Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye Bankalar Birliği'nin 60'ıncı Genel Kurul Toplantısı'nda, bankacılık sektörüne, ülkenin atlattığı son sıkıntılı dönemde ortaya koydukları performans ve reel sektöre verdikleri katkı için teşekkür etti.

Canikli banka senedinin gerektiğinde MB'nin likidite aracı olarak kullanabileceğini belirtti. Canikli konuya dair "Bu banka senedi, şartlar oluştuğunda MB'nin sisteme likiedite enjekte etme aracı olarka kullanılabilecek. Yani MB de bunu istediği zaman kullanır. Biz bi araç üretiyoruz, böyle bir destek sağlaması gerektiğinde MB'nin bunu yapacak çok aracı yok. Dünya da bunu yapıyor. ABD ve Avrupa da bunu yapıyor. Gerektiği dönemlerde kullanılmak üzere bu aracı da sunmuş olacağız" yorumunu yaptı.

Bankacılık sisteminin katı tutumunun yaptıkları görüşmeler ve iş birlikleriyle giderildiğini ifade eden Canikli, bu nedenle son 1,5 aylık dönemde bankalar tarafından yaklaşık 140 milyar liralık Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredi kullandırıldığını, toplam 10,8 milyar lira olarak tahsis edilen faizsiz KOSGEB kredisinden de 6,3 milyar liranın 257 bin KOBİ tarafından kullanıldığını bildirdi.

Canikli, bankaların gösterdiği bu intibakın kendilerini sevindirdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bu inanılmaz ve mükemmel bir performans. Bankacılık sistemimiz bu esnekliği sağladı. Eğer konvansiyonel yöntemlerle devam etseydi, bu imkan bu kısa süre içerisinde reel sektöre aktarılamamış olsaydı bugün belki 10 binlerce firmanın zincirleme sıkıntıyla karşı karşıya kalması tablosunu yaşayabilirdik. Gelişen olaylar böyle bir tabloyu ortaya çıkarma potansiyeli taşıyan olaylardı. Son 10 aylık süre içerisinde olabilecek ne kadar kötü hadise, olumsuz şok varsa hepsiyle karşı karşıya kaldık. Bunlar sektörün aktörlerini etkiliyor. Ancak 250 milyar lira toplam hacimli KGF destekli kredi imkanı ve 10,8 milyar lira tutarındaki KOBİ'ler için dizayn edilen KOSGEB kaynaklı kredi desteği o kadar etkili kullanıldı ki hiçbir firma piyasadan çekilmedi. Hepsi kurtarıldı. Bu gerçek anlamda bir başarı hikayesidir. Bu süre içerisinde reel sektörün olumsuz bir tabloyla karşılaşmasının ortadan kaldırılması tarihi bir görevdir."

- "Gemiyi güvenli limanlara demirlemiş vaziyetteyiz"

Nurettin Canikli, şu anda bütün o büyük dalgaların ortadan kalktığını ve kalıcı bir zarar görmeden gemiyi güvenli limanlara demirlemiş vaziyette olduklarını söyledi.

Çok kısa süre içerisinde faiz, enflasyon ve işsizlikte de düzelmeler olacağına işaret eden Canikli, yıl sonu itibarıyla bu üç alanda da tek haneli rakamların görüleceğini bildirdi.

Canikli, bankacılık sektörünün faizi tek başına belirlemediğini ancak sektörün bunu olumlu ya da olumsuz anlamda etkileme kapasitesi de bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Özellikle yetersiz olan tasarrufların elde edilmesi rekabetinde ortaya konulan politika ve performans, faiz oranları üzerinde mevduat faizleri yoluyla doğrudan bir etkiye sahip. Yetersiz olan tasarrufların elde edilmesi yarışı çoğu zaman aşırı rekabete kaçtı. Burada bir yanılgı söz konusu. O da şu; sınırlı olan tasarrufun elde edilme yarışı kaynak miktarını kesinlikle artırmaz, sadece onun maliyetini yükseltir. Dolayısıyla esas itibarıyla beklentimiz, bankacılık sektöründe faiz oranlarını da artıracak şekilde mevduatta böyle bir yarışın olmaması. Bu yarış nedeniyle mevduatta aslında rasyonel olmayan 1 ya da 2 puanlık artışlar aynı oranda elbette kredi faizlerine yansıyor."

Canikli, reklamlarında yüzde 14'e kadar mevduat faizi öneren bankalar olduğuna dikkati çekerek, "2,5-3 puan da maliyetleri ve kar marjını koyduğunuz zaman yaklaşık yüzde 16-17'ye çıkıyor. Dolayısıyla mevduata verilecek olan faiz kredi faizinin en temel bileşeni ve ana omurgasını oluşturan faktör. Elbette bir de rekabet şartları var ama bu sınır içerisinde kalınması gerekiyor. Ne mevduatın elde edilmesi için aşırı bir rekabet ortaya çıkması ne de bir araya gelerek düzeltici fiyat oluşturma yapılarının meydana getirilmesi gerekiyor. Bu dengeli bir şekilde sürmeli. Bankalardan tek beklentimiz bu." ifadelerini kullandı.

- "Yeni ürün banka senedi"

Başbakan Yardımcısı Canikli, faiz seviyeleri düştükçe bankacılık sistemindeki 2-2,5 puanlık kar marjının göze batmaya başladığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Örneğin, mevduat faizi yüzde 11. Bunun içinde 2,5 puan bankanın ilave ettiği maliyet var. 2,5 puanın yüzde 11 içindeki payı yüzde 20 civarındadır. Ama faiz oranlarının yüzde 6'ya düştüğünü düşünün; o 2,5'luk marj neredeyse yüzde 50'sini teşkil ediyor. Burada en azından görüntüsel olarak bankacılık sisteminin bu yapısı nedeniyle faiz oranlarının yüksek olması daha rahat hareket etmelerini sağlıyor. Bu da kısa vadede halledilmesi mümkün olmayan bir sorundur. Bunu bir eleştiri olarak değerlendirmemek gerekiyor. Bu bir tespit."

Canikli, bankacılık sektörü için yeni bir finansal ürünün üzerinde kesintisiz çalışıldığını ve bunun gelecek günlerde hayata geçirileceğini duyurdu.

İsmi "banka senedi" olacak bu yeni ürünle birlikte bankaların, aktiflerini menkulleştirerek yurt içinde ve dışında pazarlayabileceğini bildiren Canikli, "Bu konuda talep de var. Bu çalışmalar büyük oranda tamamlandı. Böyle bir çalışmayı başlatmamız Hüseyin (Aydın) Bey'in, 3. havalimanı için kullandırdıkları kredilere yurt dışından talep geldiğini açıklamasından sonra gündeme geldi. Herhangi bir bankamız kredisini menkulleştirip yurt dışına pazarlayabilecek. Bu ürün ihraç edildiğinde bankanın sorumluluğu ortadan kalkıyor ve piyasaya geçiyor sorumluluk." diye konuştu.

- "Merkez Bankasını tebrik ediyorum"

Nurettin Canikli, Türkiye'nin son bir yıl içinde büyük badireler atlattığını, geçmiş dönemde de buna benzer sıkıntılar yaşandığında 550 baz puanlık faiz artışları yapıldığını anımsattı.

Son dönem yaşananların geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde büyük olduğunu ve buna rağmen o oranda faiz artışına gidilmediğini vurgulayan Canikli, şunları kaydetti:

"Belki diyeceksiniz ki; 'Faiz artırılmadı ama Merkez Bankası geç likidite penceresi yoluyla fonlama maliyetini artırdı'. Bu ikisi farklı şeyler. Merkez Bankasının politika faizini artırması demek, piyasalara faizin kalıcı olarak artırıldığı mesajını vermek demektir. Ondan sonra 25 baz puan düşürebilmek için inanılmaz işler yapıyorsunuz… Şu anda uygulanan yöntem başka... Merkez Bankasını bir kez daha tebrik ediyorum. Çok akıllıca ve ince bir planlamayla bunu yapıyor. Konjonktür gereği faizlerde çok kısa süre, dönem için bir miktar faizin yukarı çıkması kaçınılmaz. Ama bu geçicidir ve kısa sürelidir. Bunun için kalıcı yöntemlerle halledilmemesi, geçici yöntemlerle halledilmesi gerekir. Bu geçici şartlar ortadan kalktığında ve şartlar oluştuğunda herhangi bir kurulun faiz indirmek için karar almasına gerek olmaksızın Merkez Bankası fonlama yöntemini değiştirerek tekrar kaldığı yerden devam edecek."

AA