Erdoğan: Avrupa Parlamentosu'nun kararını tanımıyorum
Başbakan Erdoğan, "Avrupa Birliği Parlamentosunun bizlerle ilgili alacağı kararı ben tanımıyorum" açıklamasında bulundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da düzenlenen Belediye Başkanları Toplantıs'nda konuştu. Erdoğan, Taksim Gezi parkı olaylarına dair Avrupa Birliği Parlamentos'nun yaptığı açıklama ile ilgili Yunanistan'da ekonomik kriz nedeniyle aylarca süren protesto gösterilerini hatırlatarak, "Dün Avrupa Birliği Parlamentosu'nda birileri çıkmış, bir şeyler söylemiş. Ben şimdi bugün burada bunun cevabını veriyorum. İlgili bakanlarım da zaten gerekli görüşmeleri kendileri ile yaparlar. Avrupa Birliği Parlamentosu'nun bizlerle ilgili alacağı kararı ben tanımıyorum. " açıklamasında bulundu.
Erdoğan, "Bu kararı alanlar önce Yunanistan'a baksınlar. Yunanistan'da halkla polis karşı karşıya geldiğinde acaba AB yetkilileri, hatta 'eurozone' onlara para vermekten başka ne yaptı? 100 milyar avroyu aşkın para verdi onlara, destek verdi ve onlar bütün o gösterilerini, yürüyüşlerini niye yaptı?" sorusunu yöneltti.
Başbakan Erdoğan, kapatılan belde belediyelerin AK Partili başkanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, iki haftayı aşkın süredir Taksim'de başlayıp ülke genelinde bazı noktalarda devam eden gösterilerin halkı ciddi şekilde rahatsız ettiğini söyledi. Sessiz yığınların ibretlik ve son derece anlamlı bir sükut, sabır ve itidal içerisinde gelişmeleri takip etmeye devam ettiğini kaydeden Erdoğan, yarın yapılacak AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda gösteriler yoluyla Türkiye'de nasıl bir oyun oynanmak istendiğini bütün boyutları ile milletle paylaşılacağını bildirdi.
Cumartesi günü Ankara Sincan'da saat 17.00'de, pazar günü 18.00'de de İstanbul Kazlıçeşme'de birer miting yapacaklarını anımsatan Erdoğan, "Daha önce ifade ettim, bu mitingler bir kitlenin karşısına başka bir kitleyi çıkarmayı amaçlamıyor. Eğer böyle bir şeyi düşünecek olsak aynı mahalde biz de bunu yaparız ama aynı mahalde yapmıyoruz dikkat edin. Hukukun bize tayin ettiği, belirlediği yer neresiyse orada bu mitinglerimizi yapıyoruz. Bu mitingler sessiz yığınların sesini hem Türkiye'ye hem tüm dünyaya ulaştırmayı amaçlıyor" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, "Şu anda Türkiye'deki bir kısım medya, onlarla birlikte bazı uluslararası medya kuruluşları, gösterileri bir Türkiye manzarası olarak sunmak gibi aldatıcı aynı zamanda ahlaksız bir girişimin içerisindeler" ifadesini kullandı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sanki bütün Türkiye yanıyor, bütün Türkiye yıkılıyor. Belli yerlerde lokal, mevzi olarak bu tür şeyler yapıldı. Şimdi şu otelden çıktığınız zaman alt geçitteki o canım seramiklerin nasıl kırıldığını görürsünüz. Kimler kırdı bunları, bu ülkeyi sevenler mi, çevreciler mi? Bütün belediye duraklarını kimler yaktı, yıktı? Otobüsleri kimler yaktı, yıktı? Emniyetin bütün araç gereçlerini kimler yaktı yıktı? Benim sivil vatandaşımın 200 kadar aracını kimler yaktı, yıktı?
Sevgili kardeşlerim bunları dürüst anlamak, anlatmak görevimiz değil mi? Yapacağımız mitinglerle hem Türkiye kamuoyuna hem dünya kamuoyuna gerçek bir Türkiye fotoğrafı sunacağız."
-"Avrupa'nın haddine mi?"
Avrupa'nın Türkiye'ye yaklaşımını eleştiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dün Avrupa Birliği Parlamentosunda birileri çıkmış birşeyler söylemişler. Bakın ben buradan bugün cevabını veriyorum. İlgili bakanlarım da zaten gerekli görüşmeleri kendileriyle yaparlar. Avrupa Birliği Parlamentosunun bizlerle ilgili alacağı kararı ben tanımıyorum.
Bu kararı alanlar, önce Yunanistan'a baksınlar. Yunanistan'da halkla polisin karşı karşıya geldiğinde acaba AB'nin yetkilileri, hatta eurozone, onlara para vermekten başka ne yaptı? 100 milyar avroyu aşkın para verdi onlara, destek verdi ve onlar bütün o gösterilerini, yürüyüşlerini niye yaptı? İşsizlik için yaptı. Açız diye yaptı. Sendikalılarla ilgili olarak yaptı, şundan dolayı, bundan dolayı yaptı.
Daha dün, evvelki gün İngiltere'de, G-8 ile ilgili yapılan gösterilerde 30'u aşkın gösterici gözaltına alındı. Yerlerde sürüklüyorlardı, fotoğraflarda var ama Türkiye'deki bu gösterilerde, yandaş olan medya bile bunları göstermedi. AB Parlamentosu acaba İngiltere'ye yönelik ne söyledi, kendi üyesi? Şu anda Türkiye AB'nin üyesi değil, müzakereci. Sen nasıl oluyor da benimle ilgili böyle bir karar alabiliyorsun? Senin haddine mi?"
Olayların karşılıklı olarak iyi analiz edilmesini ondan sonra konuşulmasını isteyen Erdoğan, "Genişlemeden sorumlu olan bir adamları var. Buraya geliyor bizimle konuşuyor. Benim karşımda en ufak bir antitez ileri süremiyor çıkıyor twit atıyor. Bu ahlaki mi? Öbür tarafta sosyal demokrat bir tanesi 15 gün önce bakıyorsun Türkiye'deki anamuhalefeti eleştiriyor, şimdide o yanlışını, kendisine göre, düzeltmek üzere yeni bir açıklama yapıyor bu sefer o da bizi eleştiriyor. Ya sen biliyor musun buradaki olaylar nedir?" görüşünü dile getirdi.
Erdoğan, Taksim Gezi Parkı konusunda dün görüştüğü heyete parkın geleceğine ilişkin "plebisit yapalım" önerisi sunduğunu belirterek, "Referandum sadece Anayasa değişikliklerinde uygulanabilir yasalarımıza göre ama plebisit o ildeki belediyenin yapabileceği bir uygulamadır. Bunlar Yüksek Seçim Kurulu ile olan bir iş değil. Öyle bir durum da yok. Yerel Yönetimler Yasası ile alakalı olarak 15'inci maddede belirlenmiş bir şey" dedi
Başbakan Erdoğan, kapatılan belde belediyelerinin AK Partili başkanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, dün akşam saatlerinde bazı samimi ve dürüst Gezi Parkı eylemcileriyle bir araya geldiğini anımsattı.
Bu görüşmede, samimi çevrecilerin, illegal örgütlerle aralarına perde çekmek zorunda olduklarını vurguladığını ifade eden Erdoğan, heyettekilerin illegal örgütlerle ilişkileri olmadığını dile getirdiklerini söyledi. Erdoğan, "Siz, ne kadar bunu söylerseniz söyleyin, aynı olay mevkiindesiniz, aynı yerdesiniz dolayısıyla burada benim polisimi de eleştiremezsiniz ve kurunun yanında yaş böylece yanar" dedi.
Atatürk Kültür Merkezi ve Taksim'deki Atatürk Anıtı'nın işgal altında olduğunu, üzerlerine paçavralar asıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, ilgili bakana "24 saat içinde bu paçavralar indirilecek" talimatı verdiğini, sonrasında AKM ve anıtın paçavralardan temizlendiğini kaydetti. Erdoğan, "Meydan artık bu halkın meydanıdır, tüm İstanbulluların, tüm ülkemin, tüm uluslararası ülkeme gelen insanların meydanıdır. Dolayısıyla biz, bu illegal örgütlerin cirit attığı bir yer haline bu meydanımızı getiremeyiz, bunları oradalardan temizleyeceğiz" diye konuştu.
Erdoğan, "samimi, dürüst olanların başımız gözümüz üstünde yeri var" dediklerini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Sorun Gezi Parkı olayı ise kusura bakmasın bazılarının otelin üst katlarından Gezi Parkı'nı seyretme ihtiyaçları olabilir ama benim böyle bir ihtiyacım yok. Çünkü ben o Gezi Parkı'nı çok iyi bilenlerdenim. Çünkü gençliğimin en ideal yılları, hep o Gezi Parkı çevresinde geçti. Belediye başkanlığımın bütün hizmetinin ağırlıklı kısmı oralarda geçti, bir Kasımpaşalı olarak ve Beyoğlu'nun bir çocuğu olarak, doğmuş, büyümüş bir genci olarak orayı çok iyi bilirim. Kimse bize Gezi Parkı ile ilgili ders vermesin. Kaldı ki Gezi Parkı'nda bu ağaçların tamamının temizlenmesi gibi bir şey söz konusu değilken bu yaygaralar kopartıldı. Çevre bilincini iyi anlamamız lazım. Çevre sadece yeşil değildir, çevre kavramının içinde yeşil bir başlıktır ama bunun yanıda tarih, kültür, gürültü kirliğili vardır, görüntü kirliğili, ses kirliliği vardır. Bütün bunların hepsi çevre kapsamı içerisindedir. Siz bunları yok farz edemezsiniz.
Taksim Meydanı otobüslerden geçilmezdi. Egzoz, bu gazların kokusunu mu teneffüs edelim? Bu kardeşiniz İstanbul'a belediye başkanı olduğu zaman şu anda aleyhte yazı yazanlar maske dağıtıyordu İstanbul halkına, hava kirliğinden olumsuz etkilenmesinler diye. Ama biz kısa zamanda İstanbul'u tertemiz bir havaya kavuşturduk. Çöp yığınlarından geçilmiyordu. Şu anda Gezi Parkı çevrecilik adına pislikten geçilmiyor. Bazıları çok muhteşem falan diyor, kusura bakmasınlar bizi de aldatmaya yeltenmesinler, sidik kokusundan geçilmiyor ve birçoğu büyük abdestini de oraya yapıyor. Bunların hepsi tespitle mevcuttur. Burada samimi olanları kast etmiyorum, onlar gidiyorlar orada anlaştıkları bazı otellerde bu ihtiyaçlarını gideriyorlar. Orada her şey ücretsiz biliyorsunuz. O ücretlerin de tabi kaynağı enteresan. Her durum orada onlara göre meşru, böyle bir tablo var, bunu da güya çevrecilik adına yapıyorlar."
-"Biber gazını yeri geldiğinde güvenlik gücü kulanır, bu onun en doğal, tabi, hukuki bir hakkıdır"
Başbakan Erdoğan, AKM ve Taksim Anıtı'nın temizlendiğini, polisin orada görevini yaptığını ve biber gazı kullanımını eleştirenleri de anlamadığını belirterek, "Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz. Herkesin bu hukuk devletinde hukuk kurallarına uygun hareket etme mecburiyeti vardır. Biber gazını güvenlik güçlerimiz kullanabiir mi? Evet, gerek AB müktesebatı gerek ileri demokraside, Amerika dahil hepsinde biber gazı kullanılır. Bu suydu, hatta boyalı suydu, ardından aynı şekilde biber gazını yeri geldiğinde güvenlik gücü kulanır, bu onun en doğal, tabii, hukuki bir hakkıdır, yetkisidir. Bunu kimse saptırmasın" değerlendirmesinde bulundu.
Gezi Parkı olayları sırasında 600'ü aşkın polisin de yaralandığını, şu anda hastanede yatan polisler bulunduğunu, bir komiserin de şehit olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bunları niye konuşmuyorsunuz? Yatıyorlar, kalkıyorlar, polis de polis. Bunların sorgulanması lazım diyorsunuz da bu illegal örgütlerin, bu yakıp yıkanların sorgulanmasını niye gündeme getir miyorsunuz? Bunları kimse gündeme getirmiyor. Açıklama yapıyorlar, 'gözaltına alınanlar bırakılsın' diyorlar, emriniz olur, hemen bırakacağız zaten" diye konuştu.
Yürütme olarak görevlerini yaptıklarını, yargının da üzerine düşen görevi yapmasını beklediklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben yargından da üzerine düşeni yapmasını bekliyorum. Bu kadar açık konuşuyorum, bu mesajın nereye gittiği bellidir. Çünkü molotofkokteyli kullanmak suçtur, yakıp-yıkmak, kamu düzenini bozmak suçtur, bunların hemen hemen tamamı kamu düzenini bozmaya yönelik girişimler içindedir. Molotofkokteyliyle yaptıkları ortadadır, kamu mallarına zarar vermek ortadadır. Şu anda 100 trilyonu aşkın zarar var, kim ödeyecek bunu? O fakir vatandaş adına devlet ödeyecek yani sizlerden toplanan vergilerden elde edilen imkanlarla bunu şimdi biz ödeyeceğiz. Bu 100 trilyon şu anda, bunun daha fazla olduğu kanatindeyim. Esnaflarımız, tüccarlarımız iş yapamaz hale geldi. Bu sadece Taksim Meydanı'nda İstiklal Caddesi'nde ve çevresinde değil Türkiye genelinde. Aynı şekilde şoför esnafımız, taksici, minibüscü bunlar da...
Belediye otobüslerini yakıp yıkıyorlar, ondan sonra da geçiyor şoförün makamına oradan poz veriyor. Yaktıkları, yıktıkları yerde bunu yapıyorlar. Bu bir vatansevere, bu ülkenin evladına, vatandaşına yakışır mı? Bunun adı bir özgürlük mücadelesi, hak arama mücadelesi olamaz. Ben o samimi, çevreci dürüst olan kardeşlerime diyorum ki: Bizi daha fazla üzmeyin, siz oradan çekilin ve bizi o uç terör örgütleriyle iç içe olanlarla karşı karşıya bırakın, biz o Gezi Parkı'nı temizleyelim ve bunu sahiplerine teslim edelim. Çünkü, oranın sahibi onlar değil oranın sahibi tüm İstanbul'dur, İstanbul halkıdır, tüm gelen yurt içinden, yurt dışından turistlerdir. Herkes geldiği zaman orayı rahatlıkla gezebilsin."
-"Plebisit, referandumun değişik şekli"
Başbakan Erdoğan, dün akşam Gezi Parkı heyetiyle Topçu Kışlası konusunu da görüştüklerini anımsatarak, "Akşam gelenlere dedim ki 'bu konuda bu kadar hassas mısınız, direniyor musunuz? Peki o zaman plebisit yapalım.' Referandumun değişik şekli, referandum sadece anayasa değişikliklerinde uygulanabilir, bizim yasalarımıza göre ama plebisit o ildeki belediyenin yapabileceği bir uygulamadır. Yani kendi halkına bunu sorar, bunu dar çerçevede Beyoğlu'nda da daha geniş çerçevede İstanbul için de yapabilir. Bunlar Yüksek Seçim Kurulu ile olan bir iş değil. Yerel Yönetimler Yasası ile alakalı olarak bu 15'inci maddede belirlenmiş bir şey, bu adımı bu şekilde atabiliriz. Tabii gelen arkadaşların bir kısmı buna sevindi, bir kısmı ise buna sıcak bakmadı. Fakat ya buna evet diyeceksin ya da uygulamamıza evet diyeceksin" diye konuştu.
Topçu Kışlası ile ilgili projeye ilişkin araştırmayı 2011 seçimlerinden önce yaptırdıklarını ve "İstanbul'a 7 dev, çılgın proje" olarak 3 bin kişinin katıldığı basına açık bir toplantıda tanıttıklarını anımsatan Başbakan Erdoğan, "Bunu açıkladığım anda salon ayaktaydı, ayakta alkışladı. O kadar sevdiler, beğendiler ve o günden bugüne biz bir olumsuz yaklaşım duymadık" dedi.
İstanbul'a üçüncü havalimanı ihalesinin de 22 milyar 152 milyon avro bedelle bir Türk konsorsiyumuna verildiğini, bu bedelin KDV ile yaklaşık 30 milyar, yapılacak diğer yatırımlarla da 36-37 milyar avroyu bulacağını anlatan Başbakan Erdoğan, 2017'de bu havalimanın bitirileceğini, Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümü olan 2023 hazırlıklarını bu çerçevede sürdüreceklerini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, "nefes alacak yerimiz yok" eleştirilerini de cevaplandırarak, "Burada ağaçlar kesilmiyor. Değerli kardeşlerim, sevgili İstanbullular, ülkemin sevgili insanları, burada şu an bulunan toplam ağaç sayısı 600'e yakın, bunun içinden 70-80 tanesi kesilmiyor, sökülüyor ve bunlar Topçu Kışlası'nın çevresine dikiliyor, yeni yayalaştırma projesiyle uygun yerlere dikiliyor. Daha önce egzoz kokusundan geçilmiyordu, şimdi ne otobüsler, ne araçlar olacak. Herkes çocuğuyla, çoluğuyla Taksim Meydanı'nda dolaşabilecek."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şehirlerde terör estirilmesine izin vermeyeceklerini, sokakta, mahallede, şehirde huzur bozanlara eyvallah etmeyeceklerini belirterek, "Türkiye'de sokakta hesap görme dönemi tamamen kapanmıştır. Milletin iradesini sokakta gasp etme dönemi kapanmıştır. Milleti sindirme, milleti korkutma, ürkütme dönemi tamamen kapanmıştır" dedi.
Erdoğan, Taksim Meydanı'nın Gezi Parkı dahil olmak üzere toplam 100 bin metrekare olduğunu, Topçu Kışlası'nın ise 11 bin metrekare alana oturduğunu söyledi.
Toplu Kışlası'nın içinde 70-80 ağacın dışındakilerin tamamının kalacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Toplu Kışlası'nın kapalı olmayacağını, ana girişin açık tutulacağını belirterek, "Yani İstanbul halkı Topçu Kışlası'nın içine rahatlıkla girebilecek" dedi.
Topçu Kışlası'nın, kışla işlevi görmeyeceğini belirten Erdoğan, Türkiye'de şehir müzesi olmadığına dikkati çekerek, buranın İstanbul Şehir Müzesi olacağını belirtti.
Topkapı Müzesi'nde, Dolmabahçe'de depolarda çürüyen binlerce obje olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz bunları bu şehir müzesinde sergileme şansı bulacağız. Yerli, yabancı kim gelirse gelsin, burayı ziyaret edecek ve herkes inanıyorum ki bu güzel projenin önünde resimler çektirecekler. Çok farklı bir işleve sahip olacak. Buna olan inancım, bunu adeta şu anda görüyor gibiyim, böyle bir durum olacak. Bundan İstanbullu kazanacak, İstanbul kazanacak ve bütün o çevre kazanacak. Mesela Atatürk Kültür Merkezi ile ilgili açıklamamı yaptım. Burası depreme dayanıklı değil şu anda yıkıldı, yıkılıyor, böyle bir durumu var.
'Güçlendirelim' dediler, ben tabii karşı çıktım fakat arkadaşımız ısrar etti. Şimdi yeni bakanımıza talimatı verdik, durduruldu, buradaki hedefimiz de biz burayı yıkalım, bunun yerine yanındaki, arkadaki boşluk dahil, hepsini bu projeye dahil etmek suretiyle, ulusal, uluslararası fark etmez bir proje yarışması yapalım ve burada dev bir opera binası yapalım. Çok işlevi olan bir opera binası yapalım. Bu opera binası ile Türkiye'de bir ilki aslında yapacağız. Çünkü bizim böyle büyük bir opera binamız yok, küçüğü de yok zaten. 2 bin 500-3 bin izleyiciye imkan tanıyacak bir opera binasını yapmamız aslında iktidarımızın bir damgası olacaktır. Buna haset edenler, bunu kıskananlar, bunları yapamayanlar bizim karşımıza dikiliyor, 'AK Parti bunu nasıl yapar? Hayret, olur mu böyle bir şey? Ne yapacağız? Bunların önünü keselim' diye."
-"Bize mi sordun kardeşim"
Bunları söyleyenlerin çevreciliği kendilerinden daha iyi bilemeyeceğini söyleyen Erdoğan, 'SEKA Kağıt Fabrikası'nı yıkacağız' dediklerinde karşılarına CHP'nin çıktığını hatırlattı.
CHP'nin o dönemki genel başkanının milletvekillerini yanına alarak Kocaeli'ne gittiğini ve SEKA kağıt fabrikasında gösteriler yaptığını anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz ne dedik? 'Buraya park yapacağız, yeşil alana dönüştüreceğiz, çalışanları da mağdur etmeyeceğiz' dedik. Onlar günlerce, haftalarca gösteri yaptılar. Şimde SEKA kağıt fabrikasının yerinde ne var? Dev bir park var, bir de ufak müze var. Şimdi kim samimi, kim dürüst? Şimdi git o SEKA kağıt fabrikasından itibaren, oralar o sahilde tamamıyla yemyeşil alanlar, park alanları, tamamıyla halka arz edilmiş durumda. Bunu yapan AK Parti iktidarı, AK Parti belediyesi, biz yaptık. Biz, halkımızın hakkını gasbetmeye müsaade etmeyiz. Bakınız, Hilton. Hilton'un yanında yeşil alan vardır, epeyce büyüktür. Hilton'un sahipleri bu yeşil alanı Hilton'a ilave etmek istediler ve Şişli Belediyesi ile de bununla ilgili girişimlerde bulundular. Büyükşehir Belediye Başkanım bana durumu aktardı, böyle bir gelişme var dedi, dedim ki: Asla müsaade etmeyeceksin, kesinlikle buna müsaade etmeyeceksin.' Biz orada o yeşil alana dokundurtmayız. Şu andaki binasını restore edebilir, renovasyon yapabilir, ne yaparsa yapsın ancak o yeşil alana dokundurtmayız. İşte 'Ben burayı bunu düşünerek satın aldım, bilmem ne yaptım.' Bize mi sordun kardeşim? Burası yeşil alan. Dolayısıyla biz burada böyle bir şeye müsaade etmeyiz. "
-"Allah aşkına sen nasıl çevrecisin?"
AK Parti iktidarı olarak 2 milyar 800 milyon fidan ve ağaçtan bahsettiklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Çıkıyor bir tane muhalefet partisinden, hesaplar yapmış kendine göre, kaç metrekareye ne kadar ağaç dikilir diye. Ağaç değil, fidan. O fidanlar yetişecek inşallah onları senin de çorak olan arazilerine dikeceğiz, merak etme. Bunları bilmesi lazım. Bunlara fidan nedir diye sorsan, ağaç diye tanımlar. Ağacı sorsan fidan diye tanımlar. Onun için lütfen bu oyunlara da gelmeyelim" dedi.
Katılımcılardan birinin "Aşırı idrara maruz kalan (Gezi Parkı'ndaki) ağaçlar kuruyacaktır" sözleri üzerine de Erdoğan, "İşte bak çevreci" diye karşılık verdi. Milletin bunlara iltifat etmediğini çok iyi bildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendi üniversitesinin öğrencilerini bu gösterilere gönderen bir üniversite 15 yaş üzeri on binlerce ağacı kesmek suretiyle oraya üniversite yapan bir gruptur. Öğrencilerini buraya gönderiyor ve şu anda oradaki üniversite mahkemeler neticesinde, 'burası devletindir' neticesinin çıktığı bir üniversitedir. Ama oradaki orman, onlar tarafından katledilmiştir. Şimdi bizim karşımıza çevreci diye çıktı. Allah aşkına sen nasıl çevrecisin? Aslında burada onların kestikleri bu ağaçların hesabını ayrıca vermeleri lazım. Bunlar bir garip, bunlara karşı duyarlı, dikkatli olmamız lazım, kim çevreyi sever, kim yeşili sever bunu da çok iyi bilmemiz lazım."
-"O akşam açıklaması manidardır"
Üçüncü havalimanına yönelik açıklamasında Atatürk Havalimanı'nın belli bir kısmının küçük bir havalimanı olarak kalacağına, gayet büyük bir kısmının ise orman alanı haline getireceğine ilişkin sözlerini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda eski adıyla Yeşilköy Havalimanı, yeni adıyla Atatürk Havalimanı olan yerde, uluslararası camiada iş adamları ile ilgili ufak uçakların indiği ufak havalanları olur, orada öyle bir havalanı bırakacağız, tek pistli havaalanı. Ama o büyük olan kısmını inşallah orayı da 'bir park, bir orman alanına çevireceğiz' dedik. Bunu da söyledik, buna rağmen 'İstemezük, istemezük.' Tamam o zaman plebisit yaparız. Bunun neticesinde ne çıkıyorsa o. Bununla ilgili olarak yarın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantımızda belediye başkanım da burada olacak, kendilerine gerekli talimatı bununla ilgili vereceğiz. Bu arada yürüyen bir idari mahkeme var. Bunun da neticesini bir görelim istiyoruz, sonuna kadar bunu da devam ettireceğiz. Neticesini takip edeceğiz. Benim üzüntümde şudur: İdari mahkeme bunu, bu Gezi Parkı olaylarının patlak verdiği anda, o akşam açıklaması manidardır. Bir diğer özelliği de şu: Yürütmenin savunmasını verinceye kadar yürütmenin durdurulmasına diye bir kararın verilmesi de manidardır. Bir defa ortada ne var? Şu anda ihalesi yapılmış bir proje mi var? Yok. Ne yapılacağı belli olan bir süreç mi var? Yok. Bir kişi size bir yazı yazıyor, siz bu yazı üzerinden böyle bir kararı veriyorsunuz. Nasıl böyle bir kararı verirsiniz? Bu ülkenin bu hale gelmesine nasıl bir zemin hazırlarsınız? Böyle bir adım atılır, diyelim ki ihale yapılır, yürütmeyi durdurmayı verirsiniz. Ne ihale var, ne proje var, ne şu var, ne bu var, hiçbir şey yokken siz kalkıyorsunuz bunun kararını veriyorsunuz. Bu düşündürücüdür."
-"Biz bu sistemi bozduk"
"Türkiye AK Parti dönemine kadar imtiyazlıların haklı olduğu bir ülkeydi. Kaymak tabaka, elit tabaka, seçkinler, bazı sermaye çevreleri özellikle de faiz lobisi bir avuç olmasına rağmen 76 milyona hükmediyor, 76 milyona dayatmalarda bulunuyordu" ifadelerini kullanan Başbakan Erdoğan, geçen yılın en çok kazananlar arasındaki ilk 13 firmasından 11'inin finans kuruluşu olduğuna dikkati çekti.
Bu tablonun görülmesini isteyen Erdoğan, "Tabii biz bu sistemi bozduk. Çünkü 642 milyar devletin cebine girdiği için bunlar rahatsızlar. Çünkü onu da istiyorlardı biliyor musunuz, bunlar doyumsuzdur. Bunlar bir gecede yüzde 7 bin 500 faizle para kazananlar, yüzde 7 bin 500. Tabii şimdi böyle bir şey olmuyor" diye konuştu.
Yerel seçimlere yaklaşık 8 aylık bir zaman kaldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Çok açık söylüyorum, şehirlerde terör estirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Sokakta, mahallede, şehirde huzur bozanlara biz eyvallah etmeyeceğiz. Kimin hesabı varsa yerel seçimler var, gelsin hesabını sandıkta görsün. Şimdi, Türkiye'de sokakta hesap görme dönemi tamamen kapanmıştır. Milletin iradesini sokakta gasp etme dönemi kapanmıştır. Milleti sindirme, milleti korkutma, ürkütme dönemi tamamen kapanmıştır."