerekiyor'' dedi.
-''Karşılığı olmayan harcama yapmadık''-
Türkiye'de zamanında atılan doğru adımların, dünyada yaşanan tüm problemlerden izole ettiğine işaret eden Babacan, bu süreçte mali disipline çok dikkat ettiklerini ve karşılığı olmayan bir harcama yapmadıklarını bildirdi.
Ali Babacan, kriz öncesinde ve kriz sürerken Türkiye'nin önemli reformlar yaptığını da anımsatarak, bu nedenle ülkenin krizden fazla etkilenmediğini ifade etti.
Avrupa'da bir çok ülkenin, krizin çözümünü harcamaları artırmakta bulduğuna ancak bu yanlış politikanın bir işe yaramadığına dikkati çeken Babacan, ''Bugün sadece Yunanistan'da 150 bin memurun işten çıkarılması gerekiyor. Yunanistan bu sözü verdiği için kredi çekebilmeye başladı. Eğer bunu yapmazsa kredi muslukları kapatılacak'' dedi.
Türkiye'de özellikle 2010 yılından sonra yeni pek çok adım attıklarını belirten Babacan, 3 bin maddenin üzerinde yasal düzenleme yaptıklarını söyledi. Babacan, geleceğin ekonomik yapısı için hukuki zemini güçlendirdiklerini dile getirdi.
-''Türkiye, OECD ülkeleri içinde gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke''-
Babacan, birçok öncü göstergeye göre, Türkiye'nin gelecekte daha fazla büyüyeceğine vurgu yaparak, istihdamda da Türkiye'nin önemli gelişim gösterdiğini kaydetti.
Krizin en derin dönemi olan 2009 yılının Nisan ayından bu yana Türkiye'de toplam istihdamın 4 milyon 700 bin kişi arttığını anlatan Babacan, Avrupa'da aynı dönemdeki istihdam kaybının 6 milyon, ABD'deki kaybın ise 5 milyon olduğunu bildirdi.
Bunun da özel sektörün faaliyetleri sonucu ortaya çıktığını aktaran Babacan, 4,7 milyonluk istihdam artışında kamunun payının 200 bin, özel sektörün payının ise 4,5 milyon olduğunu söyledi.
Ali Babacan, söz konusu dönemde gelir dağılımındaki adaletsizliğin de hızla düzeldiğini vurgulayarak, ''OECD raporuna göre Türkiye, tüm OECD ülkeleri içinde gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke. Hanehalkı gelirlerindeki artışa bakıyoruz; en fakir yüzde 10'luk kesimin reel geliri 2002'den 2011'e yüzde 60 artmış ama en zengin yüzde 10'luk kesimin reel geliri yüzde 5 artmış'' diye konuştu.
Türkiye'de artık 1 doların altında geliri olan kimsenin kalmadığına işaret eden Babacan, 4,3 doların altında geliri olanların nüfusa oranı ise 2002'de yüzde 30 iken, 2011'de yüzde 2,79'a gerilediğini dile getirdi. Babacan, ''Bana göre aslında yüzde 2,79'un da olmaması lazım. Bu, ya bizim belediyelerimiz, vakıflarımız o vatandaşlara ulaşamamış ya da o vatandaşlarımızın devletin sosyal destek programlarından haberi yok. Yani bir şekilde bunları buluşturamamışız. Yoksa eğer bizim sosyal yardım mekanizmalarımız birebir tüm vatandaşlarımız tarafından biliniyor olsa bunu da inşallah sıfırlarız'' ifadelerini kullandı.
-''Cari açığın bir numaralı sebebi, enerjide dışa bağımlılık''-
Cari açığa bakıldığında ise bu konunun Türkiye için önemine dikkati çeken Babacan, 2011'de yüksek seviyelere çıkan cari açığı, geçen yıl uyguladıkları politika sayesinde yüzde 6'ya düşürdüklerini söyledi.
Ali Babacan, söz konusu cari açığın bir numaralı sebebinin, enerjide dışa bağımlılık olduğunu belirterek, bu bağımlılık olmasa, Türkiye'nin cari fazla veren bir ülke konumunda olabileceğini kaydetti.
Tüketim amacıyla bankalardan kullanılan kredilerin de cari açığı artırıcı önemli bir etken olduğuna değinen Babacan, aşağı yukarı son 1,5 yıldır cari açığı düşürmek için iç tüketim üzerinde tedbirler aldıklarını ifade etti. Babacan, Türkiye'de bundan sonraki dönemde bu konuya çok daha dikkat edeceklerini, üretilen kadar tüketilmesi, kazanılan kadar harcanması konusunda uyarılarda bulundu.
-''Türkiye tarihinde ilk kez IMF'ye borç veren ülke konumuna geldi''-
Merkez Bankası rezervlerinin de iktidara geldikleri günden bu yana önemli oranda arttığını ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
''Kasım 2002, ben Hazine'den sorumlu Bakan olarak göreve başladım. IMF'ye 23 milyar dolar borcumuz vardı, Merkez Bankası'ndaki rezervlerin tamamı ise 28 milyar dolardı. Yani bizim dediğimiz, rezerv dediğimiz 28 milyar doların aslında 23'ü IMF'ye borçtu. Zaten IMF de o Merkez Bankası'nın rezervleri güçlensin de daha kötüye gitmesin diye bu krediyi ağırlıklı olarak vermiş Türkiye'ye. Bugün itibariyle IMF'ye borcumuz 400 milyon dolara indi. İnşallah Mayıs'ta da son taksit ve sıfırlıyoruz.''
Babacan, gelinen noktada ise Türkiye'nin tarihinde ilk kez ''IMF'ye borç veren ülke'' konumuna geldiğini söyleyerek, Türkiye'nin IMF'ye 5 milyar dolarlık kredi açacağını bildirdi.
Bu arada, salondan ''belediyelere de borç verin'' diye gelen sesler üzerine Babacan, gelir gider dengesini sağlamış olan, kredibilitesi yerinde olan belediyelerin zaten her yerden kredi bulduğunu kaydetti. Babacan, ''Ancak borcu zaten çok belediyeyse, gelir gider dengesi bozuksa zaten daha fazla borçlanmayı belediyelerimize hiç tavsiye etmiyoruz. Öncelikle tüm belediyelerimiz kendi dengesini kursun, para diye bir sorun yok'' diye konuştu.
Ali Babacan, bundan sonraki temel önceliklerinin ise büyümede potansiyeli yakalamak, istihdam artışı, enflasyonla mücadele, cari açığı düşürmek ve yurt içi tasarruflarının artışını sağlamak olduğunu sözlerine ekledi.
AA