AK Parti /Çelik: Türkiye'nin Suriye rejimi konusundaki pozisyonu değişmedi
AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısının ardından parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un yıl başından sonra Türkiye geleceğini açıkladı.
AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısının ardından parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Amerika'dan Türkiye'ye gelecek askeri heyete ilişkin bir soru üzerine Çelik, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un yıl başından sonra Türkiye geleceğini açıkladı.
Bu diplomatik trafik içinde Türkiye'nin hem ABD hem Rusya ile ciddi bir koordinasyon içinde olduğunu hem de İran ile görüşmelerini sürdürdüğünü kaydeden Çelik, "Bizden de Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığında bir heyet gidiyor." bilgisini verdi.
ABD'nin Suriye'den çekilmesinden sonra Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasını, Suriye halkının onurlu ve barış içinde bir geleceğe kavuşmasını arzu ettiklerini kaydeden Çelik, "Önceliğimiz, ülkemizi, milli güvenliğimizi tehdit eden terör örgütlerine karşı mücadeleyi yürütmektir." dedi.
- "Bu konuda bir pozisyon değişikliği yoktur"
Kuzey Suriye ve Münbiç'e yakın bölgelere Esad rejimine bağlı birliklerin yerleşme çabaları ve Türkiye'nin DEAŞ'la mücadele stratejisinin sorulması üzerine Çelik, Türkiye'nin DEAŞ ya da başka bir terör örgütüyle mücadele edecek güce sahip olduğunu söyledi.
DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele konusunda müttefik ülkelerin Türkiye'ye destek vermesi gerektiğini belirten Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Destek verilmezse bile Türkiye şu ana kadar pek çok olayda olduğu gibi destek verilmediği durumlarda bu mücadeleyi verdi ama destek vermek şeklinde bir tablo ortaya çıkarsa bu DEAŞ'la mücadele konusunda memnuniyet verici bir tablo ortaya çıkarır ama birileri DEAŞ'la mücadeleye destek vereyim, bu arada da YPG'nin ve PYD'nin üzerine bir koruma zırhı olayım şeklinde geçmişte gördüğümüz birtakım stratejilerin içine girerlerse biz bunu net bir şekilde teşhis ederiz ve bunu reddederiz."
Türkiye'nin Suriye rejimi konusundaki pozisyonunun değişmediğini kaydeden Çelik, şunları söyledi:
"Hep şu soruluyor, rejimle temas edilecek mi ? Ya da rejimle bir yakınlaşma olacak mı diye. Sorulması gereken şey şudur, Türkiye'nin rejimle ilişkisini kesmesinin birtakım sebepleri vardır ve bunlar net sebeplerdir. Rejim bu sebepleri değiştirecek bir değişime uğramış mıdır? Rejimin tutumunda ve tavrında bir değişiklik olmuş mudur? Yani kimyasal silahlarla konvansiyonel silahlarla kendi halkının üzerine bomba yağdıran bu rejimin tavrında bir değişiklik olmuş mudur? Bütün bu sorulara olumlu cevap verilmediği sürece Türkiye'nin rejimle bir temas içinde olup olmayacağı şeklinde sorunun cevabı her zaman aynıdır. Bu konuda bir pozisyon değişikliği yoktur."
- "Tek amaçları 'kendi terör devletçiklerini kurmak'"
DEAŞ, PYD-YPG terör örgütünün Türkiye için bir tehdit konusu olduğunun altını çizen Çelik, terör örgütleriyle mücadelenin sürdürüleceğini söyledi.
PYD-YPG terör örgütlerinin tek amacının "kendi terör devletçiklerini kurmak" olduğunu ifade eden Çelik, Suriye halkının gerçek sahipleriyle bu terör örgütlerinin herhangi bir organik bağı olmadığını kaydetti.
Türkiye'nin terör örgütlerine karşı mücadeleyi yürütürken, Suriye halkının onurlu geleceğinin inşa edilmesi için en çok çaba sarf eden aktör olmaya devam edeceğini vurgulayan Çelik, ABD çekildikten sonra DEAŞ ile mücadelede bir zaaf ortaya çıkabileceğine yönelik iddialara ilişkin, şöyle konuştu:
"DEAŞ ile mücadele büyük oranda başarıya ulaştı. Kalan DEAŞ unsurlarıyla mücadele etme konusunda da baştan beri Türkiye 'Gelin bunu beraber yapalım. YPG'ye herhangi bir ihtiyacınız yok' diyor. Müttefiklerimizle koordinasyon içinde bu mücadeleye katkı sağlayacak şekilde bu çalışmalar sürecek. DEAŞ ile mücadele ne kadar önemliyse PYD-YPG'nin de o sahadaki etkinliğinin kırılması ve temizlenmesi o kadar önemlidir. Eğer gerçek düşünce orada vekalet savaşı vermek değilse Suriye'deki bu kargaşadan yararlanarak orada bir takım sömürge adacıkları kurmak değilse, gerçek düşünce Suriye halkının onurlu ve barış içinde geleceğe kavuşması ise Türkiye'nin bu gayretine herkesin destek vermesi gerekir."
- "Ana üretim merkezi FETÖ'ye bağlı çeşitli hesaplar, odaklar"
Ömer Çelik, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile olan tartışmasına ilişkin, "Net bir süreç izliyoruz. Bu tartışma belli bir sürecin içine yerleşiyor. 15 Temmuz'a 'darbe girişimi' deyip de yüce Meclisin 20 Temmuz'da aldığı karara doğrudan 'sivil darbe' diyen bir siyasi organizasyon söz konusu. Başından beri yaptıkları şeyler FETÖ'nün birtakım argümanlarına şu şekilde bir benzerlik arz ediyor; sürekli olarak darbeyi yapanların, darbeye karışanların hakkında hafifletici sebep üretmek, o gece o darbeye direnen siyasiler, askerler, emniyet mensupları, bürokratlar hakkında şüphe doğuracak bir propaganda içinde olmak. Bunun ana üretim merkezi FETÖ'ye bağlı çeşitli hesaplar, odaklar." değerlendirmesinde bulundu.
Bunların, darbeye karışanların, darbeyle olan ilişkilerini grileştirmeye, flulaştırmaya çalıştıklarını, darbeye direnenlere ise bir itibarsızlaştırma politikası güttüklerini kaydeden Çelik, "Bu argümanlarının en çok alıcı bulduğu yer de Cumhuriyet Halk Partisi oluyor. Özgür Özel'in ortaya koyduğu tutumu bu şekilde değerlendirmek gerekir." dedi.
- "En itibarsız, en gayrimeşru konuşma"
Milli Savunma Bakanı Akar'ın o gün son derece birleştirici bir konuşma yaptığını kaydeden Çelik, "Ömrünün tamamını Silahlı Kuvvetlere hizmet etmek için geçirmiş bir asker olarak, Silahlı Kuvvetlerin pozisyonu çerçevesinde yaptığı konuşmada, Silahlı Kuvvetler, Milli Savunma Bakanlığı Bütçesinin bütün partilerin ortak meselesi olması gerektiğini, bunun Türkiye'nin geleceği, güvenliğiyle ilgili bir mesele olduğunu söyledi. Fakat Özgür Özel'in konuşması, darbeye karışanların, darbeyle ilişkilerini flulaştırmaya çalışan ama darbeye direnen kahramanların, darbeye direnişlerini itibarsızlaştırmaya çalışan o hattın bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır." ifadesini kullandı.
Özgür Özel'in yaptığı konuşmanın, 2002'den beri görülen en itibarsız ve en gayrimeşru konuşmalardan biri olduğunu dile getiren Çelik, "Tabii ki tazminat davası açılacaktır, ceza davası açılacaktır." dedi.
- "CHP'yi vesayetin değil, demokrasinin yanında görmek isteriz"
15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanından, kuvvet komutanlarına, subaylara ve erlere kadar darbeye direnenlerin bu milletin gerçek ordusu, diğerlerini ise terör üniforması giymiş teröristler olarak tanımlayan Çelik, "Bunu, asker üniforması giymiş teröristlerin yaptıklarını mazeret üreterek hafifletmeye çalışanların, o gece darbeye direnenleri itibarsızlaştırma politikalarının yeni bir aşaması olarak görüyoruz. AK Parti, Milli Savunma Bakanımızın arkasındadır ve çok güçlü bir şekilde desteklemektedir. Bütün arkadaşlarımız, CHP Grup Başkanvekilini yaptığı bu çirkin konuşmayla baş başa bırakarak kınamışlardır." diye konuştu.
CHP'li yöneticilerin partilerini köklü bir geleneğe sahip ve Cumhuriyeti kuran parti olarak ifade ettiklerini hatırlatan Çelik, "Şu ömrü hayatımızda bir arzumuz var. Bir kerecik olsun Cumhuriyet Halk Partisi'ni vesayetin ya da gri alanların yanında değil, net bir şekilde demokrasinin yanında görmek isteriz. Darbeyle ilişkisi olanları flulaştırmaya çalışan ama darbeye direnenleri itibarsızlaştırmaya çalışan bir kampanyanın taşıyıcısı olmaktan artık uzak dursunlar." dedi.
- "'SDG'yi destekliyoruz' demek herhangi bir müttefikimize yakışmaz"
ABD'nin Suriye'den çekilme kararının ardından Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un konuyla ilgili "üzüntü duyduk" açıklaması ve Fransa'nın Birleşmiş Milletler daimi temsilcisinin terör örgütü SDG'ye destek açıklamasının sorulması üzerine Çelik, Suriye'deki olayların başlangıcında Fransa'nın daha sağlıklı bir tutum içerisinde olduğunu ancak zaman içinde başka bir noktaya evrildiğini söyledi.
"Fransa, Suriye'nin barış içinde bir geleceğine katkıda bulunmak istiyorsa Türkiye ile koordine olmalıdır" şeklinde konuşan Çelik, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin düşmanı olan SDG, PYD ya da YPG'yi desteklemek bir müttefike yakışmaz. Daha önce başka bir devletin yaptığı hataların aynısını tekrar yapmasına gerek yok. Macron, açıklamasının sonunda bir cümle kullanıyor. Trump'ın çekilmesini eleştirirken, bir karar alırken müttefikler birbiriyle koordine halinde olmalıdır diyor. Biz de Sayın Macron'a söylüyoruz, Suriyekonusuna bir açıklama yaparken, Suriye ile en büyük sınıra sahip müttefikiniz Türkiye ile koordine halinde olunuz. Bu hem Türkiye'nin hem Suriye'nin hem de Fransa'nın çıkarları için en uygun yaklaşımdır. 'SDG'yi destekliyoruz' demek herhangi bir müttefikimize yakışmaz."
Fransa'nın Suriye meselesine odaklanabilmesi için kendi içerisindeki sarı yelekliler meselesini halletmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, şunları kaydetti:
"Sarı yeleklilerin eylemlerinde ortaya çıkan vandallıklar karşısında bile hangi tedbirlere başvurulduğunu görüyoruz. Hatta zaman zaman eylemleri durdurmaya ya da sakinleştirmeye dönük güç kullanımın ötesine geçen aşırı güç kullanımları ortaya çıktı ve biz ne vandalizmden ne de aşırı güç kullanımından yanayız diye bununla ilgili kaygılarımızı söyledik ama böylesine vandalizm karşısında bu hassasiyeti gösterenlerin doğrudan Kürtleri, Arapları, Türkmenleri katleden bu terör örgütlerine, DAEŞ'e karşı mücadele bahanesiyle destek veriyoruz demeleri en büyük çelişkilerden biri olarak kendi hanelerine yazılmıştır."
Suriye'nin geleceğine katkı sağlamak isteyenlerle Astana ve Cenevre süreçlerindeki gibi Türkiye'nin temas halinde olduğunu ifade eden Çelik, terör örgütlerine destek vereceğiz diyenlerin iyi niyetli olmadığını söyledi.
AA