Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Fransa'daki cumhurbaşkanı seçiminin ilk turuna yönelik kamuoyu yoklamalarında aşırı sağın (Ulusal Cephe partisinin) adayı Marine Le Pen ve politik merkezde olduğunu bildiren "En Marche" (Yürüyüş) hareketinin lideri Emmanuel Macron yaklaşık yüzde 23'er destekle önde bulunuyor.

İkili arasındaki mücadelede ise Le Pen'in partisini merkeze kaydırma arayışı, o politik çizgiyi pragmatik yapısıyla hızla dolduran Macron nedeniyle boşa çıkıyor.

Le Pen ve Macron'un önümüzdeki pazar günü yapılacak seçimlerde ipi göğüsleyip ikinci tura kalmasına kesin gözüyle bakılsa da, ülkedeki yarış seçmenlerin yaklaşık yüzde 28'inin henüz kararını vermemiş olması nedeniyle son ana kadar sürecek.

- Aşırı sağdan merkeze kayma arayışı

Ulusal Cephe (FN) partisinin kurucusu ve ilk lideri babası Jean-Marie Le Pen dolayısıyla neredeyse aşırı sağ geleneğin içine doğmuş olan Marine Le Pen'in kişiliğini ve politik çizgisini çocukluğundan itibaren yaşadığı deneyimler de derinden etkilemiş.

Fransa cumhurbaşkanlığının en güçlü adaylarından Marine Le Pen'in babası gibi politika yapma kararı vermesinde belki de en önemli etken henüz sekiz yaşındayken Paris'teki evlerinin bombalanması olmuş.

Otobiyografi kitabında sekiz yaşındayken evlerinin önüne konulan beş kilogramlık dinamitin patlamasıyla yaşadığı şoku unutmadığını anlatan Le Pen, iki ablasıyla birlikte binanın ön kısmının tamamen parçalara ayrıldığını gördüğünü belirtiyor.

Henüz FN kurulalı dört yıl olmuş ve parti sadece antisemitik açıklamalarla bilinirken 1 Kasım 1976'da yapılan bu saldırının failleri ise halen bulunabilmiş değil.

- FN'e üyelik

Parti saflarına çok genç yaşta 1986'da katılan Marine Le Pen, yüksek öğrenimini tamamlayıp avukat olmasının ardından da 1998'de FN'in bölge meclisi üyelerinden biri olarak seçildi.

Avrupa Parlamentosu milletvekili olarak 2004 yılından beri görev yapan Le Pen, FN'in liderliğine ise 2011 yılında oyların yüzde 67.65'ini alarak geldi. Le Pen böylece 1972 yılından beri partiyi yöneten babasının yerini almış oldu.

Ülkede 2012 yılında düzenlenen cumhurbaşkanı seçimi kampanyasında işsizliği ve yasa dışı yollardan ülkeye girmiş göçmenleri gönderme vaadini ön plana çıkararak yüzde 17.9 oy alan Le Pen, François Hollande ve Nicolas Sarkozy'nin ardından üçüncü oldu.

Mayıs 2014'te Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise Le Pen liderliğindeki FN yüzde 24.9 oyla Fransa'da seçimlerden birinci parti olarak çıktı.

Bu oy oranını bu yılki cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda da yakalamayı hedefleyen 48 yaşındaki Le Pen'in partisine destek, Avrupa Parlamentosu'nda yolsuzluk yaptığı iddiaları üzerine geriledi.

Le Pen son anketlere göre yüzde 23'lerde tutunmuş görünüyor.

Aşırı sağcı babasından daha demokrat ve cumhuriyetçi olarak değerlendirilen Le Pen, babası Jean-Marie Le Pen'i, kamuoyunda tartışma yaratan bazı açıklamalarından ötürü, 20 Ağustos 2015'te partiden ihraç ettirdi.

- Müslümanlara karşı tutum

FN'in lideri seçilmeden önce 2010 yılında özellikle Müslümanlara karşı sert bir çizgi benimsemiş olan, hatta Müslümanların cuma namazını cami dışında kılmasını "Alman işgaline" benzeten Le Pen'in, Müslümanların "Fransız toplumuyla uyumlu yaşayabileceği" fikrine evrildiği gözleniyor.

Ancak Le Pen'in geçmişteki, "sokaklarda bile başörtüsünü yasaklayacağı" yönündeki söylemleri Müslümanlardan oy almasını güç kılıyor.

Marine Le Pen'in Müslümanlara karşı yaklaşımında son dönemde görece bir yumuşama görülse de deneyimli gazeteci Alain Duhamel bir mülakatında, "FN halen Müslümanlara dolaylı olarak saldırıyor." diyor.

Antisemitik açıklamalarıyla zaman zaman gündeme gelen babasından farklı olarak Marine Le Pen'in, Yahudi cemaatinin liderleri ile de temas kurduğu ve hatta belirli bir oranda Yahudi oy tabanı olduğu biliniyor.

Kampanyasında cumhuriyetçilik ve laiklik gibi kavramları yoğun biçimde vurgulayan Le Pen'in daha çok kurulu düzenden memnun, çalışan sınıftan oy aldığı değerlendiriliyor.

- Yıldızı parlayan Prens: Macron

Sosyalist Partinin eski Ekonomi Bakanı olan ve partisinden ayrılarak merkezde bir oluşum kuran Emmanuel Macron'un henüz bir yılı geçmeyen hareketiyle cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunu geçebilecek potansiyeli yakalaması daha çok arkasındaki medya desteğine bağlanıyor.

Macron'un medyanın önemli bir kesimi tarafından adeta "parlatıldığı" düşünülüyor.

Bir mülakatında "politik arenadaki boşluktan faydalandığını" itiraf eden Macron, "belirli bir politik ideolojiyi benimsemediğini", "ne sağda ne de solda olduğunu" belirtiyor.

Annesi ve babası doktor olan ve ülkenin kuzeyindeki Amiens şehrinde doğan Macron'un yaşamının önemli bir bölümünü 16 yaşında, kendisinden 24 yaş büyük Brigitte Trogneux isimli tiyatro öğretmenine aşık olması ve daha sonra 2007 yılında onunla evlenmesi şekillendiriyor.

Ailesinin itiraz etmesine rağmen Macron'un sürdürdüğü bu ilişki onun özgür ve kararlı karakterinin yansıması olarak değerlendiriliyor.

Paris'te gördüğü öğrenimin ardından maliye müfettişi olan Macron daha sonra bir müddet bir yatırım bankasında çalıştı.

- SP kariyeri

Sosyalist Partiye (SP) 2006 yılında katılan Macron, François Hollande'ın ilk hükümetinde 2012-2014 yılları arasında Hollande'ın genel sekreter yardımcılığı görevini yürüttü. Macron daha sonraki hükümette Ekonomi Bakanı olarak atandı.

Ekonomi Bakanı iken iş çevreleri ile ilişkileri çok iyi olan Macron, kamuoyundaki yoğun itirazlara ve protestolara rağmen Hollande ve dönemin başbakanı Manuel Valls'in desteğiyle çalışma hayatıyla ilgili pek çok düzenlemenin hayata geçirilmesini sağladı.

- Bir yıllık bir hareketle iktidara aday

"En Marche" (Yürüyüş) hareketini Nisan 2016'da kuran Macron, Ağustos 2016'da ise bakanlık görevinden istifa etti.

Macron, ekonomi politikalarında kendisini liberal, sosyal konularda solcu olarak tanımlıyor.

SP'nin önemli isimleri eski Başbakan Manuel Valls ve Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın desteğini de alan Macron son dönemde kamuoyu desteğini artırarak yüzde 23'ler düzeyine çıkardı.

İnsani ilişkilerindeki yeteneği ile bilinen ve pragmatik olarak tanımlanan Macron'un politik programı ise tutarsız olarak görülerek pek çok açıdan eleştiriliyor.

Macron'un cumhurbaşkanı olma şansının artmasının en önemli nedenleri ise SP'nin adayı Benoit Hamon'un aşırı sola kayan politikalar önererek kamuoyu desteğini kaybetmesi, merkez sağdaki Cumhuriyetçiler Partisi adayı François Fillon'un yolsuzluk iddiaları nedeniyle yara alması gösteriliyor.

Macron'un seçmen gözündeki en büyük sorunu ise genç siyasetçinin ekibinin de genç ve tecrübesiz olması.

Cumhurbaşkanı seçimini kazanması halinde Macron'un, yine bu yıl yapılacak Parlamento seçimlerinde nasıl bir performans sergileyebileceği ve kadrosunu kimlerden oluşturabileceği konusu seçmen nezdinde tartışılan önemli bir konu.

Diğer taraftan, cumhurbaşkanı seçiminde her ne kadar iki aday ön plana çıksa da, François Fillon ve aşırı sol aday Jean-Luc Melenchon yaklaşık yüzde 19'ar seçmen destekleriyle bu iki adayı yakından izliyorlar.

 AA