Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

İngiltere Başbakanı David Cameron’ın seçim zaferi, ülkesinin Avrupa Birliği (AB) üyeliği tartışmalarını alevlendirdi. İngiltere'de muhafazakar parti'nin kazandığı seçim zaferi de bu konuyu gündeme taşıyor. Çünkü İngiltere'nin AB'den ayrılması yani Brexit ihtimali artık güç kazanıyor. İktidara gelen İngiltere Başbakanı Cameron söz verdiği gibi referanduma giderse İngiltere'nin kopuşu hızlanabilir. Otoriteler bu görüşü seslendirmeye başladı bile.

Cameron, 2017’nin sonuna kadar İngiltere’nin AB üyeliği kaderini çizecek bir referendum düzenleneceğine söz vermişti. İngiltere’nin AB’den çıkmasından yana olanlar, göçmenlik sorunu ve vergi mükelleflerinin omuzlarındaki yüke de işaret ederek birlikten ayrılmayı bir şans olarak görüyor.

Tartışma da buradan kaynaklanıyor. Ekonomik yükten sıyrılmak isteyenler ayrılmayı talep ediyor ve AB üyesi olmayan Norveç ile İsviçre modellerini öneriyor.

İngiliz ekonomist Roger Bootle da bu görüşü destekliyor. Bootle, "Üyelikten ayrılmak ingiltere için felaket olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Ancak AB taraftarları bu görüşte değil. Onlar, ekonomik belirsizliğin meydana geleceğini savunarak milyonlarca kişinin işini kaybedeceğini düşünüyor. Konu İngiltere’nin siyasi etkisi olunca, ABD ve Çin, AB üyeliğinden yana. Çinli akademisyen Feng Zhongping'e göre de hiçbir AB ülkesi tek başına dünya devi olamaz.

Guardian gazetesine göre analistler, AB’den ayrılmanın İngiliz ekonomisi için riskli bir kumar olduğunu, gayri safi milli hasılanın yüzde 2.5 civarında kayba uğrayacağını söylüyor.

Peki AB liderleri ne diyor? İngiltere’nin olası ayrılığından en çok korkan ise AB’nin kendisi. Seçim sonuçlarının ardından durumun vahim olduğunu açıklayan AB liderleri, Cameron’ın politikalarının tehlikeli olduğunu belirtiyor.

AB'yi şimdi zor bir sınav bekliyor. Çünkü önümüzdeki dönemde hem bütün Avrupa’da yükselişe geçen aşırı sağcı hareketin birlik karşıtı duruşuna hem de İngiltere içindeki ayrılıkçılara karşı mücadele etmek zorunda kalacak.