Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Allianz Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Aylin Somersan Coqui, ortalama sigorta primini yüzde 30 civarında aşağı çeken trafik sigortasında tavan fiyat uygulamasının tüm sektörü doğrudan etkilediğini belirterek, "Bu düzenlemenin sektöre finansal etkisi 3 milyar TL kayıp olacaktır." dedi.

Somersan Coqui, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de sigorta bilinci ve risklere verilen önemin, ürün sahipliğinin henüz çok yüksek olmadığını belirtti.

Uluslararası sigorta sektörü verisine göre, Türkiye’de kişi başı sigorta priminin sadece 153 dolar, dünya ortalamasının ise 662 dolar olduğunu ifade eden Somersan Coqui, şunları kaydetti:

"Türkiye sigorta sektörünün prim üretimi, GSYH'nin yüzde 1,6’sına karşılık gelirken, Avrupa’da bu oran yüzde 6,7. Bu bilgi, daha gidilecek çok yolumuz olduğunu açıkça gösteriyor. Sigortalılık oranı düşük olmakla birlikte sigortalanabilir potansiyelin yüksek olması, uluslararası yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor. Biz de bu veriyi gelişme potansiyelinin bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Özellikle Türkiye’deki genç nüfus, düşük sigortalılık oranı, çalışma hayatındaki iş gücü ile bireysel ve yurt içi tasarrufların artırılmasına yönelik olumlu eğilimleri dikkate aldığımızda, ülkemizde sigorta sektörünün tüm branşları ile yüksek bir büyüme potansiyelinin olduğunu söyleyebiliriz. Orta ve uzun vadede Türkiye, gelişen bir sigorta pazarı olarak önemini daha da artıracaktır. Ülkemiz, ekonomik ve sosyal gelişimini ve istikrarını sürdürdükçe sigorta sektörünü ve sigortacıları parlak bir geleceğin beklediğini söyleyebilirim."

- "Umudumuz, serbest piyasa yolunda çözüm üretilmesi..."

Aylin Somersan Coqui, bu yıl sektörde yaşanan en önemli gelişmelerden birinin 12 Nisan itibarıyla zorunlu trafik sigortalarına getirilen tavan fiyat uygulaması olduğuna işaret ederek, "Ortalama sigorta primini yüzde 30 civarında aşağı çeken tavan fiyatı uygulaması, tüm sektörü doğrudan etkiledi. Bu düzenlemenin sektöre finansal etkisi 3 milyar TL kayıp olacaktır." dedi.

Temmuz ayında da zorunlu trafik sigortasına "Riskli Sigortalılar Havuzu" modelinin getirildiğini anımsatan Somersan Coqui, şöyle devam etti:

"Hasar riski yüksek araçlar ile taksi, minibüs, otobüs gibi araç gruplarındaki prim ve hasarı, sigorta şirketleri arasında paylaştıran bir sistem bu. Primler ve ödenen hasarların yüzde 50’sini sektör oyuncuları eşit paylaşacak, kalan yüzde 50, herhangi bir risk yönetimi yapılmadan, şirketlerin son 3 yıllık pazar paylarına göre hesaplanacak. Allianz Türkiye ve sektör olarak umudumuz, serbest piyasa yolunda çözüm üretilmesi... Mevcut durumun uzun dönem için sürdürülebilir olmadığını düşünüyoruz. İyi sürücü-kötü sürücü ayrımının iyi yapılması ve aktüeryal süreçlerin doğru bir şekilde işlemesinin, iyi sürücünün maliyetinin daha da düşürülmesi ve riskli sürücüler ile araç tiplerinin risklerini azaltmaya odaklanmaları açısından gerekli olduğuna inanıyoruz."

Somersan Coqui, tüketicilerin beklentileri, öncelikleri ve ihtiyaçlarının hızla değiştiğini aktararak, özellikle genç nüfusun, dünyadaki tüm teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiğini ve bu gelişmelerden anında yararlanmak istediğini, yaşanan bu değişim ve dönüşümün inovatif ürün, çözüm ve hizmetlerin pazara sunulmasını gerekli kıldığını söyledi.

- "İki çalışanın bir emekliyi finanse ettiği sosyal güvenlik sistemimiz bugün dahi zorlanıyor"

Allianz Türkiye CEO'su Somersan Coqui, Türkiye'nin emeklilik ve tasarruf açığının kapatılmasında en önemli unsur olan Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) toplumda hızla yaygınlaşmaya devam etmesinin ve ekonomi yönetiminin son yıllarda başlattığı teşvik uygulamalarının son derece olumlu etkilerinin olduğunun gözlemlendiğini kaydetti.

Özellikle tasarruf kültürünün yeterince güçlü olmadığı Türkiye'de bireysel emekliliğin, küçük de olsa düzenli olarak yapılacak birikimlerle tasarruf alışkanlığı sağlaması açısından çok önemli bir misyona sahip olduğunu vurgulayan Somersan Coqui, "3 basamaklı emeklilik sisteminin 2. basamak yapılandırılmasında önemli bir adım olan otomatik katılım uygulaması da bu alışkanlığı pekiştirecek nitelikte. Ama daha önemlisi, toplumumuzun yalnızca gelecekte değil, bugün dahi ihtiyacını duyduğu emeklilik sisteminin kurgulanmasına olan gereklilik giderek arttı." diye konuştu.

Somersan Coqui, BES'in uzun vadeli yatırım aracı olarak Türkiye ekonomisi için büyük öneme sahip olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Türkiye’de yaşam beklentisi giderek artıyor ve nüfusumuz yaşlanıyor. Şu anda ortalama yaşam beklentisi 78 yaşa ulaşmış durumda. 2030 yılına gelindiğinde ise yaşlı bir nüfusa sahip olacağımız öngörülüyor. Yaklaşık iki çalışanın bir emekliyi finanse ettiği sosyal güvenlik sistemimiz, bugün dahi zorlanıyor. Emekli olarak geçirilen sürenin ciddi anlamda uzamasıyla birlikte sistemin oluşacak bu yükü karşılamada bir hayli sıkıntı yaşayacağını şimdiden biliyoruz. Bu nedenle 2017 yılında devreye giren otomatik katılım uygulamasını, Türkiye’nin ihtiyacı olan tamamlayıcı emeklilik sisteminin daha da ilerletilmesi, konumunun güçlendirilmesi ve istihdam piyasasının sisteme katılımının sağlanması açısından çok önemli bir adım olarak görüyoruz."

- "(BES) Maaşlarından kesilen tutarlar vergi kesintisi gibi algı yaratıyor"

Aylin Somersan Coqui, otomatik katılımın, gerekli değişiklikler ile sorunlar giderildiğinde öneminin artacağına inandığını ifade ederek, sigorta sektörü olarak otomatik katılım sisteminin iyileştirilmesi için ne tür revizyonlar yapılabileceğine dair çalışmalar yaptıklarını bildirdi.

Otomatik katılımın en önemli gelişim alanlarının işveren katkısı ve mevcut cayma hakkı yapısı olduğunu belirten Somersan Coqui, "İşveren katkısı sağlanırsa ve cayma hakkının belli dönemlerde tanımlandığı bir yapıya geçilirse bu süreçte sistemde kalmanın sağlayacağı faydaları anlatabiliriz. Bu konuda bilinçlendirme çalışmaları yürütebiliriz. Ayrıca Allianz Türkiye olarak, 45 yaş üzerindeki çalışanların da otomatik katılımdan faydalanmaları gerektiğini savunuyoruz. Tüm bu düzenlemelerin yanında çalışanların maaşlarından kesilen tutarlar da vergi kesintisi gibi algı yaratıyor. Bu algıyı değiştirmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

18 yaş altının sisteme dahil edilmesini de büyük bir iyileştirme olarak değerlendirdiklerini ifade eden Somersan Coqui, sözlerine şöyle devam etti:

"Bireyler sisteme ne kadar erken yaşta girerlerse, toplumdaki refah düzeyinin aynı oranda artacağı ve ülkemiz ekonomisine olumlu katkılar sağlanacağı aşikar. Aynı zamanda bu, sistemin algısını değiştirecek ve erken yaşta birikim yapmanın önemini de ortaya koyacak bir gelişme olacaktır. Allianz Türkiye olarak şimdiden, 18 yaş altı bireylere ulaşabilmek ve sistemin faydasını anlatabilmek için banka kanallarımızla birlikte ortak çalışmalar yapmaya başladık. Hepimizin bildiği gibi, yeni neslin algısı çok daha farklı. Dijital bir çağda yaşıyoruz. Dijitalleşen, daha fazla araştırma yapan, bilgiye hızla ulaşan, daha çok bilgi sahibi ve daha hızlı hizmet almak isteyen bir yeni nesil şimdiden ekonominin ana eksenindeki yerini aldı. Dolayısıyla yaptığımız çalışmalar bu hedef kitleye hitap edebilecek ve onların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde olacak. Teknolojiye adapte olmaya çalışan bir önceki nesle de hızlı hizmet ulaştırmak için dijitalleşmeyi kullanmaya devam ediyoruz."

- "İstanbul'daki sel, dolu, Gökova'daki depremin ardından 63 milyon TL’lik hasar karşıladık"

Allianz Türkiye CEO'su Somersan Coqui, İstanbul'da bu yıl yaz aylarında yaşanan sağanak yağışın ardından birçok ev ve arabanın hasar görmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken de, yaşanan bu afetlerin ardından sigorta taleplerinde belirgin bir artışı henüz gözlemlemediklerini kaydetti.

Somersan Coqui, "Bildiğiniz gibi küresel ısınmanın en önemli sonuçlarından biri olarak, dünya genelinde iklime bağlı doğal afetlerde önemli oranda artış yaşanıyor. Allianz Grubu tarafından yayımlanan 2016 Risk Barometresi Araştırması'na göre, Türkiye için en büyük riski, yüzde 55 risk payı ile doğal afetler oluşturuyor. Doğal afetler içinde depremden sonra en çok hasarı da sel veriyor." diye konuştu.

Türkiye’de yılda 150 milyon TL’nin üzerinde maddi hasara neden olan sel felaketlerinde, bu yıl yaşanan doğal afetlerden dolayı bu tutarın oldukça aşılmış durumda olduğunu ifade eden Somersan Coqui, "18, 21 ve 27 Temmuz tarihlerinde yaşadığımız sel ve dolu felaketleri ile Gökova’daki deprem felaketleri sonucunda oluşan hasarların sektöre maliyetinin 800 milyon TL’yi bulduğu tahmin ediliyor. Allianz Türkiye olarak bizler de bu felaketler sonucunda müşterilerimizin 63 milyon TL’lik hasarlarını karşıladık." dedi.

Somersan Coqui, sel baskınlarına karşı teminatı bulunan sigortalıların hasarlarının hızlı ve kolay bir şekilde karşılanırken, sigortası bulunmayan kişi ve işletmelerin afetlerden sonra ciddi mağduriyet yaşadığını, bu durumun felaketler ve afetlerin yaratacağı mağduriyetleri daha aza indirmenin yolunun sigortadan geçtiğini bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi.

Dolu felaketi sonrasında Allianz Oto Hizmet Projesi kapsamında müşterilerin hasarlarının çok hızlı bir şekilde onarılmasını sağladıklarını belirten Somersan Coqui, İstanbul Maslak’ta yer alan Allianz Oto Hizmet’te, dijital bir araç tarayıcı sistemi kurarak dolu hasarlarının tespit hızını artırdıklarını, yaklaşık 25 kişilik uluslararası bir göçük hasarı tamir ekibinin desteğiyle de tamir sürecini hızlandırdıklarını anlattı.

AA