Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, "Bankaların kredi verme iştahındaki zayıflamadan bahsediliyor ama kredi talebinde de bir zayıflama var. Kredi talebi eğer böyle devam ederse, Türk bankacılık sisteminin gelecekle ilgili karlılıkta ciddi problemleri olabilir." dedi.

Aydın, "CEO Club Bankacılar Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, bankaların kredi verme iştahında zayıflama olduğu yönündeki tartışmalara işaret ederek, özellikle bu dönemde bu konudan çok fazla söz edildiğini ifade etti.

Aydın, şunları kaydetti:

"Aslında kredi talebinde de bir zayıflama olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu önemli bir süreç, bankaların öz kaynaklarını güçlendirebilmek için para kazanmaları gerekiyor. Bunun için de hacim yapmak, marjların daraldığı bir dönemde tek yöntem olarak kalıyordu. Bu yöntemi birkaç yıl uygulamıştık. Şimdi marjlar biraz daha iyi oldu ama kredi talebi eğer böyle devam ederse, Türk bankacılık sisteminin gelecekle ilgili karlılıkta ciddi problemleri olabilir.

Türk bankacılık sistemi aslında, teknoloji, risk iştahı, kredilendirme, krizleri yönetme anlamında kendini kanıtladı, iyi bir duruş sergiledi. Dünyadan ayrışmamız mümkün değil, her koşuldan etkilenilen bir ortam var artık. Makro ekonomik veriler Avrupa, ABD ve gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında çok ciddi farklılık arz ediyor. Bankacılık sisteminin duruşu ve iştahı olumlu olduğu halde son dönemde konjonktürel değil, yapısaldan kaynaklı problemleri sanki ülkenin problemi gibi biraz fazla gündemde tutuyoruz."

Aydın, 2016 yılının bu anlamda birbirine haksızlık etmeme yılı olması gerektiğinin altını çizerek, hiçbir öz kaynak kullanmaksızın, talebini kaale almaksızın, dünyanın büyüme trendlerini incelemeksizin iş yaptıklarını, hatanın insanlara mahsus bir şey olduğunu, yanlış ya da eksik yapmalarının mümkün olduğunu söyledi.

"Ama siz kendi yanlışınızı görmeden, kendi öz eleştirinizi yapmadan salt o hatayı iş ortağınıza yüklerseniz bu haksızlık olur." diyen Aydın, sıkıntıların baş gösterdiği dönemlerde ortaklıkların çatırdamaya başladığını, her şey iyiye gittiğinde süren dostlukların hava biraz bulutlandığında da devam etmesi gerektiğini aktardı.

Hüseyin Aydın, 2016 yılının bankacılık sistemi açısından kendini bir kez daha yenileme, riskleri yönetme konusundaki yetkinliğini biraz daha artırma yılı olarak nitelendirerek şöyle devam etti:

"İş ortağımız reel sektörün de bu konuda kendisini krizlere karşı daha dirençli hale getirdiği bir yıl söz konusu. Daha rekabetçi, daha mücadeleci, sadece İstanbul ve Türkiye için değil, dünya için üreten, marka olabilen firmalar için bir geçiş yılı olduğunu düşünüyorum. Ne kadar pasifte güç elde eder, kaynak bulursak bulunan kaynağın aktifte değerlendirmesini yapmak gerek. Pasifi aldığımızda elimizde tutarsak, bu bizim elimizi yakar. Ama bu konudaki talebin devamı gerekiyor. 2016 yılında bizim iştahımızda herhangi bir azalma söz konusu değildir ama kredi talebinde belirgin, küçükte olsa bir azalma var. Bankacılık sektörü dün olduğu gibi bugün de, yarın da Türkiye'nin büyümesine katkı vermeye devam edecektir."

"Bir şey olacak diye sürekli karalar bağlamanın anlamı yok"

TBB Başkanı Aydın konuşmasında 2017 yılına ilişkin görüşlerini de paylaştı. Kötüyü konuşurken iyileri kaçırmamak gerektiğini belirterek, "Olacak olan olacaktır. Bir şey olacak diye sürekli karalar bağlamanın hiçbir anlamı yok. O yüzden gelecek elbette daha iyi olacak. Sorun olursa onları çözecek yetkinlikleri de kazanacağız." dedi.

Türkiye'nin gelişmiş ülkelere kıyasla daha çabuk çözüm ürettiğini, daha çabuk entegre olduğunu anımsatan Aydın, klasik olmakla birlikte Türkiye'nin diğer ülkelere genç nüfus, girişimcilik ruhu, bankaların iştahı gibi avantajlarının olduğunu anlattı.

Aydın, ABD'deki likidite sorununa işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Banka da vermiyor, öbürü de almıyor. Bizde olsa o para mutlaka bir yolunu bulup satarız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Hiç kimse bize 'Para olsa bende acayip yatırım yaparım' demesin. İşte orada var olmuyor, demek ki talepte olması gerekiyor. Bilançoyu her iki tarafı dikkate alarak yapmamız lazım. Ayrımcılık yapmamız lazım. Türkiye'de siyasi istikrar da var, güçlü bankacılıkta var. Bir takım tartışmaların oluşu, siyasi tercih olmadığı anlamına gelmiyor.

Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 50'nin üzerinde istikrarı sağlayan bir siyasi yapılanma yok. Siyasi tartışmalar, siyasi istikrarın pekişmesi için yapılması gereken tartışmalardır belki, 'Bunlar niye yapılıyor?' demememiz lazım. Bize ait bir sorunu toplumun genel sorunu olarak yansıtmamamız lazım."

Aydın, Ziraat Bankası özelinde yaptığı öngörüde, "Genel çerçevenin, bankacılık sistemi ortalamasının biraz daha üstünde bir büyümeyi gerçekleştireceğiz. Bu gerçekleşmeyi yaparken bilançonun pasifine mutlaka özen göstereceğiz, daha sonra herhangi bir risk almamak için gereken bütün gayreti göstereceğiz, ülkedeki genel dengeleri, regülasyonu mutlaka dikkate alacağız. Eğer bu yaptığımız benzer projeler, altyapı projeleri gelirse yine gerek yerel bankalarla gerek uluslararası bankalarla bu projelerin finansmanı için gereken gayreti göstereceğiz" dedi.

" 5-7 kişilik şubelere dönüşeceğiz"

Ziraat Bankası'nın ve bankacılık sisteminin dijital yatırımlarına ve dijital gelişimine de değinen Aydın, dijitalde bir zamanlar kimsenin yapmadığı işlemleri, internetten elektrik, su gibi faturaların ödeme işlemini kendilerinin yaptığını anımsattı.

Aydın, dijital bankacılıkta yaptıkları çalışmalar hakkında katılımcılara bilgi vererek, şunları anlattı:

"Değişim ve dönüşümün ayaklarından biri dijital bankacılık. Bizim bir şubenin önünde 9-10 tane ATM görebilirsiniz hatta bazı ATM'lerimiz para çekmeli, bazıları sadece para yatırmalı. Niye yatırmalı, niye çekmeli onun analizini de biraz yapmamışız, kendimizi eleştiriyoruz. Tabi ATM ithal ediliyor, bu cari açık ve yapısal bir sorun. Bütün bunların çözümü dijitalleşme, bunu yapmaya çalışıyoruz.

5 katlı 250-300 kişinin çalıştığı Ziraat şubelerinden, 5-7 kişilik şubelere dönüşeceğiz. Bunu yaparken bu işten ciddi anlamda yararlanacağız. Altyapıyı ciddi şekilde kurguladık. Makul sayıda operasyoncu, ATM, teknolojiden yararlanılan, hatta şubeye gelmeden veya şubeye gelip personelle direkt temas olmadan hem operasyonel gideri, hem maliyetleri yönetmek, hem müşteriyi daha çok mutlu etmek için bunları yapmaya çalışacağız. Bizim banka memnuniyetin yanında bu işten büyük verimlilik elde edecek. Tabi risklerin de iyi yönetilmesi gerek."

"Ben hiç kimsenin yanlışını savunmak istemiyorum"

Toplantı kapsamında katılımcılardan gelen soruları da yanıtlayan Aydın'a, Başbakan Binali Yıldırım'ın bankalara yaptığı "Tefeciliği bırakın gerçek ekonomiye dönün." çağrısı hatırlatıldı.

Bu konu ile ilgili değerlendirmesi sorulan Aydın, sorunun zor bir soru olduğunun altını çizerek, ticaret yapan kişiler olarak eleştiriye açık olduklarını ve olacaklarını söyledi.

Eleştirinin dozajından ziyade bu eleştiriyi hak edecek davranışlar var mı yok mu, buna da bakılması gerektiğinin altını çizen Aydın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ben hiç kimsenin yanlışını savunmak istemiyorum. Genel müdürü olduğum bankanın da yanlışlarını asla savunmam. Dolayısıyla başkanı olduğum sektörün yanlışı varsa onu da savunmam. Biz geniş bir aileyiz, bu geniş ailede isteyerek veya istemeyerek müşterilerimizi rahatsız ettiğimiz davranışlar olabilir, tıpkı müşteriler bizi üzdüğü gibi bizimde üzdüğümüz ahval olabilir.

Bunu yapmamak için ciddi bir gayret gösteriyoruz. Birkaç arkadaşımızın yaptıklarından dolayı son derece başarılı bir sektörün, kendini iyi anlatamama problemini de çözmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette birlik olarak bunu yapalım ama her birimizin banka olarak da bunu yapması lazım. Bizi olumlu ya da olumsuz eleştirdiklerinde, hep yaptığımız iyilikleri hatırlatmakta istemiyoruz. Bizi güçlü kabul ettikleri için bu serzenişler fazla yapılıyor.

Benim genel müdürlüğünü yaptığım yerin patronu bizi eleştirebilir, patron hepimizi eleştirebilir. Kendi patronumuzun eleştirmesine karşı nasıl durulması gerekiyorsa, bu konuda biz de öyle duracağız. Mümkün olduğunca gerçekten iyi işler yapıyoruz, eksikte yapıyoruz oradan da bir eleştiri alacağız. Daha dikkatliyiz, en az eleştiri almak için her tür gayreti göstereceğiz."

 

AA