Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Viktor Shvets ve Chetan Seth öncülüğündeki Macquarie analistlerine göre 1997’deki Asya finans krizi gelişen piyasalar için bir kalp krizi olduysa, mevcut durum kronik bir kardiyovasküler hastalığa benziyor.

1997 yılında Tayland bahtına yönelik spekülatif ataklar ülkeyi para birimini devalüe etmeye zorlamıştı. Bu girişime ardından Filipinleri Malezya, Singapur ve Endonezya da hızlı bir şekilde katıldı. Sonrasında Hong Kong’un hisse senedi piyasasında büyük düşüşler yaşandı, bu da küresel piyasalardaki kayıplara öncülük etti.

1997 ile gelişen piyasalarda şu sıralar yaşanan satış dalgası ile paralellikler bulunsa da Macquarie analistleri mevcut durumun daha kötü olabileceğini belirtiyor. Bu benzerlikler arasında doların güçlü seyri, emtia fiyatlarının gerilemesi ve ticaretin yavaşlaması yer alıyor. Dolardaki yükseliş gelişen piyasaların borçlarını finanse etmesini güçleştiriyor.

Analistler, “Gelişen ekonomiler ve piyasalar, 1997’deki gibi sert bir kalp krizi geçirmek yerine, kronik bir haftalık olarak tanımlanabilecek ve daha uzun sürecek sıkıntılı bir dönem ile karşı karşıya kalabilir. Çin’in küresel ticaret sistemine entegre olması gelişen piyasaların hızlı bir şekilde toparlanmasına destek olmuştu. Ancak bu ortam gelişen ülkelerin önümüzdeki 5-10 yılda karşılaşacakları bir durum değil. Uzun vadeli yapısal değişimler son dönemdeki aşırı borçlanma ve kapasite aşımından etkileniyor” değerlendirmesi yaptı.

Analistlere göre gayrisafi yurtiçi büyüme, dış borç ve cari işlemler açığı bakımından bazı ülkeler uzun vadeli bir düşüş riskine karşı daha açık. Türkiye, Güney Afrika ve Malezya gibi ülkeler bu temelde en büyük riske sahip görülüyor. Çin, Filipinleri ve Güney Kore daha iyi pozisyon almış durumda.