Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Onuncu Kalkınma Planı'a göre, 2018 yılında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) yıllık artış hızının yüzde 4,5'e indirilmesi hedefleniyor.

2014-2018 yıllarını kapsayan plana göre, küresel kriz öncesi dönemde 2000'li yıllardan itibaren uygulama alanı giderek artan ve enflasyonu kontrol altına almada gösterdiği başarısı kanıtlanmış olan enflasyon hedeflemesi rejimi birçok ülkede uygulandı.

Küresel kriz sonrasında ise gelişmiş ülkeler krizden çıkış için görülmemiş büyüklükte parasal genişlemeye giderken, gelişmekte olan ülkeler, enflasyon hedeflemesi rejimine finansal istikrara ilişkin unsurlar eklemek ve gelişmiş ülkelerin parasal genişleme uygulamalarının kendi ekonomilerine olan olumsuz etkilerini sınırlamak amacıyla para politikası uygulamalarında yeni arayışlara gitti.

Dünyadaki eğilime paralel olarak küresel kriz öncesi dönemde enflasyon odaklı politikalar uygulayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), kriz sonrasında risk iştahındaki ve kısa vadeli sermaye akımlarının oynaklığındaki yükseliş karşısında alternatif politika arayışlarına yöneldi.

Banka, enflasyon hedeflemesi rejimini, fiyat istikrarından ödün vermeden finansal istikrarı da içine alacak şekilde yeniden düzenledi. Mevcut para politikası çerçevesi, bazı ülkelerde uygulanmakta olan standart enflasyon hedeflemesi rejimine kıyasla amaçlar ve araçlar bağlamında geliştirildi.

2011 yılında hedefi belirgin şekilde aşan TÜFE yıllık artış hızı, uygulanan sıkı para politikası sayesinde 2012 yılında hedefe yaklaştı.

2007-2012 döneminin ilk yıllarında uygulanan yüksek nominal faizler, küresel krizle birlikte kademeli olarak düşürüldü ve 2013 yılının ilk yarısında politika faizi yüzde 5'in altına kadar geriledi.

Aynı süreçte, enflasyona ilişkin beklentilerde sağlanan görece istikrar sayesinde reel faizler 2012 yılı sonunda sıfıra yaklaştı ve 2013 yılının ilk ayları itibarıyla negatif değerler almaya başladı.

TCMB, cari dengedeki bozulmayı kontrol altına almak ve ekonomiyi daha sağlıklı bir büyüme kompozisyonuna kavuşturmak için, 2010 yılının sonlarından itibaren, kredi büyümesinin yavaşlatılmasına yönelik politikalar uygulamaya başladı ve Türk lirasının aşırı dalgalanmalardan korunmasına ilişkin uygulamalarını sürdürdü.

Rezerv opsiyonu mekanizması aracılığıyla altının finansal sistemde kullanım alanı artırıldı. Uygulamaya konulan bu politikaların etkisiyle ekonomi yeniden dengelenme sürecine girdi ve 2011 yılının son çeyreğinden itibaren cari açık azalmaya başladı.

Ancak, plana göre, cari açıkta sağlanan iyileşmenin kalıcı olması için uygulanmakta olan para politikalarına ilave olarak yapısal tedbirlerin alınması gerekiyor.

Fiyat istikrarını sağlamak ve korumak amacına yönelik olarak uygulanan enflasyon hedeflemesi rejiminde finansal istikrar da gözetilmeye devam edilecek.

Plan döneminin ilk yıllarında TÜFE yıllık artış hızının yüzde 5 civarında korunması, sonrasında ise yüzde 4,5'e indirilmesi hedefleniyor.

-Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına devam edilecek-

Fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda, krediler ve Döviz kuru kanallarının daha etkin çalışması için geleneksel ve geliştirilen yeni araçlarla birlikte, destekleyici bir araç olarak iletişimin de kullanılmasına devam edilecek.

Para politikası, fiyat istikrarıyla çelişmemek kaydıyla, aşırı borçlanma ve makroekonomik dengesizliklere dair riskler de dikkate alınarak uygulanacak.

Plan döneminde, finansal sistemdeki borçluluk düzeyini kontrol altında tutmaya yönelik zorunlu karşılık tesisine esas olacak kaldıraç oranı aralığı uygulanmaya başlanacak.

Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına plan döneminde de devam edilecek.

Piyasa derinliğinin kaybolmasına bağlı olarak, kurlarda sağlıksız fiyat oluşumlarının gözlenmesi veya aşırı oynaklık durumunda piyasaya doğrudan müdahale edilebilecek.

AA