Şimşek: Yatırım olmadan istihdam olmaz
Maliye Bakanı Şimşek, istihdam teşviki ile ilgili tasarıyı hatırlatarak "Tasarruflar olacak ki yatırımlar olsun. Yatırım olmadan istihdam olmaz. Ülkemizde maalesef tasarruf oranı çok düşük. Çünkü faizler çok hızlı inince tüketim geçmişe oranla ön plana çıktı." açıklamasında bulundu
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Ülkenin uzun vadeli geleceği parlaktır. Yeter ki biz birliğimizi, beraberliğimizi koruyalım, siyasi istikrar ve güven ortamı korunsun" dedi.
5084 sayılı yasa kapsamında istihdam teşviklerini devam ettirmek üzere hükümet olarak Meclis'e bir tasarı götürdüklerini kaydeden Şimşek, tasarının kabul edildiğini, uygulamasına yönelik Bakanlar Kurulu kararının hazırlandığını belirtti. Kararın imzaya açıldığını ifade eden Şimşek, imzaların tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.
Şimşek, 2013 yılının başından geçerli olmak üzere bu yönde bir düzenleme olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Tasarruflar olacak ki yatırımlar olsun. Yatırım olmadan istihdam olmaz. Ülkemizde maalesef tasarruf oranı çok düşük. Çünkü faizler çok hızlı inince tüketim geçmişe oranla ön plana çıktı. İsraf ekonomisi değil, tasarruf, yatırım, üretim ekonomisi üzerinde Türkiyemizi inşa etmek, ilerletmek istiyoruz. Dolayısıyla bireysel emekliliğe verilen desteğin arka planında, cari açığı azaltmak, yatırımlara kanalize edecek tasarruf miktarını artırmak vardır. Hem 5084 hem bireysel emekliliğe verdiğimiz teşvikler birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Onları bir alternatif olarak görmemek lazım."
Şimşek, bir gazetecinin Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs'un son analizinde Türkiye için kriz senaryoları çizdiğini ve faiz oranının 2,5 puan arttırılması gerektiği yönünde görüş bildirdiğini hatırlatarak, bu konudaki değerlendirmesini sorması üzerine, Türkiye'nin makro ekonomik temellerinin sağlam olduğunu belirterek, Türkiye'nin küresel krizi başarıyla atlattığını anımsattı.
Dünyada uzun süredir devam eden bir parasal genişlemenin söz konusu olduğuna değinen Şimşek, Amerika, İngiltere ve Japonya Merkez bankalarının başını çektiği çok büyük ölçekte bir parasal genişleme dönemi yaşandığını kaydetti.
Paranın bol keseden basıldığı, global likiditenin o anlamda yüksek olduğu, faizlerin çok düşük olduğu bir dönemin yaşandığına dikkati çeken Şimşek, şunları söyledi:
"Bu, küresel krizle mücadele etmenin, özellikle gelişmiş ülkeleri resesyondan çıkarmanın bir yolu olarak görüldü. Bütçe açıkları zaten büyüktü. Kamu borçları çok yüksek olduğu için o kanalı çok kullanamadılar. Daha çok para politikası kanalını kullandılar. Tabii şimdi yavaş yavaş özellikle başta Amerika olmak üzere parasal genişlemenin acaba yakında sonuna mı geleceğiz, bundan sonra faizler yükselecek mi şeklinde birtakım değerlendirmeler söz konusu. Bu değerlendirmeler tabii risk iştahını etkiliyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelere fon akışını etkiliyor. Türkiye olarak hem finansal anlamda hem ticaret anlamında hem siyaset anlamında küresel ekonominin, dünyanın bir parçasıyız. 2002'de Türkiye'nin dış ticaret hacmi 87 milyar dolardı. Geçen sene bu neredeyse 390 milyar dolara çıktı. Dünyaya daha büyük ölçekte entegre olmuşuz. Dolayısıyla dünyadaki bu gelişmelerden Türkiye'nin de bir miktar etkilenmesi makuldur. Biz bir ada olmadığımız için dünyadaki gelişmeler tabii ki Türkiye'ye olumlu ya da olumsuz yansıyacaktır ama önemli olan şey şu; Biz kendi evimizi son 10 yıldır düzene koyduk."
- "Son 5 yılda yaklaşık 5 milyon kardeşimize iş bulduk"
Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin, OECD ülkeleri arasında en düşük bütçe açıklarından birine sahip olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Kamu borç stokunun milli gelire oranı itibariyle en düşük açıklardan birisine sahibiz. Türkiye'nin kamu borcunun net olarak milli gelire oranı, OECD ülkeleri ortalamasının 3'te 1'i düzeyindedir, açığı 4'te 1'i düzeyindedir hatta daha düşüktür. Dolayısıyla devletin kamu finansman dengeleri sağlamdır. Hane halkının da sağlamdır. Son bir yıldır 1,2 milyon, son 5 yılda yaklaşık 5 milyon kardeşimize iş bulduk. Vatandaşımızın döviz borcu yok çünkü biz dövizle borçlanmayı yasakladık. Vatandaşımızın aldığı borçlar sabit faizli tüketici kredileri. Dolayısıyla bu iniş çıkışlardan mevcut stok etkilenmiyor. Vatandaşımızın bir döviz açığı yok. Bankalarda döviz mevduatı var. Devletin durumu da aynı şekilde. Devlet, dış dünyaya, bakın devlet diyorum, Türkiye demiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi'nden bahsediyorum, Merkez Bankasından bahsediyorum, bizim bir borcumuz, o anlamda, net anlamda dış borcumuz yok. Türkiye'nin şu anda 128-129 milyar dolar civarında döviz rezervi var ama döviz borcu 110 milyar dolar civarında. Dolayısıyla devlet olarak bizim dışarıya bu anlamda bir kırılganlığımız yok."
Bankaların sağlam olduğunu vurgulayan Şimşek, bankaların sermaye yeterlilik oranının küresel normların 2 katı düzeyinde olduğunu söyledi. Karlılık düzeyleri oldukça iyi olan bankaların varlık kalitesinin çok üst düzeyde olduğuna işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:
"Avrupa ve dünyada şu anda sıkıntı ne; bankalar zayıf, kamunun bilançoları zayıf, borç yüksek. Türkiye her iki konuda da güçlü. AK Parti döneminde yapılan reformlarla bu güç kazanılmıştır. Küresel krizi, son 60 yılın en büyük küresel krizini kalıcı bir tahribat yaşamadan atlamıştır. Şimdi tabii ki bu global likidite anlamında eğer devir değişecekse yine bizim tabii ki bir miktar geçici olarak etkilenmemiz normaldir. Biz Merkez Bankası olarak rezervleri biriktirmişiz. Dalgalı kur sistemimiz var. Biz kimseye hiçbir kur seviyesini garanti etmiyoruz. Faizin iniş çıkışı enflasyonla ilişkili bir konudur. Bizim Merkez Bankamızın en önemli görevi, öncelikli görevi fiyat istikrarıdır, enflasyonu kontrol altında tutmaktır. İkinci önemli görevi genel olarak ekonomik, finansal istikrardır. O da birçok şeyi kapsıyor."
- "Ülkenin uzun vadeli geleceği parlaktır"
Cari açık sorununa köklü çözüm için uzun yıllardır reformları uygulamaya koyduklarını kaydeden Şimşek, "Bu konuda çözüm bulmaya devam ediyoruz. Kolay, kalıcı bir çözüm yok ama o bizi bir miktar tabii ki bu global likidite şartlarındaki değişikliğe kırılgan gibi gösterebilir ama şu ana kadar biz bu süreçleri iyi yönettik. Ülkenin uzun vadeli geleceği parlaktır. Yeter ki biz birliğimizi, beraberliğimizi koruyalım, siyasi istikrar ve güven ortamı korunsun. Türkiye tüm bu sorunları iyi yönetmiştir, iyi yönetmeye devam etmektedir" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin son 3 haftadır küresel yatırımcılara hiç hak etmediği bir çerçevede sunulduğunu belirten Şimşek, "Sanki bütün Türkiye hakikaten yakılıp yıkılıyormuş, Türkiye'nin tamamında yıkıcı birtakım gösteriler varmış gibi bir resim yansıtıldı. Bu resim tabii ki yatırımcıları hem küresel doğrudan yatırımcıları hem de normal yatırımcıları tedirgin etti. Bu gösteriler Türkiye'ye çok zarar vermiştir. Bu olayların turizmi ve fon akışını olumsuz etkileme riski ortadadır. Oradaki gösteriler yarın öbür gün Türkiye'ye maalesef işsizlik olarak dönebiliyor. Hepsi birbiriyle ilişkilidir" diye konuştu.
Siyasi istikrarın önemine dikkati çeken Şimşek, "Bu konuda sorun yaşanmazsa ki ben yaşanması için bir sebep görmüyorum, milletimiz arkamızdadır. Türkiye o yeni dönemi de bu çerçevede götürecektir, aşacaktır" dedi.