Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Kanatlı sektörü Dolar’dan TL’ye dönen desteği yeterli bulmuyor

Kanatlı sektörü Dolar'dan TL'ye dönen desteği yeterli bulmuyor

  • Önceki yıllarda dolar olarak belirlenen ihracat desteğinin TL'ye dönmesinden kanatlı sektörü rahatsız. Sektör, "Zaten düşük olan destek miktarı artan döviz fiyatları nedeniyle daha da azaldı" diyerek daha fazla destek istiyor

Giriş: 05 Ekim 2014, Pazar 17:33
Güncelleme: 08 Ekim 2014, Çarşamba 10:57

Türkiye’de kanatlı sektörü hem üretim ve hem de tüketimdeki payı ile önemli bir potansiyele sahip. Bugün Türkiye’de toplam et üretiminin yüzde 64.3’ünü kanatlı eti oluşturuyor. Tavuk etinin toplam et tüketimindeki payı ise yüzde 60’ı aşıyor.

Tavuk eti üretimi ve tüketim talebinin artışında Türkiye’de kırmızı et fiyatlarının yüksek olmasının da etkisi büyük.

Tüketici haklı olarak daha hesaplı protein kaynağı olarak balık ve tavuk etine yöneliyor. Balığın mevsimsel bir ürün olması ve fiyatının zaman zaman yüksek kalması tavuk etini sofraların vazgeçilmezi yapıyor.

Bir önceki analizde sektörün mevcut durumu, yılsonu hedefleri ve kısmi olarak da sorunlarına yer vermiştik.

Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği, hazırladığı ‘Piliç Eti Sektörü Raporu’nda sektörün öne çıkan belli başlı sorunlarına detayları ile yer vermiş.

İşte raporda öne çıkan sorunlar ve tespitler:

- İhracat desteği Dolar’dan TL’ye döndü

Önceki yıllarda dolar olarak belirlenen ihracat desteğinin 2013 yılı için TL olarak belirlenmesine değinilen raporda, “Bu uygulama, yıl içerisinde artan döviz fiyatları nedeniyle zaten düşük olan destek miktarının daha da azalmasına neden oldu. İhracat hedeflerine ulaşılması için ihracat desteklerinin artması önem arz ediyor” denildi.

Bu yüzden, dış pazarlardaki rekabette güçlü olabilmek, mevcut pazarları korurken yeni pazarlar elde etmek için verilen ihracat destekleri özellikle fiyat rekabeti açısından yeniden gözden geçirilmeli.

- Beyaz et sektörüne teşvikler yetersiz

Hayvancılıkla ilgili pek çok destek verilmesine karşın, beyaz et sektörünün sürekli göz ardı edildiği belirtilen raporda, verilecek desteklerin yatırıma dönüşeceği ve kümes yetersizliği çözümünde önemli rol oynayacağı belirtiliyor.

- Yüksek enerji fiyatları yeni yatırım ve kapasite artırımını engelliyor

Yüksek enerji fiyatlarının piliç eti maliyetlerini olumsuz etkilediği kaydedilen raporda, “En pahalı enerjiyi kullanan yetiştiriciler bu noktada mağdur durumda. Yetiştiricilerin mağduriyeti ileriye dönük yatırım ve kapasite artırımlarını engelliyor” denirken yetiştiricilere enerjide indirimli tarife uygulanması talep ediliyor.

- Bazı ihracat potansiyeli olan ülkeler için yasal izin bariyeri aşılamıyor

Raporda, Avrupa Birliği, Çin, Japonya gibi sektör açısından önemli pazar niteliğindeki ülkelere ihracat için gerekli izinlerin alınması sektörün geleceği açısından önemli bir nokta olarak gösteriliyor.

Özellikle sektörün en büyük ihracat pazarı konumundaki Irak’ta yaşanan jeopolitik riskler göz önüne alındığında olası risklere karşı pazarın çeşitlendirilmesi önem arz ediyor.

- ‘Dahilde İşleme Rejimi’nde belirsizlikler hakim

Bazı konuların farklı şekilde yorumlanması yüzünden Dahilde İşleme Rejimi kapsamındaki uygulamalarda sıkıntı yarattığı belirtilen raporda, bakanlık ile sektörün yapacağı toplantı sonucu sistemin her aşaması için birliktelik sağlanması gerektiğine dikkat çekiliyor. Raporda, konu ile ilgili yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu da vurgulanıyor.

- Sektörün vazgeçilmez yem hammaddesi olan soya fasulyesinin tamamı ithal

Piliç eti üretiminde en büyük ve en önemli girdini yem olduğu belirtilen raporda, “Piliç eti sektörünün 2013’te kullandığı yem miktarı (broiler yemleri+damızlık yemleri) 4,62 milyon ton. Bu yemlerin ana girdisi mısır ve soya fasulyesi. Türkiye’de her ne kadar mısır üretimi son dönemde artış gösterse de piliç eti üretimindeki artış hedeflerine bakılırsa mevcut mısır üretimi yetersiz kalabilir. Mısır üretimindeki artışın önümüzdeki yıllarda da sürmesi gerekiyor” deniliyor.

Soya fasulyesinde ise tablo çok daha karamsar. Türkiye soya fasulyesinin neredeyse tamamına yakınını ithal ediyor.

“Soya fasulyesi üretimi artırılmalı, destek ve teşviklerin yanında alım garantisinin verilmesi önem arz etmektedir” denilen raporda, ham madde tedariğinde yaşanan olumsuzlukların yanında fiyatlarının da sürekli artış göstermesi piliç eti sektörünün en büyük darboğazı olarak niteleniyor.

Bu tablo, verimli bir üretimin sürdürülebilirliğini ve kârlılığını engelliyor. Üreticiyi yemde dışa bağımlılıktan kurtaracak, ucuza yem teminini sağlayacak orta ve uzun vadeli bitkisel üretim politikaları ve destekler sektör açısından oldukça önemli.

- Kümes yetersizliği üretim hedefine ulaşmada darboğaz niteliğinde

Raporda, kümes sayısının üretim artışına bağlı olarak artmaması, üretim hedeflerine ulaşmayı engellediği gibi sahada yaşanan bazı sorunların ana sebebi olarak gösteriliyor. Rapora göre, sıfır faizli Ziraat Bankası kredilerinin artırılması ve IPARD hibelerinin Türkiye geneline yayılması sorunun çözümünde ciddi yararlar sağlayabilir.

- Kanatlı sektörü aşı üretiminde dışa bağımlı

Hayvan hastalıklarıyla mücadelede en etkili yöntemin aşı olduğu vurgulanan raporda, birçok alanda olduğu gibi aşı üretiminde de dışa bağımlı bir yapıda olunması sektörün sorunları arasında gösteriliyor. Bazı dönemlerde yurtdışından aşı temininde sıkıntılar yaşanırken, ithalat sürecinin uzamasının sektörü dönem dönem aşısız bıraktığına dikkat çekiliyor.

- Tavuk gübresi ile ilgili bir politikaya sahip değiliz

Toprakların organik açığını kapamada ve enerji kaynağı olarak değerli bir madde olarak gösterilen tavuk gübresi ile ilgili politika bulunmadığı belirtilen raporda, “Hızla büyüyen kanatlı sektöründe gübre konusu önümüzdeki yıllarda önemli bir sorun olarak ortaya çıkabilir. Gübre yönetimi ile ilgili acil kararlar alınmalı, zira sektörün kendi başına oluşturduğu gübre politikaları yetersiz kalıyor” denildi.

Kanatlı sektörüne yönelik bir önceki analizimizi okumak isteyenler için linki aşağıda paylaşıyoruz:

http://www.gez.io/2LrKvZ

Bloomberg HT Editörü

İrfan Donat

idonat@bloomberght.com