Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, "Rakamlara baktığınızda Türkiye ortalama yüzde 3,5-4,5 gibi bir büyüme gerçekleştirecek, bölgedeki diğer ülkelere bakıldığında bunun saygı duyulacak bir büyüme olduğu görülüyor" dedi.

Raiser, "Türkiye Düzenli Ekonomik Bilgi Notu" konulu basın toplantısında yaptığı konuşmada, Dünya Bankasının 2013 yılındaki Türkiye faaliyetlerinin kendileri açısından çok başarılı geçtiğini söyledi.

Her yıl Aralık ve Haziran aylarında bu raporu paylaştıklarını anımsatan Raiser, yıl içerisinde Türkiye'ye 1,3 milyar dolarlık kredi kullandırdıklarını bildirdi. Söz konusu tutarın 800 milyon dolarının kalkınma kredisi olduğunu belirten Raiser, 300 milyon dolarının kısmının ise Ziraat Bankası için, 201 milyon dolarlık kısmının ise Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank'a enerji verimliliğini artırmak için tahsis edildiğini kaydetti.

Raiser, rekabet edebilirlik, kapsayıcılık, enerji verimliliği, sürdürülebilirlik ve kalkınmanın önemine dikkati çekerek, hükümetin ortaya koyduğu hedeflerin nasıl yakalanacağı üzerine de önümüzdeki günlerde bir rapor yayımlayacaklarını açıkladı.

Dünya Banka'sının Türkiye ile olan ortaklığının, Türkiye'ye kaynak ve bilgi getirmesiyle sınırlı olmaktan çıktığını vurgulayan Raiser, "Türkiye ile ortaklık süreç içinde başka ülkelere Türkiye deneyimini aktarma şeklinde evriliyor. Türkiye'nin başarısı diğer ülkelere anlatabilmek için ortaklık yapmalıyız. Gerçekleştirilmiş ve başarılmış olan işler, diğer ülkelerde ilgi görüyor, dikkat çekiyor" diye konuştu.

Dünya Bankası'nın Türkiye'nin sağlık alanındaki başarılarıyla yakından ilgilendiğini kaydeden Raiser, Türkiye'nin sağlık alanında dünyanın en başarılı ülkelerden biri olduğunu belirtti. Raiser, bu durumu diğer ülkelerle yapılan çalışmalarda vurguladıklarını ifade ederek, "Bundan birkaç hafta önce Tokyo'da Uluslararası Sağlık Bakanları konferansında Türkiye'nin sağlık hizmetleri konusunda başarılı olan 7 ülkeden birisi olduğuna işaret edildi" dedi.

- Yapısal reformlar büyümeyi güçlendirir-

Toplantıda soruları da yanıtlayan Raiser, Türkiye'de son dönemde yaşanan gelişmeler ve büyüme rakamlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Raiser, "Rakamlara baktığınızda Türkiye ortalama yüzde 3,5-4,5 gibi bir büyüme gerçekleştirecek, bölgedeki diğer ülkelere bakıldığında bunun saygı duyulacak bir büyüme olduğu görülüyor" değerlendirmesinde bulundu.

Raiser, politika yapıcıların, dikkat ve ilgilerini yapısal sorunlara yöneltmeleri gerektiğini kaydederek, "Bence Türkiye iş ortamının daha iyi hale getirerek, daha iyi performans gösterebilir, seçimler bunu etkileyebilir ama politika yapıcılar yapısal reformlara odaklanırsa büyüme daha da güçlü olabilir" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin 2009'dan bu yana 5 milyon işgücü oluşturduğunu, kadın istihdamını artırdığını vurgulayan Raiser, bunların olumlu gelişmeler olduğunu ancak eğitim ve enerji verimliliği gibi yapısal konularda da reformlar gerektiğini bildirdi.

Raiser, orta vadeli yapısal reformlarda siyasi istikrarın çok önemli olduğunu kaydederek, son dönemdeki elektriklenmenin tahminleri üzerinde büyük bir etki oluşturmayacağını ifade etti.

Raiser ayrıca, Dünya Bankası'nın fakir ülkelere 40 yıllığına 52 milyar dolar faizsiz kredi sağlayacağını açıklayarak, Türkiye'nin de bu projeye katkı veren ülkeler arasında yer aldığını belirtti.

- Büyümenin yüzde 4,3 olmasını bekliyoruz-

Dünya Bankası Ankara Ofisi Ekonomisti Cevdet Çağdaş Ünal da Türkiye ekonomisinin 2013 yılında güçlü iç talebin desteğiyle hız kazandığını, ancak orta vadeli büyüme görünümünün potansiyelin altında kalmasının beklendiğini belirtti.

Özel tüketimin, kamu yatırımlarının ve stok artışının öncülüğünde ekonominin ilk 3 çeyrekte geçen yıla oranla yüzde 4 genişlediğini vurgulayan Ünal, "Neredeyse bütün göstergeler büyümedeki bu momentumun 4'üncü çeyrekte de devam edeceğini gösteriyor. Dolayısıyla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyümesinin 2013 yılında 4,3'e ulaşacağını tahmin ediyoruz" dedi.

Ünal, dış dengesizlikler artarken, düşen enerji fiyatları, AB'deki ekonomik toparlanma ve yüksek turizm gelirlerinin cari açıktaki bozulmayı sınırladığını belirterek, Türkiye'nin gelecek 12 ay için dış finansman ihtiyacının yaklaşık 225 milyar dolar olduğunu söyledi.

Fed'in parasal genişlemeyi yavaşlatacağını açıklamasının ardından sermaye çıkışlarının hızlandığı 2013 yazında dahi borç çevirme oranlarının yüksek seviyelerde kalmayı başardığını dile getiren Ünal, şunları kaydetti:

"Küresel finansal koşullardaki belirsizlikler Merkez Bankası'nı sıkılaştırıcı politikalar uygulamaya yöneltti. TL'de yaşanan değer kaybı, güçlü iç talep ve gıda fiyatlarındaki artış enflasyonun Merkez Bankası'nın hedefinin üzerine çıkmasına neden oldu. Son dönemde akaryakıt fiyatlarındaki artış göz önünde bulundurulduğunda, enflasyonun aralık ayında artarak yıl sonunda yüzde 7,5'a ulaşacağını düşünüyoruz. 2014 yılında ise ekonomik büyümenin potansiyelin altında, yüzde 3,5 seviyesinde kalacağını, yıl sonu enflasyonun yüzde 6'ya, cari açığın GSYH'nın yüzde 7'si civarına gerileyeceğini öngörüyoruz."

Ünal, Türkiye'nin yapısal reformlara devam etmesinin, dış finansmana bağımlılığını ve büyüme oynaklığını orta vadede azaltmasına yardımcı olacağını vurgulayarak, eğitim kalitesinin daha da iyileştirilmesinin, yüksek teknoloji ve inovasyona dayalı büyüme rotasına girmek açısından kritik önem taşıdığını ifade etti.

Türkiye'de özel yatırımların yılın ilk çeyreğine kadar altı çeyrek art arda azaldığına dikkati çeken Ünal, 2008 krizi öncesinde yatırımlarda gerçekleşen aşırı artış, yüksek reel faiz oranları ve artan oynaklığın özel yarımların düşmesine sebep olduğunu söyledi.

Ünal, ayrıca, 2012 ve 2013 yıllarında artan kamu yatırımlarının 2014 yıllık programında azalmasını öngördüklerini belirterek, "Orta vadede Türkiye yatırımlarını sürdürülebilir olarak artırmak istiyorsa, yurtiçi tasarruf oranını artırmalı, finansman kalitesini geliştirmeli ve iş ortamını iyileştirici reformlara devam etmeli" diye konuştu.

AA