Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan: İçimizdeki tartışmalar TL'deki dalgalanmayı artırdı

Babacan: İçimizdeki tartışmalar TL'deki dalgalanmayı artırdı

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Belki içimizdeki tartışmalar TL'deki dalgalanmanın boyunu artırdı" dedi

Giriş: 13 Mart 2015, Cuma 09:16
Güncelleme: 13 Mart 2015, Cuma 15:02

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde konuşma yaptı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB'de en önemli problemin yapısal reformların gerçekleştirilmemesi olduğunu söyledi.

Babacan, "Belki içimizdeki tartışmalar TL'deki dalgalanmanın boyunu artırdı. Tüm para birimleri dolar karşısında değer kaybetti. AB'deki durgunluk temel ihrac pazarımız olduğu için bizi ilgilendiriyor. Fed'in normalleşme süreci bir kaç yıl süre ile izlenmeli" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) sıkılaştırma beklentisinin doları dünyada diğer her şeye karşı değerlendirdiğini belirterek, "Şundan emin olun ki Brezilya'dan tutun Hindistan'a kadar, Endonezya'dan tutun Güney Afrika'ya, Meksika'ya kadar her ülkede bu piyasa hareketleri yaşandı. Sadece bize özel bir dalgalanma değildi bu geçtiğimiz 3-4 haftalık dalgalanma" dedi.

Babacan, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Fed'in sıkılaştırma beklentisinin doları dünyada her şeye karşı değerlendirdiğini, Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) olağanüstü politika gevşetmesinin de euronun değer kaybetmesine sebep olduğunu anlattı.

Bunların ikisinin etkisi toplandığında euro/dolar çapraz kurunun çok kısa bir zaman içinde farklı bir noktaya geldiğine işaret eden Babacan, şunları kaydetti:

"Euro/dolar bir haftada birbirine göre yüzde 5 gibi değer kaybedebiliyor, değer kazanabiliyor. Bu çok yüksek bir oran ve çok yüksek bir volatilite. Yönetmesi de zor bir konu. Böyle bir belirsizlik ortamı var dünyada. Bu, kuşkusuz bütün gelişmekte olan ülkeleri etkiliyor. Bizi de etkiliyor. Bizde de son 3-4 hafta içerisinde kurda dalgalanmalar oldu. Kendi içimizdeki tartışmalar da bu dalgalanmanın boyutunu belki biraz artırdı. Ama şundan emin olun ki Brezilya'dan tutun Hindistan'a kadar, Endonezya'dan tutun Güney Afrika'ya, Meksika'ya kadar her ülkede bu piyasa hareketleri yaşandı. Sadece bize özel bir dalgalanma değildi bu geçtiğimiz 3-4 haftalık dalgalanma. Bunu da uluslararası piyasaları takip edenler gayet iyi izliyor."

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, merkez bankalarının tek başına büyümeyi, istihdamı ve kalkınmayı sağlamalarının mümkün olmadığını belirterek, "Hangi ülke, hangi bölge olursa olsun ekonomi politikaları dediğimizde üç ana başlık var, maliye politikaları, para politikaları ve yapısal reformlar. Her üç alanda da eş zamanlı ve birbiriyle uyumlu bir politika seti uygulanmadığı takdirde ülkelerin ekonomide başarıyı elde etmeleri mümkün değil" dedi.

Babacan, Capital ve Ekonomist dergileri tarafından dördüncüsü düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında, zirvenin ilk düzenlendiği günden bu yana geliştiğini ve sadece Türkiye'de değil birçok ülkede ilgiyle takip edilen bir etkinlik haline geldiğini ifade etti.

Türkiye'nin pek çok alanda dünyayla rahatça rekabet edilebilir ve başarı örneği olarak tescil edilebilir çok yönü olduğunu vurgulayan Babacan, organizasyon kabiliyetinin de bunların başında geldiğini dile getirdi. Babacan, bu tür organizasyonların Türkiye'nin hem kendi içinde oluşturacağı politikalar açısından ışık tutucu olduğunu hem de buradaki tartışmaların ve tanışıklıkların her bir katılımcıya büyük katkı sağladığını söyledi.

Küresel ekonomik krizin başlangıcından bugüne 7-8 yıllık dönem geçtiğini anlatan Babacan, "Biz hep diyorduk ki krizler eğer finans sektörü kaynaklıysa etkisi daha derin oluyor, daha uzun sürüyor. Bunu şu an yaşıyoruz. Dünya 2007-2008 yıllarından itibaren etkisi altına girdiği krizi tam anlamıyla aşabilmiş değil. Pek çok ülkede derin sorunlar var" dedi.

Avrupa Birliği'nin uzun bir süredir düşük büyüme trendine girmiş göründüğünü aktaran Babacan, şöyle devam etti:

"Euro bölgesi deflasyon bölgesine resmen girmiş durumda. Aynen Japonya'nın son 10 yıldır yaşadığı gibi uzun süren bir deflasyon eşliğinde durgunluk, şu anda Avrupa'nın karşı karşıya olduğu en büyük risk. Bu riski gören Avrupa Merkez Bankası olağanüstü tedbirlerle ve para politikalarını olağanüstü boyutlarda devreye sokarak, Avrupa'da tekrar canlılığı elde etmeye çalışıyor. Fakat merkez bankalarının tek başına büyümeyi, istihdamı, kalkınmayı sağlamaları mümkün değil. Para politikaları üçlü sac ayaktan sadece biri. Hangi ülke, hangi bölge olursa olsun ekonomi politikaları dediğimizde üç ana başlık var, maliye politikaları, para politikaları ve yapısal reformlar. Her üç alanda da eş zamanlı ve birbiriyle uyumlu bir politika seti uygulanmadığı takdirde ülkelerin ekonomide başarıyı elde etmeleri mümkün değil. Şu anda Avrupa'nın en büyük problemi yapısal reformları gerçekleştiremiyor olmak."

Babacan, Avrupa'da 2-3 sene önce kamu borcunun en büyük problem olduğunu, fakat Avrupa Merkez Bankası'nın bol miktarda ve çok ucuz likiditeyi piyasaya sağlayacağını ilan etmesinden sonra hiçbir Euro bölgesi ülkesinin ya da bankasının batmasına izin vermeyeceğini zımnen ortaya koymasıyla borç stokunun şimdilik perde arkasına alındığını dile getirdi.

Ülkelerin, para ihtiyacı olduğunda Avrupa Merkez Bankası'nın devreye gireceğini, o ülkeyi batırmayacağını ve kurtarmak için her türlü tedbiri alacağını bilmesinin geçici de olsa bir rahatlama sağladığını dikkati çeken Babacan, "Burada da büyük haksızlık oluyor. Hesabını kitabını iyi yapan, işini düzgün yapan ülkelerle savruk, politikasız ve yanlış yollarda giden ülkeler aynı kefeye konulmuş oluyor. Bu çok adaletli bir yaklaşım değil. Bu kendi sorunları fakat bizi ilgilendiren kısmı, Avrupa'daki bu durgunluk bizim temel ihraç pazarımız olan ülkelerle ilgili bizi endişelendiriyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Bugünlerde euro/dolar toto oynanıyor"

Ali Babacan, Japonya'da son dönemde Abe Hükümeti'nin yeni politikalar uygulamaya başladığına, fakat ülkede yapısal reform tarafında işlerin pek iyi gitmediğine değinerek, dolayısıyla oradaki toparlanmanın geleceği konusunda ciddi şüphelerin söz konusu olduğunu anlattı.

Şu anda gelişmiş ekonomiler içerisinde en güçlü toparlanmanın ABD'de olduğunu aktaran Babacan, "Özellikle enerji fiyatlarındaki düşüş ABD'nin yeniden endüstriyelleşmesinin önünü açmış durumda. Tekrar sanayiye dönüşü görüyoruz. Yeni yapılan enerji santrallerinde 1,5-2 cent gibi fiyatlara elektrik üretmek mümkün artık. Bunun yanına bir de Ar-Ge ve inovasyon kapasitesini, entelektüel birikimi de eklediğinizde gerçekten güçlü bir toparlanma son bir yıldır gözleniyor" dedi.

Babacan, bunun bir sonucu olarak Amerikan Merkez Bankası'nın para politikalarında sıkılaştırmaya gitmesinin ve olağanüstü dönemden normal döneme dönüyor olmasının gelecek birkaç yıl boyunca yakından takip edilmesi gereken bir konu olacağını ifade etti.

Bu yıl en erken haziran ayında ama belki yıl sonuna doğru başlayacak faiz artırım döngüsünün bütün dünyada az ya da çok dalgalanmaları beraberinde getireceğine dikkati çeken Babacan, şöyle konuştu:

"Her bir faiz artışının 'olacak', 'olmayacak' haberi ya da olduktan sonraki etkisi dünyada hissedilecek. Aslında bunun beklentisi dahi şimdiden küresel finansal göstergelerde çok ciddi değişiklikleri beraberinde getirdi. Bunun da en önemli etkisini euro/dolar çarpraz kurunda görüyoruz. Çok yüksek bir volatilite var ve yönetmesi de zor bir konu. Bu nerede ne zaman durur bununla ilgili herkes bir piyango çekiyor, bir rakam söylüyor. Euro/dolar toto oynanıyor bugünlerde. Avrupa Merkez Bankası Başkanı, Amerikan Merkez Bankası Başkanı ve onların bütün teknik ekipleri dahil bunun nerede nasıl duracağını bilen yok. Nerede nasıl durmasını arzu ettikleriyle ilgili belki kendi iç hesapları olabilir ama yüzde 100 kontrol mümkün değil."

"Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelere göre yatırım imkanlarının bolca bulunduğu ülkeler olacak"

Ali Babacan, gelişmekte olan ülkelerle ilgili büyük konular olduğunu belirterek, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının artık son 10 yılla mukayese edildiğinde daha düşük olduğunu ve düşük seyretmeye devam edeceğini ifade etti.

Çin'de artık yüzde 9-10 büyüme oranlarının bir hayal olduğunu dile getiren Babacan, "Bu yıl yüzde 7'yi tutturabilir miyiz, tutturamaz mıyız endişesine kapılmış durumdalar. OECD'nin önümüzdeki 10 yıl boyunca ortalama Çin'le ilgili büyüme beklentisi yüzde 5 civarında" dedi.

BRIC ülkelerinin 3-4 sene önce dünya yıldızı olarak ilan edildiğini anımsatan Babacan, "Brezilya'da büyüme durdu. Yüzde 6 bütçe açığı var. Bütçe açığını azaltmak için aldıkları bütün tedbirler halk olaylarına, sokak hareketlerine sebep oluyor. Yolsuzluk skandalları ve kötü yönetim maalesef Lula'nın Brezilyası'nı şu anda tamamen değiştirmiş durumda. Merkez bankaları politika faizini 12,75'e kadar çıkarmak zorunda kaldı. Fakat hala piyasalarını stabilize edebilmiş değiller" diye konuştu.

Endonezya'da da düşük büyümenin bir sıkıntı alanı olduğuna işaret eden Babacan, Latin Amerika'nın ortalama büyümesine bakıldığında yüzde 1,5-2 gibi rakamalar görüldüğünü söyledi.

Gelişmekte olan ülkeler açısından da tablonun eskisi kadar parlak olmadığını ifade eden Babacan, "Fakat şunu da söylemek lazım; gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki 10 yıl boyunca ortalama büyüme hızı, geçmiş 10 yıla göre düşük olacak ama gelecek 10 yıl boyunca gelişmiş ülkelerin çok daha üzerinde olacak. Yani gelişmekte olan ülkeler yine gelişmiş ülkelere göre dinamizmin, ekonomik aktivitenin, yatırım imkanlarının bolca bulunduğu ülkeler olacak" değerlendirmesinde bulundu.

Babacan, düşen petrol fiyatlarının da önemli bir konu olduğunu belirterek, "Petrol fiyatlarının dünya ekonomisinin geneli üzerindeki etkisi olumlu. Yani dünyanın topyekun biraz daha hızlı büyümesini sağlayacak bu ama tabii ki ülkeden ülkeye değişen etkileri olacak. Rusya başta olmak üzere petrol üreten ülkelerin bazıları bundan son derece olumsuz etkileniyor. Ancak bizim gibi petrol ve doğalgaz ithalatı yüksek olan ülkeler de bundan olumlu olarak etkileniyor" ifadelerini kullandı.