Başçı "zor" bir görevi devretti
Merkez Bankası Başkanlığı'nı Çetinkaya'ya devreden Başçı oldukça zor bir görev dönemini geride bıraktı
Erdem Başçı'nın en büyük başarısı, insanların halen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) bağımsızlığından söz edebiliyor olması olabilir.
49 yaşındaki eski akademisyen Başçı, Salı günü sona eren beş yıllık gören dönemi boyunca dünyanın en inovatif ve tahmin edilemez merkez bankası başkanlarından biri oldu. Başçı aynı zamanda, yatırımcılar tarafından, her yıl enflasyon hedefini tutturamaması dolayısıyla, en çok eleştiri oklarına hedef olan ve eleştirilen başkanlardan biriydi ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hükümetin iddialı ekonomik hedeflerine ulaşmasının önünde bir engel ve hatta vatan haini olarak tanımlandı.
Başçı'nın ayrılması ile görevi devralan 40 yaşındaki Murat Çetinkaya'yı merkez bankacılığı alanında en zor görevlerden biri bekliyor. Çetinkaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın borçlanma maliyetlerinde hızlı düşüş yapılmasına yönelik baskılarını yönetirken, aynı zamanda, Türkiye'nin hisse senedi ve tahvil piyasalarına 82 milyar dolardan fazla para yatırmış yatırımcıların güveninin devam etmesi için yeterli bağımsızlığı sürdürmeye çalışıacak.
Artan Karmaşıklık
Başçı bu dengeyi sağlamaya çalışırken, Londra'da Nomura International Plc'nin gelişen piyasa strateji müdürü Tim Ash'in "ya Nobel'e ya da hiçbir şeye götürmeyen strateji" olarak tanımladığı, artan bir şekilde karmaşık hale gelen politika araçları kullandı. Ash, "Başçı birçok konuda parlaktı, ancak nihayetinde, sanırım bir merkez bankası temel hedefi olan enflasyon konusundaki sonuçları ile değerlendirilmeli. Tarih kitapları Başçı'yı bu konuda oldukça sert yargılayacak" şeklinde görüş bildirdi.
Başçı'nın en büyük yeniliği, politika faizi yerine, faiz koridoru olarak adlandırılan ve günlük Türk Lirası fonlamasında miktar ve maliyeti ayarlamasına izin veren üç faizli bir çerçeveyi uygulamaya koymasıydı. Küresel likidite bolken ve risk iştahı yüksekken, Başçı, koridorun alt bandını borçlanma maliyetlerini düşürmek ve para birimini aşırı değer kazanmaktan korumak için kullandı. Finans alanında aylık yayın organı The Banker, Başçı'yı 2012 yılında Yılın Merkez Bankası Başkanı seçti.
Politika Dönüşü
ABD'nin ertesi yıl para politikası teşviğinde geri çekilmeye başlayacağını işaret ettiğinde ve koşullar tersine döndüğünde, Başçı, koridorun üst bandını maliyetleri yükseltmeki para birimini desteklemek ve enflasyonu kontrol altına almak için kullandı. Sorunlar burada başladı.
Erdoğan ve onunla aynı görüşü paylaşanlar, Başçı'yı faizi yüksek tutarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediği şeklinde suçlarken, yatırıcmılar TCMB'nin faizleri çokdüşük tuttuğu ve enflasyonda kontrolü kaçırdığı suçlamasında bulundu. Durum, aradaki farkın kapanmayacağı bir iedolojik bölünme ile daha karmaşık hale geldi: Erdoğan yüksek faizin enflasyona yol açtığını savunurken, konu hakkında ana akım ekonomk düşünce tam tersini iddia ediyordu.
Uluslararası Para Fonu (IN_MF) nihayetinde Başçı'ya, defalarca enflasyon hedefinin tutturulamamasından ortaya çıkan "kredibilite boşluğunun" kapanması için pozitif reel faize dönmesi çağrısında bulundu.
Başarısızlığa Mahkum
İstanbul'da Global Source Partners Inc. ekonomisti Murat Üçer, "imkansız üçlü" olarak adlandırdığı, Başçı'nın birbiriyle rekabet eden hedeflerin peşinde koşmasının, onu bu hedeflerin bazılarında başarısızlığa mahkum ettiğini söyledi. Ekonomi öğretisinde büyük ölçüde kabul gören görüşe göre, istikrarlı kur, bağımsız para politikası ve sermayenin serbest dolaşımı, üçü birden aynı anda gerçekleştirlemez.
Üçer, e-posta yoluyla Bloomberg News'a yaptığı değerlendirmede, "Başçı'nın en büyük mirası ve belki de birçoklarının gözünde en hüçlü mirası, imkansız üçlüyü başarmaya çalışmasıydo," dedi ve "Ancak bence bu en büyük zayıflıktı. Bu nedenle ona imkansız üçlü deniyor" şeklinde konuştu.
Para politikasını çoklu hedeflere yöneltmenin kökleri, 2008'deki küresel finans krizinin hemen ertesine dayanıyor. TCMB, düşük enflasyonun en önemli öncelik olarak göstermeye devam ederken, finansal istikrararı da görev listesine ekledi ve araç setini aynı zamanda çoklu hedeflere ulaşmak için genişletti.
Küresel Değişim
Bilkent Üniversitesi'nde ekonomi alanında öğretim üyesi Burcu Ünüvar değişimi, sıradışı krizlere verilen cevaplar sonrasında merkez bankalarına yönelik küresel görüşteki değişimin bir yansıması olarak görüyor. Ünüvar'a göre, bir çok hedefi aynı anda takip etmek kötü bir fikir olmasa da, Türkiye'nin bu politikayı uygulayışı zayıftı ve politik baskı işleri daha da kötüleştirdi.
Ünüvar, "Merkez Bankası Başkanı Başçı görevi boyunca ciddi bir baskı altındaydı. Bu durum onun manevra alanını kısıtladı. Geçtiğimiz on yılda zayıflayan demokratik kültür göz önüne alınırsa, ülkedeki herkes gibi Merkez Bankası'nın da artan baskıdan payını almasının nedeni açık" dedi. Elektronik mühendisliği eğitimi alan Başçı'nın çalışma arkadaşları onu eksiksiz bir iş arkadaşı olarak görüyorlardı. Başçı lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde aldı. Yüksek lisansını Bilkent Üniversitesi'nde tamamlayan Başçı, MBA öğretiminde sınıfının en iyi öğrencisi oldu. Johns Hopkins Üniversitesi'nde ekonomi yüksek lisansının ardından, 1995'te Bilkent Üniversitesi'nde doktora öğrenimini tamamladı. Lise arkadaşı Ali Babacan'ın danışmanlığını yapmasının ardından 2003'te Merkez Bankası'na Başkan Yardımcısı olarak göreve geldi.
Yeni Başkan
Çetinkaya'nın “ekonomi ehliyeti” daha belirsiz. İstanbul Boğaziçi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Sosyoloji eğitimi alan yeni Başkan'ın Merkez Bankası internet sitesinde bulunan özgeçmişinde, geçtiğimiz haftaya kadar aynı üniversitede Uluslarası Finans ve Ekonomi alanında yüksek lisans çalışması yürüttüğü bilgisi yer alıyordu. Sonrasında ise çalışma alanı bölümü ilgili internet sayfasından kaldırılmasıyla billikte, artık sadece doktora çalışmasını yürüttüğü bilgisi yer alıyor.
Faizlerin indirilmesi yönündeki baskıların sona ermeyeceği bir ihtimal olmakla birlikte, Çetinkaya'nın atanması süreci hakkında bilgi sahibi bir yetkiliye göre yeni Başkan, faiz indirimine Erdem Başçı'dan daha yatkın. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkiliye göre, hiçbir Merkez Bankası Başkanı tamamen bağımsız olmayacaktır ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faizlerin indirilmesi yönündeki çağrılarını herhangi birinin görmezden gelmesini beklemek gerçekçi olmaz.
Yetkiliye göre risk, faiz indiriminin çok sert yapılması sonucunda Türk varlıklarının spekülatif saldırılara açık kalması ve ardından politikada zorunlu olarak U dönüşü yapılmasında yatıyor. Çetinkaya Başkanlığındaki ilk ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı Çarşamba günü gerçekleştirilecek.
Yaz Rüyası
2014 yazından güneşli bir günde, hükümetin politikalarına olan eleştirilerinin şiddeti giderek artarken Başçı, basın açıklaması öncesi boğazda oturmuş çay içiyordu. Yanlışlıkla, Merkez Bankası Başkanlığı görevinin sona ermesini ve üniversiteye geri dönmeyi beklediğini ifade etmişti. O dönemlerde, Başkanın istifa etmeyi bile değerlendirdiği yönünde dedikodular dönüyordu ki, kendisi bu iddiayı hiçbir zaman kabul etmedi.
Nomura'dan Ash, “Belki de aslında en büyük başarısı Merkez Bankası'nın bağımsızlığını savunmasıdır. Kişisel anlamda onu çok insancıl, dengeli, herkese saygıyla yaklaşan biri olarak hatırlıyorum” dedi.
Bloomberg News