Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, tasarrufların artırılması gerektiğini belirterek, "Aslında bugünkü faiz tartışmasının temelinde de bu var. Türkiye'de tasarruflar yeterli ve sermaye piyasaları derin olsaydı, bu maliye politikasındaki performansla, bu reform gündemiyle Türkiye'nin risk primi ile Türkiye'deki faiz oranları bu küresel konjonktürde çok daha düşük olabilirdi." dedi.

Şimşek, Capital ve Ekonomist Dergileri tarafından organize edilen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de gerçekleştirilen sağlık reformlarının sonuçlarının çok net ortada olduğunu söyledi.

Bazı göstergeler itibarıyla OECD ülkelerinin 30 yılda başardığını, Türkiye'nin 13 yılda yaptığını aktaran Şimşek, "Dolayısıyla 2-3 kat hızla gidiyoruz. Bu önemli bir şey. Çünkü bu aslında Türkiye'nin önümüzdeki döneme ilişkin dinamizmi için de bir gösterge." diye konuştu.

Şimşek, eğitime erişimde önemli bir başarı elde edildiğinden bahsederek, kalitede de bir ilerleme olduğunu ancak arzulanan noktada bulunulmadığını dile getirdi.

Bu nedenle eğitimin önemli reform alanlarından biri olacağını vurgulayan Şimşek, yoksullukla mücadelede toplumun en alt kesimlerine yönelik bütçe kaynaklarını oransal olarak 2 kattan daha fazla artırdıklarını anlattı.

Şimşek, bütün bunları yaparken bütçe dengesinin sağlandığını ve bunun önemli bir konu olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

"Türkiye'nin, aslında Osmanlı'nın son 100 yılını dahi dikkate alırsanız en büyük sorunu; sürdürülemez bütçe açıklarıydı, sürdürülemez borç dinamikleriydi. Nitekim Osmanlı döneminde de Türkiye döneminde de zaman zaman iflas edilmiştir. En son 70'li yılların sonunda Türkiye iflas etti. Aslında 2000'lerin başında fiilen iflas ettik ama o günün konjonktürü nedeniyle Uluslararası Para Fonu (IMF) geldi bir miktar destek sağladı ve bu işi yönetebildik. Sonra biz geldik reform yaptık. Türkiye'nin en temel sorunu eskiden beri bütçenin dengeleri olmuştur. Geçen sene genel devlette, ki uluslararası karşılaştırmada bunu kullanmamız lazım, bütçe dengesini sağladık. Türkiye geçen sene Avrupa Birliği tanımıyla sıfır bütçe açığı vermiştir ve bütçede dengeyi sağlamıştır. Bu çok önemlidir çünkü bunun sayesinde de borç bir endişe kaynağı olmaktan çıkmıştır."

- "Türkiye enflasyonu tek haneye düşürdü, bu şu an için bir başarı"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, 2003 yılında bir rapor yazdığını, Türkiye'nin bu raporda öngördüğü en iyi senaryoya göre performans sergilediğini anlattı.

Borcun milli gelire oranının, OECD'de yüzde 110 civarında, Avro Bölgesi'nde yüzde 90'ın üzerinde, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 44'ü aştığı çıktığı bilgisini veren Şimşek, "Türkiye bu konuda bir başarı hikayesi." dedi.

Şimşek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Para politikasını çok eleştirebilirsiniz, olabilir. Bu konuda tartışmalar var ama şunu söyleyeyim; Türkiye enflasyonu tek haneye düşürdü ve orada tutuyoruz. Bu şu an için bir başarı ama yetmez. Türkiye'nin düşük tek haneli enflasyona geçmesi lazım. Finans sistemina bakıldığında; Türkiye'deki finans sistemi önemli ölçüde bankacılık tarafından domine ediliyor. Bankacılığı konuşmadan finans sistemini konuşamayız ama bizim derdimiz sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve derinleştirilmesi. Bu konuda da ilerleme var.

2008-2009 döneminde dünyada binlerce banka batarken, vatandaşın vergi parası bu bankaları kurtarmaya harcanırken, Türkiye'de biz hiçbir bankaya bir kuruş harcamadığımız gibi bankalar o dönemde yüzde 20 özsermaye getirisiyle muazzam bir performans ortaya koydu. Bu da bir tesadüf değildir, reformların sonucudur. Bugün bankacılık sistemi hala sağlamdır."

- "Kamuda tasarruf etmeyi başardık"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'de tasarrufların düşük olduğunu belirterek, "Bu düşük tasarruflarla Çin ve Hindistan gibi büyümemiz biraz zor, gerçekçi olalım. Bu nedenle tasarrufları artırmamız lazım. Aslında bugünkü faiz tartışmasının temelinde de bu var. Türkiye'de tasarruflar yeterli ve sermaye piyasaları derin olsaydı, bu maliye politikasındaki performansla, bu reform gündemiyle Türkiye'nin risk primi ile Türkiye'deki faiz oranları bu küresel konjonktürde çok daha düşük olabilirdi." diye konuştu.

Bugün kredilerin mevduata oranının yüzde 120'ye ulaştığını, TL kredilerin TL mevduata oranının da yüzde 140'ları aştığını belirten Şimşek, "Dolayısıyla sistem derinliğe sahip değil. Sistemin dış kaynağa ihtiyacı var. Dışarıda da gelişmekte olan ülkelere eskisi gibi pek olumlu bakmıyor." dedi.

Şimşek, geçen yıl küresel gelişmekte olan ülkelerden 540 milyar dolar civarında sermaye kaçışı olduğunu ve kaçan sermayenin eksi faizli ülkelere gittiğini söyledi.

Sermaye kaçışının temelinde korku ve endişelerin bulunduğunu anlatan Şimşek, bunun da büyüme ve jeopolitik gerginliklerle ilişkili olduğunu dile getirdi.

Şimşek, dolayısıyla sermaye kaçışınının sadece Türkiye'de değil gelişmekte olan ülkelerde de yaşandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bizim sistemi derinleştirmemiz ve tasarrufları artırmamız lazım. Bunlar önemli konulardır. Bizim aslında israf yapmamamız, ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız lazım. Kamuda biz bunu başardık, kim ne derse desin. İki ucu bir araya getirme becerisini sağladık. Kalitesi tartışılabilir, nasıl yaptığımızı tartışabilirsiniz ama biz bunu başardık. Şimdi beklentimiz vatandaşlarımızdan da geleceğe bir miktar kaynak ayırmaları, bir miktar tasarruf yapmalarıdır. Bunu isteyerek başaramayız, teşvik vermemiz lazım. Diyoruz ki '100 lira tasarruf edin size 25 lira verelim'. Şirketlerimize diyoruz ki 'Borç yerine ortak bulun, borç yerine sermaye artırın, sanki borç bulmuşsunuz gibi, borç almışsınız gibi vergi öncesi karınızdan bunu bir gider olarak düşürün.' "

- "Konuşmuyoruz önemli adımlar atıyoruz"

Brüksel, Paris, İstanbul ve Ankara'daki terör saldırılarından da bahseden Şimşek, şöyle devam etti:

"Terör küresel bir tehdit, küresel bir sorun ve küresel bir iş birliği gerektiriyor. Bu çok açık ve nettir. Hangi kaynaktan, hangi etnik gruptan gelirse gelsin, yani menşei ne olursa olsun, terör lanetlidir. Dünyanın bu çerçevede 'Brüksel'de PKK çadır açınca sorun yok ama IŞİD açınca sorun var. Yok arkadaş PKK'nın, IŞİD' terör örgütünden hiçbir farkı yok. Kaynağı ne olursa olsun terörle mücadele çok önemlidir."

Şimşek, çıkardıkları Bakanlar Kurulu kararıyla organize sanayi bölgelesi dışındaki meslek liseleri, yüksek okulları ve özel okullara devletin bütçe vereceğini, öğrenci başına destek sağlanacağını aktardı.

Okul odaklı bütçelere geçeceklerini belirten Şimşek, " 'Bütün meslek liselerini TOBB'a devretmek istiyoruz' dedik örnek olarak. Biz şu anda organize sanayi bölgelerinde, yani sanayinin kalbinde diyoruz ki 'Gelin meslek lisesi açın, iş başı eğitim verin, biz bütün masraflarınızı karşılayalım. Öğrenci başına size destek verelim. Her türlü 5. Bölge teşviğini verelim.' Bu reformdur, konuşmuyoruz önemli adımlar atıyoruz." diye konuştu.

- "Şirket kurulumu yarım günde tamamlanacak"

İş yapma kolaylığı endeksinde ilerleme sağlandığını ancak arzu edilen noktada olunmadığına dikkati çeken Şimşek, "Yeni Zelanda'da şirket kurulumu yarım günde tamamlanıyor. Bizde 7-8 günde. Eskiye göre çok iyiyiz. Biz neden yarım günde tamamlayamıyoruz? Zihniyet değişimi gerekli. Hemen o gün bir toplantı yaptık. Toplantıda Yeni Zelanda'dan ilham alacaksınız ve bunu çözeceksiniz dedim. Şu anda o reformun son hali veriliyor. Önümüzdeki hafta Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında bir tane temel alanda radikal adım atmayı ümit ediyoruz. Bu reformlardan dolayı heyecanlıyım." dedi.

Şimşek, son dönemde kurumların kalitesi açısından bir algı bozulması olduğuna dişaret ederek, gerçekliğin aslında algı kadar kötü olmadığını ve kendi algıladıkları kadar da iyi olmadığını söyledi.

Bu alanda ilerleme sağlanması gerektiğini belirten Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Önümüzdeki on yıl içerisinde reform yapacak. Orta gelir tuzağından kaçınmak, rekabeti artırmak, katma değer zincirinde yukarı çıkmak için bunu yapacağız. Bir saniye kaçıracak vaktimiz yok. Reform yapmamak ne demek biliyor musunuz? Gelecek nesillere zulüm demektir. Gelecek nesillerden hırsızlık demektir. Reform yapmamak bu kadar ağır bir suçtur. Terörün amacı da Türkiye'de bizim reform irademizi zayıflatmaktır. Biz herşeye rağmen 90'lı yılların tuzağına düşmeyeceğiz. Hukuk devleti içerisinde en güçlü şekilde bunlarla mücadele edeceğiz. Biz reform yapmaya devam edeceğiz. Başkada sihirli bir çözüm yoktur."

Şimşek, yapılacak 2. ve 3. nesil reformlarla birlikte Türkiye'nin yüksek gelir grubuna çıkacağını dile getirdi.

Faizin düşük tek haneli seviyede kalıcı olması durumunda iş dünyasının ve vatandaşların düşük faizle finansmana erişim sağlayacağını ve iş yerini geliştireceğini ifade eden Şimşek, vatandaşların da düşük faizli finansmana erişeceğini ve daha kaliteli bir yaşam sürdürebileceğini bildirdi.

Şimşek, faiz bütçeleri yerine daha fazla hizmet ve yatırım bütçesi için faizin düşmesini istediklerini kaydederek, "Bunun da anahtarı daha çok tasarruf, daha çok verimlilik, daha çok istihdam ve daha düşük enflasyondur. Bunun başka bir sihirli formülü de yoktur" dedi.

"Derdimiz AB'ye üyelik için gerekli olan bütün koşuları sağlamak"

Cari açıkta iyileşme olduğunu ancak kat edilecek yapısal mesafe bulunduğunu dile getiren Şimşek, "Küresel kriz sonrası neredeyse 7 milyon kişiye iş bulmuşuz. Ona rağmen işsizlik oranı yüzde 10'un üzerinde. Bu nasıl oluyor? Bizde çalışma çağındaki nüfus yüzde 2 civarında artıyor. İşgücününe katılım oranı hızla artıyor. Biz Avrupa ülkesi değiliz. Öyle olsaydık, nüfusumuz yaşlı olsaydı işsizlik oranı bugün daha düşük olur. Bu Türkiye için büyük bir fırsat." diye konuştu.

Şimşek, reform programlarından değinerek, şöyle devam etti:

"Bizim reform programımızın 3 temel ayağı var. Bir; mikro reformlar, sektörel dönüşüm, iş fırsatları. İki; makro yapısal reformlar. Yani hukuk devleti, demokratik standartlar, şeffaflık, yolsuzlukla mücadele gibi birçok hususu da içeren konsept ve AB. Şimdi diyeceksiniz ki 'AB'nin bizim reform programımızla ne alakası var?'. AB demek üyelik süreci demek yapısal dönüşüm demek. Yani AB aslında ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda reformların motorudur. Geçmişte değişimin, dönüşümün motoru olmuştur. Türkiye'nin değişiminin dönüşümünün önemli motolarındandır.

AB üyeliği bu yüzden önemsiyoruz. Bizim sorunumuz sadece bir kulübe üyelik değildir. Derdimiz AB'ye üyelik için gerekli olan bütün koşuları sağlamak, sonra da vatandaşlarımız, AB'liler karar versinler. Zaten o zaman Türkiye AB'nin Norveç'i, İsviçre'si haline geldiyse AB bize zaten üyelik için yalvaracaktır diye düşünüyorum. Konumuz o değil. Bugün bizim Avrupa'ya, Avrupa'nın bize ihtiyacı var."

- "Ar-Ge'de dünyanın en cömert teşviklerini veriyoruz"

Şimşek, 25 dönüşüm programının büyük iş fırsatları için olduğunu belirterek, bu fırsatların yalıtımdan, sağlık turizmine kadar bütün alanlarda muazzam fırsatlar içerdiğini vurguladı.

Bu programların özünün Türkiye'de verimliliği ve rekabet gücünü artırmak, ülkenin dışa bağımlılığını azaltmak, temel sorunlara çözüm bulmak olduğunu anlatan Şimşek, sermaye piyasalarının derinleştirilmesinin önemine işaret etti.

Şimşek, Ar-Ge reformu'nu yaptıklarını hatırlatarak, "İddia ediyorum Ar-Ge'nin ticarileşmesi, üniversite-sanayi iş birliği için çok önemli adımlar attık. Dünyanın en cömert teşviklerini veriyoruz ama yetmez, eksiğimiz var. O da ekosistem." diye konuştu.

- "Mayıs başından önce Siyasi Etik Yasası'nı çıkartacağız"

Şimşek, dün gece geç saatlerde "Kişisel Verilerin Korunması Reformu"nu çıkardıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu o kadar önemli ki... Türkiye'ye yatırım çekmek, terörle mücadele için çok önemli. Siz kişisel verileri korumuyorsanız dünyanın bazı ülkeleri 'Ben seninle verileri paylaşmam' diyor. Terörle ilgili iş birliğinde 'Ben mesafeliyim' diyor, onu bahane ediyor. Şimdi bahaneleri kalmadı. Kişisel verilerin korunması sıradan birşey değil, çok önemli bir reform. Dün gece itibariyle bu reform yapılmıştır.

AB vize muafiyeti için verdiğimiz taahhütlerden bir tanesi Siyasi Etik Yasası'dır. İnşallah mayıs başından önce bunu çıkartacağız. Buradan da muhalefetten iş birliği, destek istiyoruz. Bu reformlar hepimiz içindir, hepimizin ihtiyacı var. Bu reformlar gelecek nesiller için. Biz bir sonraki seçimi değil, bir sonraki nesli düşünmek zorundayız. Onu düşünmeyi başarırsak sorun kalmıyor."

- "Gelir Vergisi Reformu'na son şekli veriliyor"

Reform peketlerinin geldiği süreçleri anlatan Şimşek, yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda yakın zamanda ciddi adımlar atacaklarını aktardı.

Şimşek, yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık açısından yakında ilerlemenin görüleceğini kaydederek, "Yargı reformu, bilirkişi reformu taslağını tamamladık, taslağını Meclise gönderdik. Şu anda Kamu İhale Kanunu'na son şeklini veriyoruz. Gelir Vergisi Reformu'na son şekli veriliyor. Tüm bu reformlar pişirilecek ve inanıyorum ki bu yıl içerisinde Meclisten geçecek." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 47 saat yerine 38 saat çalışılması halinde işsizlik oranının düşeceğini belirterek, kısmi zamanlı çalışma konusunun da önünün açılacağını bildirdi.

Şimşek, kadınların işgücüne katılımının önemine değinerek, "Son 10 yılda gelişmekte olan ülkeler arasında kadınlarda iş gücüne katılım oranını en hızlı artıran ülke Türkiye'dir. İddialı konuşuyorum." dedi.

Eğitimde kalitenin artırılması gerektiğini ve bu konuda ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini bildiren Şimşek, 4'üncü sanayi devrimi için eğitimli, nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.

- "Bu dönemde 657'yi kökten değiştirmemiz lazım"

Şimşek, Patent Reformu'nu tamamladıklarını ve Meclis'e gönderdiklerini kaydederek, iş ortamını iyileştireceklerini, katma değer zincirinde yukarıya çıkaracaklarını söyledi.

Şeffaflık ve yolsuzlukla mücadelenin önemli bir alan olduğunu belirten Şimşek, "Türkiye'nin algı bozulmasının arka planında bu vardır. Aslında Türkiye yolsuzlukta mücadelede mesafe kat etmiştir. Her şeye rağmen kat edeceğimiz çok mesafe vardır." diye konuştu.

Şimşek, yolsukluk algısında ufak bir bozulma olduğunun söylenebileceğini aktararak, "Ancak Türkiye 102 ülke arasında 65'inci sıradayken bugün 168 ülke arasında 66'ncı sırada. Türkiye, birçok ülkeyi yolsuzluk algısının iyileştirilmesinde geride bırakmıştır. Türkiye yolsuzlukla mücadelede başarılı olmuştur. Ama yeterli değil daha fazla yol katetmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

Kamu yönetiminde reform gerektiğini vurgulayan Şimşek, şunları söyledi:

"Kamunun, memurların, kamu işçilerinin varlık sebebi millete hizmettir. Bizim anlayışımız budur ama iş garantisi varsa. Hem ücret yüksek, hem iş garantisi yüksek. Performansı ölçme, iş garantisi ver, özel sektöre göre daha yüksek ücret ver. Buradan verim alabilir misiniz? İş alemine hizmetkar olur mu bunlar? İş aleminin önünü açmamız, vatandaşa daha kaliteli hizmet vermemiz lazım. Bunun için vatandaşımızın desteğine ihtiyacımız var. Kamu Personel Reformu'na ihtiyaç var. Kritik olan bu alanda çok konuştuk ama ilerleme sağlayamadık. Bu dönemde 657'yi kökten değiştirmemiz lazım."

AA