Advertisement
HABERLER ABONE OL

Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) Yönlendirme Kurulu Fahri Başkanı Fatih Birol, ABD'de bir enerji rönesansı yaşandığını belirterek, "Hem petrol, hem doğal gaz anlamında hepimizi etkileyecek değişiklikler oluyor. ABD'deki petrol üretimi artmaya başladı. ABD, yakında hem petrol ithal etmek durumunda kalmayacak, ya da çok az edecek. ABD, büyük bir petrol üreticisi haline gelecek" dedi.

Birol, IICEC'in Conrad Otel'de düzenlediği "IICEC Geleneksel Uluslararası Enerji Forumu"nda küresel enerji haritasındaki değişikliklerin her bir ülkenin ekonomik rekabet edebilirliği üzerinde etkileri olacağını belirtti.

1970'lerde sanayileşmiş ülkelerin dünya enerji tüketiminin 3'te 2'sini temsil ettiğini anımsatan Birol, analizlere göre söz konusu ülkelerin tüketimdeki payının yavaş yavaş azaldığını söyledi.

Fatih Birol, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu rakam yakında dünya enerji tüketiminin üçte 1'ine tekabül edecek. Yeni güçler ortaya çıkıyor: Çin, Hindistan ve Ortadoğu ülkeleri. Bu ülkeler, küresel enerji tüketiminde daha büyük bir rol oynamaya başlayacaklar. Buradaki mesaj çok net: Küresel enerji tüketiminin merkezkaç kuvveti ya da merkezi doğuya doğru kayıyor. Yavaş yavaş ama emin adımlarla enerji tüketiminin merkezi doğuya doğru kayıyor.

Bir faktör daha var ki; bu da küresel enerji haritasını baştan şekillendirmekte. Bu da ABD'de olanlar. Artık görüyoruz ki, ABD'de bir enerji rönesansı yaşanıyor. Hem petrol, hem doğal gaz anlamında hepimizi etkileyecek değişiklikler oluyor. ABD'deki petrol üretimi artmaya başladı. Ve yakında ABD artık hem petrol ithal etmek durumunda kalmayacak, ya da çok az edecek. ABD, büyük bir petrol üreticisi haline gelecek. Tabi biliyoruz ki, Suudi Arabistan önümüzdeki pek çok yıl boyunca ana petrol üreticisi olmaya devam edecek. Tıpkı bugün olduğu gibi, ama ABD'nin üretimi artacak."

-"ABD'nin gaz ihraç eder haline geldiği görülebilecek"-

Fatih Birol, ABD'deki kaya gazı devrimi neticesinde, ABD'nin gaz ihraç eder haline geldiğinin görülebileceğini söyledi.

Bu gelişmelerin herkesi ve ekonomik rekabet edebilirliği etkileyeceğini aktaran Birol, bunun aynı zamanda gaz cephesinde enerjinin jeopolitik dağılımını etkileyeceğini dile getirdi.

Bundan 4 yıl önce "enerji adası" diye bir şey olmadığını, söylediğini anımsatan Birol, bugün olanların kendisini haklı çıkardığını belirtti.

Birol, kaya gazı devrimi başlamadan önce ABD'deki gaz fiyatı ile Avrupa'daki gaz fiyatının aynı olduğuna değinerek, şunları kaydetti:

''Ama ABD kendi gazını üretmeye başladıktan sonra arada çok büyük bir fark oldu. ABD'deki gaz fiyatları çok düşük, Avrupa'daki gaz fiyatlarıysa çok pahalı. Ve aradaki fark gittikçe azalıyor. Ben şu anda arada 5 kat fiyat farkı olan başka bir ürün bilmiyorum. Peki bu Avrupa'yı nasıl etkiliyor? Bir örnek verecek olursak, sadece 5 sene kadar önce ABD'deki enerji üretiminde kömürün payı yüzde 50 idi.

Gaz ucuzlayınca kömür kullanımı yüzde 50'den yüzde 30'a düştü. Peki kullanılmayan kömür ne oluyor? İhraç ediliyor. Bunun neticesinde Avrupa'da kömür fiyatları düştü. Geçtiğimiz sene Avrupa, tarihindeki en yüksek kömür tüketimini gerçekleştirdi. Bunun sebebi nedir, çevreyle olan etkileri nasıl gelişmektedir? Ekonominin ve çevrenin arasındaki bağlar pek çok politikacının düşündüğünden çok güçlü."

-"Oyunun kuralını değiştiren ülke Çin"-

Fatih Birol, yenilenebilir enerjideki büyümenin devletin yoğun katkısı ve desteği olursa gerçekleşebildiğini söyledi.

Burada oyunun kuralını değiştiren ülkenin Çin olduğunu belirten Birol, "Çünkü Çin'deki kapasitenin artışı nefes kesecek bir hızda. Önümüzdeki 20 yıl boyunca Çin enerji santrallerini öylesine bir hızda inşa edecek ki, ABD artı Japonya'daki enerji santrallerinin toplamına eşit olacak" dedi.

Elektrik fiyatlarının ve genel anlamdaki enerji fiyatlarının, Çin ve ABD'de, Avrupa ve Japonya'dakinden çok daha düşük olmasını beklediklerini belirten Birol, Avrupa'da enerji fiyatlarının daha yüksek olacağını, bunun da Avrupa ekonomileri için ciddi bir sorun teşkil edeceğini dile getirdi.

Avrupa'nın böylece rekabet edebilirliğini kaybedeceğini anlatan Birol, bugün 12 tane temel Avrupa sanayi kolunun Avrupa'dan ayrılıp ABD'ye gittiğini, bunun da düşük enerji maliyetlerinden kaynaklandığını ifade etti.
Birol, Avrupa'daki gaz talebinin Türkiye dahil olmasına rağmen geçen sene hiç artmadığını söyledi.

Ancak Türkiye, Avrupa'dan çıkarılacak olursa, gaz talebindeki büyümenin eksiye düştüğünü vurgulayan Birol, bunun Türk ekonomisinin ne kadar çok büyüdüğünü, Türkiye'nin enerji talebinin ne kadar güçlü büyüdüğünü gösterdiğini dile getirdi.

Önümüzdeki on yıl içinde Türkiye'nin 45 gigawatt enerji üretimini sağlamak durumunda olduğunu vurgulayan Birol, Avrupa'daki en yüksek büyüyen enerji üretiminin Türkiye'de olduğunu kaydetti.

Birol, Türkiye'nin enerji sepetini çeşitlendirmek durumunda olduğunu dile getirerek, nükleer santral konusunda aldıkları kararlarından dolayı Türk hükümetini tebrik ettiğini ifade etti.

Bunun enerji arz güvenliğini olumlu yönde etkileyeceğini dile getiren Birol, aynı zamanda Türkiye'nin enerji rekabet edebilirliğini arttıracağını da kaydetti.

Türkiye'nin petrol ve gaz rezervleri açısından bakıldığında komşuları açısından çok şanslı olduğunu vurgulayan Birol, "Kendisinde olmaması dolayısıyla şanssız, ama bu kaynaklara olan ülkelere çok yakınız. Rusya, Türk enerji ticaretinin mihenk taşı olmaya devam edecek" şeklinde konuştu.

Suudi Arabistan'ın küresel petrol piyasalarının kalbi olduğunu belirten Birol, eğer piyasalarda bir sorun olursa bu ülkenin her zaman piyasaları sakinleştirmek için orada hazır bulunduğuna dikkati çekti.

Türkiye'nin Afrika ve Akdeniz havzasında bulunan büyük kaynaklar konusunda önünün açılması gerektiğine işaret eden Birol, "Türkiye'nin etrafında dünya gaz ve petrol rezervlerinin yüzde 70 bulunuyor ama bunun da ötesinde dünya üzerinde bu rezervlere erişmenin en ekonomik olduğu bölgeler de Türkiye'nin etrafında'' dedi.

AA