PPK: "İhtiyaç duyulursa lirayı destekleyici tedbirler alınabilir"
-
Para Politikası Kurulu toplantı özetinde enflasyondaki düşüşün süreceği ve cari açıktaki daralmanın sürmesinin beklendiği belirtildi
Para Politikası Kurulu'nun 23 Şubat'taki toplantısına ilişkin özette PPK'nın enflasyondaki düşüşün süreceği ve cari açıktaki daralmanın devam edeceğine dair değerlendirmeleri yer aldı. PPK özetinde "İhtiyaç duyulursa lirayı destekleyici tedbirler alınabilir" ifadesi yer aldı.
PPK özetinde "Oynaklıkta kalıcı düşüş olursa dar faiz koridoru uygulanabileceği değerlendirildi. Şubat'a ilişkin öncü göstergeler gıda enflasyonunda düşüşe işaret ediyor." denildi.
Kurulun, 23 Şubat 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, ocak ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1,82 arttığı ve yıllık enflasyonun 0,77 puan yükselerek yüzde 9,58 olduğu anımsatıldı.
Enflasyondaki yükselişte fiyatı yönetilen-yönlendirilen ürünler ile işlenmemiş gıda grubunun öne çıktığı belirtilen özette, fiyatı yönetilen-yönlendirilen bazı ürünlerde ocak ayı başında yapılan ayarlamaların toplam etkisinin öngörüldüğü gibi 0,7 puan olduğu kaydedildi.
Özette, şu değerlendirmelere yer verildi: "Bu dönemde temel mal grubu enflasyonu yüksek seyrini korurken hizmet enflasyonu artmıştır. Bu doğrultuda çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu yükselirken ana eğilimi temel mal grubu kaynaklı olarak bir miktar iyileşmiştir. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 0,82 puanlık artışla yüzde 11,69’a yükselmiştir. Bu yükselişin temel sürükleyicisi taze meyve-sebze kaynaklı olarak işlenmemiş gıda fiyatları olmuştur. Bu dönemde yıllık enflasyon, taze meyve-sebze alt grubunda yüzde 20,09’a işlenmemiş gıdada ise yüzde 15,33’e ulaşmıştır. İşlenmiş gıda yıllık enflasyonu ise son iki ayda ekmek-tahıl grubu öncülüğünde yukarı yönlü bir seyir izleyerek yüzde 8,41’e yükselmiştir. Şubat ayına ilişkin öncü göstergeler gıda enflasyonunda düşüşe işaret etmektedir.
Enerji grubunda fiyatlar ocak ayında elektrik fiyatları kaynaklı yüzde 0,81 artmış ve yıllık enflasyon yüzde 4,61’e yükselmiştir. Şubat ayında enerji grubu yıllık enflasyonunun, petrol fiyatlarındaki gelişmelerin ve baz etkisinin
katkısıyla azalacağı tahmin edilmektedir. Hizmet fiyatları ocak ayında yüzde 1,34 artmış ve grup yıllık enflasyonu
yüzde 9,16’ya yükselmiştir. Bu dönemde hizmet grubunda yaklaşık son on yılın en hızlı aylık fiyat artışı gözlenirken yüksek artışların alt kalemler geneline yayıldığı gözlenmiştir. 2015 yılının son çeyreğinde et fiyatlarında gözlenen ılımlı seyir ile kademeli yavaşlayan lokanta-otel grubunda fiyat artışları ocak ayında yeniden hızlanmıştır. Ücret gelişmeleri ile gıda enflasyonundaki yüksek seyrin yanı sıra döviz kuru kaynaklı birikimli maliyet etkileri hizmet enflasyonundaki düşüşü geciktirmektedir."
Temel mal grubu yıllık enflasyonunun ocak ayında 0,12 puanlık düşüşle yüzde 10,10 olduğu belirtilen özette, bu dönemde yıllık enflasyonun dayanıklı tüketim malları grubunda azalırken, diğer alt gruplarda artışını sürdürdüğüne işaret edildi.
Özette, giyim ve dayanıklı dışı temel mal fiyatlarında döviz kuru etkilerinin hafifleyerek de olsa sürdüğü, giyim fiyatlarındaki düşüşün mevsim ortalamalarının altında gerçekleştiği bildirildi.
Diğer taraftan mevsimsellikten arındırılmış göstergelerin ocak ayında temel mal enflasyonunun ana eğiliminde iyileşmeye işaret ettiği ifade edilen özette, "Enerji fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonu olumlu yönde etkilemeye devam etmektedir. Bununla birlikte, artan maliyet unsurları çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi sınırlamaktadır" değerlendirmesi yapıldı.
"İhracatımızın pazar değiştirme esnekliğinin yüksek olması ihracatı desteklemekte"
PPK özetinde, sanayi üretiminin aralık ayında bir önceki aya göre artış gösterdiği, dönemlik bazda
değerlendirildiğinde, üretim 2015 yılı son çeyreğinde bir önceki çeyrek ortalamasının üzerinde gerçekleştiği kaydedildi.
Ocak ayında Satın Alma Yöneticileri Endeksi PMI genel ve üretim göstergelerinin durağan seviyenin üzerinde kalmakla birlikte gerilediği ifade edilen özette, bu dönemde İktisadi Yönelim Anketi (İYA) son üç ay sipariş göstergelerinden iç piyasa siparişlerinin bir önceki çeyrek ortalamasının üzerinde gerçekleştiği, ihracat siparişlerinin göreli olarak daha zayıf bir seyir izlediği aktarıldı.
Özette, şunlara vurgu yapıldı: "Bu göstergeler ihracat ve ithalat verileriyle birlikte değerlendirildiğinde ocak ayında sanayi üretim artış hızının bir miktar yavaşlayacağı tahmin edilmektedir. Harcama tarafına ilişkin veriler, 2015 yılının son çeyreğinde özel kesim talebinin üçüncü çeyreğe kıyasla daha ılımlı bir seyir izlediğine işaret etmektedir. Bu dönemde tüketim malları üretimi ve ithalatı geçtiğimiz çeyrek ortalamasına göre sınırlı da olsa gerilemiştir. Yatırımlara ilişkin göstergelerden sermaye malları üretiminde son çeyrekte sınırlı bir artış, ithalatında ise gerileme gözlenmektedir. İnşaat yatırımlarına ilişkin gösterge niteliğinde olan metalik olmayan mineral maddeler üretimi ve ağır ticari araç satışları ise artış göstermiştir. 2016 yılı ilk çeyreğine ilişkin göstergelerden otomobil satışlarında ocak ayında son dönemdeki azalış eğilimi devam ederken, beyaz eşya satışları artmıştır. Ocak ve şubat aylarında tüketici güven endeksleri bir miktar gerilemekle birlikte ekim ayı seviyesinin üzerindedir. Yatırım eğilimine dair veriler ise ılımlı büyüme sinyali vermektedir. Bu çerçevede, özel kesim talebinin 2016 yılının ilk çeyreğinde ılımlı bir artış kaydedeceği öngörülmektedir."
Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyrinin cari dengedeki iyileşmeyi desteklediği vurgulanan özette, artan jeopolitik risklere karşın Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin güçlenerek sürdüğü kaydedildi.
Özette, ihracatta önemli bir paya sahip olan Avrupa ekonomisinde görülen toparlanma eğiliminin ocak ayında da devam ettiği bildirildi.
Buna ek olarak ihracatın pazar değiştirme esnekliğinin de yüksek olmasının ihracatı desteklediği belirtilen özette, "Bu çerçevede Avrupa Birliği ülkelerindeki talep artışının devamı, emtia fiyatlarındaki düşük seyir ve süregelen makro ihtiyati politika tedbirleri çerçevesinde 2016 yılında cari işlemler dengesindeki iyileşmenin devam etmesi beklenmektedir. Jeopolitik gelişmelere bağlı olarak turizm gelirlerinde yaşanabilecek olası azalışlar bu iyileşme eğilimini sınırlandırabilecek bir risk faktörü olarak değerlendirilmektedir" ifadeleri kullanıldı.
"Mevcut göstergeler iktisadi faaliyetteki ılımlı büyümenin sürdüğüne işaret etmekte"
Özette, 2015 yılı kasım döneminde işsizlik oranlarının ekim dönemine göre gerilediğine işaret edilerek, bu dönemde tarım dışı sektörlerde istihdam artışının iş gücü artışının üzerinde gerçekleştiği bildirildi.
Alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, tarım dışı istihdam artışına en yüksek katkının hizmetler sektöründen geldiği vurgulanan özette, sanayi istihdamında oldukça sınırlı bir gerileme ve inşaat istihdamda artış görüldüğü kaydedildi.
Özette, sanayi üretimi ve anket göstergelerinin gelecek dönemde sanayi istihdamında ilave bir canlanmaya işaret etmediği ifade edildi.
Metalik olmayan mineral maddeler üretiminin inşaat istihdamındaki ılımlı artışla tutarlı olduğu aktarılan özette şunlar hatırlatıldı: "Hizmetler sektöründe ise alt sektörlerdeki istihdam verileri dalgalı bir seyir izlemeye devam etmektedir. İş gücü piyasasına ilişkin öncü göstergeler önümüzdeki dönemde işsizlik oranlarının yatay bir aralıkta hareket edeceğine işaret etmektedir. Özetle, mevcut göstergeler iktisadi faaliyetteki ılımlı büyümenin sürdüğüne işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde ücret artışları ve petrol fiyatlarındaki düşük seyir vasıtasıyla gelir kanalının yurt içi talebi destekleyeceği düşünülmektedir. Jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi güçlenerek sürmektedir."
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, gelecek dönemde küresel ve yurt içi oynaklıkların yakından takip edilerek döviz ve Türk lirası piyasalarında gerekli önlemlerin alınmaya devam edileceği belirtilerek, "Oynaklığın artarak sürmesi halinde, sıkı likidite politikası korunurken yabancı para cinsinden kıymetlere dayalı fonlama koşullarının gözden geçirilmesi suretiyle Türk lirasının değerini destekleyici yönde adımlar atılabilecektir" ifadesine yer verildi.
Kurulun, 23 Şubat 2016 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, enerji fiyatlarındaki gelişmelerin enflasyonu olumlu yönde etkilemeye devam etmekle birlikte artan maliyet unsurlarının çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi sınırladığı bildirildi.
Özette, gıda fiyatlarında ise temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olmak üzere oynaklığın devam ettiği aktarılarak, öncü göstergelerin kısa vadede işlenmemiş gıda fiyatlarında aşağı yönlü bir düzeltme gözlenebileceğine işaret ettiği kaydedildi.
Ayrıca, birikimli döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerinin hafiflemesinin gelecek aylarda enflasyondaki düşüş sürecini destekleyebileceği tahminine yer verilen özette, kurulun, bu değerlendirmeler çerçevesinde şubat ayından itibaren enflasyonda düşüş sürecinin yeniden başlayacağı değerlendirmesinde bulunduğu belirtildi.
Özette, bununla birlikte, gerek ücretlerdeki gerekse enflasyon beklentilerindeki gelişmelerin çekirdek enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk oluşturduğuna işaret edilerek, şunlar aktarıldı:
"Bu doğrultuda, çekirdek enflasyon göstergelerinin bir süre daha yüksek seviyelerini koruması beklenmektedir. Hedefin üzerinde seyreden enflasyonun beklentiler üzerindeki etkisi ve ücret artışlarındaki ivmelenme ekonomi genelinde fiyatlama davranışlarının yakından takip edilmesini gerektirmektedir. Dolayısıyla, enflasyonda kısa vadede beklenen düşüş sürecinin kalıcı olması için para politikasındaki mevcut sıkı duruşun sürdürülmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu çerçevede kurul, ücret gelişmelerinin ve küresel piyasalardaki belirsizliklerin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları üzerindeki etkileri ile enerji ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate alarak, gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun korunacağını ifade etmiştir."
Özette, gelecek dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağının altı çizilerek, enflasyon beklentilerinin, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmelerin dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği dile getirildi.
"Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin artarak sürdüğü gözlenmektedir"
Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredilerin yıllık büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiği aktarılan özette, "Yakın dönem verileri kredilerin ana eğilimde önemli bir değişime işaret etmemektedir. Risk ağırlıklarına dair düzenlemelerin ve asgari ücret ayarlamalarının önümüzdeki dönemde kredi arzı ve hane halkı geliri kanallarıyla kredi büyümesini destekleyebileceği değerlendirilmektedir" denildi.
Özette, bununla birlikte, finansal koşullarda devam eden sıkılık sebebiyle yıllık kredi büyüme hızlarındaki makul düzeylerin korunacağı öngörülerek, kredilerin bileşimine bakıldığında, ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiğinin görüldüğü vurgulandı.
Bu bileşimin, bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi desteklediği kaydedilen özette, şu ifadelere yer verildi:
"Öncü veriler 2015 yılının ikinci yarısından itibaren iç talebin bir miktar yavaşladığını ancak büyümeye ılımlı katkı vermeye devam ettiğine işaret etmektedir. Süregelen küresel oynaklığın finansal koşullar üzerindeki sıkılaştırıcı etkisi iç talep artışını sınırlarken enerji fiyatları ve ücret gelişmeleri gelir kanalından iç talebi desteklemektedir. Dış talebe bakıldığında, jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi ve ihracatımızın pazar değiştirme esnekliği bu riski sınırlamaktadır. Nitekim son dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin artarak sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca, emtia fiyatlarındaki birikimli düşüşün dış ticaret hadleri üzerindeki olumlu etkisi ve tüketici kredilerindeki yavaş seyir cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Bütün bu değerlendirmeler doğrultusunda, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı artış eğilimini koruyacağı ve cari işlemler açığındaki daralmanın devam edeceği öngörülmektedir."
Özette, kurulun, 2015 yılının ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının ekonominin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmakta olduğunun değerlendirildiği aktarılarak, "Cari dengedeki iyileşme ve enerji fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle döviz talebinin kademeli olarak azalması bu süreci desteklemektedir. Döviz likiditesi araçları da Türk lirasının değerini dengeleyici yönde kullanılmaya devam edilmektedir. Bu doğrultuda, esnek döviz satım ihaleleri yoluyla gerekli görülen tutarlarda döviz likiditesi sağlanmaktadır" değerlendirmesine yer verildi.
"Politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanması da geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azaltabilecektir"
Bununla birlikte, küresel para politikalarına dair belirsizlikler ve büyümeye dair endişeler nedeniyle küresel piyasalardaki oynaklığın sürdüğü belirtilen özette, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy hareketleri ile bu ülkelerin risk primlerinin dalgalı bir seyir izlerken kur oynaklıklarının da yüksek seviyelerini koruduğu vurgulandı.
Özette, gelecek dönemde küresel ve yurt içi oynaklıkların yakından takip edilerek döviz ve Türk lirası piyasalarında gerekli önlemlerin alınmaya devam edileceği belirtilerek, oynaklığın artarak sürmesi halinde, sıkı likidite politikası korunurken yabancı para cinsinden kıymetlere dayalı fonlama koşullarının gözden geçirilmesi suretiyle Türk lirasının değerini destekleyici yönde adımlar atılabileceğinin altı çizildi.
Bu çerçevede kurulun, politika duruşunun enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici niteliğinin korunacağını ifade ettiği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
"Kurul, geniş faiz koridorunun küresel oynaklığın yüksek olduğu dönemlerde döviz kuru oynaklıklarının düşürülmesine katkı yapan önemli bir araç olarak kullanıldığını belirtmiştir. Küresel oynaklıklarda kalıcı bir düşüş yaşanması halinde bu araca duyulan ihtiyacın azalabileceği değerlendirilmektedir. Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanması da geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azaltabilecektir. Gerek döviz kurlarında gerekse kredilerde gözlenen aşırı oynaklıkların bu yeni araçların devreye alınması ve etkili bir biçimde kullanılması sayesinde azaldığı gözlenmektedir. Kurul, küresel oynaklıklarda kalıcı bir düşüş yaşanması veya ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının küresel oynaklığın Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini kalıcı olarak azaltması halinde para politikasının daha dar ve standart bir faiz koridoru içeresinde uygulanabileceği değerlendirmesini sürdürmektedir."
Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiğine işaret edilerek, "Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir" denildi.
Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu belirtilerek, küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesinin önem taşıdığı ifade edildi.
Özette, mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbirin makro ekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacağı aktarıldı.