Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) attığı adımlar ile küresel piyasalarda azalan dolar talebine paralel 5 aylık düşüş trendini geçen ay sona erdiren TL, şubatta yüzde 3,54 değer kazandı.

SAXO Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, ABD seçimleri ile başlayan yükseliş sürecinde 3,94 zirvesini gören Dolar/TL tarafında, teknik ve temel kriterlere bağlı bir düzeltme hareketi olduğunu söyledi.

Paksoy, özellikle şubat ayı ile birlikte aşırı alımdan kaynaklanan teknik gereklilik ve TL'nin aşırı değer kaybından dolayı piyasada oluşan kısa vadeli bir miktar dengelenme isteği paralelinde bir teknik düzeltme süreci ve anlamlı bir geri çekilme hareketi oluştuğunu ifade etti.

Şubat ayına 3,80 seviyesinden giren dolar/TL'nin, 3,55'lere kadar uzanan bir geri çekilmeden sonra gelen tepki alımları ile geçen ayı tamamladığını belirten Paksoy, bu tepki yükselişinde 3,70 direncinin aşılamaması durumunda kısa vadede aşağı hareket ihtimalinin devam edeceğini kaydetti. Paksoy, 3,70 direncinin kalıcı olarak geçilmesi durumunda 3,80 seviyesinin ilk önemli psikolojik eşik olacağını bildirdi.

- "İçsel dinamikler dışında doların global seyri de önemli"

TCMB'nin kararlı, proaktif yönetimi ve adımları ile en azından dolar/TL'de kısa vade adına volatilitenin azaldığını ve "devamlı yükselen kur" algısının normalleştiğini gördüklerini ifade eden Paksoy, daha anlamlı ve kalıcı bir geri çekilme hareketi için içsel dinamikler dışında doların global seyrinin de önemli olmaya devam edeceğini söyledi.

Cüneyt Paksoy, yarın yurt içinde açıklanacak enflasyon verisinin TCMB'nin atacağı adımlar açısından oldukça önemli olacağını vurgulayarak, son dönemde kur artışı, enerji fiyatları ve gıdanın baz etkisiyle belirli bir artış sürecine giren enflasyon tarafında yaşanacak gelişmeler ve TCMB'nin adımlarının önem taşıdığını kaydetti.

Paksoy, şöyle devam etti:

"Bundan sonra içsel olarak kur tarafında yaşanan yükselişin dengelemesi ve öngörülebilir bir bant içinde dalgalı bir seyir izlenmesi adına, potansiyel risk priminin dengeli gitmesi adına, siyasi süreç, TCMB kararları, hükümetin yapısal reform kararlılığı, Varlık Fonu'nun yönetim ve etki süreci, enflasyon, büyüme ve cari açık gibi önemli veriler olarak öne çıkacaktır. Global tarafta ise ABD tarafından çifte etki, yani ABD Başkanı Donald Trump ve ABD Merkez Bankası (Fed) etkisi, dolar endeksi, faizler ve ABD 10 yıllıklar paralelinde global tahvil piyasası üzerinde etkili olmaya devam edecek gibi görünüyor."

Trump, Fed Başkanı Janet Yellen ve Fed üyelerinin konuşmalarının önemli olacağını vurgulayan Paksoy, Trump'ın parasal genişleme çabaları ve Fed'in sıkılaştırma politikalarına nasıl devam edeceği adına piyasaların bu konuşmalarda önemli detaylar arayacağını da söyledi.

- "Risklerin masadan kalktığını söylemek için erken"

Deniz Özel ve Yatırım Grubu Yönetmeni Orkun Gödek de TCMB'nin, en son 11 Ocak'ta haftalık repo ihalesi açmasının ardından hayata geçirdiği uygulamalar ile TL'nin açığa satılma durumunun tersine döndüğünü ve ciddi anlamda değer kazançları olduğunu ifade etti.

Gödek, ABD Başkanlık seçimi sonrasında Trump riskinin fiyatlanması ve gelişmekte olan ülke varlıklarından para çıkışının yeni yıl ile birlikte hız kesmesi sonucu beklentilerin ileri vadelere ötelendiğini, rüzgarın TL lehine de esmeye başladığını söyledi.

11 Ocak sonrasında BIST 100 endeksinin yüzde 20'lik yükseliş kaydederken, kurda da yüzde 7 düzeyinde artış olduğunu bildiren Gödek, kısa vadede TCMB politikalarının işe yaradığının görüldüğünü ancak orta ve uzun vade açısından risklerin tam anlamıyla masadan kalktığını söylemek için erken olduğunu ifade etti.

Bu ay veri takviminin bir hayli yoğun olduğuna işaret eden Gödek, Fed'in nasıl bir yol haritası ile yatırımcıların karşısına çıkacağı, Avro Bölgesi'ndeki seçimler, küresel enflasyon görünümü ve nisan ayında yapılacak Anayasa referandumunun mutlaka içeride de baskı unsuru olacağını bildirdi.

Ocaktan sonra bu ay TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı yapılacağını hatırlatan Gödek, "İlk çeyrek ile birlikte çift hane enflasyon ile karşılaşacağımız gerçeği, hemen hemen tüm kesimlerde kabul görmüş durumda. Enflasyon beklentilerinin bozulma riskiyle fiyatlamalara ne ölçüde dahil olacağını takip edeceğiz." dedi.

Türkiye için en önemli gündem maddesinin nisan ayında gerçekleşecek referandum olduğuna dikkati çeken Gödek, yatırımcı kesiminde süreç öncesinde kararsızlık ve likite dönüş olabileceğini söyledi.

Gödek, şubat ayının ikinci yarısından bu yana fiyatlamalarda gözlenen sıkışmanın mart ile kısmen çözüldüğünü belirterek, TL'nin değer kazancında ilerisi için dışarıda da doların değer kaybetmesi gerektiğini söyledi.

AA