Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Pandır: Marka yaratmak için iç pazarın büyük olması lazım

Pandır: Marka yaratmak için iç pazarın büyük olması lazım

TOFAŞ CEO'su Pandır, ''Marka yaratmak için iç pazarın büyük olması lazım ki önce kendi pazarınızda o ürünü geliştirip ondan sonra ihracata yönelebilesiniz'' dedi

Giriş: 08 Aralık 2010, Çarşamba 16:47
Güncelleme: 08 Aralık 2010, Çarşamba 16:47

İSTANBUL (A.A) - 08.12.2010 - TOFAŞ Üst Yöneticisi (CEO) Ali Pandır, ''Marka yaratmak için iç pazarın büyük olması lazım ki önce kendi pazarınızda o ürünü geliştirip ondan sonra ihracata yönelebilesiniz'' dedi.

Ali Pandır, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası İstanbul Otomotiv Kongresi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Türk markası otomobil yapmanın sorun olmadığını, sıfırdan otomobil yapabildiklerini belirtti.

Pandır, Türk markası yaratmanın sorun olmadığını, fakat sadece Türkiye'de satmanın yeterli olmadığına işaret ederek, o markanın dünya çapında satılabilmesi için ciddi yatırımlar yapılması gerektiğini kaydetti.

Öncelikle Avrupa'nın 7-8 büyük ülkesinde, ABD'de, Japonya'da yeni bir markayı yerleştirmek için çok büyük pazarlama ve reklam çalışmalarının yapılması gerektiğine değinen Pandır, bu tanıtımın 5-6 yıl planlanması ve bunun da 1 milyar dolarlık bir tanıtım bütçesi anlamına geldiğini anlattı.

Pandır, ''Marka yaratmak için iç pazarın büyük olması lazım ki önce kendi pazarınızda o ürünü geliştirip ondan sonra ihracata yönelebilesiniz. Bugün kendi markasını yaratan ülkeler, Malezya haricinde, -orada devlet desteği ile oldu bu iş-, hep iç pazarı iki milyonun üzerinde olan ülkelerdir. Bir de bunlar kapalı ekonomilerdir. Bir marka yaratacaksanız da iç pazarınıza 300-400 bin tane satıp da onu fizibıl hale getirdikten sonra ihracata ağırlık vermeniz gerekir'' diye konuştu.

1960-70'li yıllarda bu işin daha kolay olacağına işaret eden Pandır, o zaman Türkiye ekonomisinin dışa kapalı olduğunu, ancak yine otomotiv iç pazarının çok canlı olmadığını, bunun için de markalaşmaya gidilmediğini dile getirdi.

Ali Pandır, şu andaki ulusal satış adetleriyle Türkiye'nin yeni bir marka oluşturmasının fizibıl olmasının zorluğuna değinerek, şunları kaydetti:

''Türkiye'de en çok satan modelin satış adetleri 30-40 bin adetler civarında. Bir ulusal marka yapıp Türkiye'de de sadece 40-50 bin satacaksanız fizibıl olması elbette mümkün değil. Türk markası yaratmak için Türkiye pazarı büyüyüp de 1 milyon adete çıktığı takdirde teşvikli bir projenin Türkiye'de 100 binin üzerinde satması, ihraç edilebilmesi ve Türkiye'nin serbest ticaret anlaşması olan birtakım ülkelere kolaylık sağlanmasıyla mümkündür. Şu andaki otomotivdeki büyük oyuncuların Türkiye'de bir araya gelip de 'Türk markasını beraber yaratalım' demesi zor bir ihtimal. Ama başka yeni yatırımcılar çıkar mı bilemiyorum. Bu konuda şu an için yorum yapmak mümkün değil.''

-''MARKA DEĞERİ OLAN GÜÇLÜ PROJELER YAPIYORUZ''-

Sanayi ve Ticaret Bakanlığının desteğiyle, hükümetin otomotive yakın duruşuyla önlerini daha rahat gördüklerini ifade eden Ali Pandır, marka yaratırken, bunun arkasındaki teknolojilerin, fikri mülkiyet hakkının marka yaratana ait olduğunu ifade etti. Pandır, şu anda Türkiye'nin fikri mülkiyet konusunda olumlu anlamda bir yerde, ama arada bir yerde olduğunu söyledi.

Kendileri gibi fikri mülkiyet hakkı ile geliştirme yapanların olduğunu anlatan Pandır, ama bunu bir Türk isimli markaya dönüştürmenin fizibilitesi kurtarmadığı için, onu markaya dönüştüremediklerini dile getirdi.

Türk otomotiv sektörünün marka gibi projelere imza attığına dikkati çeken Pandır, ''3 marka için ürettiğimiz Minicargo projesi bir marka oldu. Şimdi bu noktada 10 yılda 1 milyon adetten fazla üretilen, fikri mülkiyet hakkı TOFAŞ'a ait Fiat Doblo'nın yeni neslinin de Fiat'tan sonra Opel ve Vauxhall markalarına üretilecek olması, elimizdeki projelerin aslında tüm dünya için değer ifade ettiğini gösteriyor. Türkiye'nin kendisi global açıdan otomotivde bir marka kadar güçlü hale geldi. Elektrikli araçlar kısa vadede fizibıl değil, doğalgazlı araçlara yönelmek hem ekolojik hem ekonomik çözümdür'' diye konuştu.

Elektrikli araçlar konusuna da değinen Pandır, özellikle akü teknolojisinde önümüzdeki 5 yıl içinde çok farklı teknolojik değişimler beklendiğini söyledi.

Ali Pandır, elektrikli otomobiller konusunda teşviğin tüketimin yanında üretime de verilmesi gerektiğini, elektrikli otomobillerin geliştirilmesinin teşvik edilmesinin zorunlu olduğunu belirtti.

Teşvikin elektrikli araçlara özel olarak ÖTV'den ziyade karbon emisyonu düşük tüm çevreci araçlara verilmesi gerektiğini kaydeden Pandır, sözlerini şöyle tamamladı:

''Fiat-Chrysler işbirliğinin günümüzde ABD pazarında bile doğalgazlı araçları daha fazla kullanma ve teşvik etme konusunda çalışmaların olduğu, Avrupa'da zaten Fiat dahil birçok markanın CNG'li araçlar konusunda güçlü olduğu bir dönemde, kısa ve orta vadede fizibil olmayan elektrikli araçlar yerine, hem ekolojik hem ekonomik doğalgazlı araç kullanımını teşvik etmek çok faydalı olacaktır. Bu noktada bakanlığımızın elektrikli araçlara kıyasla çok küçük bir teşvikle daha uzun ömürlü, daha ekolojik ve ekonomik, kullanım maliyeti daha uygun araçların pazara sunumu için düğmeye basmasını içtenlikle temenni ediyoruz.''