Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Bursa'daki otomotiv işçilerinin iş bırakma eylemine ilişkin, "İşçi kardeşlerimizin ortaya koydukları tepkileri haksız görmüyoruz ama bunun üretimi aksatmaması noktasında kalmasını özellikle arzu ediyoruz" dedi.

Bakan Işık, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'de düzenlenen İstanbul Autoshow 2015'in açılışının ardından basın mensuplarının Bursa'daki otomotiv işçilerinin iş bırakma eylemine ilişkin sorularını yanıtladı.

Konuyu yakından takip ettiğini belirten Işık, bu eylemleri bir grev diye nitelemenin doğru olmadığını ifade etti.

Işık, "Toplu iş sözleşmesinde anlaşmazlık olur, işçi der ki 'Ben çalışmıyorum', bunun adı grevdir. Ama şu anda zaten bir toplu sözleşme yürürlükte ve 3 yıllık bir sözleşme var. Dolayısıyla bunu bir grev olarak nitelemek doğru değil. Burada işçi kardeşlerimizin özellikle sendikaya yönelik bir tepkisi var. Burada da kendi aralarındaki ücret dengelerinin bozulduğu gibi bir gerekçeleri var" diye konuştu.

Otomotiv sektörünün Türkiye'nin en güçlü olduğu sektör olduğuna işaret eden Işık, şunları kaydetti:

"Şu anda otomotiv sektörü, dünyada özellikle otomotiv üretiminin yapıldığı bütün ülkelere ihracat yaptığı bir sektör. O açıdan, işçi kardeşlerimizin tepkilerini anlayışla karşılarız ama üretimin devam ederek bu tepkinin ortaya konması bizim açımızdan daha önemli. Çünkü Türkiye'nin en önemli gücü, işçi kardeşlerimizin de en önemli gücü üretim. Üretimin durması, Türkiye'nin yükümlüklerini yerine getirmede sıkıntı yaşaması, orta ve uzun vadede sektöre ve ülke ekonomisine olumsuz dönüş yapar. Bunu da işçi kardeşlerimizin arzu ettiğini düşünmüyorum."

Bakan Işık, "Benim arkadaşlarıma çağrım; bir an önce üretimin tekrar başlaması, üretim devam ederken taleplerin işverenlerce değerlendirilmesi ve bunu sonucunda bir noktaya gelinmesi ve bu noktada iş huzurunun ve barışının en güzel şekilde tesis edilmesi" dedi.

Tartışmada taraf olmadıklarını belirten Işık, şöyle devam etti:

"İşçi kardeşlerimizin özellikle ortaya koydukları tepkileri haksız görmüyoruz ama bunun üretimi aksatmaması noktasında kalmasını özellikle arzu ediyoruz. Burada zamanlama konusu... Ben olayı ilk günden itibaren Sanayi Bakanı olarak takip ettiğim için, sendikaya yönelik bir tepkinin yayılması olarak değerlendirdim. Ama arzumuz, üretimin daha fazla aksamaması. Çünkü hakikaten firmalar uluslararası taahhütlere girmiş durumdalar. Bir grev süreci olduğunda belki üretimin durdurulması bir grevle mümkün olabilir ama grevin olmadığı, toplu sözleşmenin yürürlükte olduğu bir dönemde, üretimin daha fazla aksaması Türkiye'yi zor durumda bırakıyor.

Türkiye'nin zor durumda kalmasını hiç bir işçi kardeşimizin isteyeceğini düşünmüyorum. Ben bir an önce fabrikalarda üretimin başlamasını ama bu süreçte de işlerimizin sendikayla olan problemlerini çözmelerini, işverenle olan talepleri konusunda görüşmelerin devam etmesini arzu ediyorum. Bursa Valimiz bir arabulucu olarak gayret gösteriyor. Ben üretim devam ederken bu görüşmelerin yapılabileceğine inanıyorum."

Üretimin ne zaman başlayacağına ilişkin soruyu Işık, "Şu anda onu bilemiyorum ama benim arzum hemen başlaması" diye yanıtladı.

Çünkü bunun Türkiye'nin üretimine ve ihracatına ciddi olumsuz bir durum oluşturduğunu vurgulayan Işık, Türkiye'nin en güçlü olduğu alanda elinin zayıflıyor olmasının sektör açısından hoş bir durum olmadığını kaydetti. Bu açıdan üretim devam ederken de bu görüşmelerin yapılabileceğini vurgulayan Işık, "Bir grev durumu yok. Bir toplu sözleşme şu anda yürürlükte ve bu 3 yıl süreyle yürürlükte olacak. Bunun dışında işveren ile işçi arasındaki talepler, beklentiler yine üretim devam ederken de rahatlıkla görüşülebilir" dedi.

- "Küresel oyuncuların başka ülkelere kayma riski var"

"Üretimin devam etmemesi ne kadar sürerse Türkiye'nin yıl sonu hedeflerinde bir revizyon gerektirir?" şeklindeki soru üzerine Bakan Işık, şunları kaydetti:

"Bunu fabrikaların taahhütleriyle birlikte değerlendirmek lazım. Ben şu anda hangi fabrika, hangi sürede, hangi taahhütleri yerine getirmek durumunda çok detaylı bilmiyorum. Ama yıl sonu itibariyle bugüne kadarki üretim kaybı telafi edilmeyecek bir üretim kaybı değil. Ama burada önemli olan şu; Türkiye'nin bu noktadaki taahhüdünü yerine getirememe riskine karşı, özellikle küresel oyuncuların üretimi veya tedariği başka ülkelere kaydırma riski var. Bu bizim açımızdan önemli.

Yani Türkiye'de hiç beklenmeyen bir üretim duruşu oldu. Eğer yarın bir büyük firma 'Türkiye'de böyle şeyler olacaksa ben falanca fabrikanın yanında bir de Hindistan'dan bir fabrika ekleyeyim, malımın yarısını da orada alayım' derse, bu Türkiye'de üretimin azalmasına, işçilerin çıkarılmasına, istihdam kaybına, ihracat kaybına hem de ülkenin otomotiv sektöründe dezavantajlı konuma düşmesine sebep olabilir. O açıdan ben bir an önce üretimin başlaması ama işçi kardeşlerimizin de taleplerinin işverenle birlikte değerlendirmeye devam etmesini arzu ediyorum."

AA