Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Davutoğlu: Azınlık hükümeti denenebilir

Davutoğlu: Azınlık hükümeti denenebilir

Ahmet Davutoğlu, azınlık hükümetinin denenebileceğini söyledi

Giriş: 17 Haziran 2015, Çarşamba 22:31
Güncelleme: 18 Haziran 2015, Perşembe 07:55

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV, Show TV ve Bloomberg HT ortak yayında, Habertürk TV Ankara Temsilcisi Veyis Ateş'in moderatörlüğünde Gazete Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi'nin sorularını yanıtladı.

Başbakan Davutoğlu, "HDP'nin kapısını çalacak mısınız?" sorusu üzerine "Bana görev verildiğinde, bu görev için bütün partilere ziyaret yapmam gerekiyorsa, ki doğru olan budur, bunu yaparım. Koalisyon kurup kurmama konusu ayrı bir değerlendirme, siyasi bir değerlendirmedir. Teamüllerin gereği olarak, Türkiye'de halkın verdiği oylara saygının bir gereği olarak yüzde 13 oy almış bir partiyle görüşmem diyemem" dedi.

"Tekrar seçim milletvekillerine de haksızlık olur" diyen Davutoğlu, "Türkiye'nin bu kadar kritik bir ortamda hükümetsiz kalmaması için en son şeylerden biri olarak azınlık hükümeti denenebilir" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

Demirel'in vefatı

Allah rahmet eylesin. Ailesine, milletime taziyelerimi sunuyorum. Sayın Demirel Türk siyasi hayatında cumhuriyetin ikinci nesli diyebileceğimiz bir anlamda demokrasi ve kalkınma denklemi içinde çok önemli, hayat çizgisi de Türk siyasetine damgasını vurmuş önemli bir isimdir. Siyasetimize üslup incelikleri katmıştır.

7 Haziran'ın ardından

(Seçim sonuçları) Siyasi ve sosyal hareketler de kişiler gibidir. Siyasi hareketler de belli aralıklarla kendi içinde muhasebe hesabı olur. Aslında 4 yılda bir de halk bir anlamda sizi bu muhasebeye teşvik eder. Bizim halkın verdiği karar karşısında yukarından bir tavırla "sen yanlış karar verdin, hadi bir daha deneyelim" demek yerine o halkın mesajın anlamak gerekiyor.

"Yüzde 41'e inmişsek bunu değerlendirmemiz lazım"

Yüzde 41 bir başarıdır. Yüzde 41'e inmişsek bunu değerlendirmemiz lazım. MKYK toplantısında, MYK toplantısında, il başkanları hepsinde bu konuyu açtık. Çok detaylı olarak bunun tahliline girmemiz mümkün olamazdı, bizim birinci görevimiz hükümeti kurarak bu yeni şartlarda neler yapacağımızı ortaya koymak.

Acaba halk ile yürüyüşümüzde bir açı mı oluştu? Bu önemli. Nerede eksikler var, bunu anlamanın yollarını bulmak zorundayız.

"12 yıllık mirasta aksama olmuşsa şimdi yenileme zamanı"

12 yıl süren sürekli bir başarı hikayesinin arkasında aşırı bir özgüven oluşma ihtimali vardır. 12 yıl süren bir başarı hikayesinin arkasında bazen aşırı bir öz güven oluşma ihtimali vardır. Bazen değil, çoğu zaman. Kişiler eğer o olgunlaşma dönemlerinde, başarıları bir şekilde durup, kendine bakıp tekrar tanzim edemezse şahsi hayatta da bazı iniş çıkışlar yaşayabilir. 12 yıllık güç kullanımının getirdiği ola ki yanlışlıklar olabiliyor. Bir takım güç kullanımından gelen çok olumlu, çok güzel özellikler dışında, bazı aksamalar, yanlış anlamalar, yanlış algılar oluşmuş olabilir. Bunlar şu gerçeği ortadan kaldırmıyor. Çok geniş bir cepheyle mücadele ettik ve hakkımız da ne kadar büyük bir komplocu bakışla bir siyaset mühendisliği üzerinden Türkiye'de bu seçimlerde neler yapıldığını herkes görüyor, yurt içinde yurt dışında. Bütün bunları kabul ederek ama biz yine de kendi içimize bakmak durumundayız.

"Genç seçmenleri masaya yatırmamız lazım''

"Genç seçmenleri masaya yatırmamız lazım. Bir anlamda genç seçmen her şeyi bizimle gördü. Gençlere 18 yaşında oy kullanma hakkını biz verdik. Hatta seçilme yaşını da sağlayacaktık fakat muhalefet buna itiraz etti. Gençlerle ilgili burslar artırıldı, harç kaldırıldı, yurt şartları iyileştirildi. Birçok şey yapıldı. Ama eğer genç seçmen bize yönelmede diğer yaş gruplarına göre eksiklik varsa, bunu masaya yatırmamız lazım. Gençlik teşkilatıyla yaptığım toplantıda ona çok önem verdim ve birkaç saat gençlerle beraber oldum. Bizim teşkilatımızın gençlik kollarının başkanlarında, 81 ilin, gördüğümüz dinamizm beni çok memnun etti. Ama bizim yeni AK Parti gençliği, bütünüyle söylüyorum, yani 10 sene önce bu gençler 10 yaşındaydılar. Daha gençliğe girmemiş hatta çocukluktan yeni yeni çıkarken, her şeyi bizimle gördüler, tanıdılar bir anlamda. Daha önceki eski Türkiye'yi anlamaları güç ama biz eğer gençlere, onlara kendimizi anlatmada bir eksiklik varsa ki var, bunu çözmemiz lazım. Mesela, yine halkla ilişkilerde iletişimde, birtakım farklı algılamalar ortaya çıkmışsa bunu masaya yatırmamız lazım. 12 yıllık mirasta aksamalar olmuşsa şimdi yenileme zamanı. Yerel yönetimlerde aksaklık varsa tespit etmemiz lazım.

"Araştırma yapıyoruz"

Çok geniş araştırma şirketlerine araştırma yaptırıyoruz. Tek tek sorulacak. Hani bizim teşkilatlardan aldığımız tepkiler dışında, bütün halkımıza sorulacak. Bize oy vermeyen kitle, benim için önemlidir, kriterdir ve araştırmalarda onu sorarım; 'AK Parti'ye oy verebilirim' diyen kitle ile 'AK Parti'ye oy verdim' diyen kitle arasındaki oran farkı çok önemli. Biz geçmiş yıllarda bunun daha büyük olduğunu görüyorduk. Yani gri alan daha büyüktü ve biz gri alana hitap edebiliyorduk. Gri alan dediğimiz biri siyah biri beyaz anlamında söylemiyorum da o kitle için. Şimdi bu alan daralmışsa ki daraldı bunun niye daraldığını sormak benim görevim. Hem kendime sorarım, bakarım da yani bu oran diyelim 'AK Parti'ye oy verebilirim' diyenlerin oranı 2007'de yüzde 56 ama oy veren yüzde 45 ise arada 10 puan fark varsa, 'oy verebilirim' diyen yüzde 55 sonra yüzde 52, sonra oy veren yüzde 48'e inmişse, şimdi bu alan daha da daralmışsa burada bir kemikleşme sonucu doğar. Hatta seçimlerden 15-20 gün önce bana gelen araştırmalarda bunu fark ediyorduk ve hep bunu söylüyordum. AK Parti'ye oy vermeyen ama yaptığı birçok işi beğenen ve 'vermedim ama verebilirim' diyenlerin oranı önemli. Çünkü biz onlara ulaşabilirsek kendimizi de doğru anlatabilirsek kazanırız demektir. Bu oranın azalması dikkat çekiciydi. Bu şu; demek ki bizim değişik toplum kesimleriyle yeni diyalog kanalları oluşturmamız lazım. Birçok kişi fark etmedi, aslında ben onun işaretini verdim, bazı şeyler araştırmalar önüme geldiği için. Diyarbakır'da, 'eğer 8 Haziran'da iktidar olursak, 8 Haziran sabahı şunları yapacağız' diye bir 10 madde sıraladık. 10 madde, 1 ay önce zihinde olan 10 madde, yani sivil anayasa, özgürlükçü sivil anayasa ve başkanlık onun içinde ele alınacak dedim. Birtakım kaygıları gidermek için. İki Çözüm Süreci yeniden değerlendirmeye tabi tutulacak. Bu da yine birtakım kaygıları gidermek için. Ama üçüncü madde vardı, toplumsal uzlaşı ve diyalog çabaları için yeni kanallara açacağız dedim. O normal şartlarda belki başka zaman söylenmeyebilirdi. Bu açıyı fark ettiğim anda bu vurguda bulundum. Başbakan olduktan sonra da hatırlarsanız Hacı Bektaş'a yaptığım ziyaret, akil insanlar heyetiyle yaptığım toplantı ve birçok çalıştayla, Roman çalıştaylarında bu alanı genişletmeye çalıştık ama istediğimiz başarıyı sağlayamamışız, demek ki.Şimdi bugünlerde sık sık görüşüyorum. Dün de bir grup aydınla beraberdik. Sürekli teması devam ettireceğiz, o alanı genişletmek için. 'AK Parti'ye tekrar oy verebilirim' diyen kitlenin oranını yükseltmek, bunun için de onlara 'ya bu kadar iş yaptık niye biz oy vermedin' diye hesap soran bir yaklaşım değil de nerede biz bir iletişim kopukluğu yaşadık, onu anlayacak şekilde temaslarımız da artacak. Dolayısıyla çok kapsamlı, samimi ve hiçbir şekilde gerçeklikten kaçmayan bir iç muhasebe yaşıyoruz.Beni memnun eden de şu; biz böyle bir iç muhasebeyi bir taraftan yapmakla birlikte partimizdeki insicam, uyum, kimsenin kimseyi suçlamadan, bu yeni realite üzerinde ne yapabiliriz diye akıl yürütmesi, bunlar bizim partimizin büyüklüğünü gösteriyor.Diğer partilerde ise hemen gördüğünüz gibi birtakım inişler, çıkışlar farklı şeyler, yorumlar geldi. Bizde de farklı kanaatler serdedilebilir ama şu anda partinin vicdanı diyor ki, biz şu anda bir birlik içinde sürdürmeli ve bu değerlendirmeleri yapmalıyız. Hatırlarsanız, ben seçmen kitlemi ikiye ayırırım, bir AK Parti'ye şu ana kadar oy vermiş olanlar, bir de bundan sonra oy verecekler diye. AK Parti'ye oy veren vermeyen herkesi anlamak, herkesle temas kurmak ve bu anlamda da başta gençlerimiz, kadın kollarımız olmak bütün teşkilatı yeniden mobilize etme çabamız var. Şimdi ramazan dolayısıyla her ile üç kişilik, tekrar oralarda bir motivasyon aynı zamanda temas anlamında bir ana kademeden, bir kadın kollarından, bir gençlik kollarından üçer kişilik her ile genel merkezden heyetler gidecek. Bu raporları bizzat bana getirecekler. İl bazında tek tek, ki bunu bazıları beklemiyordu. İşte birçok il başkanlarıyla tek tek konuştum. Şimdi de il bazında tek tek konuları masaya yatırıp hepsini gözden geçireceğiz.

HDP'nin kapısını çalacak mı?

Bana görev verildiğinde, bu görev için bütün partilere ziyaret yapmam gerekiyorsa, ki doğru olan budur bunu yaparım. Koalisyon kurup kurmama konusu ayrı bir değerlendirme, siyasi bir değerlendirmedir. Teamüllerin gereği olarak, Türkiye'de halkın verdiği oylara saygının bir gereği olarak yüzde 13 oy almış bir partiyle görüşmem diyemem.

Koalisyon arayışları

Herkes duvarlar örerek AK Parti'yi sıkıştırmaya çalışıyor.(Seçim sonrası Demirtaş'ın açıklamaları) 7 Haziran akşamı barajı geçemeselerdi Demirtaş'ın açıklamaları farklı olacaktı. Türkiye'de kaos havası yaratılmaya çalışacaktı.

Kabineyi kuramazsa ne olur?

Önemli olan bu ülkeyi hükümetsiz bırakmama iradesi göstermek. Bu iradeyi gösterirken ülkeyi düşünmek. (7 Haziran gecesinden sonra) Biz de hiç zihni dağınıklık, opsiyonlara kapıyı kapatma, fevrilik "dönüp ne halleri varsa görsünler denesinler bakalım" gibi bir tavır gördünüz mü?

Ülke için siyaset yapıyorsanız karara saygı duyacaksınız. Fırsatçılıkla kapı kapatma arasında gelip-gidiş var. Bir liderin yapmaması gereken kendi kitlesini aldatmasıdır. Herkesin yapması gereken ülke çıkarını öne almak. Demokles'in kılıcı altında siyaset yapmayı istemem. Tekrar seçim milletvekillerine de haksızlık olur.

Azınlık hükümeti olur mu?

Adil bir paylaşımla, temel ilkelerimizle koalisyonun protokolünü birlikte yazarız. Bütün bunları deneriz başka da yol kalmaz, Türkiye'nin bu kadar kritik bir ortamda hükümetsiz kalmaması için en son şeylerden biri olarak azınlık hükümeti denenebilir. Buna da kapıyı kapatmayız. Başta niyetimiz onunla başlamaz. Azınlık hükümetine bir parti oy verdiği sürece ayaktasınız. Bir ortakla mertçe bir ortaklık kurmayı tercih ederim.

DÖNÜŞÜMLÜ BAŞBAKANLIK: EŞYANIN DOĞASINA AYKIRI

Her gün başka bir formül üretmek, şimdi yüzde 60 çöktü Bahçeli'nin açıklamalarıyla. Böyle olmaz. Kendi istişareni yap. Müzakereye hazır ol. Şu oy rakamlarına bir baksınlar. Bir şey getirirken makul olmak icap eder. Eşyanın doğasına aykırı bir şey yürür mü? Dönüşümlü başbakanlık olacak bu yetmez, ilk başbakanı da Kılıçdaroğlu olacak. Eşyanın doğası zorlanmaz. Siyasi etik zorlanmaz.

"CUMHURBAŞKANI'NA SAYGISIZLIK EDİLEREK BİR YERE GİDİLMEZ"

Cumhurbaşkanı ile kurumsal ve kişisel ilişkiyi karıştırmam. Cumhurbaşkanı'na saygısızlık edilerek bir yere gidilmez. (Koalisyon arayışları) "Kim olursa olsun görüşürüz" diyebilmeliler. Şu anda koalisyona en az muhtaç olan biziz.

(İş dünyası ile ne konuştu?) İstedikleri bir an önce Türkiye'nin belirsizlikten çıkması. AK Parti kaybetmez ama ülke için çok uğraşmamız gerekir. İyi niyetin olmadığı yerde müzakere başlamadan biter.

Şimdiden verilecek bir erken sinyallerin ki Kılıçdaroğlu, bu anlamda verdiği her sinyalle bir yolu kapatıyor. Yanlışlığı da burada. 14 madde koyuyor.

AK PARTİ MUHALEFET Mİ YAPACAK?

Bizim için siyaset iktidar olmak için yapılır. İktidar şansı doğduğu her an değerlendirilir. Diyelim ki bu olmadı, karşı taraf da bir şey yaptı, muhalefetin de en iyisini yaparız ama şu anda zihnimizde böyle bir opsiyon yok. 258 kişilik bir grubun olduğu yerde iktidarın da en iyisini düşünmeyiz istemeyiz ama gerekirse muhalefetin de en alasını yaparız.

"PLANIMIZ KOALİSYON İÇİN HER ŞEYİ YAPMAK"

Şu anda bir plan üzerine yürürken alternatifini düşünmem. Şu andaki planımızı koalisyon için her şeyi yapmaktır. Erken seçim sopasını göstereyim, koalisyona razı edeyim diye bir şey de düşünmedik.