Şimşek:Bankacılığın kârlılık oranlarında kritik eşiğe geldik
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Bankacılığın karlılık oranında artık kritik eşiklere gelmiş durumdayız" dedi
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, finans sektöründe ihtisas mahkemelerine açık ve net ihtiyaç olduğunu belirterek, "Çünkü bazı uygulamalar maalesef birçok alanda olduğu gibi yargıdaki aksaklıklardan da kaynaklanabilmektedir. Yani düzenlemeden amaçlanan ile uygulamada ortaya çıkan farklılık bunu kısmen yansıtmaktadır" dedi.
Şimşek, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 59. Genel Kurul Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, toplantıya katılan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben'in bankacılık sektörünün sorunlarını ortaya koyduğunu belirterek, taleplerinin son derece makul olduğunu kaydetti.
Bankacılık ve finans sektörünün reel sektör ile et ve tırnak gibi birbirinden ayrılmaz olduğunu ifade eden Şimşek, sorunlara bakarken rasyonel bir zeminde yaklaşılması gerektiğini söyledi.
Şimşek, son yıllarda sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada finans ve bankacılık sektörüne bakış açısının bir miktar olumsuz olduğunu anlatarak, "Yapılan düzenlemelerin etki analizi yapılacak bunların sonucunda tekrar düzenleme gerekiyorsa düşünülmesi gerekir" diye konuştu.
Bugün öğleden sonra hükümet programı üzerine Ankara'da müzakereler olacağını, bu sebeple konuşmasının ardından hemen Ankara'ya döneceğini bildiren Şimşek, sözlerine şöyle devam etti:
"İki temel hedefimiz var. Birincisi Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler grubuna taşımaktır. Türkiye alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna yükseldi. Bu önemli bir başarıdır ama bu yetmez, reformlarla, yapısal dönüşüm ile Türkiye'yi yüksek gelir grubu ülkeler arasına sokacağız. Bununla birlikte olay sadece kişi başına gelir değil, insani gelişmişlik de önemli. Türkiye'yi en yüksek insani gelişmişlik sağlamış ülkeler grubu arasına sokmak istiyoruz. Bu iki hedef kapsamlı çalışma gerektiriyor. Büyüme her şeyin ilacı, yatırım, istihdam temel. Büyüme stratejimizde 5 temel eksen var.
Bu eksenlerden biri makro ekonomik istikrardır, bu olmazsa olmazdır. İstikrar, öngörülebilirlik, güven ortamı olmadan sürdürülebilir yüksek büyümeyi, kalıcı refah artışı sağlamak çok zordur. Makro ekonomik istikrar olmazsa olmaz. Bunu güçlendirmek birinci temel eksenimizdir. Bu beraberinde daha yüksek tasarruf, istihdam, yatırım ve refah artışını getiriyor. İkinci temel eksenimiz beşeri sermayenin geliştirilmesi ve işgücü piyasalarının etkin hale getirilmesidir."
Şimşek, büyüme stratejisinin üçüncü ekseninin de teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması olduğuna işaret ederek, "Katma değer zincirinde Türkiye arzuladığı noktada değildir, Ar-Ge ve inovasyonu önceliklendirmemiz lazım. Dördüncü temel eksenimiz fiziki alt yapının iyileştirilmesidir. Türkiye bu noktada çok mesafe kat etti" diye konuştu.
OSB'lerin limanlarla bağlantısının daha ucuz olan demiryolu bağlantılarıyla güçlendirilmesinin ve ulaştırmadan lojistiğe geçilmesinin önemini vurgulayan Şimşek, büyümenin en temel eksenlerinden biri kurumların kalitesinin iyileştirilmesi olduğunu kaydetti.
Şimşek, kurumların kalitesinin büyüme stratejisinin çok önemli bir eksenini oluşturduğunu bildirerek, "Büyüme stratejimizin 5 temel ekseni var. Bunları önümüzdeki dönemde büyümeyi destekleyici noktaya getirmede kapsamlı reform programımız ve yol haritamız var. Bu nedenle çok güçlü bir şekilde reformlara ve uygulamalara kaldığımız yerden devam edeceğiz. Genel anlamda finans sektörü, sermaye piyasaları bu stratejimizin önemli bir bileşenidir" diye konuştu.
"Zamanla cari açığı sıfırlama noktasına gideceğiz"
Başbakan Yardımcısı Şimşek, 2009 yılında küresel merkezleri endeksinde 77 merkez arasında 72'inci sırada olan İstanbul'un 2015'te 45'inci sıraya yükseldiğini anımsatarak, strateji ve eylem planlarının uygulanmasında ciddi mesafe kat ettiklerini söyledi.
Bunun devam etmesi gerektiğini ve edeceğini dile getiren Şimşek, Türkiye'nin tasarruf açığı olduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin uluslararası normlarda kurumlarıyla, uygulamalarıyla çaba içine girdiği zaman karşılığını aldığını ifade eden Şimşek, ülkede refahın arttığını bildirdi.
Mehmet Şimşek, finans sektörünün GSYH içindeki payının yüzde 3,5 civarı olduğunu dile getirerek, "Bu rakamın önümüzdeki program dönüme sonunda yüzde 6'lara doğru çıkmasını bekliyoruz. Aslında finans sektöründe de katma değer oldukça yüksek. Bu yüzden finans sektörünün, özellikle sermaye piyasalarının derinleşmesi, güçlenmesi Türkiye'nin büyüme stratejisinin önemli bir bileşenidir" diye konuştu.
Türkiye'nin cari açığına değinen Şimşek, yapısal reformlarla bu açığı çok daha yönetilebilir bir düzeye, zamanla da sıfırlama noktasına gideceklerini, gidene kadar da bu süreci yönetmeleri gerektiğini vurguladı.
"Bankacılık sektörünün dönüşümü başarı hikâyesidir"
Şimşek, bankacılık sektörünün bazı düzenlemelerden şikâyetçi olabileceğini, bunu saygıyla karşıladıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak yüzde 30-40 kredi genişleme hacminin de sürdürülemez olduğu bir gerçektir. Türkiye o günlerden yumuşak inişi gerçekleştirdi. Bugün gelinen nokta belki öngörülenin ötesine geçmiştir. Tabii ki bankacılık sektörü imkânları çerçevesinde reel ekonomiyi destekleme noktasında önemli bir fonksiyon görmüştür ve dönüşüm anlamında büyük başarı hikâyesidir. Arkadaşlarımız gösterdiler eskiden hazinenin borçlanma ihtiyacı o kadar yüksekti ki Türkiye'nin açıkları o kadar büyüktü ki. Bankacılık sektörü dışardan hazineye kaynak yetiştirmeye çalışıyordu. İşin özü buydu. Yani önemli ölçüde hazinecilik, biraz da ilgili, ilişkili gruplara bir miktar kredi. 1990'lı yılların resmi bu değil miydi? Ondan dolayı 2001'i yaşamadık mı?"
Şimşek, şu anda tam tersi bir noktada olduklarını kaydederek, bankacılık sektörünün kaynaklarının yüzde 75'ini kurumlara, KOBİ'lere kredi olarak verdiğini, bunun da Türkiye'ye büyüme, istihdam, aytırım olarak döndüğünü söyledi. Şimşek, "Dolayısıyla bankacılık sektörünün geldiği noktayı takdir ediyoruz" dedi.
"Bankacılıkta karlılık oranında kritik eşiklere geldik"
Başbakan Yardımcısı Şimşek, bankacılık sektörünün sağlıklı yapısının devam etmesinin çok kritik olduğunu ifade ederek, "Maalesef finansal okuryazarlık Türkiye'de sınırlı olduğu için, bankalar kar açıklıyorlar, 'Birinci çeyrekte şu kadar milyar kar ettiler'. Ondan sonra herkes diyor ki 'Ya bu kadar kar ettiler, biraz daha bunlar zapturapt altına alın'. Ancak işin gerçeği farklı." diye konuştu.
Özkaynağın, ne kadar kaynak, faaliyet üzerinden, ne kadar para kazanıldığının önemli olduğunu bildiren Şimşek, şöyle devam etti:
"Sermayeni reel olarak koruyabilmiş misin? Burada da artık kritik eşiklere gelmiş durumdayız. Karlılık oranı yüzde 11'in altında. Hazine'nin borçlanma faiz ortalamasına baktığınız zaman yani hiçbir şey yapmazsanız eskiden olduğunuz gibi Hazine'ye verseydiniz. O zaman bu kadar eleman neden çalıştıracaksınız, bu kadar riski neden alacaksınız. Onun için bizim sektörel yaklaşımımız sağlıklı, rasyonel bir söylem ve bir eylem bazında götürülmesi gerekiyor."
"Finans sektöründe ihtisas mahkemelerine ihtiyaç var"
Mehmet Şimşek, şunları kaydetti:
"Aslında finans sektöründe ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu açık ve nettir. Çünkü bazı uygulamalar maalesef birçok alanda olduğu gibi yargıdaki aksaklıklardan da kaynaklanabilmektedir. Yani düzenlemeden amaçlanan ile uygulamada ortaya çıkan farklılık bunu kısmen yansıtmaktadır. Düzenleme etki analizi her zaman için kritik bir alandır. Bütün uygulamalarda, uygulamalarda düzenleme etki analizi çok kritiktir. Bankacılık sektörü, finans sektörü bizim öncelikli dönüşüm alanlarımız içindedir. Ve reel sektörle olan ilişkiler güçlü olmalıdır ki Türkiye önünü görebilsin. Önümüzdeki dönemde atacağımız bazı adımlar var. İnşallah sisteme daha kalıcı, daha uzun vadeli kaynak oluşturmaya devam edeceğiz. Bu kaynakların da üretken alanlara ve Türkiye'nin geleceğine yatırılacağına inanıyoruz."