Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Kuzey Kore'nin 4 Temmuz günü yaptığı kıtalararası füze denemesi gözlerin bu defa 'dikkatle' Kore Yarımadası’na çevrilmesine neden oldu. Bu ‘dikkate’ sebep ise artık Kuzey Kore’nin kıtalararası füze denemesinde önemli bir aşamaya gelmesinden kaynaklanıyor. Gelinen safhada Batılı askeri stratejistlerin ve politikacıların bir tür bekle-gör politikasıyla Kuzey Kore’nin füze ve nükleer denemelerinde nereye kadar ilerleyebileceğini izleme yaklaşımı da bir sınıra dayanmış görünüyor.

Öyle ki bugüne kadar ABD’nin tehditleri, Birleşmiş Milletler’in yaptırımları ve ardından Çin’in ‘arabulucu’ sıfatıyla Kuzey Kore’nin faaliyetlerini durdurma girişimi sonuç vermedi. Bugün gelinen noktada artık Kuzey Kore kıtalararası füze denemelerinde ‘çıtayı’ yakalamış durumda. Her ne kadar söz konusu füzelerin nükleer başlıkla ne kadar başarılı olabileceği konusunda şüpheler varsa da bugüne kadar şüpheleri haklı çıkarmakta başarılı olmuş bir Kuzey Kore ile karşı karşıya olunduğu unutulmamalı.

- 4 Temmuz 'kutlama mesajı'

Devlet Başkanı Kim Yong-un, 4 Temmuz’daki füze denemesini bir kutlama mesajı olarak sunmaktan da geri durmadı. Yong-un, bu füze denemesindeki başarısıyla, ABD’nin 4 Temmuz bağımsızlık gününü ‘kutladıklarını’ söylerken, ABD’ye bir kez daha meydan okuduğunu alaycı bir dille ortaya koyuyordu. Kuzey Kore’den gelen bu son deneme ve açıklama, ABD Başkanı Donald Trump'ın, daha başkanlık koltuğuna oturmadan önce sarfettiği “Kuzey Kore kıtalararası füze denemelerinde başarılı olamayacak” yönündeki sözlerinin artık bir anlamı kalmadığına işaret ediyor.

Bu ‘kutlama mesajı’, Kim Yong-un’un ABD’nin devlet aklıyla alay ettiği anlamı taşıyor. ABD’nin kuruluş yıldönümünde “alın size hediye” diyen Kim Yong-un, bu yaklaşımıyla sadece ABD’yi hedef almıyor. 2011 yılında babasının ölümünden bu yana ülkenin başında bulunan Yong-un ABD’yi kendisine yegâne tehdit bilerek, hedefini sürekli geliştiriyor. Bununla hiç kuşku yok ki olası bir savaş durumunda ABD’yi nasıl vurabileceğinin hesaplarını yapıyor. Bugüne kadar gerçekleştirilen füze denemelerinin, bu hesapların yabana atılamayacağını gösterdiği uzmanlarca teyit ediliyor.

- ABD’nin ulusal güvenliği tehdit altında

Batılı uzmanlar Kuzey Kore’nin füze teknolojisinde geldiği noktadan hareketle, “henüz güneydeki eyaletler değilse bile Alaska’nın hedefe girdiği” görüşünü dile getiriyorlar. Bu açıklamalar dikkate alınacak olursa, Kuzey Kore ABD sınırlarına çoktan dayanmış durumda. Bu durum, salt askeri bir tehdit olmanın ötesinde ABD’nin egemenlik alanının doğrudan ihlâli anlamı taşımasıyla yeni bir döneme girildiğine de işaret ediyor. Gelinen aşamada ABD yönetiminde bir gerginlik halinden ve bir karar aşamasında olunduğundan bahsedilebilir.

Buna dair işareti Obama dönemi Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın füze demesi sonrası yaptığı açıklamada bulmak mümkün. Clinton, o dönem izlenen ‘stratejik sabır’ politikasının artık geçliliğini yitirdiğini ilân etti. Bu çıkış, spontan bir çıkış olmanın ya da Obama dönemi Kuzey Kore politikalarına yönelik bir tür eleştirel yaklaşımın ötesinde, Kuzey Kore’nin uluslararası kamuoyu önündeki aymazlığının tahammül edilemez bir hal aldığının kanıtı. Clinton'ın, Trump yönetiminin Kore Yarımadası’yla ilgili alacağı herhangi bir kararda elini güçlendirecek bu açıklaması, ABD kamuoyunda bir tür ortak görüşün gelişmekte olduğunun kanıtı olarak da değerlendirilebilir.

Bu aşamaya kadar ABD’nin elinden geleni yapmadığını da söylemek mümkün değil. Aksine Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması ve bölgede barışın tesisi konusu en azından Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana sürekli gündemde. Ancak Kuzey Kore lideri Kim Yong-un’u masaya çekebileceğini düşünen Trump’ın bu yaklaşımında şu ana kadar başarılı olmak bir yana yanıldığını söylemek bile mümkün. Kuzey Kore, aradan geçen altı aylık sürede, her önemli toplantı veya ziyaret öncesinde benzer bir füze denemesiyle, sadece ABD’ye değil bölge ülkelerinden başlayarak dünya kamuoyuna meydan okumaya devam ediyor.

Kuzey Kore’nin neden olduğu stratejik tehlikenin sadece ABD’yle sınırlı olmadığı da ortada. Kuzey Kore’nin nükleer silah teknolojisini geliştirmesinde görünür hedefler Güney Kore ile Japonya. Bu iki ülke, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, ABD’nin bölgedeki başlıca müttefikleri. Ancak asıl tehdit olarak ABD'yi gören Kuzey Kore, bu nedenle füze denemelerinde çıtayı ABD sınırlarına ulaşmak olarak belirliyor. Şu ana kadarki gelişmeler, Kuzey Kore'nin çıtayı aşamasa da en azından bu seviyeye ulaşabildiğini gösteriyor.

- Çin anahtar ülke konumunda

Trump yönetimi masaya çekemediği Kuzey Kore’ye ders vermekte kararlı olduğunu göstermek için bir süre önce ABD’nin Pasifik deniz kuvvetlerine bağlı gemileri Kore Yarımadası’na yöneltse de tek başına sıcak bir gelişmeye ‘şimdilik’ kapı aralayamayacağını görerek Çin’i devreye soktu. ABD’nin Kore Yarımadası’nda tek başına bir askeri teşebbüste bulunabilmesi ihtimal dahilinde görünmüyor. Zaten bu nedenle Trump sorunun kökten çözümü için Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in desteğini istedi.

Çin bugün Kuzey Kore’nin yegâne önemli müttefiki konumunda. 2013 yılından bu yana Çin ve Kuzey Kore ilişkilerinde bir tür gerginliğe tanık olunması bu gerçeği değiştirmiyor. Kaldı ki Çin yönetiminin son dönem BM yaptırımlarına destek vermesine rağmen Kuzey Kore yönetiminin nükleer programında sürekli bir ilerleme kaydedebilmesi, dünya kamuoyu nezdinde anlaşılabilir bir durum değil. Çin’in BM’deki yaptırımlar sürecinde ABD ile ilk ortak teşebbüsü de bir ay önce, yani 3 Haziran 2017 tarihinde gerçekleşti.

Bu yaptırım kararında bile Çin tarafı, petrol ithali ve Kuzey Kore havayollarına yönelik ambargoya taraf olmayarak işi sürüncemede tutmaya çalıştığını kanıtladı. Çin’in ‘ağır’ ambargo şartlarını kabul edebileceğini belirttiği yegâne konu Kuzey Kore’nin uzun menzilli füze programı denemesini sürdürmesi veya bir diğer nükleer test yapmasıydı. Geçen günkü deneme sonrasında ABD yönetiminin Çin’in bu duruşuna nasıl bir karşılık vereceği ise merakla bekleniyor.

Küresel bir yaptırım mercii kabul edilen BM’de Kuzey Kore'ye yönelik birbiri ardına alınan kararlara rağmen, bunların hiçbiri şu ana kadar Kuzey Kore yönetiminin füze denemelerini durdurmasına yetmedi. Kaldı ki üst üste kararların alındığı ancak bir sonuç elde edilemeyen bu sürecin bizzat BM’de yılgınlığa yol açtığı bile söylenebilir. Sorunun çözümü ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki varlığıyla doğrudan ilintiliyken, Çin, Kuzey Kore yarımadasındaki avantajlı konumundan ferâgat ederek, bölgede ABD’ye teslim olduğu izlenimi vermek istemiyor.

AA