Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Ağbal: İşsizliğin artmaması ekonomideki canlılığı teyit ediyor

Ağbal: İşsizliğin artmaması ekonomideki canlılığı teyit ediyor

Maliye Bakanı Ağbal, "İşsizliğin artmaması ekonomideki canlılığı teyit ediyor" dedi

Giriş: 15 Eylül 2017, Cuma 10:37
Güncelleme: 15 Eylül 2017, Cuma 13:00

Maliye Bakanı Naci Ağbal, haziran ayında yüzde 10,2 çıkan işsizlik rakamlarına ilişkin, "İşsizlikle ilgili ortaya çıkan veri, son 3 yılın trendine bakıldığında olumlu, ekonomide ilk yarıda yakaladığımız yüzde 5,1 düzeyindeki büyüme oranlarıyla tutarlı." dedi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

Haziran ayında yüzde 10,2 çıkan işsizlik rakamlarını değerlendiren Ağbal, istihdamın, ekonominin en önemli hususlarından biri olduğunu vurguladı.

İş gücüne her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığına işaret eden Ağbal, bu kişilere iş, aş üretecek programlar geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Açıklanan verilerin yılbaşında hükümet olarak başlattıkları "artı istihdam" programının başarısını teyit ettiğine değinen Ağbal, "Geçmiş 3 yılın işsizlik rakamlarına baktığımızda trend olarak haziran ayından itibaren işsizlik oranlarının yukarıya doğru çıktığını görüyoruz. İşsizlik oranları ocak ayında en yüksek seviyeden başlar, haziran ayına kadar aşağı inen bir trend gösterir, sonra tekrar yukarı doğru bir trende girer. Bu defa haziran ayında işsizlik oranı mayıs ayıyla aynı kaldı. Bu ekonomideki canlanmayı teyit eden ve ikinci çeyreğin büyümesiyle paralel olan bir gösterge." diye konuştu.

Ağbal, geçen yılın haziran ayına göre, 1 milyon 52 bin kişiye ilave istihdam sağlandığına dikkati çekerek, bunun ekonomideki genişlemenin teyidi olduğunu belirtti.

İşsizlik oranlarını belli bir seviyede tutan temel faktörün iş gücüne katılım oranının her yıl artması olduğuna işaret eden Ağbal, bu rakamın geçen yıla göre 1 puan arttığını, bunun işsizlik oranları üzerinde baskı oluşturduğunu dile getirdi.

Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizliğin 0,2 puan düştüğünü ifade eden Ağbal, bunun da olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.

Ağbal, üzerinde durulması gerekenin genç işsizlik oranındaki artış eğilimi olduğunu, bu konuda birtakım çalışmalar yapılmasına ihtiyaç bulunduğunu kaydetti.

Bakan Ağbal, "İşsizlikle ilgili ortaya çıkan veri, son 3 yılın trendine bakıldığında olumlu, ekonomide ilk yarıda yakaladığımız yüzde 5,1 düzeyindeki büyüme oranlarıyla tutarlı. Son 1 yılda Türkiye ekonomisi iş gücüne katılan 1 milyon insanımıza iş, aş üretmiş, bu çok önemli. Türkiye sürekli istihdam üreten bir ülke. 2009 global krizinden bu yana Türkiye gibi Avrupa'da hiçbir örnek yok. Bu da bizim için son derece sevindirici." değerlendirmesinde bulundu.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, vergi, yatırım, üretim, istihdam gibi toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren yasal düzenleme üzerinde çalıştıklarını belirterek, "Torba yasa düzenlemesini tahmin ediyorum gelecek hafta içinde teknik çalışmalarını da bitirip Meclise sevk edeceğiz." dedi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Maliye Bakanlığı olarak Bakanlar Kuruluna çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören bir kanun tasarısı sunduklarını ifade eden Ağbal, yatırım, üretim, istihdam gibi çeşitli sosyal kesimleri ilgilendiren çok sayıda düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını dile getirdi.

Söz konusu torba yasanın sadece Maliye Bakanlığına ilişkin düzenlemeleri içermeyeceğine dikkati çeken Ağbal, "Bu torba yasa düzenlemesini tahmin ediyorum gelecek hafta içinde teknik çalışmalarını da bitirip Meclise sevk edeceğiz." diye konuştu.

Ağbal, torba yasada, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yatırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının maden üretimi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının tüketiciler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının sosyal çalışmalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da iş hayatıyla ilgili düzenlemelerinin de yer alacağına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Maliye Bakanlığı olarak özellikle vergi kanunlarında vatandaşlarımızın vergi dairesiyle olan iş ve işlemlerini kolaylaştıracak düzenlemeler getiriyoruz. Vergi dairesine gitmeden tüm vergi işlemlerinin elektronik ortamda yapılmasını sağlayan bir düzene geçmek, vatandaşların üzerindeki zaman maliyetini kaldırmak istiyoruz. Vergi dairesi artık gidilen bir yer olmaktan çıkacak. Evinizde oturarak vergi işlemlerinizi yapabileceksiniz. Vergi kanunlarıyla ilgili mükelleflerimizin bir kısım yükümlülüklerini azaltıyoruz. Vergi kayıp kaçağıyla mücadele konusunda düzenlemelerimiz olacak. Bunlarla ilgili teknik çalışmaları hafta içinde bitirdikten sonra hükümet olarak bu konuda kapsamlı bir açıklama yapacağız."

"Emlak vergisi sorununa neşter vuracağız"

Hazine taşınmazlarının denetimine ve kullanımına ilişkin çok farklı sektörleri ilgilendiren kolaylaştırıcı hükümler de getirdiklerini dile getiren Ağbal, "Ekimde Meclis açılır açılmaz, Plan Bütçe Komisyonuna gelecek şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Emlak vergisi değerleriyle ilgili bir düzenleme çalışması da yapıyoruz. Yetiştirebilirsek onu da bu torba yasa içinde yapacağız." ifadesini kullandı.

Belli bölgelerde emlak vergisi değerinin arttığı şeklinde vatandaşlardan şikayetler geldiği belirtilerek, yapılacak düzenlemenin ayrıntılarının sorulması üzerine Ağbal, emlak vergisinin vatandaşların sahip olduğu gayrimenkullerden dolayı belediyelere ödedikleri bir vergi olduğunu söyledi.

Bu vergiye esas gayrimenkulün, özellikle arsanın değerinin belediyeler tarafından 4 yılda bir yeniden belirlendiğini dile getiren Ağbal, 2017'de bütün belediyelerin, bölgeleri içindeki arsa metrekare birim fiyatlarını yeniden belirlediğini, buna itiraz mekanizmalarının bulunduğunu belirtti.

Bazı yerlerde emlak değerleriyle hiçbir şekilde örtüşmeyen aşırı artış yaşandığını, vatandaşların da buna karşı isyanının görüldüğünü dile getiren Ağbal, ekonomideki gelişmeye paralel arsa değerlerinin artmasının doğal olduğunu ama bir yıldan diğer yıla astronomik artışların belediyeler tarafından yapılmasının ise vatandaşları tedirgin ettiğini kaydetti.

"Belediyelerin yaptığı değer artışları, bir önceki yıl değerinin belli bir oranını aşmayacak"

Ağbal, 4 yılda bir yaşanan bu soruna hükümet olarak neşter vurmak istediklerine dikkati çekerek, "Belediyelerin yaptığı bu değer artışlarına belirli bir sınır getirilmesi lazım. O sınırla ilgili teknik çalışmaları yürütüyoruz. Bu konuda Bakanlar Kuruluna da belki belirli sınırlar içinde yetkiler sağlanabilir ama ne olursa olsun belediyelerin yaptığı değer artışları, bir önceki yıl değerinin belli bir oranını aşmayacak. Böyle bir düzenleme yapmamız halinde inanıyorum ki vatandaşlarımız yaygın bir şekilde karşılaştıkları sıkıntıdan kurtulmuş olacaklar. Bu çalışmayı çok önemsiyoruz. Şu anda bununla ilgili değerlendirmeleri ve teknik çalışmaları yürütüyoruz. Yetiştireceğimizi düşünüyorum. Torba yasada da bu düzenlemeyi getirmeyi şu anda hedef olarak ortaya koyduk." diye konuştu.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması için süratle ve agresif şekilde yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, "Finansal piyasalar üzerindeki vergi kaynaklı işlem maliyetlerinin düşürülmesi ya da tamamen kaldırılması lazım. Vergi maliyeti olduğu zaman, para çok akışkan olduğu için başka küresel merkezlere çok hızlı şekilde gidebiliyor." dedi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin not görünümünü yükseltme ihtimalini değerlendiren Ağbal, derecelendirme kuruluşlarının yavaş yavaş raporlarının tonunu ve değerlendirmelerini değiştirmeye başladığını söyledi. Ağbal, bu kuruluşların, Türkiye ekonomisinin güçlü yönlerini ortaya çıkarmaya ve "Türkiye ekonomisinden alacak derslerimiz var" demeye başladığını belirterek, "Bunlar güzel şeyler. Şu anda Türkiye ekonomisine karşı piyasanın duyduğu bir güven var, artarak devam ediyor." dedi.

Not değerlendirmesi için birtakım süre ve koşullar olduğuna dikkati çeken Ağbal, "Açık söylemek gerekirse üzücü olan taraf, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok hızlı, beklenmedik şekilde ve Türkiye ekonomisinin temel güçlü yönlerini göz ardı ederek yaptıkları değerlendirmeler var. Şu anda kredi derecelendirme kuruluşlarının verdikleri notlara kıyasen Türkiye daha güçlü performansa ve karneye sahip. Bunu herkes görüyor." ifadesini kullandı.

İstanbul Finans Merkezi için müstakil kanun

Ağbal, İstanbul'un uluslararası finans merkezi olması yönündeki hazırlıkları da anlattı. Küresel piyasalara uyum sağlamak amacıyla yasal çerçevenin oluşturulması gerektiğini belirten Ağbal, Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatıyla Maliye Bakanlığı koordinasyonunda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji ile Adalet bakanlıkları, SPK, BDDK ve Merkez Bankası gibi kurumların katılımı ile çalışma yaptıklarını dile getirdi.

İlgili düzenlemelerin sadece vergiyle ilgili olmayacağını da ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:

"Bir yerin küresel finans merkezi olması, tek başına vergi düzenlemeleri ile mümkün değil. Öncelikle sermaye piyasalarını düzenleyen mevcut mevzuat gözden geçirilmeli. Bazı ülkelerle rekabet içindeysek o ülkelerin finansal derinliğine erişecek mevzuat altyapısını oluşturmamız gerekiyor. Gerek Borsa İstanbul gerekse SPK ve BDDK gerekli hazırlıkları yapıyor. Vergi de önemli bir konu. Finansal piyasalar üzerindeki vergi kaynaklı işlem maliyetlerinin düşürülmesi ya da tamamen kaldırılması lazım. Vergi maliyeti olduğu zaman para çok akışkan olduğu için başka küresel merkezlere çok hızlı şekilde gidebiliyor."

Ağbal, küresel finans merkezi için bir diğer ihtiyacın da nitelikli insan kaynağı olduğuna dikkat çekerek, bununla ilgili de teşvik edici düzenleme getirilmesi gerektiğini söyledi. Bu kapsamda uluslararası iş ve vergi kanunları ile nitelikli insan kaynağını çalıştıracak altyapının oluşturulacağını dile getiren Ağbal, merkeze yönelik bürokrasinin azaltılması için de sermaye piyasalarını ilgilendiren ruhsatlar ve çalışma izni süreçlerinin sadeleştirileceğini ifade etti.

İstanbul finans merkezine ilişkin düzenlemeler için müstakil bir kanun tasarısı hazırlayıp Meclise getirmeyi planladıklarını belirten Ağbal, "Toplantı yaptık, Başbakan Yardımcı'mız ile planlama yapıyoruz. Planlamaları Ekonomi Koordinasyon Kurulu bünyesinde tekrar gözden geçirip getireceğiz." dedi.

"Londra'dan çıkış Türkiye için fırsat"

Brexit süreci sonrası Londra piyasalarında yaşanan çıkışların Türkiye için avantaj olup olmayacağına ilişkin soruyu da yanıtlayan Ağbal, Brexit sonrası diğer merkezlerin de Londra'nın yerine geçmek için çalıştığını söyledi. Ağbal, bu durumun Türkiye için de fırsat olduğunu belirtirken, "Süratle tüm yasal mevzuatı gözden geçirerek, palyatif ve küçük adımlar değil, çok agresif şekilde, kararlı ve radikal düzenlemeler yapmamız gerekiyor. Türkiye'yi çekim merkezi yapmamız lazım. Türkiye'nin fırsatı var." ifadelerini kullandı.

Ağbal, Meclisin ve kendilerinin yoğun bütçe mesaisi nedeniyle bu konudaki düzenlemelerin ocak ayından sonra gündeme geleceğini kaydetti.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, ağustos ayında bütçenin 874 milyon lira açık verdiğini bildirdi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masasına konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Bütçe açığının geçen yıl 27 milyar lira olduğunu, bu yıl açığın 47 milyar liraya çıkacağını öngördüklerini hatırlatan Ağbal, 15 Temmuzdaki darbe girişimi sonrasındaki gelişmelerin ekonomiye ilave yükler getireceğini söylediklerini de anımsattı. Söz konusu gelişmelerden ötürü bütçeye 11 milyar liralık ilave yük geldiğini dile getiren Ağbal, "Dolayısıyla bütçedeki bozulmadan değil, bütçenin kontrollü bir şekilde, sürdürülebilirlik sınırları içinde ekonomik büyümeye katkı olacak bir çerçeveye kavuşturulması söz konusu." diye konuştu.

Ağbal, ağustos ayına ilişkin bütçe gerçekleşmelerini de paylaşarak, "Ağustos ayında bütçemiz 874 milyon lira açık, 4,6 milyar lira ise faiz dışı fazla verdi." dedi.

Sosyal güvenlik kapsamındaki emekli aylıkları ve engelli bakım paralarının bayram nedeniyle eylül ayı yerine ağustos ayında ödendiğine dikkati çeken Ağbal, "Buradan kaynaklı ilave 3,7 milyar liralık ağustosa kayan bir harcamamız oldu. Bunu göz ardı ettiğimizde aslında ağustos ayındaki açık, fazlaya dönüştü. Bizim bütçemiz aslında 2,8 milyar lira fazla verdi ama bilinçli bir şekilde ödemeleri öne çektik." değerlendirmesinde bulundu.

Geçen yıl ağustos ayında bütçenin 3,6 milyar lira fazla, bu yılın aynı ayında ise 874 milyon lira açık verdiğini kaydeden Ağbal, vergi tarafında ağustos ayı rakamlarının yüzde 13,1 arttığını ve bunun son derece sevindirici olduğunu söyledi.

Ağbal, yıl sonunda özellikle vergi tarafında beklentilerin oldukça üzerinde bir gerçekleşme öngördüklerini anlatarak, yatırım harcamalarında da 8 aylık dönemde ciddi artış yaşandığını dile getirdi.

Yatırım harcamaları konusundaki artışı önemsediklerini belirten Ağbal, "Yatırım harcamalarındaki artış ülkenin altyapısına yaptığımız harcamalara ilişkin. Cari harcamalara bakıldığında olağanüstü bir harcama yok." ifadelerini kullandı.

İç ve dış güvenlikle ilgili çabaların da bütçeye yansımaları olduğunu vurgulayan Ağbal, "Türkiye bütçesi o kadar sağlam ki savunma ve güvenlik konusunda da ilave harcamalar yapıyoruz ama bütün bunlara rağmen bütçe dengesi içinde götürmeyi başarabiliyoruz. O açıdan yıl sonunda bütçe açığının 60 milyar lira civarında olacağını ifade ediyorum. Milli gelirin yüzde 2si civarında bütçe açığı olacak. Tedbirleri almasaydık ekonomik büyümedeki trendi yakalayamazdık." diye konuştu.

Ağbal, gelecek yıl bütçe açığını benzer seviyede tutmak için önemli bir gayret gösterdiklerini belirterek, "Bunun için ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Kamu harcamalarına önümüzdeki yıl başta cari harcamalar olmak üzere sınırlamalar getiriyoruz. Vatandaşa tasarruf et diyoruz, devlet de tasarruf edecek. Makine-ekipman, kırtasiye alımlarından tutun da bütün hizmet alımlarına kadar çok kapsamlı tasarruf önlemleri 2018 bütçesinde getireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Mali sürdürülebilirliğe çok önem verdiklerine işaret eden Ağbal, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında bütçe ve nakit dengeleri konularında sürdürülebilir seviyenin dışına çıkmayacaklarını vurguladı.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, KDV reformu çalışmalarına ilişkin, "Maliye Bakanlığı olarak mükellefin artık sadece hasılat KDV'sini takip edeceğiz. 1 milyon civarında işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler var. Bu, mükellefler için büyük kolaylık getirecek." dedi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

KDV reform çalışmalarına ilişkin sorular üzerine Ağbal, Türkiye'deki KDV sisteminde bir İngiliz modelinin söz konusu olmadığını söyledi. Ağbal, "Türkiye modelini değiştirerek yeni bir Türkiye modeli üretmek istiyoruz, yerli, orijinal bir KDV sistemi." diye konuştu.

KDV reformu yapma ihtiyacının çok elzem olduğunu vurgulayan Ağbal, bu konuda çok ciddi şikayetler geldiğini bildirdi.

Ağbal, karmaşık, uyum maliyetleri yüksek, firmalar üzerinde finansman maliyeti oluşturan KDV sistemi nedeniyle bir çalışma yapmaya karar verdiklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:

"Bu yüklerden kaçmak için hemen hemen bütün sektörlerde KDV oranı indirimleri talep ediliyor. Aslında KDV oran indirimleri yapılmasına gerek yok. Türkiye, OECD ülkeleri, özellikle AB ülkeleri içinde KDV oranı en düşük ülke. Türkiye'deki genel oran yüzde 18, bazı ülkelerde, AB'de yüzde 27 KDV oranları var. Yapacağımız reform çalışmasında asla bir oran indirimi söz konusu değil."

İngiltere örneğinin, özellikle firmalara yük oluşturacak uygulamalardan özenle kaçınılması nedeniyle çekici geldiğini anlatan Ağbal, "En fazla şikayette bulunulan konu, firmalara yük olarak kalan KDV. Sonraki dönemi, devreden KDV'yi iade edebilir miyiz diye çalıştık. Amacımız da bu sistemi Türkiye'ye getirmek. Bu, işletmelerin indirim taleplerinin hepsini ortadan kaldıracak. Nihai tüketiciye yapılan satışlarda KDV yüzde 18 ve burada bir değişiklik söz konusu olmayacak. Yüzde 8 ve yüzde 1'e tabi ürünler var, burada değişiklik yok. Tek orandan anlaşılan, bütün oranların tek bir yerde birleştirilmesi ise böyle bir şey olmayacak." değerlendirmesinde bulundu.

Üzerinde çalışılan sisteme ilişkin bilgiler veren Ağbal, şunları kaydetti:

"Küçük işletmeler artık sadece yüzde 18 KDV'yi müşterisinden tahsil etsin ama beyannamesinde yüzde 18 olarak hesapladığı tutarın yüzde 10'una tekabül eden tutardaki KDV'yi getirip ödesin. Bu şu anda bağlayıcı değil, Maliye Bakanlığı olarak çalışmaları bitirmiş değiliz. Bakanlık olarak mükellefin artık sadece hasılat KDV'sini takip edeceğiz. Vatandaş için daha basit bir sistem olacak. Vergi yükünü bu işletmeler için daha aşağıya çekeceğiz. Teknik çalışmalar devam ediyor. Bunu hangi sektörlerde uygulayabiliriz diye bir çalışmamız var. 'Bu sadece hizmet sektöründe uygulanacak' diye bir konu yok. Uygulama şartlarına çalışıyoruz. 1 milyon civarında işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler var. Bu, mükellefler için büyük kolaylık getirecek. Bir işletme 'ben bu basit sisteme geçmek' istiyorum derse geçecek. Zorunlu bir konu olmayacak."

Maliye Bakanı Naci Ağbal, ekonomide büyüme ivmesinin devam edeceğini belirterek, "Çünkü öncü göstergeler üretim, yatırım, talep, dış talep tarafında oldukça kuvvetli. İhracat ciddi anlamda büyümeye destek veriyor, turizmde güzel gelişmeler var." dedi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 5,1 büyürken, bazı ekonomistler üçüncü çeyrek için çift haneli bir beklenti içerisinde. Sizin yıl sonu ve gelecek yıla ilişkin büyüme öngörünüz nedir? Bununla bağlantılı olarak kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin görünümünü yükseltme ihtimalini nasıl görüyorsunuz?" ​sorusuna Ağbal, büyüme rakamlarının arka arkaya kendilerini sevindiren rakamlar olarak ortaya çıktığını söyledi.

Türkiye ekonomisinin geçen yılın 3. çeyreğinde yüzde 0,8 daraldığını, alçak darbe girişiminin etkisinin net bir şekilde görüldüğünü anımsatan Ağbal, hükümet olarak geçen sene ağustosta ekonominin büyümesini sağlayacak önemli kararları arka arkaya aldıklarını ifade etti.

Ağbal, 2016'nın 4. çeyreğinde yabancı yatırımcı kuruluşlarının beklemediği şekilde Türkiye ekonomisinin büyüme süreci içine girdiğini belirterek,şöyle konuştu:

2017'nin ilk iki çeyrekte kendilerini sevindiren rakamların geldiğini, 3. çeyrekte de büyüme rakamının çok daha yüksek gelmesinin normal olduğunu çünkü 2016'nın üçüncü çeyreğinde alçak darbe girişimi dönemine rastladığını anımsattı. O dönemde ekonomik aktivitelerde önemli daralma meydana geldiğine işaret eden Ağbal, "Bu sene aynı döneme tekabül eden üçüncü çeyrekte, baz etkisi nedeniyle büyüme rakamları çok daha yukarılarda gelecek. 2017'nin 4. çeyreğinde de büyüme ivmesinin devam edeceği gözüküyor. Çünkü öncü göstergeler üretim, yatırım, talep, dış talep tarafında oldukça kuvvetli. İhracat ciddi anlamda büyümeye destek veriyor, turizmde güzel gelişmeler var. Sanayinin çarkları dönüyor, kapasite kullanım oranları son yılların rekor seviyelerinde devam ediyor. İstihdama yansıyor, 1 milyon insanına istihdam sağlamışız. Bu gelir demek, gelir harcama demek, harcama büyüme demek. Bunlar son derece sevindirici."

"OVP'yi bu ay içinde açıklayacağız"

Ağbal, büyüme rakamlarına ilişkin herkesin bir tahmin yaptığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Ben de söylüyorum şu andaki yüzde 5'nin üzerinde büyümenin teknik çalışmalardan ortaya çıktığını görüyoruz ama biz bu konuda Orta Vadeli Programı (OVP) bu ay içinde açıklayacağız. Bu programda, hem 2017 sonu büyüme rakamına ilişkin hükümet olarak tahminimizi ortaya koyacağız hem de gelecek üç yıla (2018, 2019, 2020) ilişkin büyüme hedeflerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Sevindirici olan şu, Türkiye ekonomisi bir defa 2009 krizinden sonra 2016'da karşılaştığı 15 Temmuz darbe girişiminin oluşturduğu ekonomik şok karşısında dayanıklı olduğunu gösterdi. Biz bunu Gezi Parkı olaylarında da yaşadık. Türkiye ekonomisi artık 90'lı yılların Türkiye ekonomisi değil. 1994, 1998 ve 2001 yıllarında yaklaşık 13 yılın içinde 3 kriz sokmayı başarmışız. O dönemde krizleri de kendimiz çıkarmışız. Şimdi Türkiye ekonomisi gerek global krizden çok güçlü ve başarılı bir şekilde çıkan nadir ülkelerden biri olmuş. Gezi Parkı olaylarının, Türkiye ekonomisine karşı büyük bir saldırı olduğunu biliyoruz. Buradan da Türkiye ekonomisi çok güçlü bir şekilde toparlanarak çıkmış ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra herkesin hatırlayın ağustos ayında Standards and Poor's, Fitch gibi kuruluşların, Türkiye ekonomisi için 2017 yılında bekledikleri büyüme oranları yüzde 2-3 civarındaydı. Şimdi artık herkes yarışa girdi. Herkes Türkiye ekonomisine ilişkin 2017 büyüme rakamlarını yukarı yönlü revize etmeye başladı. Artık 4,7, 5,3 rakamlarını uluslararası kuruluşlar da arka arkaya söylüyor."

"Türkiye ekonomisinin büyüme grafiği son derece başarılı"

Naci Ağbal, 1990'lı yıllarda dolar cinsinden kişi başına milli gelirin 2 bin 500 ila 3 bin 500 dolar arasında gelip gittiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Ama bugün Türkiye'nin kişi başına milli geliri, dolar cinsinden 10 bin 800 dolar, üçe katlamışız. Dolayısıyla bir, Türkiye ekonomisinin büyüme grafiği, son derece başarılı. Bu, Türkiye ekonomisini, Avrupa ekonomilerine daha hızlı bir şekilde yaklaştırıyor. İki, Türkiye ekonomisinin temelleri artık sağlam. Çok sağlam bir kamu maliyesine, bankacılık sistemine sahibiz, ekonomimizin temel parametreleri son derece sağlam. Önceki dönümlere göre tek haneli enflasyon rakamlarını görmüşüz, çok güçlü genç nüfusumuz var ve rekabetçi işletme yapımız var. Bütün bunlar son derece önemli temel parametreler. AK Parti hükümetleri, herhangi bir ekonomik şokla genellikle dıştan gelen bir şokla karşılaştıklarında çok hızlı bir şekilde karar üretebiliyor, karar alabiliyor, bunları uygulamaya koyabiliyor ve ekonomide dönüşümü çok hızlı bir şekilde yapabiliyor. Bu da bizim gücümüzü gösteriyor. Bakın siyasi istikrarın ne kadar önemli olduğunu bir defa daha gördük. Yani siyasi istikrarsızlık olsaydı, hükümet güçlü olmasaydı, biz bu kadar hızlı toparlanabilir miydik?"

Maliye Bakanı Naci Ağbal, yeni "torba yasa"da elektronik ticaretin vergilendirilmesine ilişkin düzenleme bulunduğunu belirterek, "Küresel elektronik ticaret yapan bir firma Türkiyede nihai tüketicilere doğrudan mal satarsa bu da devamlılık arz ederse, bu takdirde Türkiyede vergi mükellefi olacak. Olmazsa biz resen vergi mükellefi yapacağız ve Türkiyedeki elde gelire de el koyacağız." dedi.

Ağbal, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masasına konuk oldu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiyenin son dönemde Almanya başta olmak üzere bazı ülkelerle yaşadığı siyasi sorunların ekonomik etkilerine değinen Ağbal, bütün dünyanın çok ciddi tarihsel bir dönemecin içinden geçtiğini ve özellikle Türkiyeye yakın bölgelerde jeopolitik değişimlerin olduğunu söyledi.

Dünyada küresel iş birliklerinin özellikle ekonomide güç dengesinin batıdan doğuya kaydığını, tarihsel bir sürecin içinde olunduğunu vurgulayan Ağbal, "Türkiye bütün bu jeopolitik değişimi ve dönüşümü dikkatle izliyor. Kendi menfaatlerine uygun olarak dış politika seçeneklerini geliştiriyor. Tek kutuplu küresel iş birlikleri artık geride kaldı. Türkiyenin yeni jeopolitik iş birliklerine yönelmesi öncekileri zayıflatması anlamına gelmiyor. Ama ortaya çıkan yeni fırsatları da değerlendirmesi kaçınılmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Ağbal, Avrupa Birliğinin (AB) Türkiye için çok önemli olduğuna işaret ederek, politik ilişkilerde birtakım gerginlikler yaşanmasına rağmen son 4 yılda ABye olan ihracatın yüzde 40tan 48lere yükseldiğini aktardı.

AB Türkiye için önemli

Türkiyeye yurt dışından yabancı sermayenin en büyük kısmının ABden geldiğine işaret eden Ağbal, ABnin ve AB üyeliğinin Türkiye için çok önemli olduğunu dile getirdi.

Ağbal, Türkiyenin ABnin neredeyse güvenliğinin sigortası olduğunun altını çizerek, "Sağduyu sahibi birçok Avrupa çevresindeki liderler de Türkiyenin bu rolünü kabul ediyor. Biz bu bölgenin güven ve istikrar bölgesi olması için üzerimize düşen bütün yükümlülükleri yerine getirmek istiyoruz ve bu konuda Türkiyenin attığı adımlar birtakım kurulu güçleri rahatsız ediyor olabilir. Küresel jeopolitik içerisinde Türkiyenin güçlendiği açık. Önümüzdeki yıllarda AB ve ABD ile ekonomik ilişkilerimizi daha da artacak. Bu bölgelerden daha fazla yabancı sermayeyi Türkiyede görmek istiyoruz." diye konuştu.

e-ticarette küresel vergilendirme

"Almanya, Fransa, İtalya ve İspanyanın arasında bulunduğu çok uluslu şirketlerin kar değil ciro üzerinden vergi hesabını öngören bir sistem üzerinde çalıştıklarını açıkladılar. Buna benzer bir çalışma Türkiyede olacak mı? e-ticaret haksız verginin önlenmesine ilişkin çalışmalar hangi aşamada?" sorusunu da yanıtlarken Ağbal, e-ticaretin siyasi sınırları tanımadığını söyledi. İnternette gümrük duvarlarının olmadığına işaret eden Ağbal, şöyle devam etti:

"Elektronik ticaret ciddi anlamda küresel ticaretin içinde daha fazla önemi olan bir noktaya doğru gidiyor. Bazı ülkeler bu elektronik ticaretten çok ciddi kazançlar elde ediyorlar. Gelir elde ediyorlar ama gelir elde edilen ülke aslında kazancın elde edildiği ülke değil. Mesela küresel elektronik ticareti yürüten firma Amerikada ama paranını kazanıldığı yer Türkiye. Türkiye o zaman ne diyor, burada para kazanılıyorsa burada vergi verilmelidir. Burada anladığım kadarıyla, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya ortak bir çalışmayla Avrupa Komisyonundan küresel elektronik ticaret yapan firmaların AB pazarındaki hasılatlarının üzerinden bir vergi alınmasını içeren bir teklifte bulunmuş. Bu hasılat üzerinden alınacak vergi adına dengeleme vergisi demişler."

Türkiyede geçen sene e-ticarete ilişkin düzenleme yapıldığını hatırlatan Ağbal, şunları kaydetti:

"Türkiyede mal satan elektronik ticaret firmalarına yapılan ödemelerin şirketlerin bankalarımıza stopaj yapma yükümlülüğü getirdik. Yani burada bir nihai tüketici elektronik ticaret firmasından mal satın almışsa bunun parasını da elektronik ortamda bankacılık üzerinden ödüyorsa o zaman bu aşamada bir vergi keselim. Bu da ciddi anlamda kamuoyunda karşılığını buldu. Birçok küresel firma bizimle görüşmeler yapıyor. Bu kanun hazırlığına karşılık Türkiyede vergi mükellefi olmak istediklerini söylüyorlar. Dolayısıyla düzenleme yerini buldu. Yapacağımız torba yasada bir adım ileriye gidiyoruz. Bir madde getiriyoruz, küresel elektronik ticaret yapan bir firma Türkiyede nihai tüketicilere doğrudan mal satarsa bu da devamlılık arz ederse bu takdirde Türkiyede vergi mükellefi olacak. Olmazsa biz resen vergi mükellefi yapacağız ve Türkiyedeki elde edilen gelire de el koyacağız."

Ağbal, bazı küresel oyuncuların vergi mükellefi olmak istediklerini ama vergi beyan edebilmek için tek bir vergi dairesi belirlenmesi gibi birtakım kolaylıklar talep ettiklerini kaydetti. Söz konusu firmalarla görüşmeler bitince elektronik ticaretin vergisel boyutunda kolaylıklar sağlayan uyum maliyetlerini aşağıya çeken birtakım düzenlemelerin de yapılacağını bildiren Ağbal, küresel ticaretin ulusal düzenlemelerden kaçamayacağını sözlerine ekledi.

AA