Her vicdan ve akıl sahibi insanın düşünmesi gereken bir konu...
Başbakan vekili Bülent Arınç, "Taksim Gezi Parkı'nın bir yeşil alan olarak kalması, ağaçların oradan sökülmemesi üzerine, vicdani bir çevre duyarlılığıyla ortaya çıkan olayların şimdi geldiği son noktayı görmek her vicdan ve akıl sahibi insanın düşünmesi gereken bir konudur." dedi
Başbakan Vekili Bülent Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinde son gelişmeleri aktardığını, görüş ve önerileri aldığını, karşılıklı fikir teatisinde bulunduklarını belirten Arınç, "Bu görüşmeye lütfen olağanüstülük yüklememek gerekir. Çünkü ben Başbakan Vekiliyim, bütün yetkilerimi ve sorumluluklarımı biliyorum. Sayın Başbakanımızla da yurt dışında olmasına rağmen görüşmelerimizi yaparak belli konulardaki hükümetimizin tavrını da netleştiriyorum. Esasen bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız haftalık mutat, olağan görüşmeler yapmaktadır. Onlardan birisi de sayabilirsiniz. Ancak bugün olmasının temelinde bazı sebepler var. Onları da biraz sonra açıklamak istiyorum" diye konuştu.
Görevinin başbakan vekilliği olduğunu, yetkilerini, görevlerini ve sorumluluklarını bildiğini tekrarlayan Arınç, "Konuşmalarımızı da hükümetimizin bu konulardaki düşünceleri olarak sizlere aktarmak istiyorum" ifadesini kullandı.
-Hepimizin arzusu sağduyunun hakim olması
Devam eden ve maalesef farklı bir boyut kazanan gösteriler konusunda Cumhurbaşkanı Gül'ün düşüncelerini almak, neler yapılabileceği ve toplumun nasıl yatıştırılabileceğine ilişkin istişare etmek istediğini vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Meclis Başkanımız, Sayın Başbakanımız ve muhalefet partilerinin değerli genel başkanları; tansiyonun düşmesi, eylemlerin artık son bulması konusunda çeşitli vesilelerle yatıştırıcı açıklamalar yaptılar. Şu anda hepimizin ve toplumun ortak arzusu, sokaklara huzur ve güvenin, en önemlisi de sağduyunun hakim olması. Şunu memnuniyetle ifade etmekteyim ki, iki günden beri takip ettiğimiz kadarıyla şiddet ya da vandallık içeren gösteriler artık süratle ivme kaybetmeye başladı. Şiddet içermeyen, demokratik bir tepki olarak ortaya konan gösterileri saygı ve sağduyu içerisinde takip ettiğimizi söylemek isterim. Devletimiz, hükümetimiz, ilgili tüm birimlerimiz gelişmelere bütünüyle hakim durumdadır. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz bir yandan mevcut gösterilerin şiddet boyutunu engellemek için özveriyle çalışırken bir yandan da provokasyonları önlemek için hassasiyetle mücadele etmektedir.
-Polis tarafından aşırı tedbir haklı olarak tepki topladı
Polisimiz tarafından gösterilerin ilk zamanlarında ortaya konan aşırı tedbir haklı olarak tepki toplamıştır. Bununla ilgili incelemeler de idari yoldan başlatılmıştır. Ancak son 5 gündür polisin büyük bir fedakarlık içinde, vakar ve sağduyu içinde, bu milletin bir evladı olarak milletin kendi evlatlarına karşı son derece hassas bir konumdadır. Göstericiler arasındaki illegal örgütlerin kışkırtma ve şiddet eylemlerine karşı polisimiz, yasalar çerçevesinde üzerine düşen görevleri bihakkın yerine getirmiş ve bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir."
-"Türkiye bugünlere farklılıklarını zenginlik olarak değerlendirerek geldi"
Türkiye Cumhuriyeti'nin 29 Ekim 1923'te birlik içinde kurulduğunu, 76 milyonun her birinin bu büyük cumhuriyetin sahibi olduğunu vurgulayan Arınç, 90 yıl boyunca cumhuriyetin, milletin istinasız her ferdinin emeği, alınteri ve çabasıyla büyüdüğünü, yüceldiğini ve bugünlere ulaştığını bildirdi. Hiç kuşkusuz tüm toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da tabii farklılıklar olduğunu, ancak Meclis'in bu farklılıkları gözeterek açıldığını, cumhuriyetin bu farklılıkları kaynaştırarak kurulduğunu, Türkiye'nin bugünlere farklılıklarını zenginlik olarak değerlendirerek geldiğini belirten Arınç, "Türkiye'nin en büyük zenginliği farklılıkları hoşgörü içerisinde bir arada tutuyor olmasındadır" dedi.
-"Bize oy vermeyenlerin de taleplerine duyarlıyız"
Türkiye'yi 90 yıl içinde bulunduğu seviyeye ulaştıranın hoşgörü ve birlikte yaşama kültürü olduğuna işaret eden Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Gerek partimiz, gerek hükümetimiz olarak kurulduğumuz andan itibaren farklılıkların hepsine saygı duyduk, toplumun bütün kesimlerine eşit mesafede durduk. Her seçim sonrasında Sayın Başbakanımız kitlelerin karşısına çıkmış ve kendisine oy verenlerin değil Türkiye'nin başbakanı olacağının altını çizerek ifade etmiştir. Hükümetimiz, tüm icraatlarında, kararlarında, uygulama ve adımlarında müştereklerde buluşmayı ve ayrımcılıkları kaldırmayı dikkatle gözetmiştir. Şunu samimiyetle vurgulamak isterim, yaşam tarzları bizim için son derece değerlidir, önemlidir ve hassastır. Yaşam tarzlarımız nedeniyle ağır baskılar yaşamış bir kadro olarak kendi yaşadıklarımızı başkalarına yaşatmamak için büyük bir duyarlılık içinde olduk. Biz empati kurmak suretiyle bize oy vermeyen vatandaşlarımızı her zaman anlamaya çalıştık. Kendi yaşam tarzlarımızı, kendi hassasiyetlerimizi öne çıkarmak yerine ortak noktalarda buluşmayı, ortak yolu bulmayı her zaman öncelikli vazifemiz olarak gördük. Toplumla inatlaşacak bir anlayışın içerisinde olmadık, olamayız. Herkes bizi takdir etmek zorunda elbette değil ancak biz, bizi takdir etmeyenlerin de görüşlerine açığız. Herkes elbette bize oy vermek zorunda değil ama biz, bize oy vermeyenlerin de talep ve beklentilerine duyarlıyız.
-"Her bir vatandaşımızın sorumluluğu bizim üzerimizdedir"
Her bir vatandaşımızın sorumluluğu bizim üzerimizdedir. Her bir vatandaşımızın en temel insani hakkı, özgürlüğü, yaşam tarzı bizim sorumluluğumuz altındadır. Demokratik bir kültür içerisinde ve yasalar çerçevesinde ifade edilen tüm tepkilere, bütün taleplere sonuna kadar açığız. Yeter ki şiddet olmasın. Yeter ki şiddet, öfke ve nefret bir ifade diline dönüşmesin. Karşılıklı saygı, hoşgörü, anlayış içerisinde her sorunu aşacağımıza, her meseleyi geride bırakacağımıza yürekten inanıyoruz."
-"Vatandaşlarımız meşru, haklı ve makul tepkilerini ortaya koymuşlardır"
Başbakan Vekili Arınç, "İstanbul, Taksim Gezi Parkı'nda, bir yanlış bilgilendirme olsa da, vatandaşlarımız meşru, haklı ve makul tepkilerini ortaya koymuşlardır. Bu tepkileri saygıyla karşılıyoruz" diyerek, Gezi Parkı'nda şehri sahiplenme ve çevre duyarlılığıyla başlayan gösterilerin, bugün çok farklı boyutlara ulaştığını dile getirdi. Meşru tepkilerini ortaya koyan vatandaşlara özellikle seslenmek istediğine dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:
-"300'ün üstünde vatan evladı yaralandı"
"Vatandaşlarımızın masum, demokratik tepkileri marjinal, illegal bazı gruplar tarafından kullanılmakta ve insanımıza, şehirlerimize, özellikle de Türkiye ekonomisine, Türkiye'nin uluslararası itibarına zarar verir hale gelmektedir. Şu ana kadar 244'ü polis, 64'ü gösterici olmak üzere 300'ün üzerinde vatan evladı yaralanmıştır.
-"Olayı büyütmek gayreti olduğunu seziyorum"
Üzülerek ifade ediyorum, sadece yaralılarımızı sayarken bugün maalesef duyduğumuz bir haber hepimizi fevkalade üzmüştür. Bildiğiniz gibi, Hatay'daki gösteriler sırasında Abdullah Cömert isimli vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Fevkalade üzgünüz. Abdullah Cömert'e Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine, bütün Hatay halkına, bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Bu, arzu etmediğimiz bir olaydı. Bu gösterileri bu noktaya getirenlerin sonunda bu işi bir ölümle sonuçlandırmak istediklerini biliyorduk. Bunun için gerekli bütün hassasiyeti gösteriyor, ölüm olmaması için bütün dikkatimizi topluyorduk ama maalesef istenmeyen bir olay oldu. Bunun üzerine yine sosyal medyada veya başka yollarla olayı büyütmek, olayın üzerine yeni provokasyonlar inşa etmek gayreti olduğunu seziyorum."
-"Gelinen nokta vicdan ve akıl sahibi her insanın düşünmesi gereken bir konu"
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hatay Valiliği'nden gelen bilgi notlarından "Hayatını kaybeden Abdullah Cömert'in ilk yapılan otopsi işlemleri neticesinde ateşli silaha ait giriş-çıkış deliği ve beyin dokusunda traje oluşturmuş herhangi bir lezyon bulunmadığı tespit edilmiştir" ifadesini aktaran Arınç, ateşli silahla ölüme yol açmayan bir olay olduğunun anlaşıldığını belirtti.
"Belki bir sert cisimle başı zedelenmiş ve ölüme sebebiyet vermiş olabilir" diyen Arınç, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının kesin ölüm sebebinin yapılacak araştırma ve inceleme sonucu, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulunca düzenlenecek raporla anlaşılacağını belirttiğini kaydetti.
Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü vurgulayan Arınç, bir an evvel sonuca ulaşılmasını, Cömert'in ölümüne yol açan olayın fail veya faillerinin bulunmasını, yargıya teslim edilmesini, olaydan dolayı meydana gelebilecek infialin meşru yollarla ifade edilmesini istediklerini dile getirdi.
Arınç, şöyle konuştu:
"Abdullah Cömert'in cenaze töreni hepimizin üzüntülerini üzerinde taşıyacaktır ama bundan bir başka kötü olaya yol açabilecek girişimleri de tasvip etmediğimizi, bunları önlemek için de tüm tedbirleri aldığımızı ifade etmek istiyorum. Tekrar ailesine başsağlığı dilerim. Allah, başka, ikinci ölümden veya istenmeyen olaylardan ülkemizi muhafaza buyursun. Bu söylediğimiz sözleri, bu istenmeyen gelişmeler üzerine bina etmeye çalıştığımı da ifade etmek istiyorum.
Çünkü Taksim Gezi Parkı'nın bir yeşil alan olarak kalması, ağaçların oradan sökülmemesi üzerine, vicdani bir çevre duyarlılığıyla ortaya çıkan olayların şimdi geldiği son noktayı görmek her vicdan ve akıl sahibi insanın düşünmesi gereken bir konudur. O olaylarda kendisinin yurtsever, çevreye duyarlı bir insan olarak elinden gelen tüm tepkileri meşru yollarla göstermeye çalışan insanlarımızın olayın sadece yaralama değil, ölümle sonuçlanabilecek kötü sonuçlara vardığını görerek bu işin bir an evvel bitmesini, bir an evvel bu olayların son bulmasını istediklerini de az çok tahmin edebiliyoruz."
-"Özeleştirimizi yaparız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın"
Başbakan Yardımcısı ve Başbakan Vekili Bülent Arınç, "Biz, herkesin hükümetiyiz. Bugüne kadar sandıktan çıkan sonuçları doğru okumak için ne kadar büyük bir hassasiyet içinde olduysak, bu gösterileri de doğru okumak için o kadar büyük bir hassasiyet içindeyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz.Öz eleştirimizi yaparız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın" dedi.
Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısında, yaklaşık bir haftadır devam eden Taksim Gezi Parkı olaylarında şu ana kadar 110 polis aracının tahrip edildiğini, 207 sivil aracın yakıldığını, AK Parti'nin İzmir'deki Karşıyaka ve Çiğli ilçe binalarına saldırı olduğunu belirttti. Ambulansların taşlandığını, sivil vatandaşlara karşı aşırı tepkilerin gösterildiğini ifade eden Arınç, insan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmaya çalışıldığını dile getirdi. Arınç, "Bir takım kamu binalarına karşı veya bir takım insanların kendi özel evlerine karşı aşırı tepkiler, haksız, gayri meşru, gayri kanuni bir takım olaylar meydana getirilmeye çalışılmaktadır" diye konuştu.
Çevreci duyarlılığı istismar etmeye çalışan bazı grupların, özellikle Ankara'da kaldırım taşlarını söktüğünü, belediye otobüslerini ve otobüs duraklarını kullanılmaz hale getirdiğini anlatan Arınç, "Havuzların fıskiyelerine varıncaya kadar kamu binalarına zarar vermek suretiyle ağır hasar meydana getirmişlerdir. Esnafımız, olaylardan etkilenmiş, bazı dükkanlara dışardan ve içerden zararlar verilmiştir" ifadesini kullandı.
-"Türkiye'nin uluslararası güç ve itibarı da hedefe konulmuştur"
Arınç, bu olaylardan Türkiye ekonomisinin de zarar gördüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Özellikle altın yıl yaşama iddiasında bulunan ve olumlu gelişmelerle hepimizin beğenisini kazanan turizmin yara aldığının altını çizerek ifade etmek istiyorum. Uluslararası basının olağan dışı ilgisi ve abartılı yayınları nedeniyle, Türkiye'nin uluslararası güç ve itibarı da hedefe konulmuştur. Bakınız, zarar gören ya da zarar görmesi muhtemel olan varlıklar, AK Parti'nin ve hükümetimizin varlıkları değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının varlıklardır. 90 yılda çok zor şartlar altında, herkesin emeğiyle, alın teriyle oluşturulan varlıkların bu şekilde heba edilmek istenmesi, gerçekten acı vericidir.
Çözüm sürecinde, silahlar susmuşken, şiddet ortadan kalkmışken, ekonominin önünde sınırsız bir ufuk açılmışken, kazanımlarımızın hedefe alınması oldukça düşündürücüdür. Biz herkesin, hükümetiyiz. Bugüne kadar sandıktan çıkan sonuçları, doğru okumak için ne kadar büyük bir hassasiyet içinde olduysak, bu gösterileri de doğru okumak için o kadar büyük hassasiyetin içindeyiz. Biz, kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz. Öz eleştirimizi yaparız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın."
-MHP ve BDP'ye teşekkür
"Türkiye'ye, Türkiye ekonomisine, birlik ve dayanışmaya yönelik tavır ve davranışlardan, herkesin özellikle sakınmasını rica ettiklerini" dile getiren Arınç, özellikle muhalefet partilerinin aklı selimi öne çıkararak yatıştırıcı tavır sergilemelerini arzu ettiklerini söyledi.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun gerçekleştiğini görmekten de mutluyuz. MHP'nin olayın başından bu yana tutumunu takdir ediyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz. Barış ve Demokrasi Partisi'nin olayın ilk anından itibaren takındığı tavrı, takdir ediyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz.
Şüphesiz CHP'nin Sayın Genel Başkanı'nın 'kamu malına zarar verilmesini tasvip etmediğini, bu olayların şahsında parti olarak değil bireysel olarak bulunduğunu ve Taksim'e bu amaçla gittiğini' ifade eden cümleleri için teşekkür ederiz. Ama maalesef, Türkiye'de yaşanan pek çok olayda CHP'li milletvekillerinin, il ve ilçe teşkilatlarının hem kışkırtıcı hem de olayların bizzat dışarısında olmak gibi bir konumları vardır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun dün Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığı toplantı ve takındığı tavır itibarıyla, güçlü bir genel başkan olarak olayların vardığı bu boyutu hiçbir şekilde tasvip etmediğini, CHP'nin hem hükmi şahsiyeti olarak hem de tüm teşkilatlarıyla ve birimleriyle olayların vardığı bu noktada hiçbir zaman bulunmayacaklarını, olayların yatışması konusunda olumlu bir dil kullanacağını bekliyor ve ümit ediyoruz. Türkiye'nin ana muhalefet partisi, böylesine zor durumlarda mutlaka kendisine düşen görevi, fazlasıyla yapacaktır."
-Sabır ve sağduyu çağrısı
Vatandaşların da sağ duyulu davranmasını istediklerinin altını çizerek, 76 milyonun her bir ferdini, bu gösterilere karşı çok daha dikkatli ve duyarlı olmaya davet ettiklerini vurguladı. Arınç, "Bugüne kadar gösterileri sabırla izleyen vatanşlarımızdan, daha fazla sabır ve sağduyu bekliyoruz" şeklinde konuştu.
Medyaya da "sağduyu" çağrısı yapan Arınç, şöyle konuştu:
"Medyadamızdan da sabır ve sağduyu bekliyoruz. Bunun dışında anne babalardan, çocuklarını bu kaotik ortama itmek isteyenlere karşı, liseleriyle, ilköğretim okullarıyla, üniversite gençliğimizi o kaotik ortamın günah aktörü haline getirmek isteyenlere karşı, üniversite rektörlerimizi, gençlerimizi ve anne babalarını, Türkiye'de yaşayan herkesin olayların asıl varmak istediği noktada, karışık, kaotik ve Türkiye'nin zarar göreceği bir noktaya getirmemeleri konusunda sağduyu, ilgi ve fedakarlık bekliyoruz.
-"İllegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek ve ateşi büyütecek davranışlardan kaçınılmalı"
Talep ve arzularını ifade eden vatandaşlarımızın, şiddet içeren eylem ve eylemcilerle, aralarına mesafe koymalarını istiyoruz. Bugüne kadar gösterileri, sabırla izleyen, ama üzülen vatandaşlarımızdan daha fazla sabır ve sağduyu bekliyoruz. Onlara bu olumlu tutumlarından dolayı, elbette teşekkür ediyoruz"
Başta sendikalar olmak üzere, sivil toplum örgütlerinin gerginliği artıracak değil düşürecek tavır içerisinde olmalarını isteyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle, dünden bugüne KESK ve DİSK gibi güçlü sendikalarımızın bu olaylar karşısındaki tutumlarının, Türkiye'nin iç barışını, toplumsal barışını bozmayacak noktada olacağını, ben şahsen ümit ediyorum. Elbette, düşünceler açıklanabilir, kanun içerisinde gösteriler yapılabilir ve birtakım eylemler olabilir. Ama, illegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek ve ateşi büyütecek davranışlardan ısrarla kaçınmalarını kendilerinden ısrarla rica ediyorum.
Türkiye, bütün bu senaryoları boşa çıkaracak güce fazlasıyla sahiptir. Şu anda Türkiye'de her şey devletimizin, kontrolü altındadır. Vatandaşlarımıızn da katkısı, sağduyu ve sabrıyla, huzur ve güven ortamı çok daha iyi tesir edilmiş olacaktır.
-Haklı taleplerini, tepkilerini ifade eden vatandaşları ile güvenlik güçlerine teşekkür
Son olarak, haklı taleplerini, tepkilerini ifade eden vatandaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Gelişmeleri tam bir sabır ve metanet içinde, aklı selimle takip eden vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Özveriyle çalışan, günlerdir uykusuz, yorgun ama görevinin başında bulunan güvenlik güçlerimize teşekkür ediyor ve Türkiyemizin en kısa zamanda huzurlu günlere kavuşacağını ümit ediyorum."