Başçı: Fiyat istikrarı hala sağlanamadı
Başçı, "Hala tam fiyat istikrarını sağlamış değiliz. Enflasyon, önce yüzde 5'e, sonra yüzde 5'in biraz daha altına inse çok büyük faydaları olacak" dedi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, yenilikçilik yoluyla büyüyen ülkelerin çok daha mutlu olduklarını, iş tatmini açısından daha iyi, daha avantajlı ve daha karlı durumda bulunduklarını belirterek, "Daha az çalışarak daha fazla kazanç sağlayabiliyorlar. Ama basit çalışma mal ve hizmetleri üretirken. Öncesinde çok yoğun bir yenilik yapmak için çaba var, çok yoğun çalışma var. Onun sonuçlarını, meyvelerini toplamış oluyorlar" dedi.
Başçı, Turgut Özal Üniversitesi'nce düzenlenen "INTOCBEPS" Kongresine katıldı.
Konferansın açılış konuşması için davet geldiğinde reddedemediğini belirten Başçı, şöyle devam etti:
"Anılar canlandı. 1983-1987 yıllarında ODTÜ'de Elektrik ve Elektronik Mühendisliği okurken rahmetli 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal da görevdeydi. Bizim için bir esin kaynağıydı. Bütün mühendislik öğrencileri için. Çünkü mühendislik okumuş, daha sonra iktisat konusunda kısa bir tahsil yaptıktan sonra bürokrasiye geçmiş. İktisat konusunda ağırlıklı olarak çalışmış. Daha sonra siyasete geçmiş. Önemli bir isim, önemli bir liderdi bizim için. Bilkent Üniversitesi de Turgut Özal'ın aslında büyük çabalarıyla hayat geçmiş Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesidir. Bir araştırma üniversitesidir aynı zamanda. Ben orada işletme masterı ile eğitime başladım. 1988 yılında işletme masterı yapmaya başladım. Daha sonra da aynı üniversitede iktisat masterı ve iktisat doktorası yaptım. Yine Bilkent imkanlarıyla Amerika'daki Johns Hopkins Üniversite'nde bir yıl tahsil gördük."
Bugün Turgut Özal Üniversitesinde konuşma yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Başçı, bu konferansın da bir gelenek halinde devam etmesi yönünde dileklerini iletti.
Disiplinler arası çalışmanın önemine işaret eden Başçı, uzunca bir süre farklı alanların içine kapandığını, özellikle iktisat alanında matematik dışında bir şeye bakılmaz olduğunu söyledi.
İktisatın işletme ve siyaset bilimiyle, aynı zamanda tarihle yakın bir alakası olduğunu belirten Başçı, bir gazeteye verdiği demeçten eski ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan'ın antropolojiyle ilgili okuduğunun anlaşıldığını ifade etti.
Finansın psikoloji ve sosyoloji ile yakından ilişkisi bulunduğunu anlatan Başçı, disiplinler arası çalışma yapılması gerektiğini, özellikle zor bir alan olan iktisatta farklı tecrübelerden istifade edilebileceğini ve sorulara cevap alınabileceğini vurguladı.
Bugünkü konferansın işletme, iktisat ve politikanın bulunduğu üç farklı disipline yer verdiğini kaydeden Başçı, bu açıdan etkinliği takdir ettiğini dile getirdi.
- "Dengeli büyüme"-
Son günlerde herkesin iktisadi büyümeden söz ettiiğini belirten Başçı, kendisinin konuşmasında dengeli büyümeden söz edeceğini söyledi. Büyümenin sayısal tarafı ve niteliksel tarafı diğer bir söylemle kalite tarafı bulunduğuna dikkati çeken Başçı, kalite tarafında "denge" unsuru olduğunu anlattı.
Başçı, büyümenin dengesiz olduğu ülkelerdeki büyüme kalitesinin daha düşük olduğunu vurgulayarak, büyümede sürdürülebilirliğin önemine işaret etti. Dengeli yüzde 3 büyüyen ülkede kalitenin daha dengeli olduğunu kaydeden Başçı, büyümenin niteliğine, kalitesine ilişkin diğer iki unsurun ise adalet ve yenilikçilik olduğunu bildirdi.
Büyüme sırasında insanların gelir ve servet dağılımının durumu, fırsat eşitliğine bakılması gerektiğini dile getiren Başçı, öte yandan büyümenin nesillere yönelik etkisinin de değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Başçı, örneğin çevre konusunda gelecek nesilleri düşünerek hareket eden ve bu şekilde büyüyen bir ülkenin, bunu göz önüne almayan bir ülkeye göre büyüme kalitesinin daha yüksek olduğunu, bu durumun sosyal güvenlikte de geçerli olduğunu ifade etti.
- "(Beşeri sermaye) sermaye stoku gibi düşünülebilir"-
Büyümenin kalite kısmında üçüncü boyutun "yenilikçilik" olduğunu anlatan Başçı, bunun karlılık ve katma değerle ilgili olduğunu belirtti. Beşeri sermayenin büyüme kalitesi yüksek ülkelerin sahip olduğu gizli hazineleri olduğunu, bunun da eğitim yoluyla oluşabildiğini vurgulayan Başçı, "Bu kolayca ölçülemeyen bir sermaye stoku gibi düşünülebilir. Bir de buna ilave olarak hizmet içi eğitim dediğimiz çalışırken öğrenme konusu var. Burada da en büyük eğitim aslında işe başladıktan sonra gençler alıyor. Üniversitede de yine eğitim alıyorlar ama işe başladıkları zaman 10 yılda çok ciddi miktarda hizmet içi eğitim alıyorlar" ifadelerini kullandı.
Burada yenilikçilik ruhunun önem taşıdığına işaret eden Başçı, "Yenilikçilik yoluyla büyüyen ülkeler çok daha mutlu oluyorlar, iş tatmini açısından daha iyi, daha avantajlılar, daha karlılar. Daha az çalışarak daha fazla kazanç sağlayabiliyorlar. Ama basit çalışma mal ve hizmetleri üretirken. Öncesinde çok yoğun bir yenilik yapmak için çaba var, çok yoğun çalışma var. Onun sonuçlarını, meyvelerini toplamış oluyorlar."
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Hala tam fiyat istikrarını sağlamış değiliz. Enflasyon, önce yüzde 5'e, sonra 5'in biraz daha altına inse çok büyük faydaları olacak. Türkiye için çok daha dengeli büyüme söz konusu olacak" dedi.
Turgut Özal Üniversitesince düzenlenen INTOCBEPS Kongresinin açılışında konuşan Başçı, dengeli büyüme konusuna, 2011'de kurulan Finansal İstikrar Komitesinin bakmasının öngörüldüğünü anımsattı. Başçı, bu komitenin olası bir krizi yönetme, çözümleme ve koordinasyon ihtiyacını gidermede görevlendirildiğini söyledi.
Başçı, finansal istikrarın, dengeli büyümenin en önemli alt unsuru ve bileşeni olduğunu belirterek, "Dengeli büyüme için iç denge de dış denge de olması lazım ve orantılı bir büyüme sağlanması lazım" dedi.
İç denge ve fiyat istikrarı konusunda tek yetkili denebilecek kurumun, Merkez Bankası olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda TBMM'ye ait olan para basma yetkisinin TCMB'ye verildiğini hatırlatan Başçı, "Kurucular çok iyi düşünmüşler. Yıllar sonra 70'li yıllarda şu ortaya çıktı: Eğer TCMB bağımsız hareket edip teknik işini yapmazsa, arz talep dengelerini tesis etme konusunda dengesizliklere yol açarsa, enflasyon da iyi çıkmıyor" değerlendirmesinde bulundu.
- "Rahmetli Özal 20'lerden bahsedince kimse inanmadı"-
Başçı, 1970'li yıllarda enflasyonla ilgili olumsuz gelişmeler sonucu ABD'de "mutsuzluk endeksi" geliştirildiğini belirterek, bu endeksin enflasyon ve işsizlik oranı toplamını gösterdiğini söyledi.
1980'lerden sonra ABD'de enflasyonun sürekli düşüş gösterdiğini kaydeden Başçı, bunun arkasından faiz oranlarının da tarihte hiç görülmemiş şekilde düştüğünü ifade etti. Bu yıllarda Türkiye'de başbakan yardımcılığı görevini yürüten Turgut Özal'ın "enflasyonu yüzde 20'ye indireceklerini" açıkladığını ancak kimsenin buna inanmadığını anlatan Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O dönemde ben çocuktum. (Hükümet, ne hedeflerse 15 puan üzerine koyun) derlerdi. Hükümet 20 hedefliyorsa siz oraya 35 koyun beklenti olarak. Genelde de hakikaten tutardı. Rahmetli Özal, 20'lerden bahsedince kimse inanmadı. Fakat o dönemlerde sıkı bir para politikası uygulayarak bunu başardı. Güçlü Saraçoğlu o dönemlerde önce başkan yardımcısı, sonra başkan olarak TCMB'nin başına gelmişti. Fakat çok uzun sürmedi, bir yıl kadar. Sonra enflasyon tekrar yükselmeye başladı. Seçimler geldiği için 'para politikasını sıkmaya gerek yok' diye düşünüldü ve enflasyon 20-100 arasında dalgalandı yıllar boyunca. 2001 yılında TCMB Kanunu değişip, TCMB'ye önemli, birinci problem olarak fiyat istikrarının sağlanması görevinin verilmesiyle Türkiye, bu enflasyon sorununu aslında çözdü. Artı mali disiplinle, bütçe disiplini."
Başçı, Türkiye'nin daha sonraki süreçte enflasyonu hızla çift haneli rakamlardan tek haneli rakamlara indirdiğini, daha da indirmeye devam edeceğini belirtti. Başçı, şunları kaydetti:
"Hala da tam fiyat istikrarını sağlamış değiliz. Enflasyon yüzde 5'in üzerinde. Halbuki önce yüzde 5'e, sonra 5'in biraz daha altına inse çok büyük faydaları olacak. Türkiye için çok daha dengeli büyüme söz konusu olacak. Uzun vadeli faizlerde kalıcı şekilde tek haneli seviyelerde oturacak. Ondan sonra da istikrar gelecek. Böylece herkes daha ucuz, daha düşük faizlerle borçlanma imkanı bulacak. Bugünkünden bile daha düşük faiz oranları Türkiye'ye mümkün olacak ama önce enflasyonun yüzde 5'in altına inmesi gerekiyor."
- "Dünyada bol ve ucuz para var"-
Türkiye'nin dış açık problemine de işaret eden Başçı, vatandaşların, makroekonomik istikrarın sağlanması ve faiz oranlarındaki düşüşle borçlanma imkanlarına kavuştuğunu belirtti. Başçı, şöyle devam etti:
"Gerek firmalar olsun, gerek hanehalkı olsun. Yoğun bir şekilde borçlanarak tasarruf oranlarımızı düşürmeye başladılar. Yani gelecekte elde edeceğimiz geliri düşünerek bugünden harcama imkanlarımızı kullanıyoruz. Daha önce uzun vadeli borçlanma imkanları hiç yoktu. Faiz oranları da çok yüksekti, reel faizler yüzde 25'ler seviyesindeydi yüksek enflasyon döneminde. Dolayısıyla vatandaşlarımız, bu imkanlara kavuşunca hızlı bir şekilde özellikle tüketici kredilerini artırmaya başladılar. Talep çok yoğun bir şekilde oldu. Bu çeken faktördü. Bir de iten faktör var borçlanma sürecini. O da dünyada para bol ve ucuz. Özellikle bugünlerde dünyada faiz oranları geçmiş yıllara göre düşük. Bu ikisi bir araya geldiğinde bu şekilde aşırı ve hızlı borçlanma…"
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Aşırı ve hızla borçlanmanın birebir yansıması dış açık. Türkiye'de mevduat artışı belli. Yüzde 10-15 civarında mevduat artışı vardır. Tasarrufların artış hızı bellidir. Bunun ötesinde borçlanırsanız yurt dışından borçlanmak zorundasınız" dedi.
Turgut Özal Üniversitesince düzenlenen INTOCBEPS Kongresinin açılışında konuşan Başçı, finansal krizleri önceleyen en dayanıklı göstergenin aşırı hızlı kredi büyümesi olduğunu belirtti.
Bir ülkede krediler arka arkaya birkaç yıl çok hızlı büyürse takip eden yıllarda finansal kriz çıkma olasılığının çok yüksek olduğunu ifade eden Başçı, bunun iktisat tarihinden çıkarılacak bir sonuç olduğunu söyledi.
Başçı, bir ülkede kısa dönem zarfında borç stokunda görülen artışın, aynı dönemde ekonomik kriz olma ihtimalini yükselttiğini vurguladı. Başçı, Türkiye'de finansal sektörün gelişeceğini, finansal araçların dünya standartlarına ulaşacağını dile getirerek, bu süreçte adım adım, sürdürülebilir şekilde gidilmesi gerektiğine işaret etti. Erdem Başçı, şunları kaydetti:
"Aşırı ve hızla borçlanmanın birebir yansıması dış açık. Türkiye'de mevduat artışı belli. Yüzde 10-15 civarında mevduat artışı vardır. Tasarrufların artış hızı bellidir. Bunun ötesinde borçlanırsanız yurt dışından borçlanmak zorundasınız. Demek ki dış açık vereceksiniz. İthalatınız ihracatınızdan fazla olur. Demek ki dış denge için tedbir alacaksanız, aşırı hızlı kredi büyümesini bir miktar makul seviyelere indirmek için tedbir almak gerekir. Bunu da Finansal İstikrar Komitesi koordinasyonunda kurumlarımız yapıyorlar. Dış denge konusunda TCMB tedbirleri tek başına yeterli değildir. Zaten tek başına TCMB'ye verilmiş bir görev de değildir, kısmi görev verilmiş."
Başçı, uluslararası alanda Türkiye'nin finansal istikrarla ilgili durumuna da değinerek, Türkiye'nin G-20'ye kuruluşunda üye olduğunu anımsattı. Türkiye'nin Basel Bankacılık Gözetim Komitesine de üye olduğunu anlatan Başçı, şunları kaydetti:
"Türkiye bu sayede küresel yönetişimde söz sahibi ülkelerden biri haline geldi. Çok önemli, çok olumlu bir gelişme. Çünkü zaman zaman gelişmekte olan ülkelerin problemleri ile gelişmiş ülkelerin problemleri birbirinden farklı olabiliyor. Onlar yavaş büyürken, bizde hızlı bir şekilde kredi büyümesi söz konusu olabiliyor."
Erdem Başçı, Uluslararası Para Fonunda (IMF) da gelişmekte olan ülkelerin söz hakkı almasının önemli olduğunu vurgulayarak, "Gelişmekte ülkelerin yönetimde seslerini daha çok duyurma ihtiyacına binaen 2010 yılında bir kota reformu söz konusu oldu. Burada kotalar gözden geçirildi. Kota artışlarına paralel olarak Türkiye'nin burada etki gücü arttı" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, IMF'nin ana yönetim organı olan 24 üyeli İcra Direktörleri Kurulu'nda 2012'den bu yana İcra Direktör Vekili görevini üstlendiğini, gelecek yıl da İcra Direktörü olacağını anlatan Başçı, "Bu küresel yönetişim ve finansal istikrar anlamında Türkiye'nin artan etkisini gösteren hoş, güzel bir örnek" değerlendirmesinde bulundu.
Finansal istikrarın dünya gündeminde kalmaya devam edeceğini vurgulayan Başçı, burada iktisatçılara ve ilgili alanda çalışanlara çok büyük iş düştüğünü ifade etti.
Başçı, yetenekli ve zeki öğrencilere iktisat alanına katkı sağlamaları önerisinde bulundu.
- "(İstanbul'da) Eski evlerin yerlerini maalesef otoparklar aldı"-
Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Oral, kongrede "Turgut Özal" konulu 15 bildirinin yer alacağını belirtti. Oral, şöyle konuştu:
"Adını anmaktan onur duyduğumuz Turgut Özal, ekonomist, reformist, sosyal ve siyasi yönüyle Türkiye'nin önünü açan bir çok reformun öncülüğünü yapmış, son 100 yılın yetiştirdiği en parlak devlet adamlarındandı. Onun bilinmeyen yönlerinin sunum, bildiri ve tebliğ konusu haline getirilmiş olması, kongremizin öne çıkan en önemli taraflarındandır."
Oral, kongre kapsamında 231 bilim adamının hazırladığı 140 bildirinin sunulacağını bildirdi.
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Norman Stone, yaptığı sunumda, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın sağlık hizmetlerinde ciddi reformlar başlattığını belirterek, bugün gelinen noktanın bu reformların sonucu olduğunu söyledi. Özal'ın Türkiye'sinde yaşamaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Stone, "Bunca övgüden sonra bir eleştirim var. Türkiye'de çok şey değişti ancak İstanbul'un görüntüsü son 20 yılda çok da değişmedi. Eski evlerin yerlerini maalesef otoparklar aldı" diye konuştu.
Türkiye ve dünya ekonomisi, para politikası, ekonomik büyüme, kamu maliyesi, İslami finans, yeşil ekonomi, ekonomik yöntem ve modeller, merkez bankacılığı gibi konuların ele alınacağı 45 oturum ve 3 çalıştaydan oluşan etkinlik, 3 Kasım'da sona erecek.
AA