TBB/Aydın: Elde avuçta ne varsa krediye verdik
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, "Elde avuçta ne varsa krediye verdik" dedi
(Güncellendi 09:51)
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, "Elde avuçta ne varsa krediye verdik" dedi.
Aydın, "Olağanüstü durumlarda olağan dışı kararlar almak gerekir, bunu yaptık. İnişten daha hızlı bir çıkış yakaladık. Bize duyulan güveni krediye çevirdik. Elde avuçta ne varsa krediye verdik. 6 ayda çok hızlı koştuk şimdi biraz soluklanacağız. Yasal limitlerimizi sonuna kadar kullandık, kredi verdik" şeklinde konuştu.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Kredi Garanti Fonunun (KGF) fevkalade başarılı bir uygulama olduğunu belirterek, "Hem bankacılık hem de reel sektöre olumlu katkıları oldu. Ümit ederiz ki önümüzdeki dönemde farklı sektörler için farklı şekildeki uygulamalar da olabilir." dedi.
Birliğin bankacılık sektöründeki gelişmelere ilişkin basın toplantısı, TBB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ümit Leblebici ve Genel Sekreteri Ekrem Keskinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Hüseyin Aydın, toplantıda yaptığı konuşmada, 2017nin 7 ayında bankacılık sektörünün güçlü yanlarını kullandığını ve ülke büyümesine destek verdiğini ifade etti.
Ekonomide ve düzenlemelerde yerel inisiyatifleri ve esneklikleri iyi kullandıklarını anlatan Aydın, bunun güçlü ve hızlı toparlanmalarına destek olduğunu bildirdi.
Olağanüstü dönemlerde biraz olağandışı kararlar almanın gerekebildiğini belirten Aydın, şunları kaydetti:
"İş ortaklarımız ve ekonomi yönetimiyle güçlü bir koordinasyon ve iletişim içinde olduk. Belirsizliklerin ve risklerin yüksek olduğu böylesi bir dönemde kamunun da ekonomiye dokunuşları güveni artırdı. Avrupa Birliğinin (AB) büyüme konusunda 10 yıldır yapamadığını biz 6 ayda yaptık ve 3 çeyrekte toparlandık. Biz Sektör iyidir, güçlüdür diyorduk. Bunun bir blöf olmadığını da göstermiş olduk. İnişten daha hızlı bir çıkış yakaladık. Yasal limitlerimizi sonuna kadar kullandık. Elde, avuçta, cepte ne varsa hepsini krediye verdik. Sektöre duyulan güveni krediye çevirdik. Büyüme en güçlü yanımız. Büyümeden asla ve kata vazgeçmemeliyiz. Büyümeyi sürdürmeliyiz."
Aydın, "6 ayda çok hızlı koştuk. Şimdi biraz soluklanacağız ama asla durmayacağız." dedi.
Dış dünyadaki istikrarın kendilerine olumlu yansıyacağını kaydeden Aydın, "Mevcut küresel dengesizliklerden dolayı iniş çıkışlar olabilir. Önemli olan bunları iyi yönetmemizdir. Geçmişteki duruşumuz ve becerilerimiz bundan sonrasını da iyi yöneteceğimizin çok açık bir göstergesidir." diye konuştu.
"Kredibil olmayan hiç kimseye KGF kefaletiyle kredi vermedik"
Hüseyin Aydın, 2017 yılının ikinci yarısında KGF bankacılık sektörü üzerindeki etkisine ilişkin soru üzerine, hemen hemen KGFnin garanti edeceği miktarı sektörün kullandırdığını, burada çok cüzi bir miktarın kaldığını ifade etti.
Bunun fevkalade başarılı bir uygulama olduğunu belirten Aydın, "Hem bankacılık hem de reel sektöre olumlu katkıları oldu. Ümit ederiz ki önümüzdeki dönemde farklı sektörler için farklı şekildeki uygulamalar da olabilir. Biz ona da destek veririz. Dış ticareti artıran, döviz kazandırıcı, daha selektif veya farklı yüzdelerle bazı uygulamalar olabilir ama bugün için somutlaşmış herhangi bir konu söz konusu değil.” ifadelerini kullandı.
Aydın, KGFde 313 bin müşteri için 207 milyar lira kullandırım olduğu bilgisini verdi.
Kredibil olmayan hiç kimseye KGF kefaletiyle kredi vermediklerini vurgulayan Aydın, "Zaten ticari hayatın içinde bulunan ve bu ticari işlerle edimlerini yerine getirebilecek üreticinin, tacirin, esnafın hayatını kolaylaştırdık. Bu müşterilerden limiti artan da olmuş olabilir, limit içindeki belli bir bölümünün vadesi yeniden yapılandırılarak KGFleştirilmiş olan da olabilir. Kredi kalitesi bakımından yeni vade bankacılık anlamında herhangi bir taze krediden daha faydalı olabilir." yorumunu yaptı.
Aydın, "KGF ile hayata tutunup üretim yapan bir firmanın, işçileri için sosyal güvenlik ödemeleri ve devlete vergi ödemesinin toplam getirisi ile yükümlülüğünü yerine getirememesi halinde Hazinenin cebinden çıkacak miktarı düşündüğümüzde bu işten devlet karlı çıkıyor." dedi.
Hüseyin Aydın, özellikle gelişmiş ülkelerde benzer problemlerle karşılaşınca piyasanın canlanması için atılan adımlar "piyasa dostu" olarak yansıtılırken, aynı uygulamalar Türkiyede hayata geçirildiğinde "normlar ötesiymiş gibi" algılandığını dile getirdi.
"Bankacılık sisteminin karı makul bir seviyede"
Banka bonosuna ilişkin soru üzerine Aydın, şöyle konuştu:
"Bankalarımızın büyük bir bölümünde projesi realize olmuş, hem projenin kendisi hem de Hazine tarafından bir şekilde garanti edilmiş fevkalade başarılı uygulamalar var. Bankacılık sektörü dışındaki bazı finansal yapılar daha aktif hale gelirse, kaynağı birkaç defa çevirebilme imkanımız var. Elimizde Merkez Bankasına gidip borç alabilecek kağıtlarımızda da azalma olmuşken benzer bir takım uygulamalar yapılabilir. Bunların bilanço içinde veya bilanço harici değerlendirilmesi seçenekleri dahil, bu konuda bir çalışma yapıyoruz. Ekonomi yönetimi de bir hazırlık yapıyor."
Aydın, bankacılık sektörünün karlılığına ilişkin soru üzerine ise şu yanıtı verdi:
"Ne koyarak para kazandığınız önemli. Sermaye maliyetinin altında bir öz kaynak getirisiyle devam ederek 2015e göre fevkalade iyi bir noktaya geldik. Bu, düzenlemelerin ve önlemlerin hepsinin sonucu. Ama hala burada öz kaynak birikimini çokça teşvik eden bir noktada değiliz. Ama Allaha hamdolsun çift haneli rakamlardayız. Biz hep çift haneli rakamlarda öz kaynak getirisi olsun ki Türk bankacılık sistemine talep devam etsin istedik. ABnin 10 yılda yapamadığını biz gerçekleştirdik. Bu bankacılık sisteminin destek vermesiyle oldu.Yani karlılığımızın hacimsel artışı ile öz kaynak getirisini mutlaka yan yana koyarak değerlendirelim.
Kimsenin kazancında gözümüz yok. Borsa İstanbuldaki, İSOdaki ya da diğer firmaların karlılıklarına bakıldığı zaman bankacılık sisteminin karı makul bir seviyededir. Bu makul seviyede de devam edeceğini düşünüyoruz. Ülke bilançosuna katkı sağlayacağına inandığımız bir konu velev ki ilgili bankanın bilançosuna daha sınırlı bir katkı sağlasın; biz ülke bilançosuna katkı sağlıyor diye o işi yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bankacılık sektörü bu konuda vefalı davranmıştır."
"Faizlerin yüzde 13 seviyesine gelmesini bekliyoruz"
Aydın, bankaların Türk lirası cinsinden borçlanma aracı ihraç etmelerine ilişkin soruya ise "Bunu çok olumlu görüyoruz. Bazı bankaların da yapacağını düşünüyoruz. Türkiye algısı olumlu. Bütün üreticileri, yatırımcıları Türkiyede üretim ve yatırıma davet ediyoruz. Hem farklı borçlanma enstrümanlarımızla hem mevcut yapımızla Türkiyedeki cari büyümeyi finanse edecek güce ve yetkinliğe sahibiz. Enstrümanları artıracağız. Bu işi öğreneceğiz. Mevduat dışı kaynaklar bizim yeni başvurduğumuz bir kaynak. Ama çok iyi çeşitlendirdik. İnşallah sermaye piyasaları yoluyla da ek kaynaklar temin edeceğiz." yanıtını verdi.
Mevduat ve piyasa faizlerine ilişkin bir soru üzerine Aydın, bir dönem için artan kredi talebinin likiditelerini azalttığına değinerek, "Bir şey azaldığında fiyatı yükselir. Ama Çok hızlı koştuk, şimdi bir nefes alma dönemi dedik. Bu nefes alma döneminde faizler hem pasif hem aktif tarafta aşağıya yönlü hareket etmeye başladı. Her iki tarafın faizlerinin de nihai anlamda Merkez Bankasının en son piyasayı fonladığı miktarlara yakın bir yere, yüzde 13 seviyesine gelmesini bekliyoruz. O yönde bir hareket var." diye konuştu.
Mevduatta da ciddi bir hareketlenme olduğuna işaret eden Aydın, yurt dışı kaynakları da daha olumlu değerlendirdikleri takdirde mevduat üzerindeki baskıyı azaltacaklarını söyledi.
Banka bilançolarındaki gayrimenkullerle ilgili düzenlemeye dair soruyu Aydın, "Bankalar ihtiyaç fazlası olarak edindikleri gayrimenkulleri belli bir sürede elden çıkarmak zorunda. Zaten biz ihtiyaç fazlası gayrimenkulü tutmak istemeyiz. Ama ederinin çok altında kelepir fiyata verecek halimiz de yok. Bu bizim hiç olmazsa kredi kullandırma iştahımızı, yetkinliğimizi azaltmasın. Diyor ki Satmazsan öz kaynaktan düş. Her öz kaynaktan düşmek daha az kredi vermek demektir. Biz daha çok kredi verelim diye bunu talep ettik. Ama kamuoyunda bunun değerlendirmesi çok yanlış anlaşılmış. Sektöre etkileri çok büyük değil." şeklinde yanıtladı.
"Zorunlu karşılıkları biraz indirsinler"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Merkez Bankası ve ekonomi yönetimiyle iyi bir iletişim içinde olduklarını aktaran Aydın, "Aynı gemide olduğumuzun farkındayız. Yerel inisiyatiflerin uygulanması konusunda çok ısrarcı oluyoruz. Ülke ekonomisinin daha iyi olması hususunda bütün taleplerimizi hemen hemen gerçekleştirdik. Şu anda bir talebimiz yok ama Zorunlu karşılıkları biraz indirsinler deriz." ifadelerini kullandı.
Yüzde 20lik bir kredi büyümesi ile Türkiye ekonomisi büyüme tahminlerinin örtüştüğünü kaydeden Aydın, ülkenin büyüme performansında bir değişim olursa kredilerin de bunu izleyeceğini söyledi.
Aydın, ülke büyümesini finanse edecek sermaye ve likidite konusunda bir sorun bulunmadığını bildirdi.
Bankacılıkta müthiş bir dijitalleşme olduğunu belirten Aydın, sektörde şube kapatılması ya da eleman çıkarılması gibi bir uygulamanın söz konusu olmadığını ifade etti.
Aydın, bir soru üzerine, "Türk bankacılık sistemi düşük faiz ortamından yanadır. Herkes gibi biz de düşük faiz ortamından yanayız. Faizlerin aşağı yönlü olması için elimizden geldiğince ciddi bir gayretin içindeyiz. Hem bilanço hem de operasyonel giderlerin yönetiminin doğru yapılması açısından… Her doğru yönetilen operasyonel gider esnafımızın, tüccarımızın, üreticimizin rakipleriyle daha iyi rekabet edebileceği bir kredi arzıyla onu karşı karşıya bırakır. Rekabeti makul sınırlar içinde yapıyoruz ki bu piyasayı bozucu etki olmasın. Ümit ediyoruz ki enflasyonla beraber Türkiyedeki faiz oranları da aşağı yönlü harekete devam eder." değerlendirmesinde bulundu.
Aydın, bankaların faizi belirleyen değil aracılık yapan müesseseler olduğunu ifade etti.
"Belli konsolidasyonları yapmamız lazım"
Ziraat Bankası olarak bazı bankalarla üye işyeri konusunda ortak bir çalışmaya geçebileceklerini belirten Aydın, şöyle devam etti:
"ATMlerin ortak kullanımı konusu da var. Bir ATM 20 bin dolar. Sektörde 20 bin civarında ATM var. Belki fizibıl olanı 10 bin ATMdir. Bu ülkeye 10 bin ATM daha gerekip gerekmediğini artık sorgulayacağız. Başta genel müdür olduğum banka olmak üzere, ülkenin bilançosuna daha çok etki eden hususları ön planda tutacağız. Velev ki az buçuk piyasadan pay kaybetsek de, birkaç müşteri başka kardeş bankaya gitse de biz buralardaki iş tutuş biçimimizi tanzim etmeyi düşünüyoruz. Sektörün ciddi biçimde belli oyuncularının bu konudaki çalışmaya katılacaklarını ümit ediyorum. Zaten bazı bankalarımız ortak POS kullanımıyla ilgili birlikte hareket ediyor. Yani faizlerin daha aşağı yönlü oluşunu sağlayabilecek operasyonel giderleri daha iyi yönetme konusunda çalışmalarımız var. Kaba bir hesapla, sadece 3-4 banka ATM ve POS ortaklığı yapsa yıllık 1 milyar doları geçen tasarruftan söz edilebiliyor. Belli konsolidasyonları yapmamız lazım. Bunlar için ciddi gayret göstereceğiz."
Aydın, "Türk bankacılık sektörü ülkenin özel ve önemli sektörlerinden biridir. Bugüne kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarının teminatıdır. Türkiyede kim yatırım yapmak, üretmek istiyorsa Türk bankacılık sistemi onun yanında olmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı.