Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Maliye Bakanı Naci Ağbal, 16 Nisan'daki halk oylamasına ilişkin, "Türkiye'nin olumlu bir hikayesi olacaksa, bu olumlu hikayenin adı referandumda 'evet' çıkmasıdır. Başka bir seçeneğin Türkiye için olumlu bir hikaye üretme imkanı yok." dedi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

Birçok kentte halk oylaması için çalışmalarda bulunduğunu ifade eden Ağbal, sahada büyük bir coşku olduğunu söyledi. Ağbal, referandum ve anayasa değişikliğine ilginin her geçen gün arttığını belirterek, son derece olumlu bir kampanya yürüttüklerini, doğruları söylediklerini dile getirdi.

Bakan Ağbal, anayasa değişikliğinin ülkenin geleceğine, istikrarına sağlayacağı katkıyı anlattıklarını vurgulayarak, meydanlarda, salon toplantılarında büyük bir teveccühle karşılaştıklarını, 16 Nisan yaklaştıkça bunun arttığını gördüklerini söyledi.

Vatandaşın ülkenin önünü açacak olumlu değişikliklere hep "evet" dediğine işaret eden Ağbal, "16 Nisan'da da Türkiye'de ihtiyaç duyulan değişimi, dönüşümü sağlayacak olumlu bir anayasa değişikliği yapıyoruz ve vatandaş bunu görüyor." diye konuştu.

Ağbal, bugün itibarıyla piyasalar dahil herkesin "evet" oylarının çoğunlukta olacağına yönelik genel kanaate sahip olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Başından beri piyasalar, analistler, referandum neticesinin 'evet' çıkacağına inandı ve bunu bekledi. Yapılan değişiklik genel itibarıyla Türkiye'de demokrasiyi, milli iradeyi güçlendiren, ülkenin ihtiyaç duyduğu değişimin önünü açan bir anayasa değişikliği. Piyasa her zaman bir ülkede güçlü siyasi ve ekonomik istikrar arar. Piyasa analistleri, yatırımcılar bir ülkeyle ilgili değerlendirme yaparken o ülkede öngörülebilirlik, güçlü ve meseleleri çözebilecek siyasi irade, reform yapabilecek güçlü sisteme sahip olup olmadığına bakarlar. Piyasa mantığıyla baktığımızda yeni sistemin getirdiği en önemli özelliklerden biri, siyasi meşruiyet tabanı son derece geniş, güçlü hükümet modelini getiriyor. Yasama organı da bu sistemde güçleniyor. Dolayısıyla piyasa böyle bir ortamı bekler, böyle bir ortamda o ülkenin daha fazla büyüyeceğini umar ve o ülkeye yatırım yapar. Onun için 16 Nisan'a giderken piyasa sadece sonucu tahmin etmiyor, aslında sonucun 'evet' çıkmasını da istiyor."

Ağbal, "evet" çıkması halinde kısa vadede Türkiye ile ilgili bütün ekonomik parametrelerin istikrar kazanacağını, belirsizliklerin ortadan kalkacağını, reform ve uyum yasalarının çıkacağı dönemin başlayacağını söyledi.

16 Nisan sonrasında kur, faiz oranları, ekonomik büyüme, yatırım harcamaları ve Türkiye'ye gelecek sermaye bakımından kısa vadede olumlu etkilerin görüleceğini belirten Ağbal, "Piyasa da bunu istiyor. Türkiye'nin olumlu bir hikayesi olacaksa bu olumlu hikayenin adı referandumda 'evet' çıkmasıdır. Başka bir seçeneğin Türkiye için olumlu bir hikaye üretme imkanı yok. 17 Nisan'dan itibaren kanaatimce ekonomi siyasetin birinci gündemi olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Ağbal, orta ve uzun vadede yapısal reform ihtiyacının devam ettiğini, 16 Nisan'ın atlatılmasıyla ihtiyaç duyulan reform niteliğindeki düzenlemelerin art arda yapılacağını, ekonominin üretim tarafını güçlendirecek adımların süratla atılacağını vurguladı.

Ekonominin canlandırılmasıyla ilgili çok sayıda karar aldıklarını hatırlatan Ağbal, şunları kaydetti:

"Bu kararlarla ilgili bir değerlendirme yapıp önümüzdeki aylara, özellikle 2017-2018 yıllarına ilişkin ekonomideki canlılığı tutacak, güçlendirecek ilave teşvik ve destekleri konuştuğumuz günler olacak. 17 Nisan'dan itibaren Türkiye gündeminin birinci sırasına ekonomi oturacak. Ekonominin de 2 temel ayağı olacak, birincisi reform, ikincisi ekonomik canlanmayı daha da güçlendirecek yeni destek ve teşviklerin geliştirilmesi."

Türkiye ekonomisinin geçen yılın son çeyreğinde temellerinin sağlam olduğunu gösterdiğini dile getiren Ağbal, 2017'de büyüme oranının daha yukarıda olması için ihtiyaç duyulan ilave destek ve teşvikler üzerinde de duracaklarını bildirdi.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Yeni sistemde cumhurbaşkanının kendiliğinden kararname çıkarma yetkisini kullanarak asgari ücreti belirlemesi asla söz konusu değil." dedi.

Referandum sürecinde, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından 18 yaşında milletvekili olacakların emekli maaşına hak kazanacağı, asgari ücretin kaldırılabileceği gibi bir çok iddianın gündeme getirildiğine işaret eden Ağbal, "Sosyal Sigortalar Kurumunda (SSK) genel müdürlük yapmış ve emeklilik mevzuatını herkesten iyi bilmesi gereken bir siyasi parti liderinin bunları bilmemesi kabul edilemez." diye konuştu.

Ağbal, emeklilik sisteminde yaş ve prim ödeme gün sayısı gibi bir çok parametre bulunduğunu belirterek, "Sosyal güvenlik mevzuatında kişinin emekliye ayrılacağı tarihte, geriye dönük tüm ödemeleri dikkate alınıyor. Hangi statüde, nereden prim ödemiş tek tek ona bakılıyor. Dolayısıyla şu andaki sosyal güvenlik mevzuatına göre, 20 yaşında milletvekili olmuş bir kişi, bir dönem orada çalıştı diye milletvekilliğinden emekliye ayrılmayı kesinlikle haketmiyor. Bu kadar net." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, Türkiye'de hukuk sisteminde önemli değişiklikler getirdiğine dikkati çeken Ağbal, hükümetin, ülkenin sorunlarını çözebilmek için kararname çıkarma yetkisiyle donatıldığını, ancak bu konuda çok önemli sınırlamalar getirildiğini ifade etti.

Ağbal, herhangi bir konuda yasal düzenleme olması durumunda, hükümetin kararname çıkararak onu değiştirmesinin mümkün olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bugün Türkiye'de asgari ücretin nasıl belirleneceği özel yasayla düzenlenmiştir. Her yıl aralıkta Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanıyor. İçinde sosyal taraflar, hükümet ve işveren tarafı var. Bu komisyon tarafından müzakereler sonucunda mutabakata varılıyor. Yeni sistemde cumhurbaşkanının kendiliğinden kararname çıkarma yetkisini kullanarak asgari ücreti belirlemesi asla söz konusu değil."

- "Aklın sınırlarını zorlayan açıklamalar bunlar"

Yeni sistemle, cumhurbaşkanının tüm muhtarları görevden alabileceği yönündeki iddialara da değinen Ağbal, muhtarların nasıl seçileceğinin ve görevlerinin nasıl biteceğinin kanunla açık ve net şekilde düzenlendiğini ve cumhurbaşkanının muhtarları görevden almasının hukuken mümkün olmadığını dile getirdi.

Ağbal, siyaseti ahlaki temeller ve doğrular üzerinden yapmak konusunda herkesin dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Aklın sınırlarını zorlayan açıklamalar bunlar. CHP temsilcilerinin ifade ettikleri hususların hepsinde açıkça anayasa değişikliğine aykırı açıklamalar var. Biz bunu söyleyelim, onlar yalanlamaya çalışsın, anlayışıyla hareket ediyorlar. Siyasette ahlak ve erdem her şeyin üzerinde değil mi? Neden vatandaşın aklıyla alay etmeye kalkıyorsunuz? Ne asgari ücret, ne muhtarlar, ne başka bir konu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinden yalan bir propaganda sürdürüyorlar. Vatandaş da biliyor bunların yalan olduğunu. Herkesi siyasi ahlak ve siyasi erdeme davet ediyorum."

- "Bütçe hakkı güçlendirildi"

Yeni dönemde muhalefetin olmadığı bir bütçe sürecinin kurgulandığı yönündeki eleştiriler anımsatılması üzerine Ağbal, hiçbir şekilde gerçekliği olmayan bir takım açıklama ve değerlendirmeler yapıldığını söyledi.

Ağbal, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki değişime paralel şekilde, Bakanlar Kurulunun bütçe yapma yetkisinin cumhurbaşkanlığı başkanlığındaki hükümet tarafından kullanılacağını ifade ederek, bütçeleri Meclisin yapması ilkesinin korunduğunu, hatta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nun yapısının çok daha demokratik bir noktaya getirilerek bütçe hakkının güçlendirildiğini belirtti.

Yeni yıl başladığı halde Bütçe Kanunu'nun kabul edilmemesi halinde mevcut anayasada bir boşluk doğduğunu anlatan Ağbal, yeni anayasada böyle bir durumda Bütçe Kanunu kabul edilene kadar ara dönemde hükümetin ne kadar harcama yapacağına anayasa ile yetki verildiğini kaydetti.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, mali disiplinle ekonomiye destek verme arasındaki dengeye sonuna kadar dikkat ettiklerini belirterek, "Onun için mali disipline devam edeceğiz." dedi.

Ağbal, yılın ilk çeyreğinde bütçede nasıl bir performans beklendiği sorusunu yanıtlarken, AK Parti hükümetlerinin ekonomi politikasının en temel amaçlarından birinin mali disiplini kararlı bir şekilde sürdürmek olduğunu, son 14 yıldır Türkiye'de mali disiplinin önceki dönemlerle mukayese edilmeyecek kadar sürekli ve sürdürülebilir noktalara taşındığını söyledi.

AK Parti iktidara geldiğinde yüzde 10'un üzerinde olan bütçe açığının milli gelire oranının, son 5 yıldır yüzde 1 düzeyinde bulunduğunu dile getiren Ağbal, mali disiplinden asla vazgeçmeyeceklerini bildirdi.

Maliye politikasının, konjonktürel gelişmelere bağlı olarak ekonomik büyümeye destek vermeyi de üstlenmek zorunda olduğuna işaret eden Ağbal, geçen yıl 15 Temmuz'daki darbe girişimi, Suriye ve Irak'taki gelişmeler, terör tehdidi, turizmdeki sıkıntılarla ABD seçimleri sonrası küresel dalgalanmalardan etkilenen Türkiye'de, maliye politikasının, olumsuz gelişmelerin etkisi altındaki ekonomiye destek ve güç vermesi gerektiğine dikkati çekti. Ağbal, "Bu noktada dönüp baktığımız zaman Türkiye olarak mali disiplinde, geldiğimiz nokta son derece iyi. Yüzde 1 düzeyinde bütçe açığıyla karşı karşıyayız." dedi.

Naci Ağbal, son çeyrekte sabit sermaye yatırımlarının toparlandığını, özel tüketim harcamalarının yüzde 5,7 arttığını dile getirerek, "Maliye politikasındaki mali disiplinle ekonomiye destek verme arasındaki dengeye, Türkiye olarak sonuna kadar dikkat ediyoruz. Onun için mali disipline devam edeceğiz. Geçici vergi indirimleri, harcama artışları yapacağız ama Türkiye'nin orta vadede yüzde 1'ler düzeyinde giden dengesini değiştirmeyeceğiz. Yapısal bütçe dengesini tutacağız ve koruyacağız." ifadelerini kullandı.

- "Ekonomiyi büyüteceğiz"

Bu yılın bütçe gerçekleşmelerinde ilk iki ayda 4,5 milyar liralık bütçe fazlasının olduğunu anımsatan Ağbal, şu anda bütçenin kontrollü bir şekilde hedefler doğrultusunda devam ettiğini bildirdi.

Ekim ayına ertelenen, şubatta alınması gereken yaklaşık 3,3 milyar liralık Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim alacağı, 4,5 milyar liralık bütçe fazlasına eklendiğinde, 7,9 milyar liraya yakın bütçe fazlasının olduğunu dile getiren Ağbal, 2016 Ocak-Şubat döneminde 6,6 milyar lira bütçe fazlasının olduğunu, bu sene şubat bakımından toplamda, geçen seneden daha iyi bir bütçe performansına sahip olunduğunu söyledi.

Martta da bütçe dengesi ve harcamaların bir miktar yukarı gideceğini belirten Ağbal, "Netice itibarıyla onun alt kırılımlarına bakıldığında ilk aylardaki prim ertelemeleri ve birtakım ekonomiyi destekleyen düzenlemelerin yansıması olarak karışımıza çıkacak ama sonraki aylarda, özellikle ikinci yarıdan itibaren tahsilini ertelediğimiz alacaklar, tahsil edilmeye başlandıkça, bütçe dengesindeki negatif yönlü değişim, aşağı doğru gelmeye başlayacak. Biz, bu sene maliye politikasını, ekonomiyi desteklemek üzere mali alanımız imkanında bir araç olarak kullanacağız ve ekonomiyi büyüteceğiz. Ekonominin küçüldüğü bir ortamda bütçe dengesi daha da kötüleşir. Önemli olan ekonomiyi büyütmek, ekonomiye destek vermek ve ekonominin kılcal damarlarındaki büyüme potansiyelini harekete geçirmek." değerlendirmesine bulundu.

- "Vergi indirimleri ekonomiye olumlu yansıdı"

Ağbal, mobilya ve beyaz eşyada vergi indirimlerinin piyasaya etkilerinin sorulması üzerine, bu indirimlerin vatandaşa ve piyasa olumlu yansıdığını söyledi.

Söz konusu indirimlerle ilgili olumlu geri bildirimler aldıklarını belirten Ağbal, "Sadece bu sektörler değil, bu sektörlerle etkileşim halinde olan bütün sektörler de bu indirimden olumlu etkilendi. Rakamlar da bunu söylüyor. Beyaz eşyada yüzde 40, mobilyada yüzde 15'in üzerinde satışlar arttı. Vergi indirimleri ekonomiye olumlu yansıdı, bunu gördüğümüz için bu vergi indirimlerinin sürelerini 30 Eylül'e kadar uzattık." diye konuştu.

Ağbal, şu ana kadar almış oldukları tedbirlerin ekonomide moralleri düzelttiğini ve taşların yerine oturmasını sağladığını ifade etti.

- KOSGEB ve KGF destekleri

Ağbal, son dönemde Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden işletmelere sağlanan teminat ve kredi imkanının piyasalarda olağanüstü etki yapmaya başladığını belirterek, "Hatırlarsanız 2017'ye girerken bankalarda bir karamsarlık hakimdi ama bugün bankacılıkla ilgili bütün beklentiler olumluya döndü. Bankaların bu sisteme destek verdiğini görüyoruz." ifadesini kullandı. KGF ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) desteklerinden yararlanan işletmelere ilişkin bilgi veren

Ağbal, şunları kaydetti:

"Kredi Garanti Fonu üzerinden yaklaşık 157 bin firmaya 114 milyar liralık kredi imkanı sağladık. Bunun ekonomi üzerinde olumlu etkileri olacak. KOSGEB üzerinden evvelsi gün itibarıyla kredisini alıp cebine koyan 186 bin işletme var. Yaklaşık 56 bin işletmenin de bankada parası bekliyor. Üst üste koyduğunuzda 241 bin işletme KOSGEB kredisine erişmiş. Parasını cebine koyan 186 bin işletmenin KOSGEB'den aldığı kaynak 4,7 milyar lira, KGF üzerinden 114 milyar lira. Toplamda 118 milyar lira eder. Sadece ocak, şubat, mart aylarında prim ertelemeden dolayı işletmelerden almaktan vazgeçtiğimiz prim geliri tutarı 14 milyar lira, onu da koyun üstüne. Yeniden yapılandırmada ocak ve sonraki aylardaki taksitleri mayıs ve sonrasına erteledik. Nereden baksanız 10 milyar lira da oradan koyun. Bunları üst üste koyduğunuz zaman, hem bankacılık kesimi üzerinden hem kredi araçlarını kullanmak suretiyle hem maliye politikası ayağı üzerinden ekonominin büyümesine destek verecek güçlü bir nakit akışını sağlamış olduk."

Ekonomide işlerin olumluya dönmeye başladığını ifade eden Ağbal, ekonomik, tüketici ve reel kesim güven endeksleri gibi son açıklanan verilerile işletme ve tüketici kredilerinde önemli artış görüldüğünü söyledi.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, vergi ve prim borçları, trafik cezaları gibi birçok kamu alacağının yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa tasarısını halk oylamasının ardından TBMM'ye göndereceklerini ve başvuruları mayıs ayında alacaklarını belirterek, "Önceki yeniden yapılandırma kanununda olduğu gibi 36 aya kadar taksitlendirme imkanı olacak. 2016'daki yapılandırmaya müracaat etmemiş vatandaşlarımız için de bir şans veriyoruz." dedi.

Vergi ve prim borçları, para cezaları gibi pek çok kamu alacağının yeniden yapılandırılmasına dair düzenlemenin ayrıntıları hakkındaki bir soru üzerine Ağbal, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin hemen sonrasında TBMM'ye bir yeniden yapılandırma kanunu getirdiklerini hatırlattı.

Ağbal, darbe girişiminin ardından ekonomide bir miktar yavaşlama olduğunu, bu dönemde vatandaşların vergi ve prim ödemelerinde zorlandıklarını ifade etti.

Bu yılın başında, 2016'da hayata geçirilen yeniden yapılandırmanın taksit ödemelerinin mayıs ayı sonuna ertelenmesini öngören düzenleme yaptıklarını anlatan Ağbal, ayrıca bu yılın ocak-mart döneminde ödenmesi gereken sosyal güvenlik primlerini de yılın son çeyreğine ertelediklerini söyledi.

Ağbal, temmuz ayından itibaren başlayan dönemde tahsilat performansında gevşeme yaşandığına dikkati çekerek, "Bu dönemde oluşan vadesi geçmiş borçların bu yeniden yapılandırmaya dahil edilmesinde yarar var." diye konuştu.

- "Yasa tasarısını 16 Nisan'dan sonra göndereceğiz"

Yeniden yapılandırmaya konu alacakların tutarına ilişkin bilgi veren Ağbal, "Vergi tarafına baktığımız zaman, 2016 Temmuz ayı ile 2017 Mart'ı arasında oluşmuş yaklaşık 47 milyar lira vergi alacağı var ve 7,2 milyon vatandaşımızı ilgilendiriyor. Bunun içinde gelir, kurumlar, katma değer vergileri olduğu gibi Motorlu Taşıtlar Vergisi, trafik, idari para cezaları var. 2016'da yaptığımız yeniden yapılandırma kanunundaki kapsamda olan bütün kamu alacaklarını yeni yapılandırmaya da dahil etmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Sosyal güvenlik tarafında ise 2,9 milyon vatandaşı ilgilendiren 23,6 milyar lira birikmiş prim alacağı bulunduğunu anlatan Ağbal, bu borçları da yapılandırmaya dahil edeceklerini ifade etti.

Ağbal, toplamda yaklaşık 70 milyar lira vergi ve prim alacağını yapılandırmaya dahil edeceklerini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Planımız inşallah 16 Nisan'dan sonra hızlı bir şekilde Meclise yasa tasarısını göndereceğiz. Yasanın hızlı bir şekilde görüşülmesi ve kabul edilmesi halinde mayıs ayı içinde başvuruları alırız ve ondan sonra da ödemeler başlar. Aynı şekilde önceki yeniden yapılandırma kanununda olduğu gibi 36 aya kadar taksitlendirme imkanı olacak. 'Ben borcumu peşin ödemek istiyorum' diyen vatandaşımıza aynı şekilde peşin ödeme indirimi olacak ve vatandaşlarımız burada seçeneklerden hangisini istiyorsa 6 ay, 9 ay onları seçebilecekler. Burada 2016'daki yapılandırmaya müracaat etmemiş vatandaşlarımız için de bir şans veriyoruz. 'Ben bir önceki yeniden yapılandırmaya başvurdum ama ödememi zamanında yapmadığım için sistem dışına çıktım. Bu yeniden yapılandırmaya tekrar müracaat edebilecek miyim?' Evet. Bu vatandaşımız müracaat edebilecek."

- "Hiçbir şeyi affetmiyoruz"

Ağbal, düzenlemenin sadece "vadesi geçmiş borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin olduğunun altını çizdi.

Önceki kanundaki gibi matrah artırımı, vergi incelemelerine bağlı ihtilafların giderilmesi gibi konuların yeni yapılandırmada yer almayacağını belirten Ağbal, "Sadece ve sadece borçların yeniden yapılandırması olacak. Burada hiçbir şeyi affetmiyoruz. Bir kuruş vergi alacağını, hiçbir şekilde almama şeklinde bir düzenleme yapmıyoruz. Sadece vatandaşlarımıza mevcut borçlarını bir kuruş azaltmadan taksitle ödeme imkanı getiriyoruz. Kafaları karıştıran, bile bile birtakım yanlış açıklamalar yapılıyor, buna da üzülüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Finansal açıdan iyi olduğu dönemlerde vergisini düzenli ödeyen mükelleflere, ödeme sıkıntısı yaşadığı dönemlerde, verginin aslından vazgeçmeden kolaylık sağlamanın bir sakıncasının bulunmadığını ifade eden Ağbal, "Bu, vatandaşın devlete saygısını ve güvenini, vergiye gönüllü uyumu artırır." dedi.

Ağbal, birçok ülkede benzer sistemlerin uygulandığına işaret ederek, "Kimseye devletin en küçük hakkını zayi ettirmek gibi bir düşüncemiz yok ama bizim anlayışımıza göre devlet ile vatandaş sürekli barışık olmalı." ifadesini kullandı.

- Perakende zincirlerine yazar kasa kolaylığı

Yeni nesil yazar kasalar ve pos cihazlarının kullanımıyla ilgili son durumun ne olduğuna ilişkin soru üzerine de Ağbal, Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı kapsamında mükelleflere 1 Ocak 2018'den itibaren yeni nesil cihaz kullanma zorunluluğu getirdiklerini hatırlattı.

Ağbal, perakende sektöründe ofis sistemlerine bağlı yazar kasalar kullanıldığını vurgulayarak, "Burada şöyle bir esneklik olacak. Herhangi bir perakende zinciri içindeki bir işletmemizin bir ofis sistemine entegre eski nesil yazar kasası varsa 1 Ocak 2018'den sonra da bunları kullanmaya devam edebilecek. Bu işletmelerimizin zaten yazar kasaları var. Bu yazar kasalar bizim amacımıza uygun veri üreten bir sisteme sahipler. Standartlarını ve kurallarını belirlemek suretiyle bu işletmelerimiz için bu işi zorunlu olmaktan çıkaracağız." değerlendirmesinde bulundu.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, işçi ve memur maaşlarına enflasyon farkının yansıtılmasına ilişkin, "2017 Haziran sonu itibarıyla açıklanan enflasyona göre aşağıda kalan ücret düzeylerine bağlı olarak bu artışları 1 Temmuz'dan itibaren devreye sokacağız." dedi.

Ağbal, geçen yılı yüzde 10,9'luk işsizlik oranıyla kapattıklarını hatırlatarak, işsizlik oranlarında yukarı yönlü bir ivme olduğunu, ekonomide özellikle yılın ikinci yarısında darbe girişimi başta olmak üzere yaşanan gelişmelerin bu oranı yukarıya çektiğini söyledi.

Türkiye'nin istihdam oluşturmaya devam ettiğini dile getiren Ağbal, "Avrupa Birliği ülkelerinde küresel kriz sonrası 2007 yılına göre istihdamda net kayıp varken Türkiye küresel kriz sonrası dönemde 7 milyon insana istihdam sağladı. Son dönemde ekonomideki yavaşlama ister istemez istihdamda artış olsa bile işsizlik oranlarını yukarıya çekti." değerlendirmesinde bulundu.

Ağbal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde istihdam seferberliği başlattıklarını ve bir maliye politikasını devreye soktuklarını anlatarak, "Biliyorsunuz istihdam tarafında 2017'de ilk defa yeni işe alınacak ilave istihdamın bütün vergi ve prim tutarlarını devlet olarak biz ödüyoruz. Asgari ücretle çalışan bir kişi için 773 liralık bir maliyeti devlet olarak biz karşılıyoruz." dedi.

İş dünyasının da istihdam kampanyasını benimsediğini belirten Ağbal, şunları kaydetti:

"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın bu konuya ilgi göstermesi, başından itibaren bu meseleyi sahiplenmiş olması, iş aleminin de burada gerçekten inisiyatif alıp bu programa destek vermesi bizi son derece sevindirdi. Çalışma Bakanı'mız zaman zaman açıklıyor, sisteme giren kişi sayılarını ve orada da istihdamı daha da yukarı çekecek gelişmeleri görüyoruz. Burada işsizlik oranındaki yukarı yönlü ivme 2017 yılındaki ekonomideki büyüme ve bu yapmış olduğumuz düzenlemeler neticesinde istihdam yukarıya gidecek, işsizlik oranları da inşallah aşağı gelecek. Çok ciddi, çok önemli bir hedef koyduk. Hangi ile gitsem ticaret ve sanayi odalarında gündemin birinci maddesi bu, iş alemi sahiplendi bunu. Sadece İstanbul'la ilgili aklımda kalan rakam 156 bin kişiye son iki ayda istihdam oluşturulmuş. İstihdam bizim açımızdan son derece önemli bunu takip ediyoruz."

- "Önümüzdeki aylardan sonra aşağı yönlü trendi enflasyonda göreceğiz"

Ağbal, enflasyon oranına ilişkin bir soru üzerine, enflasyonun geçen sene kasım ayında yüzde 7 gerçekleşirken bu sene yüzde 11,3'e çıktığını hatırlattı.

Kasım ayı sonrasındaki dönemde çok hızlı bir yukarı yönlü gelişme olduğunu kaydeden Ağbal, "Burada kurlardaki değişim temel belirleyici etken, bunu yadsıyamayız, ister istemez fiyatlama davranışlarına ve maliyetlere kurun etkileri girdi." dedi.

Fiyat değişimleriyle kur değişimleri arasında bir bağlantı olduğunu vurgulayan Ağbal, kurdan kaynaklanan bir fiyat hareketi olduğunu ifade etti.

Ağbal, gıda kaynaklı enflasyonda yukarı yönlü bir gidiş olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Gıda iki bakımdan öneme haiz. Birincisi, enflasyonu hızlı bir şekilde yukarıya çekiyor. İkincisi, son derece fiyat davranışları oynaklık taşıyor. Bazen enflasyonu hızlı bir şekilde aşağı çeken bir faktör, bazen hızlı bir şekilde yukarı çeken bir faktöre dönüşebiliyor. Bu nedenle gıdada en kritik konu, bu oynaklığın olmaması ve özellikle gıdanın maliyet tarafında maliyeti aşağı çekecek düzenlemelerin yapılması. Biz enflasyonu çok önemsiyoruz. Tek haneli enflasyonları AK Parti döneminde vatandaşlarımız gördü ve yaşıyorlar. 1990'lı yıllarda yüzde 70-80 enflasyonları konuşurken, şimdi yüzde 11 enflasyondan tedirgin oluyoruz. 'Biz bunu mutlak suretle aşağı çekmemiz gerekir' diyoruz."

Kurun etkisinin zaman içerisinde bertaraf edileceğini dile getiren Ağbal, "Birtakım düzenlemeler yapıldı, o düzenlemelerin etkisi de çıkacak ve önümüzdeki aylardan sonra aşağı yönlü bir trendi enflasyonda göreceğiz. Gıda komitemiz çalışıyor. 16 Nisan'dan sonraki süreçte Merkez Bankamızın yapacağı değerlendirmelere bağlı şekilde komite olarak gerekli kararları da süratle alacağız. Enflasyonun aşağı çekilmesi bizim en önemli hedeflerimizden birisi." diye konuştu.

- İşçi ve memura enflasyon farkı

Ağbal, işçi ve memurlara 2017 için öngörülen zammın enflasyonun altında kalması durumunda nasıl bir yol izleneceğinin sorulması üzerine, AK Parti hükümetleri döneminde yapılan zamların hep enflasyonun üzerinde olduğunu vurguladı.

Bu konuda hassas olduklarını ifade eden Ağbal, "Bir toplu sözleşme yaptığımız zaman bu toplu sözleşmenin olmazsa olmaz maddelerinden birisi, herhangi şekilde gerçekleşen enflasyon yeniden zammın üzerine çıkarsa telafi ediyoruz. 2017'de de gerek memur gerek memur emeklisi gerek işçi gerekse işçi emeklileri bakımından enflasyon ne kadar gerçekleşirse gerçekleşsin enflasyon oranındaki zammın telafisi yapılacak. 2017 Haziran sonu itibarıyla açıklanan enflasyona göre aşağıda kalan ücret düzeylerine bağlı olarak bu artışları 1 Temmuz'dan itibaren devreye sokacağız." dedi.

AA