Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

ABD Merkez Bankasının (Fed) beklenen faiz artışının ardından uzmanlar, gelecek ay ABD başkanlığını devralacak Donald Trumpın söylem ve politikaları ile Fedin vereceği tepkilerin bundan sonraki süreç için piyasaların odağında yer alacağını belirtti.

Bu yıla 4 faiz artırımı öngörüsüyle başlayan Fed, 2016nın son Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında faizleri 25 baz puan artırarak 2015te olduğu gibi yılı tek faiz artışıyla tamamladı. Fed kararının piyasa beklentileri dahilinde olmasına karşın FOMCnin karar metni ve Fed Başkanı Janet Yellenın açıklamalarını daha çok "şahin" olarak nitelendiren yatırımcıların artan dolar talebi, dolar endeksini 2003ten bu yana en yüksek seviyesi olan 102,6ya taşıdı.

Uzmanlar, Fedin kararından daha çok, 20 Ocakta ABDde başkanlık koltuğuna oturacak Trumpın politikalarına ve çalışacağı ekibe ilişkin belirsizlikler ile 2017de faiz artışının beklentilerden hızlı olabileceğine ilişkin endişelerin piyasalarda volatiliteyi artırdığını belirtiyor.

"Fed, Trump politikalarını henüz satın almadı"

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fed üyelerinin tahminleri ve Yellen’ın durum değerlendirmesini "ilginç" bulduğunu ifade ederek, "Fed üyelerinin ekonomik tahminlerinin bir önceki raunda göre hemen hemen hiç değişmemiş olması, Fedin Trump politikalarını henüz satın almadığını gösteriyor." dedi.

Demiralp, Yellenın mali politikalarla ilgili "somut olarak atılacak adımların ne olduğunu bilmeden kararlarımızı oluşturamayız" ifadesine dikkati çekerek, gelecek dönemde Trump politikaları şekillendikçe Fed’in ekonomik tahminleri ve izlemeyi düşündüğü yol haritasının da değişebileceğini ifade etti.

Fedin dünkü faiz artışı ve 2017de beklenen faiz kararlarına gerekçe olarak para politikasının yarattığı ekonomik canlanmayı göstermesinin önemli olduğunu vurgulayan Demiralp, şunları kaydetti:

"Yani Fed, mevcut patikayı ve ekonomide beklenen iyileşmeyi açıklarken Trumpın politikalarından bir medet ummadığının net bir şekilde altını çizdi. Hatta bir soruya cevap verirken Yellen, geçmişte işsizlik çok daha yüksekken gevşek maliye politikası için çağrıda bulunduklarını ama mevcut şartlarda işsizliğin zaten yüzde 4,6 ya düştüğü bir ortamda buna çok da hacet kalmadığını ima etti."

"Fiyatlamaların daha negatif olmasının en önemli sebebi Trump ile ilgili belirsizliğin öne çıkması"

Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy da Fedin herkesin beklediği gibi faiz artırdığını ancak hem açıklama metninde hem de Yellenın konuşmasında verdiği detayların piyasanın beklentisi üzerinde bir "şahin duruş" sergilediğini, bu nedenle piyasa refleksinin beklentilerin aksine negatif olduğunu söyledi.

Paksoy, şöyle devam etti:

"Fiyatlamaların beklentilerden daha negatif olmasının en önemli sebebi 2017de faiz artırım miktarı beklentisinin 2den 3e yükselmesi değil, Trump ile ilgili belirsizliğin biraz daha öne çıkması... Bundan sonraki dönemde Fed ile Trumpın ilişkileri ve Trumpın söylediklerinin ne kadarını yapabileceği Fedin kendi içinde de bir belirsizlik unsuru... Bunu piyasaların iyi okuduğunu düşünüyorum. Artık Trumpın başkan olmasını bekleyeceğiz ve gelecek ABD verileri ile Trumpa bağlı Fed aksiyonlarını takip edeceğiz."

Dolar endeksinin 102,62 ile Mart 2003ten bu yana en yüksek seviyeye, ABD 10 yıllık faizlerinin de yüzde 2,60ın üzerine çıktığını belirten Paksoy, bundan sonraki süreçte gözlerin Yellen ve Trump ikilisinde olacağını vurguladı. Piyasalar için artık yeni bir sürece girildiğini ifade eden Paksoy "Trumpın söylediklerinin ne kadarını yapacağı, bunun enflasyona ne kadar baskı oluşturacağı belli bir süre daha faizler üzerinde baskı oluşturmaya devam edecek." dedi.

Böyle bir ortamda gelecek hafta yapılacak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) toplantısının her zamankinden daha önemli olacağını vurgulayan Paksoy, "Son toplantıda ölçülü bir faiz artışıyla piyasaları dengelemek için sıkı para politikasına vurgu yapan TCMBnin bu global ortamı okuyup ona göre karar almasını bekleyeceğiz. ABD 10 yıllıklar ve dolar endeksi böyle kaldıkça Dolar/TL deki baskının hafiflemesi adına bir faiz artışı gelip gelmeyeceği ve söylemleri her zamankinden önemli oldu." ifadelerini kullandı.

Gösterge tahvilde bir kez daha 7-8 yıldır geçilmeyen yüzde 11-12,5 bandı içine gelindiğini belirten Paksoy, "Gözler kur tarafında olacak ama öncelikle tahvil tarafının izlenmesi gerekir. Çünkü takip ettiğimiz piyasada oluşan faizin bu bandı koruması Türkiye için oldukça önemli. Bunun için de hem Merkez Bankasını hem de ekonomi yönetiminden gelecek açıklamaları izlemeye devam edeceğiz." diye konuştu.

"Fedin radikal bir para politikası adımı atması ihtimali oldukça düşük"

DenizBank Özel ve Yatırım Grubu Yönetmeni Orkun Gödek ise Fed kararlarında daha önceki dönemde takip ettikleri açıklamaların dışında farklı bir görüntüyle karşılaşmadıklarını, mevcut risk algısındaki bozulmanın artmasına yol açabilecek tek faktörün, 2017 yılına dair üyelerin faiz artışı beklentilerini 2den 3e revize etmesi olduğunu söyledi.

Bu ihtimalin de piyasa işlemcileri arasında beklenti dışı bir adım olmadığını vurgulayan Gödek, "Piyasa işlemlerinde ve yeniden portföy ayarlamalarında ön plana çıkan risk faktörü başlığı olan başkan Trumpın uygulayacağı ekonomi politikaları konusunda Fedin sergilediği duruşun bekle-gör olduğu kanaatindeyiz. Bize göre yılın ikinci yarısı öncesinde bu konuda Fedin radikal bir para politikası adımı atması ihtimali oldukça düşük. 2017 yılının haziran ayı sonrasında ise yönetimin politikaları şekillenmeye başladıkça atılabilecek adımlarda da somutlaşma görülebilir." şeklinde konuştu.

Gödek, ABD tahvil faizlerinin yukarı yönde hareket etmesinin bugünün değil, Eylül 2016 döneminden başlayan sürecin devamı olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bu kalem üzerinden gerçekleşen hareketin yukarı yönde sertleşmesi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke varlıklarında para çıkışı şeklinde portföy ayarlamalarına gidilmesinde ivmenin artmasına neden olabilir. Riskin takibi açısından işlemlerin yakından izlenmesi gerektiği düşüncemizi muhafaza ediyoruz. Sürecin devamı ise doların değer kazanma hareketini sürdürmesi şeklinde olabilir. Büyüme ve enflasyon beklentilerinde endişe duyulacak yukarı yönlü revizyonların olmaması ise FOMC üyelerinin gelecek yıla dair faiz artışı beklentilerini dengeleyebilir."

TLnin çapraz kur işlemlerinde değer kaybetmeye devam etmesi olasılığının, tek başına Fedin aldığı kararların değil, iç ve dış gelişmelerin bileşiminin bir sonucu olduğunu belirten Gödek, "Yurt içi kaynaklı negatif gelişmelerin tetikleyici olmadığı ortamda, küresel piyasalara paralel bir fiyat oluşumu beklentisi içindeyiz." dedi.

"Trump’a yönelik beklentiler önümüzdeki süreçte daha belirleyici olacak"

Destek Yatırım Araştırma Müdür Yardımcısı Adnan Çekçen, Fedin faiz artırım kararının piyasada uzun süredir fiyatlandığını ancak dünden itibaren Fedin faiz adımından ziyade, Fed üyelerinin tahmin ve beklentilerini yukarı yönlü revize etmesinin öne çıktığını kaydetti.

Yellen’ın açıklamalarında en çok dikkat çeken bölümün Trump’a yönelik ifadeler olduğunu belirten Çekçen, Trump’ın piyasalara olası etkilerinin üyeler tarafından tartışılmasının ve Yellenın, "Trump’ın politikalarını net olarak bilmediklerini, genişleyici mali politikaların uygulanması durumunda bunun Fed politikalarını etkileyebileceğini" söylemesinin önemli olduğunu vurguladı.

Çekçen, Yellen’ın piyasalarda belirsizlik olduğunu kabul ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Fed’in Trump’a yönelik beklentileri önümüzdeki süreçte daha belirleyici olacak. Trump’ın söylemlerini yerine getirmesi Fed’in duruşunu değiştirmesine neden olabilir. Yellen’ın Trump söylemleri sonrası, tahvil faizleri ve dolar endeksi yükseldi. Fed ve Yellen sonrası vadeli kontratlara göre, Fed’in 2017de 3 faiz artışı için olası ayların haziran eylül ve aralık olarak öne çıktığını görüyoruz."

AA