Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, 2018'de yüzde 4-5 bandında bir büyüme beklentisi içinde olduklarını belirterek, "Bunun da böylece daha dengeli ve daha ılımlı bir büyüme yüzdesi ile devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi.

Bilecik, AA'nın 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği ve finans piyasası profesyonelleri ile buluştuğu platformu AA Finans Masası'na konuk oldu.

Türkiye'nin 2017'de yüzde 7,4 büyümesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bilecik, burada bütün meselenin 2018-2019 döneminde geçen yılki negatif rakamlardan kurtulmak olduğunu söyledi.

Bilecik, 2017'de KGF ve vergi konusunda yapılan düzenlemelere değinirken, "Yurt dışından borçlanarak büyümenin getirdiği muhtelif sancılar, özellikle dış borcun toplamının yüzde 53'e gelmesini sağladı ki bu çok uzun yıllardan sonra gelinen bir rakamdır. Yani büyüklük anlamında... 2001 yılında hatırlarsanız aşağı yukarı yüzde 56 idi. Böyle baktığımız zaman cari açıktaki oranımız da maalesef yüzde 5,5 oldu. Bunlar üzerine daha fazla gitmemiz gereken konular." ifadelerini kullandı.

Biraz borçlanarak ve tüketerek büyümenin gerçekleştiği bir tablonun bulunduğunu dile getiren Bilecik, bunları tekrar toparlama dönemine girdiklerini aktardı.

Bilecik, "Çok önemli bir nokta var. Bu rakamların içinde son derece sevindirici bir gelişme... İhracatın büyümeye olan payı... Yüzde 2,6... Bu 7,4'ü oluşturan fevkalade önemli bir şey... Burada keşke yabancı yatırımcı sayılarının gerek tutarsal gerek adetsel olarak da yükseldiği bir tablo olsa... İnanın bu ihracattaki rakamlarımız çok daha farklı olabilir. Ama bu rakamdan da memnunuz." diye konuştu.

Bundan sonra makine teçhizat payının artırılması konusuna daha fazla odaklanılması gerektiğini vurgulayan Bilecik, geçen yılın ikinci yarısında makine ve teçhizatın artık yükselen bir çizgiye kavuştuğunu, bunun sevindirici olduğunu dile getirdi.

- "(YOİKK 2017-2018 Reformu) Fevkalade memnunuz"

Erol Bilecik, 2018 büyüme beklentisine ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

"2018'de yüzde 4-5 bandında bir büyüme beklentisi içindeyiz. Bunun da böylece daha dengeli ve daha ılımlı bir büyüme yüzdesi ile devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. İç talebe fazla yüklenmeyen ama özellikle dış talep ve yatırım katkısının son derece yüksek olduğu bir büyüme beklentisi hem Türkiye'yi bu noktada eleştirilere kapatan bir noktaya getirir hem de gerçekten refah boyutundan bakıldığında sürdürülebilir ve kompozisyonu son derece dengeli olan ve emin adımlarla yürüyüşüne devam eden bir Türkiye konumuna geliriz."

Bilecik, dış talebin bol olduğu, ihracatın coştuğu, yatırım katkısının son derece yüksek olduğu büyümenin önemine işaret etti.

Başbakan Binali Yıldırım tarafından geçen hafta açıklanan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) 2017-2018 Reformu'na ilişkin Bilecik, ilk günden beri bu kurula katkı vermeye çalıştıklarını, bu çalışmanın içerisinde yer almaktan fevkalade memnun olduklarını dile getirdi. Bilecik, TÜSİAD'ın bu çalışmaya önemli görüş ve katkı sunduğunu belirterek, bu reformların hızla devam etmesi dileğinde bulundu.

"Bu anlamda fevkalade memnunuz. Tam destek veriyoruz" diyen Bilecik, TÜSİAD'ın her zaman yatırım ortamının iyileştirilmesi noktasında iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları ile hükümetin ortak çalışmasını desteklediğini kaydetti.

Bilecik, her zaman önerilerini bıkmadan, usanmadan iletmeye devam ettiklerini, resme biraz daha geniş açıdan bakmaları gerektiğini, zaman zaman ilan edilen yeniliklerin sahada karşılığını bulmakta zorlandığını söyledi.

Bilecik, "Yeni dönemde şu an arkadaşlarımla birlikte TÜSİAD içerisinde, özellikle yatırım yapan, yatırım yapmak isteyen, hatta bu konuda geri dönüş yapıp da Türkiye'yi tekrardan yatırım gündemine alan birçok kuruluşla aşağı yukarı yoğun bir yüz yüze çalışmaların yapıldığı ve buradan derlenebilecek birtakım görüşleri de yine sayın siyasetçilerimizle paylaşıyor olacağız. Önümüzdeki günlerde böyle bir keyifli hazırlığın, çalışmaların içerisindeyiz." diye konuştu.

- "Reform paketlerinin açıklanmasında liderliği sayın Cumhurbaşkanı yapmalı"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacağı belirtilen süper teşvik paketine ilişkin de, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu tür çalışmalar özellikle sayın Cumhurbaşkanımızın nezdinde son derece değerli. Hatta kendileri ile yaptığımız görüşmelerde, reform paketlerinin açıklanmasında liderliği mutlaka özellikle sayın Cumhurbaşkanının yapması gerektiğini bilfiil söyleyen insanlardanım. Kendisi ile bunu paylaştım. Çünkü nihayetinde son yıllarda açıklanan bazı reform paketlerine iş dünyasının biraz daha dikkatli baktığını gözledik. Acaba gerçekten saha çalışması yapılırken eksiklikler olacak mı vesaire... Bu bakımdan sayın Cumhurbaşkanının bilfiil liderliği yapması bu tür paketlerin tam karşılığını bulması açısından ve bütün iş dünyasının kayıtsız, koşulsuz meseleye bakması açısından önemli."

Açıklanan bütün bu teşviklerin sahaya yansımasına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Bilecik, Türkiye'de açıklanan çok sayıda teşvik paketi bulunduğunu ancak bu paketler yapılırken yatırım ortamını oluşturacak koşulların oluşturulmasının da önemli olduğunu söyledi.

Yatırım iştahını kabartacak iklimin yaratılmasının önemine dikkati çeken Bilecik, kutuplaşmanın az olduğu, uzlaşmanın bulunduğu bakış açısının biraz daha yerleştiği bir ortamın oluşturulması gerektiğini kaydetti.

- "AB'ye yönelik mesajlar göğsümüzü kabarttı"

Erol Bilecik, "AB ile Türkiye ilişkilerinde bahar havası yaşanıyor. AB ilişkilerinin nasıl bir zeminde sürdürülmesi gerektiğini savunuyorsunuz? Adil ortaklık olur mu? Görüşleriniz nelerdir?" sorusu üzerine, son gelişmelerin iş dünyasında da olumlu bir hava oluşturduğunu ifade etti.

Son dönemdeki gelişmelere "bir bahar havası yaşanıyor" denildiği takdirde durumu analiz etmekten bir miktar geri kalabileceklerini belirten Bilecik, "Ben, Türkiye-AB arasında buzlar erimeye başladı ifadesini kullanırsak daha karşılığı olabilir diye düşünüyorum." dedi.

Bilecik, iki tarafın liderlerinin "ilişkilerde yapıcı bir döneme girilmesi gerektiği" konusundaki düşüncelerinin "paha biçilemez" olduğunu belirterek, "Türkiye'nin AB üyeliği sürecine bağlılık mesajlarının verilmesi özellikle iş dünyasının gerçekten göğsünü kabarttı, iş dünyasını rahatlattı." ifadesini kullandı.

Her iki tarafın da verdiği sözü tuttuğu sürece adil ortaklığın mümkün olduğunu kaydeden Bilecik, şu an yaşanılan teknik uyum sürecine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Bilecik, şu anda yaşanılan sürecin tamamen teknik olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, şu görüşleri dile getirdi:

"Özellikle son dönemde Türkiye'de özgürlükleri sorgulayan, kısıtlamaları ortaya koyan birçok gelişme... Ülkemizin milli menfaatlerine zarar verdiğini düşünüyorum, görüyorum. Başta AB olmak üzere uluslararası ilişkilerimizde bir miktar etki alanımızı zayıflatma oluşturdu diye düşünüyorum. İki noktadan baksak hakikaten bambaşka iklimde buluşacağız diye düşünüyorum. Güvenle ilerleyen bir demokrasi süreci çok önemli. İkincisi Avrasyalı dinamizmine sahip bir ekonomimiz var.

Şu 4 konuyu özellikle AB üyelik süresinde masada sürekli tutmamızda ve çözüme ulaştırmakta fayda görüyorum. Vize serbesti süreci, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, güvenlik ve göç alanlardaki iş birliğinin sürdürülmesi, son konu dijital ekonomi ve özellikle de enerji politikalarındaki uyumun artırılması..."

Bilecik, 17 Nisan'da AB Komisyonu tarafından Türkiye'yi ilgilendiren bir raporun açıklanacağını hatırlatarak, burada Türkiye'yi eleştiren noktalar olabileceğini, bu metni sabır ve akılcılıkla müzakere sürecine dönüştürmek gerektiğini söyledi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, "Enflasyonu kontrol altına alan bir politikayı daha iyi uyguladığımız ve hayata geçirdiğimiz zaman inanıyorum ki kur da istikrara yüzde 100 kavuşacak." dedi.

Bilecik, AA'nın 100. Yıl Vizyonu çerçevesinde geliştirdiği ve finans piyasası profesyonelleri ile buluştuğu platformu AA Finans Masası'na konuk oldu.

Bilecik, AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin çift kanallı bir nokta olduğunu, herhangi bir zedelenme yaşandığı zaman iki tarafın da kaybettiğini belirterek, tabloyu "kazananı olmayan bir tablo" olarak nitelendirdi.

Ticarette duygusal şeylerin ikinci plana konulması gerektiğini vurgulayan Bilecik, "İlk sıraya aklı, sabrı, diplomasiyi koymak gerekir. Avrupa'da 2015 yılı itibarıyla başlayan yukarıya doğru ekonomik bütün gelişmelere bakıldığında keyifli bir ralliye girmiş vaziyetteler. Bizim pastadan daha fazla pay alma şansımız var ki, toplam ihracatımız içinde AB yüzde 50 ve üzerinde bir değer teşkil ediyor. Bizim, pastadan daha fazla nasıl pay almamız gerekir? Gümrük Birliği'ni tamamen çözmüş olan bir Türkiye'nin öngörüsünü ortaya koyduğumuz zaman muazzam sonuçlar olur, çok başka rakamları konuşuruz." ifadelerini kullandı.

- "Çin ile ABD arasındaki küresel ticaret savaşı, birçok ülkeyi etkiler"

Erol Bilecik, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşından Türkiye'nin nasıl etkileneceğine ilişkin soru üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"ABD ve Çin arasında topyekün bir ticari savaştan birebir bahsetmek mümkün değil. Hiçbir zaman da bunun olmasını dilemiyoruz ancak ABD tarafından bütün dünya insanlarının da gördüğü gibi sanki ilk hamleler yapılmış vaziyette. Siz bir hareket yapıyorsanız, karşı taraf da boş durmayacaktır. Bunlar birbirlerini tetikleyen, daha negatif sonuçlar olabilecek bir nokta maalesef... Çin ile ABD arasındaki küresel ticaret savaşı, sadece iki ülkeyi değil, bu iki ülkenin etrafındaki birçok ülkeyi etkiler. İki ülke birbirleri ile kavgaya giriştiği zaman sadece iki ülkenin zararı değil, bütün sistemdeki ülkelere de zarar veriyor.

Çin, DTÖ'ye 2001 yılında üye oldu ama 2001 yılından bugüne kadar gelen sürece bakıldığında, DTÖ'ye üye olan ülkeleri, Çin'i oyunun kuralına göre oynadığı şeklinde ikna edebildi mi derseniz, maalesef değil. Aynı zamanda Çin'in AB'yi ve ABD'yi tedirgin edici bir pozisyonu var."

ABD yönetiminin, iş ve sosyal hayattaki bütün dünya insanlarını etkileyen enteresan kararları bulunduğunu ifade eden Bilecik, Trump'ın seçim sürecinde kullandığı "Amerikan halkının ekonomik düşmanı Çin'dir" sloganına atıfta bulundu.

- "Korumacılık, küresel ekonomide çok geride kalması gereken bir yapı"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, ABD'nin alüminyum ve çelik konusundaki kararının sadece Çin'e karşı yapılmış bir uygulama gibi gözükmesine karşın AB, Meksika, Kanada ve Türkiye gibi ülkelerin de bu karardan etkilenen ülkeler arasında yer aldığını söyledi.

ABD'nin, Çin dışında toplam etkilenen ülkelerin 3'te ikisini bu karardan muaf tuttuğunu, kalan 3'te birin içinde hala Türkiye'nin olduğunu hatırlatan Bilecik, şu görüşleri dile getirdi:

"Umarım bu, önümüzdeki günlerde ABD ile yaşamakta olduğumuz problemlerin listesine bir yeni maddenin daha eklenmesi anlamına gelmez. Korumacılık bu işin en önemli noktalarından biri... Türkiye dahil, küresel ekonomide çok geride kalması gereken bir yapı... Günümüzün iktisadi gerçekleri ile direkt olarak ilgisi olan bir nokta olmaktan çıkmış vaziyette. Küresel bütün değerlerin, üretim zincirlerinin artık dünyanın her noktasında olan yapısına bakıldığında, herhangi bir ülkenin tarifelere ilişkin yükseltme yapması, okların ve silahların size dönmesini sağlayan bir netice oluyor.

Korumacılığı kısa vadeli siyasi çıkarlar adına pozitif olabilecek gibi gören ülkelerin uzun vadede kendi ekonomileri sıkıntıya giriyor. Bugün ABD'de Amerika Ticaret Odası'nın liderliğinde 45 ABD'li iş dünyası örgütü ortaklaşıp tek metne imza atarak Trump'a gönderdikleri bir mektup var. Özellikle alüminyum ve çelik konusundaki kararını eleştiren ve kalkmasını isteyen... Bunu yapanlar ABD'liler... TÜSİAD olarak da bu konuda görüşümüz ve duruşumuz net... Korumacılığın ortaya koymuş olduğu zararların piyasalara daha fazla olduğunu anlatan insanlarız."

- "Enflasyon, toplumun üzerinde sanki adeta gizli bir vergi gibi"

Erol Bilecik, doların geldiği seviyenin piyasalara etkisini değerlendirirken, TL'nin son dönemde diğer gelişmekte olan ülkelere bakıldığında bir miktar negatif ayrıştığını, bunun en önemli nedeninin enflasyon olduğunu söyledi.

Bilecik, devamla şunları kaydetti:

"Enflasyon, toplumun üzerinde sanki adeta gizli bir vergi gibi... Her dönem böyle ama bu dönem bunu daha fazla ortaya koymamız gerekir. Sadece gelişmiş ülkeler değil, bugün gelişmekte olan ülkeler bile artık enflasyonla olan mücadeleyi biraz daha geri plana koymuşlar. Çünkü çözmüşler. Yüzde 3,5-4'lerin üzerinde bir tek Arjantin ve biz varız. Bunun dışındaki bütün ülkeler tek haneye indirmiş, hatta dip hanelerde oturtmuş vaziyetteler. Bizim de bunu başarıyor olmamız gerekir.

Enflasyonu kontrol altına alan bir politikayı daha iyi uyguladığımız ve hayata geçirdiğimiz zaman inanıyorum ki kur da istikrara yüzde 100 kavuşacak. Cari açıktaki ve enflasyondaki pozisyonumuz daha makul seviyelere çekilmedikten sonra özellikle TL'deki negatif ayrışma meselemiz bizi sürekli rahatsız eden noktada kalacak. Kendi yaralarımızı kendimiz tedavi edebiliriz."

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Türkiye'nin yeni bir ekonomik kalkınma öyküsüne ihtiyaç duyduğunu ve TÜSİAD'ın da bu konuda önemli bir çalışma heyecanı içinde olduğunu belirten Erol, "Türkiye'nin yeni hikayesinin sanayinin dijital dönüşümü üzerinden yazılacağına inanıyoruz." dedi.

31 Mart Cumartesi günü TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak sınır bölgesini ziyaret ettiklerini aktaran Bilecik, şunları kaydetti:

"Hem Hatay'a hem Reyhanlı'ya, sınır bölgesi yani sahra hastanesinin olduğu noktaya kadar ziyaret etme şansımız oldu. Oradaki insanlar ve sivil toplum örgütleriyle yaptığımız bütün istişareleri yerinde görmüş olduk. Ben de Hatay doğumlu bir insan olarak bölgedeki o yapıyı ve politikaları daha rahat okuyan insanlardan birisiyim. Özellikle bizim sınır bölgelerimizde güvenlik tehdidi öne çıkar.

Terörle desteklenmiş bir yapıya karşı Türk ulusunun tek vücut olduğunu izlemek bizleri çok iyi hissettirdi. 100'ün üzerinde füze saldırısına maruz kalmış Reyhanlı, 200'e yakın füze saldırısına maruz kalmış Kilis, artık böyle bir saldırıdan kurtulmuş vaziyette. Oradaki sade vatandaşlarımızdan şehit haberi almıştık. Şu an en azından çok daha rahat bir ortamda bulunuyorlar."

Bilecik, şubat ayında Washington'da yaptıkları B20 toplantısında terör örgütleri konusunda duyulan endişeleri dile getirdiklerini belirterek, "Bütün terör örgütleri ülkenin tamamen konsensüs olduğu alanlarda. Dış ülkelerin bu konularda farklı tercihler kullanması konusunda duyduğumuz rahatsızlığı ve endişeyi kendileriyle de paylaştık. Oradaki iş dünyası insanlarının da emin olun ki bizden farklı düşünceleri yok." şeklinde konuştu.

Brexit'le beraber Birleşik Krallık'taki iş dünyasıyla ilişkileri artırmaya ihtiyaç duyulduğuna işaret ederek Bilecik, "AB'den kopuşlarıyla birlikte yani önümüzdeki günlerde liberal ekonomi işleyişimiz değişecek. Artık yeni bir anlaşma yaptığımız takdirde gümrük vergileri, gümrük duvarları farklı bir noktaya gelir. İngiltere'deki iş dünyası örgütüyle bu konudaki bütün detayları kağıt üzerine dökmüş vaziyetteyiz." bilgisini verdi.

- "Dijital dönüşüm meselesini öne almamız gerekir"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, Çin'in, 2018 yılında gündemlerinde önemli bir yer tutmaya devam edeceğine değinerek, "Bizim ev sahipliğimizde Çin hükümetinin kurduğu Belt and Road Industrial and Commercial Alliance'ı (BRICA) bu sene 18-19 Ekim'de İstanbul'da yapacağız. Çin'le ilişkilerimize karşılıklı faydayı sağlayabilecek gelişmelerle devam ediyoruz." diye konuştu.

Bilecik, "2017 yılında sel, deprem ve savaşlarla dünyanın başına gelmeyen kalmadı. Bir yandan da insanlara baktığınızda 'dünyanın hali böyle' deyip geçmediler. Aynı 2017'de blockchain, genetik, 3D yazıcı, sürücüsüz araba gibi tüm gelişmelerin zirvede olduğu bir yıldı." yorumunu yaptı.

Türkiye'nin yeni bir ekonomik kalkınma öyküsüne ihtiyaç duyduğunu ve TÜSİAD'ın da bu konuda önemli bir çalışma heyecanı içinde olduğunu belirten Bilecik, Türkiye'nin yeni hikayesinin sanayinin dijital dönüşümü üzerinden yazılacağına inandıklarını söyledi.

Bilecik, sanayinin dijital dönüşümünün farklı birlik getirebilecek bir yapı olacağını aktararak, "Bugün toplam ihracatın içerisinde yüksek teknolojili ürünlerin oranı yüzde 2,3. Bunu yüzde 30-40'lara getirmek şimdi hayal gibi gözüküyor ama bu tür hikayeleri yazdıktan sonra mümkün." ifadelerini kullandı.

Küresel ticaretin arttığı, büyümeye yöneldiği ve ralli yaptığı bir dönemin içine girildiğine dikkati çeken Bilecik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu dönemde ihracatımızın taçlanarak artmaya devam ettiği bir süreç yaşamamız gerekir. Dış dünyada olumlu olan bu olaylar, bize bir takım yeni pazarlarda rekabet fırsatı sunduğu açık. Dünyanın her noktasına bir şeyler satabiliriz. Daha iyi şeyler üretip, katma değeri yüksek, teknolojisi gelişmiş ürünlerin ihraç edilmesi hedefimiz olmalı. Dünyadaki ticaret savaşları ve korumacılık, risklerin başında geliyor.

Uzun yıllar da bu şekilde sürecek. Dış pazardaki faaliyetlerimizi daha farklı bir noktaya getirdiğimizde bütün risklerimizi bertaraf edeceğiz gibi gözüküyor. İş dünyasına şu tavsiyeyi paylaşmayı uygun görüyorum; teknoloji çok hızlı gelişiyor, hangi iş kolunda olursak olalım dijital dönüşüm meselesini öne almamız gerekir. Bu bir fırsat değil, bir gereklilik."

Bilecik, TÜSİAD olarak her daim milli birlik ve beraberliği savunanların başında geldiklerini belirterek, "Bu güzel ülkenin neredeyse yüzde 80’inin üzerindeki kurumlar vergisini ödeyen bir yapıdan bahsediyoruz. Daha çok vergi ödemeniz demek, daha fazla refah ve işlerin daha iyi gitmesi demektir. Bunun da temelinde, aynı amaç uğruna çalışmak, aynı uzlaşma kültüründe konuşmak, hem mantığımızla hem yüreğimizle bir dengeye oturan bir dil kullanmak olmalı. Bugün ekonomiyi bile konuşurken kaybedenlerden mutlu olmamak gerekir. Türk insanı hırsı, ortaya koyduğu girişimci ruh itibarıyla her şeyin üstesinde gelecektir. Meseleye bardağın dolu tarafından bakmamız gerekir diye düşünüyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.

AA