Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, "Şöyle reklamlara şahit oluyoruz: 'Ödemeyin kardeşim. (Kredi kartı faiz borçları) Yüzde 80'ini sileceğiz'. Seçim öncesi, çok spekülatif bir konu ama bu konuya gireceğim. Biz o zaman mevduatın faizini nasıl ödeyeceğiz" dedi.

Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde, Vodafone Türkiye'nin ana sponsorluğunda düzenlenen CEO Club Bankacılar Zirvesi'nde konuşan Ateş, hafta sonunda Kıbrıs'a Barış Suyu Projesi töreninde, hafta içinde de İstanbul Yeni Havalimanı Proje Finansmanı İmza Töreni'nde bulunduğunu anlattı.

"Çok önemli projelere imza attık. Kaynakların akıllı dağılımına aracılık ediyoruz" diyen Ateş, dijitalleşmenin dünyada artık "olmak ya da olmamak" anlamına geldiğini vurguladı.

Ateş, bankacılık sektörünün dijitalleşme alanında çok önde olduğunu ve dünyada Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ettiklerini dile getirdi.

Siyasi partilerin kredi kartı faiz borçlarına ilişkin vaatlerine de değinen Ateş, şunları kaydetti:

"Şöyle reklamlara şahit oluyoruz: 'Ödemeyin kardeşim. (Kredi kartı faiz borçları) Yüzde 80'ini sileceğiz'. Seçim öncesi, çok spekülatif bir konu ama bu konuya gireceğim. Biz o zaman mevduatın faizini nasıl ödeyeceğiz? Bu nasıl bir sistem? Bankaların faiz gelir ve giderlerine kimse bakmıyor mu? Biz komisyon ödüyoruz. Kaynakların akılcı dağılımına aracılık ederek, kaynak fazlası ile kaynak eksiğini buluşturan bir kurumuz. Bu hala anlaşılmadı mı? Paranın zaman değerini herkesin çözmesi gerekli."

Ateş, Türkiye'de bankacılık sektörü karlılığının çok konuşulduğuna dikkati çekti.

Sektörün 246 milyar TL düzeyindeki sermayesinden yüzde 10 civarında kar elde ettiğini dile getiren Ateş, "Bankacılığın karı 24-25 milyar TL. Sektörün bu yılın 8 ayındaki karı 16 milyar TL ve geçen yılın aynı döneminin yüzde 3 gerisinde" bilgilerini paylaştı.

Ateş, bankacılık sektörünün öneminin altını çizdi. Bankacılığın bütün sektörlerin ortasında yer aldığını belirten Ateş, asıl sermayesinin güven olan sektörün itibarı için herkesin üzerine düşen görevi bulunduğunu söyledi.

- "Türk tarımı daha çok aracıların elinde"

Bankacılık sektörünün tarım alanındaki faaliyetlerine değinen Ateş, "İleriye doğru tarım sektöründe bankacılığın payı daha da artacak. Bugün itibarıyla Türk tarımı daha çok aracıların elinde. Dolayısıyla çiftçi 10 çuval yapıyorsa, 1 çuvalını mazotçuya veriyor" diye konuştu.

Ateş, toplumsal kalkınmanın en önemli dinamiğinin çiftçiler olduğunu aktararak, nüfusun üçte binin, iş gücünün önemli bir bölümünün tarım sektöründe istihdam edildiğini hatırlattı.

Ateş, şöyle devam etti:

"Bankacılık olarak tarım sektörüne soğuk bakmıştık. Ziraat Bankasını bir kenara koyacak olursak özel bankalardan yana bir ilgi yoktu. Oysa katma değer dediğimiz zaman servis, sanayi sektörünün yanında tarım sektörü önemli. Gelecekte tarım sektörü daha da önemli olacak. Tarım ile ilgili çeşitli raporlar var. Tarımcılara da bankacılık sektörünü götürmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. İleriye doğru baktık ki bu iş getirisi olan bir iş ve 2 milyon çiftçinin 850 binine ulaştık. 500 binin üzerinde Üretici Kartı diye bir kartımız var. Zirai, tohum, ilaç bunları veriyoruz. Bildiğim kadarıyla yüzde 40'ından fazlasının banka hesabı yok. Önemli olan çiftçiyi bu kaynakla buluşturmak. Kaynakla buluşturduğunuz zaman çiftçi kendini geliştiriyor."

- "Bankacılıkla tanışmamış 28 bin kişiyi bankacılıkla tanıştırdık"

Şekerbank Genel Müdürü Halit Yıldız ise ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımı söyleminin ardından gelişen ülkelerin artık ürettiği kadar tüketmesi gerektiğini belirterek, "Bankalar olarak artık tüketimden ziyade yatırımları, üretimi destekleyen kredilere yönelmeli. KOBİ'ler artık çok önemli bir noktaya geldi, önümüzdeki dönemde buna odaklanmalıyız" dedi.

Şekerbank olarak bugüne kadar 28 bin bankacılıkla tanışmamış kişiyi bankacılıkla tanıştırdıklarını vurgulayan Yıldız, Aile Çiftçiliği Programı ile de 150 bin çiftçiye ulaştıklarını söyledi.

Yıldız, bugüne kadar 95 bin konutun yalıtımını kredilendirdiklerini de sözlerine ekledi.

- "Bankalarımız faaliyetlerini tek bir ülkede sürdürmemeli"

Citibank Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Serra Akçaoğlu da "Dünya çok büyük bir değişimden geçiyor. Gelişmekte olan ülkelerin ticaretleri birbiriyle artacak. Türkiye'de çok daha fazla şampiyonlar çıkacak. THY ve Arçelik gibi şirketlerimiz var, bunlar artık faaliyetlerini sadece Türkiye'de değil dünyanın farklı farklı noktalarında sürdürüyorlar. Şirketlerimiz de bankalarımız da faaliyetlerini tek bir ülkede sürdürmemeli, bunu dünya geneline yaymalı" değerlendirmesinde bulundu.

Akçaoğlu, 2020 yılında Türkiye'nin de içinde bulunduğu 7 gelişmekte olan ülkenin dünya gayrisafi milli hasılasından alacağı payın, G7 ülkelerinin alacağı paydan daha fazla olacağına dikkati çekti.

Türkiye'deki kuvvetli bankaların değerli insan kaynağının önemine işaret eden Akçaoğlu, "Bankalarımız müşterilerine yeni projeler getirdiği sürece rekabette kendilerine özel bir yer edinecektir" dedi.

Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, "Bundan sonraki 5-10 yıla baktığımızda, Türkiye'de her sene yaklaşık yüzde 15 civarında bir kredi büyümesi gerekiyor ki Türkiye altyapı yatırımlarını yapsın, büyümeye devam etsin, projeler desteklensin" dedi.

Binbaşgil, Vodafone Türkiye'nin ana sponsorluğunda düzenlenen CEO Club Bankacılar Zirvesi'nde, 2015 yılında kredi segmentasyonunun değişimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bu yıl bireysel kredilerin, ticari kredilere göre daha az büyüdüğüne işaret eden Binbaşgil, "İhtiyaç kredilerine ve kredi kartlarına baktığımız zaman yüzde 5 civarında, ticari tarafta ise yüzde 22'lik bir büyüme görüyoruz. Demek ki toplam içerisinde bireysel kredilerin payı biraz azalmış" diye konuştu.

Binbaşgil, bireysel kredilerin payının azalmasında çeşitli nedenlerin bulunduğunu ve kurların bu nedenlerden ilki olduğunu söyledi.

İkinci sırada cari açığın geldiğini kaydeden Binbaşgil, şöyle devam etti:

"Cari açığın özellikle tüketici kredileri üzerinde önemli negatif etkileri oldu. Üçüncü neden olarak da bankaların aktif kalitesini korumak için ticariye doğru biraz daha yönelmelerini gösterebiliriz. Dördüncü olarak ise sermaye yeterliliğini gösterebiliriz. Bundan 5-6 yıl önce bakıldığında sektörün sermaye yeterliliği yüzde 19-20'ler seviyesindeydi. Bu rakam şimdi büyüme gibi çeşitli nedenlerle yüzde 14-15'lere indi. Hatta özel sektöre bakıldığında sermaye yeterliliği yüzde 12'lere indi. Sermaye yeterlilikleri belli bir noktaya düşünce bunun da etkisi oluyor."

İşin sürdürülebilirliği açısından bankaların bugünkü karlılık seviyelerinin çok düşük seviyelerde bulunduğuna dikkati çeken Binbaşgil, bono getirilerinin yüzde 10 civarında olduğu bir ortamda, bankaların karlılığının yüzde 10-11 seviyesindeki sermaye getirisinin çok düşük olduğunu vurguladı.

Binbaşgil, "Kendi iç hesaplamalarımıza göre, bundan sonraki 5-10 yıla baktığımızda, Türkiye'de her sene yaklaşık yüzde 15 civarında bir kredi büyümesi gerekiyor ki Türkiye bu altyapı yatırımlarını yapsın, büyümeye devam etsin, projeler desteklensin.. Bunu yapabilmek için de sektörün tekrar yüzde 15'li seviyelerde sermaye getirisine dönmesi gerek" değerlendirmesinde bulundu.

- "2016 yılı 2015'te daha iyi olacak"

Garanti Bankası Genel Müdürü Fuat Erbil ise 2016 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, "Bizim beklentimiz 2015'ten daha iyi bir yıl olması. Tabii ki birçok açıdan daha ihtiyatlı olunması gereken bir yıl bizi bekliyor. Çünkü ülkemiz dünyanın bir parçası ve dünyadaki gelişmelerin etkisini de görmeye devam edeceğiz" dedi.

Fed'le ilgili beklentilerin, artık sokaktaki vatandaşlar tarafından bile konuşulmaya başlandığına dikkati çeken Erbil, demek ki Fed'e ilişkin bir takım beklentiler ve fiyatların satın alınması süreciyle ilgili bir çoğunun görüldüğünü ifade etti.

Erbil, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu Türkiye'nin risk primi (CDS) rakamlarından, bankaların borçlanma rakamlarından, piyasadaki yabancı para faizlere kadar hepsine ciddi oranda yansıdı. Ancak Fed'in ne zaman nasıl bir hareket içinde olacağı daha önemli. Bunu görmek herhalde hepimizin önündeki planlarını netleştirecek."

Fed'in istihdamda belli bir seviyeye gelse de global büyümeye ilişkin endişeler taşıdığını aktaran Erbil, Çin'le ilgili büyümede dramatik düşüşün devam etmeyeceği öngörüsünde bulundu.

Fed'in faizleri hangi hızda artıracağının önemine işaret ede Fuat Erbil, şunları kaydetti:

"Bir yönteme göre faizleri 2016'da yüzde 0,60'la bitireceğiz. Ancak Fed üyelerine göre de yüzde 1'ler, yüzde 1,5'ları söylüyoruz. Ancak 2018'e, yani önümüzdeki 2 seneye baktığımızda bu faizlerin herhalde yüzde 1,5-2 arasında bir yere geleceğini, belki daha düşük olabileceği bile beklentiler arasında. Dolayısıyla bu Türkiye gibi dış kaynak ihtiyacı olan ülkeler ve bankalar için kötü bir haber değil."

Erbil, iklim değişikliği eylem planı için kendilerine dört ana başlık seçtiklerini belirterek, "Birincisi yenilenebilir enerji, ikincisi susuzlaşmaya engel olmak, üçüncüsü ormansızlaşmaya engel olmak, dördüncüsü de yeşil ofis" diye konuştu.

- "Dünyanın en iyi bankacıları Türkiye'de"

Bankacılık zirvesinin moderatörlüğünü yapan Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici ise inovasyon ve girişimciliğin önemine işaret ederek, bunların Türkiye'de yukarı taşınması gerektiğini söyledi.

Bundan 10 yıl sonrası için Türkiye'de bu ortamın çok daha gelişeceği yönündeki düşüncelerini aktaran Leblebici, "Burada bir mesaj iletmek istiyorum; sermaye piyasaları kanunlarının biraz daha bu işe odaklanması lazım. Son dönemlerde çok iyi adımlar atıldı devlet tarafından ama biraz da ihraçlar konusunda yeni değişiklikler yapılması lazım. O zaman daha iyi olacağını düşünüyorum" diye konuştu.

Leblebici, dünyanın çeşitli yerlerini gezip gördüklerini kaydederek, "Dünyanın en iyi bankacıları Türkiye'de" ifadesini kullandı.

Kredi kartlarından alınan faiz ve komisyona ilişkin bir soru üzerine Leblebici, sektörde bazı bankaların kredi kartlarından zarar ettiğini, sektörün toplam kredi kartı karlılığının sıfır bile olmadığını dile getirdi.


AA