Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Fransa’nın Strasbourg kentinde Avrupa Konseyi Dünya Demokrasi Forumu’na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Konseyi’nde “Popülizm problem midir?” panelinde konuştu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland başta olmak üzere AB yetkilileri ile görüştü. Programlarının ardından bazı gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

JAGLAND GÖRÜŞMESİ:

Türkiye’deki siyasal gelişmelerle ilgili endişeler dile getirildi. Biz Türkiye’de demokrasiyi sonuna kadar savunacağımızı, 2019’da demokrasinin kazanacağını, bu konuda herkesin iyimser olması gerektiğini kendilerine söyledik. Tutuklu gazetecileri ve milletvekillerini sordular. Türkiye ile ilgili ciddi endişeler dile getiriliyor.

KATKIDAN VAZGEÇİLMESİ:

“Avrupa Konseyi’ne en büyük maddi katkıyı sağlayan 6 katılımcı ülke arasından Türkiye’nin çıkması, Avrupa ve AB’den tamamen vazgeçmesi anlamına mı geliyor?” diye soruldu. Biz de “Hayır, öyle bir amaç olduğunu asla düşünmüyoruz” dedik. Türkiye, Avrupa ailesinin onurlu bir üyesidir; kaldı ki Avrupa Konseyi’ni kuran ülkelerden biriyiz. Türkiye öncüsü olduğu kurumda aktif rol üstlenmeli. Varsa hataları yüzlerine söylemelisiniz. Acaba Avrupa’da Türkiye karşıtı söylemlerin dillendirilmesi, aleyhte raporların yazılması hükümeti rahatsız mı ediyor? “Raporu lehime yazarsan para veririm, lehime yazmasan vermem.” Bu bakış açısı ahlaki değil. Hükümetin bu kararı gözden geçirmesini isterim.

‘ŞİKÂYET’ ELEŞTİRİSİ:

CHP yurtdışına gidince veya genel başkan yurtdışına gidince “Bizi şikâyet eder, kötüler” diye bir ruh hali içindeler. Oysa bu, Dünya Demokrasi Forumu toplantısı. Konu Türkiye değil; demokrasi. Demokrasi sorunu sadece ülkemizde yok. Konu popülizm idi ve popülizm deyince Türkiye doğal olarak akla geliyor. Bu da iktidarın izlediği popülist politikalardan kaynaklanıyor.

SIRADA İNGİLTERE VAR:

Buraya gelirken bile birçok şeyi düşünerek geldik. Türkiye’nin sadece Erdoğan’dan ibaret olmadığını, Türkiye’de çok geniş bir kitlenin de demokrasiye sahip çıkması gerektiğini anlatmamız lazım. 5-8 Aralık’ta İngiltere’ye gidiyoruz.

BARAJ TARTIŞMASI:

Yürürlükteki Seçim Yasası, 12 Eylül darbe hukukunun yasasıdır. Biz milli iradenin parlamentoya tam yansımasını istiyoruz. Yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı, parlamentoya gelip kürsüye çıkıp konuşmalıdır. Baraj için hiçbir şartımız yok. İster 1, ister 5 yapsınlar fark etmez ama milli iradenin parlamentoya sağlıklı yansıması için baraj inmeli. Yurtdışında 6 milyona yakın Türk var. Yurtdışı seçim çevresi kanununun çıkması lazım.

AKŞENER VE İTTİFAK:

Dolaylı ya da doğrudan herhangi bir mesaj almadık, öyle bir ittifak çağrısı da gelmedi. Siyasi partiler bağımsız seçime girerler. Biz de yerel, milletvekili ya da Cumhurbaşkanı seçimlerine öyle gireceğiz. Yeni modelde zorunlu olarak koalisyonlar Türkiye’yi yönetecek. 50 artı 1’i alan yönetecek. Oysa yüzde 34, 42, 49 ile tek başına iktidar oluyorlardı. (İYİ Parti ya da HDP ile ittifak) Yasal düzenleme yapacaklar, bunu önce görmemiz lazım.

CUMHURBAŞKANI ADAYI:

Liderlerin yaptıkları açıklamalara bakınca her parti kendi adayını çıkaracak görünüyor. Meral Akşener de var, Saadet Partisi de adayını açıkladı. Erdoğan Bey açıkladı.

ULU’NUN TAHLİYESİ:

Geç gelen adalet. Boşu boşuna suçsuz olarak o kadar içeride yatmasının hesabını kim verecek? (Berberoğlu ve diğer vekillerin durumu) Yerel mahkeme, hem Anayasa Mahkemesi’ne hem istinaf mahkemesine meydan okuyor. Sormak lazım, bu mahkeme bu gücü nereden alıyor?

Haberturk.com