Erdoğan: Okul öncesi eğitimi süratlendireceğiz
-
Başbakan Erdoğan, okul öncesi eğitimi süratlendireceklerini, bunun için dersliklere ihtiyaç bulunduğunu söyledi
TBMM (A.A) - 23.11.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, okul öncesi eğitimi süratlendireceklerini, bunun için dersliklere ihtiyaç bulunduğunu söyledi. CHP'yi eğitim politikası konusunda eleştiren Erdoğan, ''CHP'nin tarihi boyunca eğitimle ilgili tek faaliyeti şekil olmuştur. CHP'nin eğitim politikası ikna odalarıdır'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kurban Bayramını kutladı, bayram sırasında hayatını kaybeden AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş için rahmet ve başsağlığı diledi.
24 Kasım'ın Öğretmenler Günü olduğunu anımsatan Erdoğan, öğretmenlere şükran duygularını dile getirdi.
Öğretmenlerin özveri içinde çalıştıklarını, milletin kumaşını dokumak gibi kutsal bir görevi yerine getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, ''Biz hayatta 3 kişinin elini öperiz. Anne, baba ve öğretmenler. Hepimizin üzerinde emeği ve hakkı olan öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü tebrik etmekle kalmıyor, her birini saygıyla ellerinden öpüyoruz'' diye konuştu.
Erdoğan, dün başlatılan ''Fatih Projesi'' hakkında bilgiler vererek, projeyle okullara değil sınıflara internet ve bilgisayar ulaştırma aşamasına gelindiğini kaydetti. Erdoğan, ''Artık kara tahtaya veda ediyoruz'' dedi.
Göz boyama ve popülizm peşinde olmadıklarını kaydeden Erdoğan, ''Hayatı, ömrü kara tahtayla geçmiş olan birileri var ki AK Parti iktidarına laf atmaya, dil uzatmaya kalkıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletimizin neyin nerede olduğunu, nasıl mesafeler alındığını gayet güzel görüyor. Biz laf değil, iş üreteceğiz, dedik. Sağlık, adalet ve emniyetin önüne eğitimi koyduk. Bu dört alanda Türkiye'ye ilkleri yaşattık, yaşatmaya da devam ediyoruz'' diye konuştu.
Her alanda olduğu gibi eğitim alanında da ulaştıkları seviyeye muhalefetin hayalinin dahi ulaşamadığını belirten Erdoğan, iktidarları döneminde eğitim alanında sağladıkları gelişmelerle ilgili rakamsal bilgiler verdi.
''Biz kalkıp da bugüne kadar niçin dersler boş geçiyordu, ithamları yapmadık'' diyen Erdoğan, derslik sayısı konusunda önemli gelişmeler sağladıklarını anlattı.
Erdoğan, dün Ulaştırma Bakanı'na 300 bin derslik talimatı verdiğini kaydederek, ''Nereden çıktı bu? Zira artık önümüzdeki hedef, okul öncesi eğitimi süratlendireceğiz. Bunun için de okul öncesi eğitime yönelik dersliklerin adedini artıracağız. Yoğun şekilde dersliklere ihtiyacımız olacak. 3 yıllık plan içinde bunların adedini artıracağız'' diye konuştu.
Erdoğan, birilerinin ataması yapılmayan öğretmenlerin hissiyatını sömürerek fırsatçılığa çıktığını ifade ederek, ''CHP de, MHP de çeşitli zamanlarda iktidar ortağı oldu. Buyursunlar hodri meydan, eğitim için, öğretmenler için neler yaptıklarını ortaya koysunlar. Yaptıklarından vazgeçtik, bize projelerini anlatsınlar yeter. Hatta daha ileri gidiyorum, varsa hayallerini anlatsınlar'' dedi.
-''GEÇTİ ARTIK''-
Erdoğan, şöyle devam etti:
''CHP'nin tarihi boyunca eğitimle ilgili tek faaliyeti ve tek tartışma konusu ''şekille'' ilgili olmuştur, kılık kıyafet olmuştur, yasaklar olmuştur. Eğitim Enstitüleri nostaljisi ile yatıp kalkan CHP, oradaki tek tip insan yetiştirme hülyasından başka eğitime ilişkin hiçbir hayal kuramamıştır. Bugün de aynı hayaldedir. Tekrar oralara dönmenin gayreti içindeler. Geçti artık. Modern dünyanın gerekleri neyse AK Parti iktidarıyla, Türkiye bunu yakalamıştır. CHP'nin eğitim politikası ikna odalarıdır. Bu milletin evlatları CHP'nin eğitim politikalarını, tek tip insan yetiştirme hedeflerini çok acı deneylerle yaşamıştır. İkna odalarını bu ülkenin evlatları yaşamıştır. Şimdi sıkılmadan 'yapmadık' diyorlar. Yavrularımız artık yargıya gidiyor. Gerçekler ortada. Bunu yaşayanlara da tavsiye ediyorum, sizler de gidin hakkınızı arayın. CHP önce kendi geçmişiyle, hatta bugünüyle yüzleşmeli, sonra değişimden bahsetmelidir.''
-''PLATONİK AŞK''-
Başbakan Erdoğan, şimdiki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dahil olmak üzere daha 6 ay öncesine kadar CHP üst yönetiminin ''Kürt meselesi, Doğu-Güneydoğu meselesine nasıl baktığının tüm Türkiye tarafından gayet iyi bilindiğini'' belirtti.
Eski Genel Başkan, şimdiki Genel Başkan ve parti sözcülerinin demokratikleşme adımları karşısında uzlaşmaz ve saldırgan tutum izlediklerini, bunun Meclis'in kayıtlarında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Arkadaşlarımızın zaman zaman BDP ile görüşmelerine nasıl tepki verdiklerini, bizi nelerle itham ettiklerini, hangi iftiraları bize yakıştırdıklarını yaşadık ve gördük. Öte yandan, BDP'nin CHP'nin bu tutumu karşısındaki duruşunu da hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Biri statükonun en büyük savunucusu, diğeri statükodan en çok dert yanan partilerden biri. Biri Kürt meselesini derinleştiren siyasi zihniyetin siyasi temsilcisi, diğeri bu sorunu dilinden düşürmeyen siyasi parti. Bu iki ucun aslında platonik bir aşk yaşadıkları bayram ziyaretlerinde ve Sosyalist Enternasyonal toplantısında ortaya çıktı. Doğrusu bu partilerin hangi konuda nasıl bir işbirliği içine girebileceklerini milletimiz merak ediyor. Esasen bu platonik aşkın ilk emareleri 12 Eylül halk oylamasında görülmüştü. Parti kapatmalarından çok şikayetçi olan BDP'lilerin parti kapatmayı zorlaştıran düzenlemeye destek vermemeleri, bir nevi CHP'nin ekmeğine yağ sürmeleri çok manidardır. CHP Anayasa değişikliğine 'hayır' derken, BDP de boykot adı altında 'hayır' cephesine gizliden destek vermiş ve ittifakın ilk adımları orada zaten atılmıştı. CHP Genel Başkanı Diyarbakır'da 'aşk ölmez, eğer gerçekse' diyerek bir nevi ilanı aşk eyledi. Bu aşkın CHP'yi de, BDP'yi de hangi hülyalara sevkedeceğini hep beraber göreceğiz. Acaba BDP mi statükoculuktan medet umuyor, CHP mi etnik milliyetçilikten medet umuyor? Seçilebilmek için, Meclis'e girebilmek için, barajı geçebilmek için her yol mübahtır anlayışı kimseye fayda sağlamaz. Siyaset ilkeli, dürst, tutarlı olmayı gerektirir. Milli değerlere yaklaşım, inanç özgürlüğü, laiklik, Sosyalist Enternasyonal gibi konularda iki partinin üst yönetiminin zaten örtüştüğünü biliyoruz. Ama şunu da merak ediyoruz: Acaba CHP, BDP'nin Paris'te Sosyalist Enternasyonel'de terör örgütünü meşrulaştırma girişimlerine nasıl bakıyor? Acaba BDP, CHP'nin Ergenekon avukatlığı hakkında ne düşünüyor? İşte AK Parti'nin farkı budur. AK Parti Doğu ve Güneydoğu meselesine siyasi kaygılarla, oy kaygısıyla değil samimiyetle, vicdanı öne çıkaran, demokrasiyi yücelten bir anlayışla bakıyor. AK Parti, Diyarbakır'da farklı, İzmir'de farklı konuşmuyor. Diyarbakır'da ne söylediyse, aynısını İzmir'de de cesaretle söylüyor. AK Parti seçim öncesinde farklı, sandıklar açıldıktan sonra farklı konuşmuyor. AK Parti her zaman milletin diliyle konuştu, milletin diliyle konuşuyor.''