Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'de iftar programında konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: 

Cumhurbaşkanlığı makamı 10 Ağustos 2014 tarihinden beri milletin makamıdır, Cumhurbaşkanlığı da doğrudan milletin evidir. 

Cumhurbaşkanlığı'nın Çankaya Köşkü'nden Beştepe Külliyesi'ne taşınmasının asıl sebebi işte budur. Çankaya Köşkü sadece bir kişiye göre tasarlanmış bir mekandır. Orada böyle geniş toplantılar yapma imkanı yoktu, halbuki biz burada her ay en az birkaç defa muhtarlarımızla, işadamlarımızla, gençlerimizle velhasıl milletimizle buluştuğumuz toplantılar gerçekleştiriyoruz. 

Her gün milletimizle birlikteyiz, elhamdülillah. Şimdi artık burada bize 400-500 kişilik toplantılar yetmiyor. Buluşmalarımızı yakında inşallah tamamiyle temeli atılıp başladığımız kongre ve kültür merkezinde, 2200 kişilik gruplar halinde orada toplantılar yapacağız. 

Hemen onun altında kütüphanemizi yapacağız. İnşallah 5 milyon ciltlik bir kütüphaneye sahip olacağız. Bütün gençler gelip orada araştırmalarını, çalışmalarını yapabilecekler. Niye? Burası milletin evi, onun için. Burası külliye, onun için. 

Anayasa'ya aykırı hiçbir fiilimiz söz konusu değildir. Bununla birlikte mevcut durumun Anayasa'da tarif edildiğini söyleyebilmek de çok mümkün değildir. Aynı siyasi geleneklten geldiğimiz bir hükümet iş başında bulunduğu için, yakın mesai içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 

Yarın farklı anlayışlarda bir cumhurbaşkanı ve hükümetin iş başına gelmesi durumunda herhalde işler bu kadar kolay yürümeyecektir. Bu yeni yol, bizi yeni anayasa ile birlikte yeni yönetim sistemini tartışmaya zorluyor. 

Her alanda değişen, dönüşen, ileri giden Türkiye'nin bu konuda kısır tartışmalar içine hapsolmasını kabul edemeyiz. Dünyanın en ileri ülkelerine bakın, başkanlık sistemiyle yönetiyor. Parlamenter demokrasiyle geldiğimiz yer belli. Şimdi patinajdayız, bu patinajı aşmamız lazım. 

Siyasetin ve siyasetçinin görevi, ülkenin önünü tıkamak değil, tam tersine açmaktır. Bu milletin geçmişte kendi kavgalarına dalan siyasetçileri nasıl tasfiye ettiği unutulmamalıdır. 

Muhalefetin ülkenin tekerinin önüne taş koymaktan vazgeçmesi gerekiyor. 

Esasen Türkiye'nin tekerinin önüne taş koyma çabaları hiç eksik olmamıştır. Gün olmuştur bu darbeler, muhtıralar olarak karşımıza çıkmıştır. Gün olmuştur sağcı, solcu, mezhep, köken diyerek milletimiz birbirine düşürülmeye çalışılmıştır. 

Bu vatanı biz asla böldürtmeyiz. 

Şu ana kadar 700 kadar şehit verdik ama 8 bine yakın da teröristi etkisiz hale getirdik. 

Devlet içinde devlet olmaz. Ne demiştik, ininize gireceğiz. Ve girdik. Aileleri böldüler, milleti böldüler, anneyi evladından ayırdılar ve şimdi bak güvenlik güçlerimiz hepsini tek tek topluyor. Bizim tek devletimiz var, o da Türkiye Cumhuriyeti devletidir, başka yok. 

Koskoca AB, bizdeki mevcuda göre çok küçük sayılabilecek mültecinin yol açtığı krizi bile yönetemedi. Bizim tekliflerimiz kabul edilip, destek verilseydi bugün bölgede durum çok farklı olacaktı. 

Suriye'de bu katliama ortak olan herkes eninde sonunda hesabını verecektir. 

Esnaf, yani orta direk sosyal adaletin bel kemiğidir. 

İSRAİL İLE MUTABAKAT

2010 yılında Mavi Marmara'nın basılıp 10 vatandaşımızın şehit edilmesi hadisesinin ardından İsrail ile sorunlu bir döneme girmiştik. İki ülke arasındaki ilişkileri düzeltmek için ABD başta olmak üzere hep girişimler oldu.

Biz en başından beri 3 şartın yerine gelmesi gerekir dedim. Bunun 1.'si, İsrail bu eyleminden dolayı Türkiye'den resmen özür dilemelidir demiştim. 2013 yılında ABD Başkanı sayın Obama şahitliğinde İsrail Başbakanı bu özrü şahsen bana ifade etti. 

2. şartımız İsrail'in, masumların ailelerine tazminat ödemesiydi. Bu şart da 20 milyon dolar olarak rakamın kesinleştirilmesiyle yerine getirilmiş oldu. 

3. şartımız Mavi Marmara şehitlerinin amacı olan, bu uğurda canlarını verdikleri Gazze'de yaşayan Filistinlilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi noktasında ablukanın kaldırılmasıydı. Ya dedik limana bir elektrik enerjisi verilen gemi yerleştirelim, veya orada Almanların işlettiği santral var oradan elektrik, ve bunun da bütün şebekelerini biz Türkiye olarak yenileyeceğiz. Şimdi bu da kabul edildi. Su, malesef sıkıntı. 

Gıda, sağlık, konut gibi temel ihtiyaçlara kadar her alanda Gazze'ye yardım ulaştırılabilecek. Bayram öncesi 14 tonluk gemiyle inşallah Mersin'den yola çıkmak suretiyle Gazze'ye ulaştıracağız. 

Biz bugüne kadar ne Filistinlilerin hak ve hukuna halel getirecek hiçbir şartı asla kabul etmedik, etmeyiz. Gazze'deki Filistinlilere nefes aldıracak adımları inşallah süratle atacağız. Cuma günü az önce söylediğim gemi yola çıkıyor. İnşallah bu yardımların Gazze'ye teslim edilmesiyle Filistinli kardeşlerimiz ikinci bir bayramı yaşayacaklar. 

Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşmanın iki ülke ve Filistin için hayırlara vesile olmasını diliyorum, ekonomik ilişkiler de çok farklı bir şekilde gelişmeye başlayacaktır. Sayın Obama başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. 

Rusya ile de biliyorsunuz bir uçak krizi meselemiz vardı. Bu olumsuzluğu da ortadan kaldırmaya yönelik adımlarımızı attık. Gönderdiğim mektupta hem yaşanan hadiseden duyduğumuz üzüntüyü ifade ettim, hem de bölgesel iş birliği imkanlarını hatırlattım. 

Türkiye dostlarına güven sağlayan bir ülke olduğunu her zaman göstermiştir. Bu yakın komşumuzla da olan münasebetleri, özellikle stratejik düzeyde attığımız adımları geliştirmenin gayretine inanıyorum. 

 

HABERTÜRK