Advertisement
PİYASALAR ABONE OL

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş, bazı aracı kurumlara yönelik inceleme ile ilgili, "İncelenen bilgilerin çeşitliliği açısından baktığımızda sıradan bir işlem döneminde olmadığımızı fark etmemiz lazım" dedi.

Ertaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 20 Mayıs-19 Haziran arasındaki dönemde yapılan işlemlerle ilgili bazı aracı kurumlara yönelik yürütülen inceleme hakkında değerlendirmede bulundu.

Konunun basın-yayın organlarınca yoğun şekilde işlendiğini ifade eden Ertaş, aracı kurumlardan 20 Mayıs'tan itibaren yapılan hisse senedi işlemleri konusunda bilgi istediklerini hatırlattı.

- "Mevzuata aykırı tespitimiz olursa kamuoyuyla paylaşırız"-

Bu tür işlemleri SPK'nın sürekli yaptığını kaydeden Ertaş, ''Ancak bu defa istediğimiz bilgilerin kapsamı, boyutu farklılaştı. Arkadaşlarımız şu anda istenen bilgi ve belgeleri derliyorlar. Mevzuata aykırı herhangi bir tespitimiz olursa, kamuoyuyla paylaşacağız'' dedi. Ertaş, inceleme sürecine dair bilgileri kamuoyuna aktarmayı doğru bulmadıklarını anlattı.

SPK'nın son 4-5 yıldaki incelemelerine konu işlemlerin toplam işlem hacmi içindeki payının yüzde 2 civarında olduğunu belirten Ertaş, Kurul'un, yüzde 98'in üzerinde kurallara uygun işlem yapanların haklarını korumak için böyle bir inceleme yaptığını dile getirdi. "Son 1 ayda mevzuata aykırı işlem var mı, yok mu? Varsa bunun toplam işlem hacmi içerisindeki payı nedir?" gibi soruların yanıtlarının önümüzdeki dönemde netleşeceğini söyleyen Ertaş, incelemenin ne zaman tamamlanacağına ilişkin tarih vermenin doğru olmadığını ifade etti.

Kendisinin işlemin rutin bir uygulama olduğunu söylemesine karşın basında yankı bulmasına ilişkin de görüşlerini paylaşan Ertaş, şunları kaydetti:

"Rutin derken bunu ikiye ayırmak lazım. Birincisi olağanüstü fiyat ve işlem miktarlarındaki dönemlerde SPK tarihinde hep bu tür incelemeleri yapmıştır. Bu da onlardan bir tanesidir. O açıdan bakıldığında rutin bir işlemdir. Ancak incelenen bilgilerin çeşitliliği açısından baktığımızda sıradan bir işlem döneminde olmadığımızı fark etmemiz lazım. Çünkü o dönemde yüzde 20'ye kadar bir fiyat düşüşü oldu. Dolayısıyla olağanüstü bir dönemdir. Bunun iki sebebi var. Bir tanesi 22 Mayıs'ta Fed Başkanı'nın likidite ile ilgili açıklaması ile başlamıştır. Bundan bir hafta sonra da Gezi Parkı olayları ile örtüşünce piyasadaki dalgalanmaların boyutu artmıştır. O nedenle de rutin olmasına rağmen özel bir döneme denk gelmiştir."

- "Sadece yabancı işlemlerini incelemiyoruz"-

Genel olarak incelemelerin tek bir aracı kurum üzerinde veya bir aracı kurum bünyesindeki bir ya da birkaç müşteri ya da birkaç aracı kurum üzerinde yoğunlaşabildiğini anlatan Ertaş, incelemenin boyutunun konjonktüre göre değiştiğine işaret etti.

Yabancıların sınırlı sayıda aracı kurumda hisse senedi stokunun bulunmasının işlemlerin takibini zorlaştırıp zorlaştırmadığı konusunda değerlendirmelerde bulunan Ertaş, "incelemenin sadece yabancı yatırımcı işlemlerini kapsamadığını, söz konusu dönemde gerçekleşen belli büyüklükteki işlem hacimlerini incelediklerini" söyledi. "Bunun içinde yerli yatırımcı da olabilir, yabancı yatırımcı da olabilir" diyen Ertaş, belli aracı kurumlara yoğunlaşıldığını, bu durumun kendileri açısından bir sıkıntı doğurmadığını kaydetti.

Yabancı yatırımcı işlemlerinin kurum bazında saklanmasının sıkıntılı durum olarak nitelendirilebileceğini dile getiren Ertaş, "O kurumun altında çok sayıda müşteri olabilir. Dolayısıyla onun altındaki gerçek müşteriye ulaşmak ciddi bir süreyi gerektirebiliyor. Bu biraz inceleme süresini uzatabilir" diye konuştu.

- "Yatırımlar hızlanacak"-

Yabancıların piyasadaki ağırlığının portföy yatırımları yerine sermaye yatırımlarında olması, yerli yatırımcının da ters şekilde portföy yatırımlarındaki ağırlığının artmasının finansal piyasaların kırılganlığını azaltmak adına daha doğru yapılanma olup olmayacağına dair de konuşan Ertaş, gelişmekte olan ülkelere küresel sermayenin önce portföy yatırımları olarak geldiğini belirtti.

Küresel sermayenin piyasasına girdiği ülkeyi çeşitli konularda test ettiğini anlatan Ertaş, "Küresel sermaye kapsamındaki portföy yatırımları için uygun zemini hazırladıktan sonra yatırımcı direkt yatırımlara yönelir" dedi.

Bunun önemli koşullarından birinin ülke notunun yükselmesi olduğuna işaret eden Ertaş, "Şu anda Türkiye, birinci aşamayı başarıyla tamamladı. Türkiye'nin notunun yatırım yapılabilir düzeyde olmadığı dönemde bile Borsadaki hisse senetlerinin yüzde 65'i küresel sermayedeydi. Not artırımı ile birlikte küresel sermaye için portföy artı direkt yatırımlar olarak gelme dönemi hızlanarak devam edeceğini bekliyoruz" diye konuştu.

- "Halka açıklık oranlarındaki düşüklük sorun"-

Yabancıların borsadaki ağırlığının piyasayı kırılganlaştırdığı yönündeki değerlendirmelere de yanıt veren Ertaş, hisse senetlerinin yüzde 65'inin küresel sermaye odaklı olmasına karşın şirketlerin toplam sermayesi değerlendirildiğinde ise söz konusu oranın yüzde 35 seviyelerinde olduğunu söyledi.

"Dolayısıyla şirketlerin sermayesinin içinde yüzde 35 çok kırılgan bir oran değil'' ifadesini kullanan Ertaş, "Bizdeki problem yabancı sermaye oranında değil, şirketlerin halka açıklık oranının düşük olmasından kaynaklanıyor. Eğer önümüzdeki dönemlerde şirketlerin halka açıklık oranını daha da yükseltebilirsek hem piyasaların derinleşmesi anlamında hem de bu tür dalgalanmaların daha kısa süreli olması anlamında büyük bir aşama kaydedeceğiz" dedi.

Şirketleri halka arza yönlendirmek için neler yapılabileceğine ilişkin soru üzerine Ertaş, dünyanın likiditenin bol olduğu bir dönemin ardından yeni bir döneme girdiğini söyledi. Küresel likiditenin aşama aşama azaltılacağına dikkati çeken Ertaş, bunun paranın kullanma maliyetinin yükselmesi anlamına geldiğini ifade etti.

Bu yüzden firmaların bundan sonraki dönemde özkaynakla finansmana önem vermeleri gerektiğini belirten Ertaş, "Dün uygun olmayan halka açılma süreci önümüzdeki dönemde bugünden çok daha gerekli olacak. Çünkü faiz bir maliyet, dolayısıyla bu maliyetle faaliyetleri finanse etmek yerine özkaynağın belli oranda şirket faaliyetlerinin finansmanında kullanılması son derece rasyonel bir davranış olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

- "1'e 100 kazanma düşüncesinden hoşnut değiliz"-

Foreks piyasası konusunda da değerlendirmelerde bulunan Ertaş, 2011'de yaptıkları düzenleme ile foreks piyasalarının daha kontrol edilebilir bir alan haline geldiğini söyledi. Foreks işlemlerinin dünyada faiz ve kur riskine karşılık hedge amaçlı kullanıldığını kaydeden Ertaş, "Biz de maalesef hedge amaçlı hemen hemen hiç yok. 1'e 100 kazanma düşüncesi ile yatırım yapanlar var. Bu durumdan hoşnut değiliz. Önümüzdeki dönemde küçük miktarlarda işlem yapan yatırımcıların risklerini azaltacak çalışmaların içerisindeyiz. Dikkatli olunması gereken bir araç" ifadesini kullandı.

- "Kurallar yeni baştan oluşturuluyor"-

Sermaye piyasaları için bu yılın değişim ve dönüşüm 2014'ün de gelişim yılları olduğuna ilişkin değerlendirmelerinin hatırlatılması üzerine Ertaş, bu yılın sermaye piyasaları hukukunun yeni baştan yazıldığı bir dönem olduğunu belirtti.

Bunun kendileri için bir şans olarak nitelendiren Ertaş, "Çünkü yeterli tecrübemiz var, küresel krizden dersler çıkardık, uluslararası düzenlemeleri en üst düzeyde inceledik" dedi.

Bu yılın sonunda kuralların yeni baştan oluşturulacağını anlatan Ertaş, bu oluşumun yarısının tamamlandığını, yarısının da yılın ikinci yarısında tamamlanacağını dile getirdi.

Türkiye'nin son 10 yılda ekonomik performans açısından önemli işler başardığını belirten Ertaş, siyasi ve ekonomik istikrarın devam etmesiyle Türkiye sermaye piyasalarının gelecek yıl çok daha büyük bir büyüme göstereceğini kaydetti.

Gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcılara önerilerde de bulunan Ertaş, faiz ve Dövizdeki dalgalanmanın bundan sonra daha sık yaşanacağını, yurt dışı finansmanın maliyetinin artacağını ifade etti.

- "Faiz ve kur riski için hedge yoluna başvurulmalı"-

Ertaş, bunun önüne geçmek için şirketlerin özkaynak yapısını güçlendirmek amacıyla halka arza yönelmeleri ve sermaye piyasaları enstrümanlarını kullanmaları gerektiğin söyledi.

"Kısa vadeli banka kredileri ile uzun vadeli yatırımları finanse etmek sağlıklı değil" diyen Ertaş, kur ve faiz riski için de hedge yoluna başvurulması gerektiğini belirtti.

- "Aile hekimi gibi finans danışmanı olacak"-

Önümüzdeki dönemde her bireyin aile hekimi gibi finans danışmanı olacağını anlatan Ertaş, yatırımcıların aracı kurumlara gittikleri zaman müşteri temsilcileri tarafından yönlendirileceğini kaydetti.

Türkiye'de artık yüksek faiz getirilerinin beklenmesinin doğru olmadığını anlatan Ertaş, "Bundan sonra faizlerin yüzde 5-6 civarında olacağı bir ekonomi söz konusu" dedi.

Ertaş, halka açık şirketlere yatırım yapacaklara izahnameleri dikkatli okumaları önerisinde bulundu.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş, Turkcell Yönetim Kuruluna şu anda en az 2 kişiyi daha atayabilecek durumda olduklarını, çalışmaların en kısa sürede sonuçlanacağını söyledi.

Ertaş, AA muhabirlerine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Son 10 yılda pek çok ekonomik parametredeki iyileşmenin sermaye piyasalarında sağlanamadığını ifade eden Ertaş, "Bu durumda 2002'den önce gelen yüksek enflasyon yüksek faiz, hukuki altyapıdan kaynaklanan eksiklikler, aracılık sektörünün içe kapanık yapısı, yatırımcı davranışlarının hep kısa vadeli oluşu etkili oldu. Bu özelliklerin değişmesi biraz zaman alıyor. Önümüzdeki sürecin çok daha başarılı olacağına inanıyoruz. Siyasi ve ekonomik istikrara sahibiz, hukuki altyapımız da bu yılın sonunda dünyanın en ileri sistemlerinden biri olacak. Borsaları da birleştirdik. Önümüzdeki yıldan itibaren çok daha hızlı bir büyüme gerçekleştirip, geçmiş yıllardaki açığı kapatacağız" dedi.

- "İstanbul Finans Merkezi ilk 10 içerisine girecek"-

Ertaş, İstanbul Finans Merkezi Projesi hakkında bilgi vererek, kendilerinin bu işin önemli bir parçası olduklarını söyledi. Projenin birçok parametresi olduğuna dikkati çeken Ertaş, şöyle konuştu:

"Proje ile Türkiye'nin uluslararası ilk 10 finans merkezinden biri haline gelmesi hedefleniyor. Bu ürün çeşitliliği, halka açık şirketlerin milli gelire oranı gibi faktörler açısından ilk 10'da olmak demek. Bu 10 yıllık süreç içerisindeki hedefimiz önce bölgesel, sonra da küresel bir merkez olmak. Pek çok uluslararası şirketin halka açılmalarının Borsa İstanbul'da (BIST) yapılmasını, portföy yönetim şirketlerinin merkezinin BIST'te olmasını istiyoruz."

Yatırımcı, şirket ve aracılık sektörü itibariyle ilk 10 ülke arasında olmayı hedeflediklerini belirten Ertaş, bunun ilk aşamasının bölgesel olduğunu, İslami finansal araçlar konusunda oldukça iddialı olduklarını, hukuki altyapının da büyük ölçüde tamamlandığını dile getirdi.

Finans merkezinin bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılık sektörünün bir araya gelmesiyle oluştuğuna işaret eden Ertaş, "3 sektörde de çok rahatlıkla dünyada ilk 10 arasına girebileceğimize inanıyorum" dedi.

Ertaş, bundan 10 sene önce finans merkezi dendiğinde herkesin aklına New York, Londra ve Tokyo'nun geldiğini anımsatarak, "Son 10 yılda finans merkezi oma hedefiyle yola çıkan birçok ülke var. Dubai'den, Katar'a ve Moskova'ya kadar bölgesel rakiplerimiz var. Biz hem daha önce finans merkezi olan ülkelerin neler yaptığını inceledik, hem de aday ülkelerin projelerini inceledik. Bunların içerisinden kendimize uygun bir model belirledik. Burada bizim açımızdan hedef şu, Türkiye karşılaştırılabilir bir üstünlük elde etmeli" ifadelerini kullandı.

Kendilerinden önce 1000 şirket hedefi olduğunu ve bundan geri adım atmadıklarını vurgulayan Ertaş, "Hedefimizi sadece sayı olarak 1000 şirket değil, nitelikli 1000 şirket olarak tanımladık" dedi.

Şu anda şirketlerin piyasa değerinin milli gelirin yaklaşık yüzde 40'ına tekabül ettiğini kaydeden Ertaş, 2023 yılına kadar bu rakamı yüzde 80'e çıkarmak gerektiğini söyledi. Ertaş, bunun anlamının sermaye piyasalarının milli gelirden daha hızlı büyümesi anlamına geldiğini belirterek, "Bu borsaya gelecek yeni şirketler ve mevcut şirketlerin halka açıklık oranlarını yükseltmekle olur. Bunun erişilebilir bir hedef olduğunu düşünüyoruz ama çalışmamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

- "Şu anda en az 2 kişiyi daha atayabilecek durumdayız"-

Ertaş, Turkcell'in mevcut durumuna ilişkin soru üzerine de prensip olarak özel şirketlerle ilgili değerlendirmede bulunmadıklarını ancak Turkcell'in sadece bir şirket olmadığını, herkesin gündem maddesi haline geldiğini belirtti. Turkcell'in 89 bin yatırımcısı bulunduğunu ve bugün itibariyle 13 milyar dolar piyasa değerine sahip olduğuna dikkati çeken Ertaş, mevcut durumu şöyle özetledi:

"Turkcell, uzun süredir genel kurulunu toplayamıyor. 29 Nisan itibariyle mevcut yönetim kurulu üyelerinin görev süresi sona erdi. Dolayısıyla yönetim kurulu ve genel kurulu olmayan bir şirketle karşı karşıyayız. SPK olarak biz istemediğimiz halde bu işe müdahil olmak durumunda kaldık. 7 kişilik yönetim kurulu üyelerinden 3 tanesini bağımsız üye olarak atadık. En son olarak 24 Mayıs'ta yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi için şirkete 1 ay daha ek süre verdik. Maalesef olmadı. Biz 24 Mayıs'taki kararımızda, istenilenler olmazsa şirketin yönetim kurulunda karar almayı sağlayacak ilave yönetim kurulu üyesini atayacağımızı da söylemiştik. Şu anda en az 2 kişiyi daha atayabilecek durumdayız, çalışmalar en kısa sürede sonuçlanacak. Meclis'teki tasarıda bize ilave yetkiler veriyor. Şu durumda çok kısa sürede en az 2 kişiyi atayacağız."

- "Hedefimiz 10 milyon BES katılımcısı"-

SPK Başkanı Ertaş, Bireysel Emeklilik Sisteminin (BES) önemine işaret ederek, "İddia ediyorum Türkiye'nin 5 yıl sonraki gündem maddelerinden biri BES olacak" dedi. Şu anda 4 milyon seviyelerinde BES katılımcısı olduğunun altını çizen Ertaş, sistemde biriken paranın da yaklaşık 23,5 milyar lira olduğunu ifade etti.

Ertaş, yılbaşından bu yana BES'e 600 bin yeni katılımcının dahil olduğunu bildirerek, devletin son derece cömert bir politikayla BES'i teşvik ettiğini, imkanı olan vatandaşların da sisteme girmesi gerektiğini dile getirdi. BES'in şu anda dünyanın en ileri özel emeklilik sistemi olduğunu vurgulayan Ertaş, "Hedefimiz 2023 yılına kadar 10 milyon BES katılımcısı. Bu 10 milyon çalışan için ikinci emeklilik demek. BES başarıya ulaşırsa, Türkiye'nin tasarruf açığı ve piyasaların sığ olması gibi sorunlar ortadan kalkacak. Yaptığımız çalışmalar 2023 yılında borsadaki emeklilik fonu tutarının 150-200 milyar dolar olacağını gösteriyor" diye konuştu.

Vahdettin Ertaş, aile bireyleri ile kendisinin de bu sisteme dahil olduğunu söyledi.

- "200 milyon dolar geri döndü"-

Ertaş, 22 Mayıs'tan itibaren piyasalarda çıkış yaşanmaya başladığını anımsatarak, "Geçen hafta trend geri döndü ve küresel sermayenin hisse senedi piyasasına pozitif yönlü katılımı yaşandı. 22 Mayıs'tan geçen haftanın başına kadar piyasalardan 1,5 milyar dolarlık bir çıkış oldu, bunun 200 milyon doları son günlerde geri geldi" dedi.

Piyasalarda Gezi Parkı olayları ve FED'in açıklamalarının etkisinin sona erdiğini kaydeden Ertaş, FED'in kararlarının dünyayı etkilemeyi sürdüreceğini dile getirdi.

Ertaş piyasa aktörlerinin FED'in böyle bir karar alacağını bildiklerini ancak zamanlama konusunda emin olamadıklarını belirterek, "FED, küresel kriz boyunca tahvil alımı uyguladı. Normalleşme politikalarının da akşamdan sabaha olmayacağını biliyoruz. Ben inanıyorum ki bu birkaç yılı kapsayacak bir politika olacak" ifadelerini kullandı.

Ertaş, ABD'nin göstergelerinin iyileşme yolunda olumlu sinyaller verdiğini ama Avrupa'dan benzer sinyallerin alınmadığını vurguladı.

Türkiye'nin makro ekonomik göstergelerinin olumlu olduğuna, ihracatta ciddi bir sektör ve pazar çeşitliliği sağlandığına işaret eden Ertaş, bu performansını devam ettirdiği sürece küresel krizlerin Türkiye'yi teğet geçeceğini söyledi.

AA