Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Avrupa piyasalarının gözü İspanya seçimlerinde

Avrupa piyasalarının gözü İspanya seçimlerinde

İspanya'da Sosyalist azınlık hükümetinin sunduğu 2019 devlet bütçesinin mecliste reddedilmesinin ardından Başbakan Pedro Sanchez'in 28 Nisan'da erken genel seçime gidileceğini açıklamasıyla gözler bu ülkeye çevrildi

Giriş: 22 Şubat 2019, Cuma 14:11
Güncelleme: 22 Şubat 2019, Cuma 16:50

Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) azınlık hükümetinin bütçe teklifine sadece sistem karşıtı Podemos Partisi destek verirken, bütçenin reddedilmesinde ayrılıkçı Katalan siyasi partiler kilit rol oynadı.

Anket sonuçlarında mevcut durumda, iktidardaki PSOE'nin yüzde 24,4, ana muhalefetteki sağ görüşlü Halk Partisi'nin (PP) yüzde 20,7, liberal ve sağ görüşlü Vatandaşlar'ın (C's) yüzde 18, sistem karşıtı ve aşırı sol görüşlü Birlikte Yapabiliriz'in (UP) yüzde 15 ve ilk defa İspanya'da meclise girmesi beklenen aşırı sağ görüşlü Vox'un yüzde 10,6 oy oranına sahip oldukları bildirilmişti.

İspanya'da son genel seçim, 2016 Haziran'da yapılmış ve hiçbir siyasi parti tek başına iktidara gelecek meclis çoğunluğunu elde edememişti. Seçimlerde en fazla oyu alan PP'nin kurduğu azınlık hükümeti, parti içindeki yolsuzluk iddiaları nedeniyle 2 yıldan az bir süre iktidarda kalmıştı. PP'nin meclisteki güvensizlik oylamasıyla iktidardan düşürülmesinden sonra yerine 2018 Haziran'da sadece yüzde 23'lük oyu bulunan PSOE'nin azınlık hükümeti kurulmuştu.

Avrupa piyasalarında gözler kararın ardından Euro Bölgesinin önde gelen ekonomilerinden olan İspanya'ya çevrildi. Seçimlerin bölge için risk kaynağı olup olmayacağı ya da Euro Bölgesi ve İspanya ekonomisinin nasıl bir etki oluşturacağı merak edilen konular arasında.

"ETKİSİ SINIRLI OLUR"

Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Berenberg Başekonomisti Holger Schmieding, seçimlerin İspanya ekonomisine etkisinin sınırlı olacağı öngörüsünde bulundu.

2008 ve 2012 yılları arasındaki küresel ve Euro Bölgesi krizlerinin İspanya'yı sert bir düzeltme içine soktuğunu ifade eden Schmieding, büyüme yanlısı reformlarla ülke ekonomisinin tekrar toparlanmasının sağlandığını anımsattı. Schmieding, 21 çeyrek devam eden güçlü toparlanmanın ardından İspanya ekonomisinin canlılığını korumaya devam ettiğini aktardı.

İspanya'nın 2018 yılında yüzde 2,4 büyüyerek yüzde 1,8 olan Euro Bölgesi ortalamasını aştığını, söz konusu dönemin 3. çeyreğinde yüzde 0,6 olan büyümesini yüzde 0,7'ye çıkardığını söyleyen Schmieding, bu büyümelerin güçlü özel tüketim ve hükümet harcamalarından kaynaklandığını vurguladı. Schmieding, ana muhalefetteki PP ve Cuidadanos partilerinin öncülüğünde kurulacak bir hükümetin İspanya'nın uzun dönemli büyüme potansiyelini düşürebileceğini vurguladı.

IHS Markit Kıdemli Ekonomi ve Finansal Uzmanı Brian Lawson da İspanya'nın Avrupa'da ekonomik olarak en iyi performans gösteren ülkelerden biri olduğunu belirterek, politik manzaranın birkaç ay içerisinde daha belirgin hale gelmesiyle yatırıma yönelik belirsizliğin azalacağını ifade etti.

Seçimlere ilişkin potansiyel sonucun sağ merkezli bir koalisyon olabileceğine dikkati çeken Lawson, PSOE'nin en çok oy alan parti olacağı ancak mecliste çoğunluğu sağlama konusunda yeterli desteğe sahip olmayacağı öngörüsünde bulundu.

"MALİ DURUMU OLUMSUZ ETKİLER"

Rabobank Küresel Ekonomi ve Piyasalar Kıdemli Ekonomisti Maartje Wijffelaars ise İspanya'da beklenmedik yönde gerçekleşen bu gelişmelerin bu yıl ülke ekonomisi üzerindeki etkisinin sınırlı olacağını ancak hükümetin mali durumunu olumsuz etkileyeceğini belirtti. Ülkede ekonomisinin kısa vadede seçimleri fazla umursamayacağını ifade eden Wijffelaars, İspanya'da mali politikanın bu yıl hedeflenenden daha genişlemeci olacağını dile getirdi.

İspanya'da büyümenin 2019 yılında yüzde 2'nin biraz üzerinde 2020 yılında ise yüzde 2'nin biraz altında olacağı öngörüsünde bulunan Wijffelaars, ülkenin hala birçok Euro Bölgesi ülkesinin üzerinde performans gösterdiğini anlattı.

Wijffelaars, Katalonya Bölgesine ilişkin tansiyonun gelecek hükümet döneminde de artacağını belirterek,Vox Partisi'nin de sosyal bütünlüğe zarar verebileceğini vurguladı.