Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Chicago Fed Başkanı Charles Evans, İstanbul'da yaptığı konuşmada, "Merkez Bankası bağımsızlığı Fed için olduğu kadar tüm merkez bankaları için önemli" açıklmasında bulundu.

Amerikan Merkez Bankası Fed, kururluşunun 100. yılı münasebti ile dünyanın dört bir yanında konferanslar düzenliyor. Chicago Fed Başkanı Charles Evans da İstanbul'da para politikası konulu konferansta konuşma yaptı.

Konuşmasına geçen hafta Stanford'da Hover Enstitüsü'nde John Taylor'ın hazırladığı konferanstan notları aktararak başlayan Evans, Stanford öğretim üyelerinin merkez bankacılarının kararlarının kesinlikle net anlaşılan kurallar olması gerektiğini sadece yetkilerden ibaret olmaması gerektiğini söylediklerini aktardı.

Aynı zamanda FED'in ABD ekonomik toparlanmasındaki rolüyle de bağlantılı olarak, geleneksel politika ve kuralları izlemesi gerektiğinden bahsettilerini söyleyen Evans, "Taylor Rule'un para politikasında mantıklı bir yaklaşım olarak görüldüğünden bahsedildi. Aynı zamanda 2008'deki tarihi ekonomik çöküşün standart para politikası dışına çıkarak FED'den parasal genişleme gibi beklenmeyen sıradışı tedbirlerin görülmesine yol açtığı anlatıldı." aktarımında bulundu.

-ABD'de 3 büyük olay

"Son yüz yıla bakacak olursak ABD'de üç büyük olay aklımıza geliyor." diyen Evans, "Bunlardan bir tanesi Büyük Buhran. 1929 yılında Friedman bunu çok dikkatli bir şekilde analiz etti: Sonunda yetersiz para politikalarının kredi daralmasını engellemeye yetmediğini ve çöküşe yol açtığını söylüyor. Bernanke konuşmasının sonunda 'evet biz FED olarak bunu yaptık ve bir daha yapmayacağız' dedi. Bunu da bir anlamda da etkin ve samimi bir şekilde takip etti. İkincisi büyük enflasyon denen olaydı. 1960'ların ortasından 1980'lere kadar devam etti. Bu dönemde para politikası ekonomideki değişikliği takip edemedi. İşsizlik rakamlarının beklenenden daha yüksek olması karşımıza çıktı ve bir takım diğer faktörler de iki haneli enflasyon rakamlarına yol açtı. Diğeri de hazine kayıtları, bu belki en önemli noktası değil ama bir anlamda merkez bankacılığının görevini yerine getirmek açısından ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Bir taraftan da bizim uzun vadeli para politikası stratejimize çok uyuyor. Modern merkez bankacılığının ekonomik temelleri bu üç olay tarafından netleşiyor. " açıklamasında bulundu.

Friedman bunun üzerine çalışmalar yaptığını belirten Evans, "Merkez bankaları nominal bir kriz olduğu zaman, bu 10 yıl içerisinde bunu gördü, işsizlik oranı yüzde 20'lere çıktı, fiyatlar üçte bire belki daha aşağıya düştü. Bu nominal bir krizdi ve düzgün bir şekilde üstesinden gelinmesi gerekiyordu. Bernanke'nin de bunun, parasal olmayan kredi daralaması gibi faktörlerden de etkilendiğini zaten çalışmalarında gösterdi. Bunlar çok da iyi biliniyor. Altın standart o zaman çok işe yaramıyordu dünyada."vurgusunda bulundu.

Evans, "Büyük enflasyon dediğimiz olaydaysa merkez bankalarını reel ve nominal döngüleri ayırt etmesi gerektiğini gösterdi." derken "Eğer nominal verilerin değişik gerçekleştiğini görüyorsak reel verilerden bunun üzerine bir politika inşa edemeyeceğimizi gördük. Aynı zamanda reel iş döngüsü teorisi de para politikasının üzerinde ilerleyemeyeceği ve gelişemeyeceğini veriler ortaya çıkabileceğini gösterdi. Merkez bankaları için bu yetki konusuyla ilgili oldukça fazla tartışma vardı. Taylor ve Gordon bu konuda oldukça fazla çalıştılar." söyleminde bulundu.

"Belki bir muhafazakar merkez bankacı bunun üzerine daha fazla eğilmek isteyebilir." diyen Evans, "Ama nihayetinde 1979'da Paul Walker örneği bu konuda çok önemli. Kendisini iki haneli enflasyonu çözebilmek için faiz oranları yeterince artırdığını görüyoruz. Ve bu aynı zamanda hükümet yetkililerinin 'ekonomiye oldukça zarar verdiğini ama enflasyon durumunu da düzeltmemiz gerektiğini görüyoruz' dedikleri, kamu sektöründe daha uzun vadeli yaklaştıkları bir şeydi. Bu yüzden merkez bankalarının özerkliği de uzun vadeli hedefler açısından daha kritik bir hal aldı." bilgisini aktardı.

"Bu kritik dersler ve ekonomik araşatırmaların iyi bir tabana oturması ile Ben Bernanke, FED'i para politikalarında daha uzun vadeli bir politika belirlemeye karar verdi." diyen Evans, "Daima bir para poltikası stratejimiz vardı ama şimdi açık, detaylı ve daha çok ifade edilen, iki amacımıza da yardımcı olan bir stratejimiz var. Vermek istediğim ilk mesaj da buydu. Bu uzun vadeli strateji gerçekten çok önemli bir nokta, çünkü para politikasını nasıl yöneteceğimizi anlamaya yarayacak." vurgusunda bulundu.

-Enflasyon hedefimiz yüzde 2

"Bizim enflasyon hedefimiz yüzde 2, bu da kişisel harcama deflatörüyle belirleniyor." diyen Evans, "Daha iyi bilinen endeks ise tüketici endeksi bu iki enflasyon endeksi arasında biliyorsunuz fark olabiliyor. Burada yarım puanlık bir fark söz konusu. Parasal ve finansal şartları gerçekleştirirken fiyat istikrarı ve maksimum istihdamı da sağlamaya çalışıyoruz. Burada maksimum istihdam deyince bazı tartışmalar var. Önemli olan şey doğal işsizlik oranı, 1970'lerden beri öğrendiğimiz bir dersti; yani reelle nominal döngülerin farkında olmamız gerektiğini anladık o dönemde, çünkü işsizlik rakamları zamanla değişebiliyor. Buradaki zamansal ayrımlar da bundan kaynaklanıyor. Politika yapıcıların bu konuya yaklaşırken çeyrek bazda ekonomik beklentilerimizi hazırlarken işsizlikle ilgili beklentimizi de belirliyoruz." bilgisini aktardı.

Evans, "Buradaki önemli nokta merkezi bir eğilim olarak biz bunu yüzde 5.5 yüzde 6 olarak görüyoruz." bilgisini aktarırken "Yüzde 6.3'lük bir işsizlik bu yelpaze içinde nerede kalıyor ona bakılabilir. Üçüncü önemli unsur da hedeflerimizden saptığımız da politikalarımız nasıl yeniden düzenleyebiliriz ki bu enflasyon ve işsizlik rakamları uzun vadeli hedeflerimizden sapmasın. Bunların ağırlığını nasıl belirlediğimizi tam söyleyemiyoruz. Burada bir gözlem yapıp iksini dengeleyici bir yaklaşım belirliyoruz." dedi.

"ABD'de şu anda enflasyon düşük ve uzun bir zamandır da böyle." diyen Evans, "2000'lerden 2007'ye kadar enflasyonun yüzde 2.3 gibi bir parça yüzde 2'nin üstünde olduğunu görüyoruz. Eğer iş döngüsünün 2007 Aralık'ındaki zirvesine bakarsak bunu da yüzde 2 eğimindeki fiyat çizgisiyle örtüştürürsek ortalamada enflasyonun yüzde 2 hedefinin altında gittiğini görüyoruz. Biz fiyat seviyesi hedefi yapmıyoruz ama burada da ciddi şekilde altta kaldığını görüyoruz. Buradaki noktalar da son Federal Açık Piyasa Komitesi öngörüleri üzerine oturtulmuş veriler. Biz bunu da takip ediyor olacağız."  bilgisini aktardı.

Evans, "ABD'de ücret maliyetine baktığımızda bu da belki enflasyonun bir göstergesi olarak düşünülebilir. ABD'de ücretlerin bir önceki yıla göre daha düşük ortalamaya oturduğunu görüyoruz. Bu da yüzde 3.5 seviyesinin altında bunun da sabit ücret artışıyla paralel olduğunu düşünüyorum." dedi.

- "Para politikalarında biraz daha yaratıcı olmak gerekiyor"





Küresel ekonomide de uzun ve yavaş giden bir toparlanma söz konusu olduğunu belirten Evans, bu dönemde para politikaları açısından biraz daha yaratıcı olmak gerektiğini dile getirdi.


Bu yılın sonuna kadar varlık satın alma konusunda bir takım azalmalar olacağını aktaran Evans, "Bu program başlangıçta öngördüğümüzden daha uzun süre devam etti. Bu sürecin biteceği tarih istihdamın ne şekilde geliştiğine bağlı olacak. İstihdam burada önemli bir gösterge. 2015'e kadar süreceğini de öngörüyorduk. Ama yüzde 6,5'luk işsizlik oranı noktasına geldik. Dolayısıyla bu programın yavaş yavaş sonlanması konusunda çalışmalar devam ediyor" diye konuştu.


Parasal genişleme konusunda şu anda bir yavaşlama süreci olduğunu belirten Evans, "Gelecekteki fon oranı politikalarımızı neler olacağına dair Komite (FOMC) üyeleri sıfır fon oranının 2014 sonuna kadar devam edeceğini düşünüyor. 2015'in sonunda fon oranı daha yüksek olacak diye düşünüyorlar. Ama ne olacağı konusunda değişik fikirler var. 2016'da da yukarıya doğru çıktığını göreceğiz diyorlar. 2016'da hedeflerimize ulaşsak bile bazı belirsizlikler olacak diye düşünüyorum. Hedefimize fon oranının daha düşük olması nedeniyle ulaşacağız ama diğer şartların da gelişmesi ve iyileşmesi lazım" ifadelerini kullandı.


Evans, bir soru üzerine, ABD'de iş gücüne katılımın beklentilerinden hızlı bir şekilde düştüğüne işaret ederek, "İşsizlik oranı biraz yükselebilir. Bu beni şaşırtmaz. Ya da işsizlik biraz yavaş azalacaktır. Bu durumu da görünümümüz içerisinde değerlendiriyoruz" dedi.


ABD'deki geleneksel olmayan para politikalarının gelişmekte olan piyasalar etkisine dair bir soru üzerine Evans, "Para politikalarını oluştururken bunun etkilerini de elbette göz önüne almaya çalışıyoruz. Dünya ekonomisindeki dengeyi sağlamak herkesin lehine. Dünya ekonomisinin güçlü olmasını elbette isteriz. Çünkü Amerika'nın gelişimindeki sıkıntılardan biri de dünya ekonomisinin çok iyi durumda olmaması. Bence çözüm şu; biz olabildiğince şeffaf olmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.





- "Merkez bankalarının bağımsızlığı önemli"


Evans, Türkiye'de gündemde olan TCMB'nin bağımsızlığı tartışmalarına ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:


"Türkiye'deki siyasi kararlarla ilgili bir şey söyleyemem. Amerika'daki merkez bankası yaklaşımı hakkında bir şeyler söyleyebilirim. Bu her zaman söz konusu bir tartışma. Merkez bankalarının bağımsızlığı önemli. Bizde bağımsızlığın altını çizen önemli nokta; 1979'da Jimmy Carter, Paul Volcker'ı Merkez Bankası'nın başkanı olarak seçtiğinde enflasyon çok yüksekti, para politikası yerinde değildi ve enflasyonun yüksek olması konusunu ele almayan bir politika söz konusuydu. O zaman hedefe yönelik para politikasını uygulayacak yetkisi olacak birini devreye sokmak gerekiyordu. Enflasyonun hep düşük olması gerekiyordu. Kısa vadede uygulamaların bazı olumsuz etkileri oldu ama sonra daha hızlı bir iyileşme oldu.

Bu dönemde Merkez Bankası'na bağımsız hareket edip daha uzun vadede bakma imkanı tanındığı için bir takım farklı uygulamalar söz konusu olabildi. Uzun vadede bunlar olumlu da oldu. Ama bu uzun vadeli yaklaşım kolay değil. Pek çok yerde kısa vadeye odaklanmak daha sık görülen bir şey. Merkez Bankası'nın faydası, eğer hedefe odaklı bir şekilde yürürseniz belirli bir dönem içerisinde yapılacakları çok daha etkin bir şekilde yapabilirsiniz. Bağımsızlık, değişik bir kelime. Tabi ki hesap vermek önemli. Demokratik olarak seçilmiş insanlara, halka karşı hesap verilmeli ama dünyada merkez bankaları için bağımsızlık da her zaman önemlidir."