AB/Katainen: Türkiye'nin endişelerinin farkındayız
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen, "Sürecin hiçbir şekilde olumsuz etkisi olmamalı.Türkiye'nin endişelerinin farkındayız" dedi
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşması sürecine ilişkin, "Bu sürecin hiçbir şekilde ne Türkiye'ye ne de diğer taraflara olumsuz bir etkisinin olmamasını istiyoruz. Türkiye'nin endişelerinin farkındayız." dedi.
Katainen, Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantılarının sonucuna ilişkin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'le düzenledikleri ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Gümrük Birliği anlaşmasının, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) çerçevesinde güncellenmesine ilişkin bir soru üzerine Katainen, bu konuda Avrupa Birliği içerisinde kamuoyu yoklamasının devam ettiğini, kamuoyu yoklamalarına ilişkin sürecin 9 Haziran'da tamamlanacağını söyledi. Bu tarihten sonra AB'nin pozisyonunu belirlemiş olacaklarını dile getiren Katainen, "Umut ediyoruz ki her şey daha ileriye taşınacak." diye konuştu.
Katainen, TTIP konusu çerçevesinde Gümrük Birliğinin güncellenmesi konusunun ele alınması gereken önemli noktalardan biri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Halihazırda TTIP ile birlikte o konuya henüz gelmedik ama önümüzdeki süreç içerisinde Amerika Birleşik Devletlerinin mevcut idaresi ile süreci çözmeyi ve nihai aşamasına ulaştırmayı umut ediyoruz. Ancak ABD ile TTIP'i ne zaman tamamlayacağız veya tamamlayabilecek miyiz... Nihayetinde bu sürecin hiçbir şekilde ne Türkiye'ye ne de diğer taraflara olumsuz bir etkisinin olmamasını istiyoruz. Özellikle stratejik ortaklarımıza olumsuz bir etkisinin yansımamasını istiyoruz. Şimdiye kadar Türk yetkililer ve Avrupa Birliği yetkililerinin görüşmeleri devam etti ve tabii ki Türkiye'nin endişelerinin farkındayız."
"Eski büyüme oranlarını tekrar yakalamak istiyoruz"
Katainen, Avrupa Merkez Bankasının faiz kararlarına bakış açısının sorulması üzerine de politikaları gereği komisyon üyelerinin bankanın gidişatı ve politikaları hakkında yorum yapmadığını ifade etti.
Avrupa ekonomisinin istikrara kavuşması açısından Avrupa Merkez Bankasının uygulamalarının çok önem taşıdığının altını çizen Katainen, "Bu süreç içerisinde eski büyüme oranlarını tekrar yakalamak istiyoruz. Bir yandan da bu büyümenin önümüzdeki sene 1,5 olmasını 2'ye yaklaşmasını istiyoruz. Hala bizim için oldukça ılımlı rakamlar bunlar ama yine de Merkez Bankası istikrarın tekrar yakalanması açısından çok ciddi adımlar attı. Çok ciddi başarılara imza attı" dedi.
Katainen, Avrupa Merkez Bankasının yeterli verimlilikte ve çok etkin çalışmadığı yönünde eleştiriler getirildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ama ben Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nin bu anlamda yapmış olduğu çalışmaları takdirle karşılıyorum. Bu anlamda mevcut yapısal sorunları elbette Merkez Bankasının politikaları çözemez. İşte bu nedenle AB eskisinden çok, çok daha fazla yapısal reformlara öncelik veriyor. AB'ye üye ülkeler içerisindeki yapısal reformları sağlamaya çalışıyor. Düşük faiz oranları, düşük maliyetli finansman, aynı zamanda sıfıra yakın, sıfır faiz oranlarının olması, bütün bunlar tabiki büyümeyi destekliyor ama aynı zamanda buna ek olarak üye ülkelerin de kendilerini modernize etmesi lazım. Yapısal reformlara ağırlık vermesi lazım. Çünkü mesela rekabet edebilirlik açısından baktığımızda istediğimiz düzeyde değil rekabet gücü. O yüzden bu süreç içerisinde rekabet edebilirliği artırmaya yöneliyoruz, odaklanıyoruz. İşte ancak bu şekilde sürdürülebilir büyümeyi sağlayabiliriz, hem orta vadede hem uzun vadede."
Çalışma grubu oluşturulması
Türkiye ve AB arasındaki işbirliğinde belli alanların olup olmadığının sorulması üzerine de Katainen, yatırımda işbirliği konusunda özel sektör yatırımlarını destekleyebileceklerini söyledi.
Katainen, bu doğrultuda uluslararası finans kuruluşlarının yardımını alabileceklerinin altını çizerek, Avrupa Yatırım Bankasının, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının (EBRD) geçen birkaç yıl içerisinde Türkiye'de son derece etkin çalıştıklarını ve özel sektör yatırımlarını desteklediklerini kaydetti. Özellikle iki alanda işbirliği yapılabileceğine dikkati çeken Katainen, bunlardan birinin kamu sektöründe enerji güvenliğinin artırılması olduğunu vurguladı.
AB ve Türkiye arasında daha fazla enerji bağlantılarına yatırım yapmaya ihtiyaç olduğunu belirten Katainen, bir diğer alanın da ulaştırma olduğunu söyledi. Katainen, "Bugün yapılan görüşmeler sırasında 'Bir çalışma grubu oluşturabiliriz' diye konuştuk. Bu çalışma grubu ile birlikte yapılan çalışmalar sayesinde her iki tarafın katkı sağlayabileceği, yatırım yapabileceği ve bu yatırımların organize edilebileceği bir öncelik alanları tespit edebiliriz diye düşündük. Böylece AB ve Türkiye arasındaki ticaretin desteklenmesi artırılması ve daha etkin hale getirilmesi mümkün olabilecektir. Özellikle iki öncelik alanı olarak 'Enerji ve ulaştırma' diyebilirim" değerlendirmesinde bulundu.
"Kalifiye işgücünü bir mıknatıs gibi düşünün"
Katainen, bunun yanı sıra yapısal reformlara çok büyük önem verdiklerinin altını çizerek, beşeri sermayenin önemine dikkati çekti.
Öğretmenlerin eğitilmesinin, mesleki eğitimin çok önem arz ettiğini vurgulayan Katainen, Türkiye'nin bu bağlamda çok güzel uygulamalara sahip olduğunu belirtti.
Katainen, AB üyesi ülkelerin de aynı reformları gerçekleştirdiğini ifade ederek, bunun özellikle sosyal adalet ve verimliliğin artırılması açısından çok önemli bir konu olduğunu söyledi. Bunun diğer bir ifade ile "refah yaratmak" anlamına geldiğini dile getiren Katainen, diğer önemli noktanın da rekabet edebilirliğin artırılması olduğunu vurguladı.
Kalifiye işgücünün olmasının doğrudan yabancı yatırım için çekim gücü olacağını belirten Katainen, "Bir mıknatıs gibi düşünebilirsiniz. Türkiye'de çok ciddi bir piyasa, pazar var. Nispeten genç bir nüfusunuz var. Devamlı bu nüfusun oluşturduğu işgücünün kalifikasyonlarının, yeteneklerinin artırılması hem ticaret hem yatırım açısından çok önemli olacaktır" diye konuştu.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen, Türkiye’nin yapısal reformlara yönelik çalışmalarına ilişkin, "Bazen Avrupa Birliği (AB) içindeki üye ülkelerimizin de keşke böyle reform listeleri olsa diye düşünüyorum." dedi.
Katainen, ilk kez Türkiye'de gerçekleştirilen ve iki gün süren Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantılarının sonucuna ilişkin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile ortak basın toplantısı düzenledi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin, bu etkinlikte standartları çok yüksek bir noktadan belirlediğini ifade eden Katainen, Avrupa'daki toplantıda, buradaki bütün pozitif şeyleri devam ettirmeye çalışacaklarını söyledi. Katainen, bu toplantılarla Türkiye'nin katılım sürecini daha da güçlendirmek ve canlandırmak istediklerini, bunun yanı sıra karşılıklı ticarete ve ilişkilere katkı sunacak somut noktaları tanımlamayı ve yatırım ilişkilerini daha da derinleştirmeyi amaçladıklarını belirtti.
İstanbul’da özel sektör temsilcileriyle verimli ve açık görüşmeler yaptıklarını da anlatan Katainen, "Hem Avrupa'dan hem de Türkiye'den firmalar çok açık bir şekilde politik açıdan beklentilerini ortaya koydular. İş ortamının, ticaret ve yatırım ilişkilerinin daha iyi hale getirilebilmesi için ne yapılması lazım, bunları bizlerle paylaştılar. Onlar tarafından önceliklendirilen bir konu da Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesiydi." diye konuştu.
Türkiye ile yapılan vize anlaşmasını hatırlatan Katainen, Türkiye'nin bütün kriterleri yerine getirmesi durumunda AB'nin kendi üzerine düşeni yapacağını söyledi.
Katainen, Türkiye’nin yapısal reform ajandasına da değinerek, “Çok somut bir şey bu, çok kapsamlı ve şunu da söylemem gerekiyor ki bazen AB içindeki üye ülkelerimizin de keşke böyle reform listeleri olsa diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Yapısal reformların hazırlanmasının zorluğu yanında, uygulamaya geçirilmesinin daha fazla çaba gerektirdiğine dikkati çeken Katainen, "Bütün bu reformları uyguladığınızda Türkiye, tamamıyla farklı pazar, farklı bir ekonomi haline gelecek. Şu andaki ile kıyaslandığında ki şu andaki büyüme hızı zaten oldukça pozitif bir noktada, ama ekonomi çok daha sağlam olacak, çok daha fazla Türk insanı iş bulacak. Bu da en önemli şey." değerlendirmesinde bulundu.