PPK: Maliye politikası değişirse para politikası güncellenebilir
-
TCMB Para Politikası Kurulu toplantı özetinde, "Maliye politikasından sapma halinde para politikası duruşu güncellenebilir" mesajı verildi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Son dönemde açıklanan veriler yılın ilk çeyreğinde nihai yurt içi talebin ivme kaybedeceğini, ihracatın ise bu yavaşlamanın büyüme üzerindeki etkilerini sınırlayacağını göstermektedir" denildi.
Kurul'un, 24 Nisan tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 30 Nisan 2014 tarihli toplantı özetinde, Türk lirasındaki değer kaybının gecikmeli etkilerinin özellikle temel mal fiyatları kanalıyla çekirdek enflasyon göstergelerini olumsuz yönde etkilemeye devam ettiğinin, bu gelişmeye ek olarak gıda fiyatlarındaki olumsuz seyrin de etkisiyle enflasyon göstergelerinin bir süre daha yüksek seyredeceğinin tahmin edildiği belirtildi.
Gıda grubunda yıllık enflasyonun sınırlı bir artışla yüzde 10,12'ye yükseldiği aktarılan özette, yılın ilk çeyreğinde meyve ve sebze fiyatlarının ılımlı bir seyir izlerken bu grup dışında kalan gıda fiyatlarında oldukça olumsuz bir görünüm sergilendiği ifade edildi.
Toplantı özetinde, özellikle işlenmiş gıda fiyatlarının Türk lirasındaki değer kaybının ve olumsuz seyreden iklim koşullarının etkisiyle yılın ilk üç ayında keskin bir yükseliş gösterdiği, anılan etkilerle gıda fiyatlarının yıllık enflasyonunun Nisan ayında da yükseliş kaydetmesinin beklendiği vurgulandı.
Hizmet fiyatlarının aylık bazda yüzde 0,65 oranında artarken grup yıllık enflasyonu 0,26 puanlık yükselişle yüzde 8,60 olduğu bildirilen özette, şunlar kaydedildi:
"Bu gelişmede meyve ve sebze dışı gıda fiyatlarındaki gelişmelere istinaden yiyecek hizmetleri (lokanta-otel) grubu fiyatlarında süregelen yüksek artışların etkisi öne çıkmaktadır. Buna ek olarak, bu dönemde kira ve ulaştırma dışında kalan diğer hizmet kalemlerinde de yıllık enflasyonun yükseldiği görülmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış veriler hizmet grubu enflasyonunun ana eğilimindeki yukarı yönlü seyrin bu dönemde de sürdüğüne işaret etmektedir. Temel mal grubu yıllık enflasyonu mart ayında 1,64 puanlık belirgin bir artışla yüzde 10,04'e yükselmiştir. Türk lirasındaki değer kaybı nedeniyle artan dayanıklı tüketim mallarında yıllık enflasyon yüzde 15 seviyesine ulaşmıştır.
Giyim fiyatları ise bu dönemde endeks tarihinin en yüksek mart ayı artışını kaydetmiştir. Bu gelişmede maliyet ve dış talebe yönelik gelişmelerin yanı sıra yeni sezon açılışının öne çekilmesinin de etkili olduğu düşünülmektedir. Mart ayı, temel mal grubunda döviz kuru etkilerinin genele yayılarak güçlü bir şekilde hissedildiği bir dönem olmuştur. Bu doğrultuda mevsimsellikten arındırılmış veriler grup enflasyonunun ana eğiliminde belirgin bir yükselişe işaret etmiştir. Benzer şekilde, temel enflasyon göstergeleri de olumsuz bir görünüm çizmiştir."
- "İhracatın desteği ve yurt içi talepteki ılımlı seyir ile üretimdeki artışın devam etmesi öngörülmektedir"
Özette, 2013 yılı son çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerine göre iktisadi faaliyetin Ocak Enflasyon Raporu'nda ortaya koyulan görünümle oldukça uyumlu gerçekleştiği belirtilerek, mevsimsellikten arındırılmış verilerle GSYİH'in dönemlik bazda yüzde 0,5 oranında arttığı, böylece yılın ilk yarısında güçlü bir ivme kazanan iktisadi faaliyetin yılın ikinci yarısında daha ılımlı bir seyir izlediği bildirildi.
Nihai yurt içi talebin ise önceki iki çeyrekteki zayıf seyrinin ardından son çeyrekte daha hızlı bir artış kaydettiği ifade edilen özette, nihai yurt içi talebin bileşenlerinden özel kesim talebinin 2013 yıl genelinde ılımlı seyrini koruduğu, dalgalı bir seyir izleyen kamu kesimi talebinin ise yurt içi talebin yönünün temel belirleyicisi olduğu aktarıldı.
Son çeyrekte dönemlik bazda ihracat ithalata oranla daha hızlı bir artış kaydettiği ve öngörüldüğü şekilde talep bileşenleri yılın ilk yarısına kıyasla dengelenme yönünde hareket ettiği ifade edilen özette, ifade edildi:
"2014 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyette ılımlı bir artışa işaret etmektedir. Üretim tarafından değerlendirildiğinde, sanayi üretim endeksi ocak ayındaki aylık bazda yüzde 1,0 oranındaki artışın ardından, şubat ayında bir önceki aya göre önemli bir değişim göstermemiştir. Böylece, ocak-şubat döneminde üretim bir önceki çeyrek ortalamasının yüzde 1,7 üzerinde gerçekleşmiş ve dönemlik bazda istikrarlı artış eğilimini devam ettirmiştir. Önümüzdeki dönemde, ihracatın desteği ve yurt içi talepteki ılımlı seyir ile üretimdeki artışın devam etmesi öngörülmektedir. Harcama tarafına ilişkin veriler, ilk çeyrekte özel kesim talebinin dayanıklı mallar tüketimi ve özel makine teçhizat kaynaklı olarak zayıfladığına işaret etmektedir.
Öte yandan, dayanıksız mallar tüketimi ve inşaat yatırımlarına ilişkin veriler olumlu seyretmektedir. Ocak-Şubat döneminde, tüketim malları ithalatının alt kalemleri incelendiğinde binek otomobil ithalatında sert bir düşüş, dayanıklı ve yarı dayanıklı mallar ithalatında ise daha ılımlı bir düşüş gözlenirken, dayanıksız mallar ithalatı artmaya devam etmektedir. Bu dönemde, dayanıklı tüketim malları üretimi bir önceki çeyreğe göre gerilerken dayanıksız mallar üretimi artmaya devam etmektedir. Makine-teçhizat yatırımlarına ilişkin göstergelerden taşımacılık hariç yatırım mallarının üretimi yataya yakın bir seyir izlerken ithalatı gerilemiştir. İnşaat yatırımlarına ilişkin veriler ise inşaat yatırımlarındaki artışın sürdüğünü göstermektedir."
- "Yılın ikinci çeyreğinden itibaren özel kesim talebinin de toparlanmaya başlayacak"
Toplantı özetinde, belirsizlik algısındaki azalmanın, henüz sınırlı da olsa güven endekslerinde gözlenen toparlanma ve Türk lirasındaki değer kazancı ile birlikte tüketim talebindeki toparlanmanın desteğiyle yurt içi talebin ikinci çeyrekten itibaren kademeli bir artış eğilimine gireceğinin düşünüldüğü belirtildi.
Bununla birlikte, ikinci çeyreğe ilişkin kredilerin, ithalat ve İYA göstergelerinin bu toparlanmanın ılımlı olacağına işaret ettiği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
"Son dönemde açıklanan veriler ihracatın büyüme eğilimini 2014 yılı ilk çeyreğinde de koruduğunu göstermektedir. Altın hariç ihracat miktar endeksi ocak ve şubat aylarında aylık bazda artış göstermiş ve ocak-şubat döneminde bir önceki çeyrek ortalamasının üzerinde seyretmiştir. Son dönemde anket göstergelerinin işaret ettiği küresel ölçekteki toparlanma, dünya ticaretindeki canlanma ve Türk lirasındaki değer kaybının etkileriyle önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye olumlu katkı yapması beklenmektedir. PMI ve İYA ihracat göstergeleri de bu yönde sinyaller vermektedir.
Özetle, son dönemde açıklanan veriler yılın ilk çeyreğinde nihai yurt içi talebin ivme kaybedeceğini; ihracatın ise bu yavaşlamanın büyüme üzerindeki etkilerini sınırlayacağını göstermektedir. Diğer yandan, son dönemde belirsizliklerin hafiflemesiyle birlikte yılın ikinci çeyreğinden itibaren özel kesim talebinin de toparlanmaya başlayacağı ancak finansal koşullardaki sıkılığın bu artışı sınırlayacağı düşünülmektedir."
Özette, Kurulun bu gelişmeler sonucunda dengelenme sürecinin devam edeceğini ve 2014 yılında cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme gözleneceğini tahmin ettiği belirtildi.
Toplantı özetinde, "Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre toplam ve tarım dışı işsizlik oranları 2014 yılının Ocak döneminde gerilemeye devam etti. Bu dönemde, işsizlik oranlarının azalması tarım dışı istihdamda meydana gelen güçlü artıştan kaynaklanmıştır. İstihdam asıl olarak hizmetler ve inşaat sektörlerinde artış gösterdi. Sanayi sektöründe ise istihdam sınırlı bir oranda artmış ve görece zayıf görünümünü sürdürdü. 2014 yılının ilk aylarında hızla gerileyen güven endeksleri Mart ayında bir önceki aya göre artış gösterdi. Ayrıca, İYA göstergeleri arasında yer alan toplam istihdam beklentisi mevsimsellikten arındırılmış verilere göre Nisan ayında bir önceki aya kıyasla azalmasına karşın iyimser beklentiler yönündeki eğilimini sürdürdü" değerlendirmesine yer verildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, "Kurul, bu süreçte enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından izleyecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşu sürdürecektir" denildi.
Kurul'un 24 Nisan 2014 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı 30 Nisan 2014 tarihli toplantı özetinde, toplantıda Nisan Enflasyon Raporu'nda yer alması öngörülen orta vadeli tahminlerin değerlendirildiği anımsatıldı.
Özette, 2014 yılının ilk çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonunun Ocak Enflasyon Raporu tahminlerinin üzerinde gerçekleşmesinde döviz kuru hareketleri ve gıda fiyatlarındaki olumsuz seyrin etkili olduğu belirtilirken, enflasyon tahminlerine esas oluşturan varsayımlar ve dışsal koşulların bir arada değerlendirildiğinde; döviz kuru, ithalat ve petrol fiyatları, gıda fiyatları ve enflasyonun ana eğilimindeki gelişmeler göz önüne alınarak 2014 yıl sonu enflasyon tahminin yukarı yönde güncellendiği kaydedildi.
Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızlarının yavaşlamaya devam ettiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:
"Kredi büyümesinde gözlenen yavaşlama daha çok tüketici kredileri ve kredi kartlarından kaynaklanmakta, ticari krediler ise geçmiş yıllardaki büyüme oranlarına yakın bir seyir izlemektedir. Kredi büyüme kompozisyonundaki bu olumlu eğilimin finansal istikrara, dengelenme sürecine ve enflasyondaki düşüşe katkı yapacağı değerlendirilmiştir. 2014 yılı ilk çeyreğine dair açıklanan veriler de bu gelişmelerle uyumlu olarak yurt içi özel kesim nihai talebinde ivme kaybına işaret etmektedir.
Net ihracatın ise Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dış talepteki toparlanma ve reel kur gelişmelerinin sonucunda büyümeye olumlu katkı yapması beklenmektedir. Kurul, talep bileşenlerinin mevcut görünümü altında 2014 yılında toplam talep koşullarının enflasyon baskılarını sınırlayacağını ve cari işlemler açığında belirgin bir iyileşme gözleneceğini tahmin etmektedir."
Özette, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının yakından takip edildiği vurgulanırken, önümüzdeki dönemde tüketici kredilerindeki yavaşlamanın ve özel kesim talebindeki zayıf seyrin maliyet şoklarının enflasyon üzerindeki etkisini sınırlamasının beklendiğine işaret edildi.
Bununla birlikte, döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkileri ve gıda fiyatlarının olumsuz seyri nedeniyle enflasyonun bir müddet daha hedefin belirgin olarak üzerinde seyredeceği dile getirilen özette, enflasyondaki yüksek seyir göz önüne alındığında, fiyatlama davranışlarında ve enflasyon eğiliminde gözlenen olumsuz etkilerin giderilmesinin önem taşıdığı ifade edildi.
- "Fed'e ilişkin beklentiler finansal piyasalarda fiyatlamalar için önem arz etmektedir"
Özette, ocak ayında yapılan güçlü ve önden yüklemeli parasal sıkılaştırmanın, enflasyona dair yukarı yönlü risklerin orta vadeli enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini sınırladığı hatırlatılarak, parasal sıkılaştırmanın enflasyon üzerindeki olumlu etkisinin belirli bir gecikmeyle gözlenebileceği değerlendirildiğinde, baz etkilerinin de katkısıyla kısa vadede enflasyondaki yükselişin devam edebileceği tahmin edildi.
Kurulun bu süreçte enflasyon beklentilerini ve fiyatlama davranışlarını yakından izleyeceği ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceği belirtilen özette, enflasyon görünümü üzerinde olumsuz etkilerin güçlü olduğu ve belirsizliklerin yoğun olduğu dönemlerde Merkez Bankası'nın likidite politikasında ilave sıkılaştırmalara giderek bu etkileri sınırlayabilmekte olduğu aktarıldı.
Özette, bu ilave sıkılaşmalar sırasında getiri eğrisinin eğiminin gerektiğinde tersine çevrilebildiği dile getirilirken, "Kurul, son dönemde azalan belirsizlikler ve risk primi göstergelerindeki kısmi iyileşme sonucunda gerektiğinde likidite politikası yoluyla ilave bir sıkılaşmaya duyulabilecek ihtiyacın azaldığını ifade etmiştir. Para politikasındaki mevcut sıkı duruşun, özel kesim talebindeki ivme kaybı ve tüketici kredilerindeki kayda değer yavaşlama ile birlikte, enflasyonun orta vadede hedefle uyumlu bir görünüme ulaşmasında yeterli olduğu değerlendirilmektedir. Enflasyon eğiliminde ek bozulmalar ve belirsizliklerde ciddi artışlar olması gibi durumların yaşanması halinde, Merkez Bankası likidite politikasında ek sıkılaştırmaya gidebilecektir" ifadeleri kullanıldı.
Fed'in varlık alımına dair belirsizliklerin yakın dönemde büyük ölçüde azalmış olması ve küresel büyümedeki toparlanma ile birlikte küresel finansal piyasalarda risk algılamalarında düzelmeler yaşandığı anımsatılan özette, şunlar kaydedildi:
"Fed'in politika faizinde artırıma gitmesine dair zamanlamaya ve hıza ilişkin beklentiler ise finansal piyasalarda fiyatlamalar için önem arz etmektedir. Öte yandan, gerek faiz kanalının aktarım mekanizmasının varlık alımlarına göre daha iyi bilinmesi, gerekse bu süreçte para politikasının yüksek frekanslı veriye bağlılığının azalması nedeniyle; faiz artırımının finansal piyasalardaki belirsizlik etkisinin varlık alımından çıkış politikasının etkisine kıyasla daha sınırlı olabileceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları tekrar hızlanabilecektir. Ayrıca, Avrupa Merkez Bankası tarafından nicel genişleme uygulanması da sermaye akımlarını destekleyen diğer bir unsur olabilecektir. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde Merkez Bankası döviz rezervlerini arttırıcı yönde adımlar atabilecektir.
Öte yandan, belirsizliklerde ve risk priminde uzun süreli artışlar yaşanması durumunda ekonomide güven ve bilanço kanalı üzerinden ilave bir yavaşlama gözlenme olasılığı ortaya çıkabilecektir. Bu riskin gerçekleşmesi halinde, Merkez Bankası elindeki araçları bankaların aracılık maliyetlerini azaltıcı yönde kullanarak dengeleyici bir politika izleyecektir. Likidite politikasında sıkılaştırıcı adımlar atılmasını gerektiren bir senaryoda bankacılık maliyetleri üzerindeki yan etkileri sınırlamak amacıyla makroihtiyati araçlar dengeleyici yönde kullanılabilecektir. Benzer şekilde, bankacılık sektörünün yurt dışı finansman koşullarının sıkılaştığı bir senaryoda da makroihtiyati politikalar destekleyici yönde kullanılabilecektir. Kurul, zorunlu karşılıkların Türk lirası olarak tutulan kısmına faiz ödenmesi konusunun da bu çerçevede değerlendirilebileceğini ifade etmiştir."
Özette, Kurul'un, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip ettiği vurgulanırken, para politikası duruşu oluşturulurken, önümüzdeki dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı ifade edildi.
Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceği aktarılan özette, "19. Orta vadede mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi makroekonomik istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır" denildi.