Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Ana muhalefetin ve diğer muhalefetin şu andaki bütün vaatleri ne yapacak? Bütçe açığını patlatacak, cari açığı patlatacak. Türkiye ikiz açıkla karşı karşıya gelecek, bu ikiz açık Türkiye'yi krize götürecek" dedi.

Şimşek, bir TV kanalında katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Muhalefetin "taşıt saltanatı" iddialarına cevaben Şimşek, devletin ambulansları, tankları, zırhlı araçları ve trafik araçlarının bir yıllık alımı, bakımı, onarımı ve yakıtı gibi maliyetlerinin 3,3 milyar lira olduğunu söyledi. Bunun da bütçenin binde 7'si olmadığına dikkati çeken Şimşek, tasarruf için gereken tedbirleri aldıklarını, almaya devam ettiklerini, bu konuda en ufak bir tereddüttün olmadığını belirtti.

Bakan Şimşek, "Siz çıkıyorsunuz bol keseden 150-200 milyar liralık vaatte bulunuyorsunuz, popülizm yapıyorsunuz, biz de diyoruz ki bu, seçim öncesi gözüne baka baka halkı kandırma çabasıdır. Biz de 'kaynağı ortaya koyun' diyoruz. Bakın biz AK Partiyiz kaç yıldır iktidardayız. Ben Maliye Bakanıyım. Madem bu kadar kaynak var, madem Türkiye'de makroekonomik istikrarsızlığa yol açmadan yani ekonomiyi krize sokmadan, IMF'ye muhtaç etmeden madem bu kadar harcayabiliyoruz ben niye harcamıyorum? Madem bu kadar kaynak var peki biz niye seçimi daha güçlü bir şekilde kazanmak için biz niye harcamıyoruz? Çünkü biz şunu söyledik, 'biz popülizm tuzağına düşmeyeceğiz, biz ne kandıran olacağız, ne kandırılan" diye konuştu.

- Özel sektörün Döviz borcu-

"Dolara müdahale zamanı geldi mi müdahale edilmeli, özele sektörün dış borcu konusunda bir sıkıntı söz konusu mu?" sorusu üzerine de Şimşek, son birkaç aydır finans piyasalarında, özellikle de döviz piyasalarında epey bir dalgalanma olduğunu ve Türk lirasının değer kaybettiğini söyledi.

Son bir yıldır doların dünyadaki bütün para birimlerine karşı değer kazandığına dikkati çeken Şimşek, Türkiye'ye özgü bir sıkıntı olmadığını vurguladı. Şimşek, müdahale konusunun Merkez Bankası'nın takdirinde olan bir konu olduğunu belirtti.

Devletin borcu ile özel sektörün borcunu da karıştırmamak gerektiğinin altını çizen Şimşek, "Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yani bütün kamunun, hazinenin, döviz rezervi, döviz borcundan daha fazladır. Yani Türkiye dünyadan alacaklıdır, borçlu değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti net olarak dünyadan alacaklıdır. Bir kere bunu öğrensinler" ifadelerini kullandı.

Kurdaki artışla özel sektörün borcunun da arttığını ancak borcu olan özel sektör firmalarının yüzde 88'nin döviz gelirinin bulunduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'deki firmaların yüzde 63'nün hiç döviz borcu olmadığını kaydetti.

Borcu olanların da çok büyük kısmının turizm veya ihracat geliri olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Geriye çok az firmanın, yani yüzde 12'sinin şu anda kağıt üzerinde döviz geliri yok ama döviz borcu var gibi görünüyor. Fakat büyük olasılıkla bazen küçük şirketlerde, şirket sahibinin varlıklarıyla hesaplarıyla, şirketin hesapları iç içe geçiyor" dedi.

- "Muhalefetin vaatleriyle Türkiye ikiz açıkla karşı karşıya kalır"-

Türkiye'de vatandaşın döviz ve yabancı para cinsinden tahvil gibi döviz türünden varlıklarının net olarak 191 milyar dolar olduğunu belirten Şimşek, "Vatandaşın döviz borcu olmadığını, kendilerinin bu riski görerek küresel kriz döneminde vatandaşın dövizle borçlanmasını yasakladıklarını söyledi. Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:

"1994 yılında dünya güllük gülistanlıkken içinde bugünkü CHP'nin olduğu SHP, DYP iktidarı Türkiye'yi cumhuriyet tarihinin en büyük krizine götürdü. Çünkü yönetemediler, ikiz açık verdiler. Şimdi bakın ana muhalefetin ve diğer muhalefetin şu andaki bütün vaatleri ne yapacak? Bütçe açığını patlatacak, cari açığı patlatacak. Türkiye ikiz açıkla karşı karşıya gelecek, bu ikiz açık Türkiye'yi krize götürecek"

-"90'lı yıllara dönmek istemiyoruz"-

Bakan Şimşek, "Bir Yunanistan tehlikesi mi görüyorsunuz?" soruna ise "Biz Yunanistan kadar şanslı değiliz ki. Avrupa Birliği ve IMF Yunanistan'a iki ayrı paket halinde 240 milyar avro verdiler. Kim verecek? Ancak giderseniz IMF'nin kucağına düşersiniz, IMF o zaman alır, gelir siyasi şartlarını koyar, kendi programını empoze eder ve o zaman da zaten 90'lı yıllara dönmüş oluruz. 90'lı yıllara biz dönmek istemiyoruz" yanıtını verdi.

AK Parti olarak muhalefetle popülizmde yarışa girmeyeceklerini vurgulayan Şimşek, kendi yarışlarının vizyon üzerine olduğunu söyledi.

İşçinin, emeklinin, çiftçinin de bütün kesimlerinde daha fazla desteği daha yüksek geliri hak ettiğini belirten Şimşek, ancak kendilerinin dünyadaki ticari gerçeklerle bağdaşmayan, Türkiye'yi krize sokacak, var olan kazanımları tehlikeye atacak söylem ve eylem içerisine girmediklerini kaydetti.

-"Türkiye'nin geleceğinin şahıslara bağlanması yanlış"-

"Başta Başbakan Yardımcısı Ali Babacan olmak üzere hükümetin ekonomik kurmayları değişiyor ve 4 yıl seçimsiz döneme giriyoruz, bunlar ekonomiyi nasıl etkiler?" sorusu üzerine Şimşek, Başbakan Ahmet Davutoğlu göreve başladıktan hemen sonra çok kapsamlı reform programının açıklandığını hatırlattı.

Bu programda hangi bakanlığın, idarenin hangi reformu, ne zaman yapacağının, bunun için gereken kaynağının ne olduğunun net olarak ortaya konulduğunu anlatan Şimşek, bu programları uyguladıklarını Türkiye'yi enerjide dışa bağımlılıktan kurtaracaklarını, tasarrufları üretimi, yatırımı istihdamı artıracaklarını kaydetti. Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:

"Eğer Türkiye'nin geleceği A şahsına, B şahsına bağlanmışsa bu yanlıştır. Bu zaten o zaman AK Parti'nin kurumsallaşmadığını, bir programının olmadığını sanki ima eder. Biz bu 4 yıl seçimsiz süreyi öngördük, 2013'te çok kapsamlı bir reform programını, yani bazıları komplolar kurarken, bazıları Türkiye'yi bir takım tezgahlarla karşı karşıya bırakırken, Gezi provokasyonundan 17-25 Aralık sürecine kadar, bazıları bunlar üzerine çalışırken, biz harıl harıl Türkiye'nin 2015-2019 döneminde uygulanacak çok kapsamlı bir reform programını hazırladık, uygulamayı koyduk."

Bu reform programında siyasi istikrarın "olmazsa olmaz" olduğunu vurgulayan Şimşek, "Muhalefet oturup, alternatif bir reform programıyla, yeni bir vizyonla geleceğine, olmayan kaynakları, olmayan devletin hazinenin olmayan kaynaklarını dağıtma taahhüdüyle iktidara gelmeye çalışıyor. Bu 90'lı yılların modelidir .Bizim model ise geleceğe bakan, 2023 hedeflerini nasıl gerçekleştireceği üzerine kurulu bir bir vizyondur programdır" dedi.

- Kurdaki artışın özelleştirmelere etkisi-

Kurdaki artışın özelleştirmelere de etkisine değinilerek, yeni ihalelerde bir sabit kur uygulamasının söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, Şimşek, "Model değişikliği tartışılabilir" dedi.

Özelleştirme ihalelerini televizyon ekranları önünde naklen yayınladıklarına işaret eden Şimşek, "Dolayısıyla ortalıkta bir sürü şey söyleniyor, külliyen yalan, naklen yayınlanıyor. İkincisi orada fiyat dolar cinsinden mi kur sabitlenir mi? Bunlar tartışılabilir. Yani kur riskini devlet mi alsın, alıcı mı alsın? Şu ana kadar alıcı yüklendi. Şu an itibarıyla bir değişiklik planımız yok ama bunlar tartışılabilir" diye konuştu.

Milli Piyango ihalesine ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, "Milli Piyango ihalesinde birileri dedi ki 'ben şu fiyatı veririm', bugüne kadar veremedi şimdi biz ikinciye gideceğiz, ikinci verir mi vermez mi benim yorum yapmam doğru olmaz. Kredi bulma ile ilişkili, öz sermayesinin güçlü olup olmasıyla ilişkili. Bu konudan önceden yorum yapmam doğru olmaz" yanıtını verdi.

AA