Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Erdoğan: Bankaları İstanbul'a taşımaya başlıyoruz, SPK ve BDDK da gelecek

Erdoğan: Bankaları İstanbul'a taşımaya başlıyoruz, SPK ve BDDK da gelecek

Başbakan Erdoğan, bankaların genel merkezleri ile SPK ve BDDK'nın İstanbul'a taşınacağını belirtti

Giriş: 09 Aralık 2010, Perşembe 12:33
Güncelleme: 09 Aralık 2010, Perşembe 12:33

İSTANBUL (A.A) - 09.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bankaların genel merkezleri ile Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) İstanbul'a taşınacağını belirterek, ''Finans merkezi olarak belli bir yerde bu çalışmayı yürütürken, temennim o ki, İMKB'yi de aynı merkezin içerisinde bulundurmak suretiyle bu hareketliliği orada yapmak ve dünyaya oradan çok farklı bir mesajı vermek. Artık 2011; daha fazla tehir edilemez, bu adımları attığımız yıl olacak. İnşallah 2-3 yıl içinde bütün merkezler bitmiş olacak'' dedi.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 25. Yıl Konferansı'nda konuşan Erdoğan, Türkiye'nin, krizin en ağır seyrettiği bir dönemde, 2009 yılının Mart ayında bir yerel seçim yaşadığını, yine bu yılın Eylül ayında, Anayasa değişikliğinin halk oylamasına sunulduğunu anımsatarak, yaklaşık 7 ay sonra ise bir genel seçim yapacaklarını söyledi.

Türkiye'nin, seçim kelimesinin telaffuz edildiği anda tüm göstergelerin altüst olduğu, borsanın düştüğü, faizlerin yükseldiği, bütçe açığının büyüdüğü dönemleri sıkça yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, özellikle popülist politikalar neticesinde seçim dönemlerinde muslukların ardına kadar açıldığını, Merkez Bankası'na para bastırıldığını, vaatlerin havalarda uçuştuğunu ve oluşan zararın bedelinin seçim sonrasında tamamen halka yüklendiğini anlattı.

Böyle bir Türkiye'den, tarihin en ağır küresel krizi döneminde, 2 seçim yaşayan, 1 seçime hazırlanan ve borsası yükselen, faizleri düşen, bütçe açığı hedefini yakalayan, kriz karşısındaki duruşuyla dünyada parmakla gösterilen bir Türkiye'ye gelindiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

''8 yıl boyunca, ekonomideki iyileşmeye her türlü kulp takıldı. Her zaman söylüyoruz. Biz burada mali disiplin, istikrar, güven, bu kavramlara takıldık kaldık. 'Bunlar bizim önemsediğimiz ve hiçbir zaman taviz vermeyeceğimiz başlıklardır' dedik ve bundan sonra da vermeyeceğiz. Bu ülkede bir yandan sürekli kriz telaffuz edildi. Kriz için tarih verenler oldu. Sanayicinin, girişimcinin, tüketicinin, yatırımcının moralini bozmak için her türlü yönteme başvuruldu. Bir yandan da, ekonomideki iyileşme küresel şartlara bağlandı. Nedense 8 yıldır, hep küresel şartlara bağlanıyor. Dünyada küresel kriz çıkıyor, bizde tam tersi oluyor. Ben kalktım 'Teğet geçecek' dedim. Kalktılar bizimle dalga geçmeye başladılar. Netice ortada... Bu sefer, 'Başbakan'ın dediği doğru çıkacak' demeye başladılar. Onu da farklı yerlere çekme gayreti içinde olanlar oldu. Dün akşam Polonya Başbakanı buradaydı. 'Gittiğim yerlerde bana (Türkiye ile Polonya bu sürece başarılı bir şekilde atlattı) diyorlar' dedi. Vaka bu. Küresel ekonominin iyiye gittiği, Türkiye'nin de bu sayede göstergelerini iyileştirdiği ifade edildi. İşte bugün geldiğimiz nokta, bugün ulaştığımız seviye, ekonomiye ilişkin tüm bu yorumları, tüm bu felaket senaryolarını, başarıyı dış etkenlerden arayan tüm analizleri boşa çıkardı ve sahiplerini de mahcup etti.''

-''BAŞARILARA SEVİNMEYENLER, MİLLETLE AYNI İSTİKAMETE BAKAMAYANLARDIR''-

Başbakan Erdoğan, Türkiye'de 8 yıl boyunca ekonomik iyileşmeyi küresel şartlara bağlayanların, bugün küresel şartların en kötü olduğu bir dönemde Türkiye'nin başarısını da maalesef görmediklerini ve görmek istemediklerini belirterek, ''Türkiye'nin, böyle bir başarıyı elde etmiş olabileceğine dahi inanmak istemeyenler var. Oysa bu başarı, tek başına hükümetin başarısı değil; bu ülkenin başarısıdır, bu milletin başarısıdır. Türkiye'nin ekonomide elde ettiği sevindirici gelişmeler, tüm milletin gurur duyacağı gelişmelerdir. Bu başarılarla sevinmeyenler, bu başarılarla gururlanamayanlar, açık söylüyorum, milletle aynı istikamete bakamayanlardır'' diye konuştu.

Türkiye'yi bu seviyelere kendi iç dinamiklerinin taşıdığını, ama bu iç dinamikleri hiçbir zaman terse zorlamadıklarını, tam aksine önünü açtıklarını, bu sürece disiplinle katkıda bulunduklarını anlatan Erdoğan, bunu popülist bir yaklaşımla ele alsalardı bugün çok farklı bir konumda olunacağını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, Türk lirasından 6 sıfır atılması sürecine ilişkin de şu bilgileri verdi:

''Daha ilk geldiğimiz anda, 6 sıfırı attığımız anda, bizimle istihza eden, dalga geçen ekonomi piyasası içindeki insanlar oldu, akademisyenler oldu. Enflasyonun patlayacağını, çatlayacağını söylediler. Netice ne oldu? Dünyada ne hale düştük? Rezil ettiler, paramızın değeri kalmadı, o hale getirdiler bizi... Koskoca o insanlar 6 sıfırı attık, şimdi geldiğimiz nokta ortada, bununla gururlanmaları gerekir. Niçin? Türk Lirası kendini buluyor ve tarihteki yerini yeniden kazanıyor. Bu çok önemli bir şey, bu çok ciddi bir adımdı. Bu millet, gerçekten eğer bulunduğu konumun idraki içinde olursa, biz gerçekten muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarız. Ama ülkede bunu hazmedemeyenler yok mu? Var. Zaten yapıcı bir yaklaşımla katkılar artmış olsa, biz şu anda bulunduğunuz noktadan çok daha ileride olurduk ve Türkiye'yi bu seviyelere yapısal reformlar ve mali disiplin, en önemlisi de Türkiye'yi bu seviyelere, milletin özgüveni, milletin kararlılığı, cesareti taşımıştır. Allah'ın izniyle geriye dönüş de olmayacaktır.''

-''İSTANBUL FİNANS MERKEZİ OLACAK''-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu anda bankaların genel merkezlerini, genel müdürlüklerini İstanbul'a taşımaya başladıklarını belirterek, şu bilgileri verdi:

''SPK, BDDK aynı şekilde buraya gelecekler. Zaten faaliyetlerinin büyük bir kısmını da burada yürütüyorlar. Bunu başaracağız. Finans merkezi olarak belli bir yerde bu çalışmayı yürütürken, temennim o ki, İMKB'yi de aynı merkezin içerisinde bulundurmak suretiyle bu hareketliliği orada yapmak ve dünyaya oradan çok farklı bir mesajı vermek. Bu çok önemli. Oturacağız, değerlendireceğiz, onun da adımlarını atacağız. Ama bankalar noktasındaki adımlarımızı süratle atıyoruz. Artık 2011, daha fazla tehir edilemez, bu adımları attığımız yıl olacak. Zaten projeler bir taraftan yapılıyor. Artık fiziki noktadaki mekanlar şu anda belirlenmiş durumda. İnşallah 2-3 yıl içinde bütün merkezler bitmiş olacak ve oralara bu bankalarımız taşınmış olacaklar. Biz geçmişteki kötü örnekleri değil, her fırsatta gelecek hedeflerimizi konuşuyoruz. Kendimize çok büyük son derece iddialı ve kesinlikle gerçekleşebilir hedefler belirledik ve kararlılıkla bu hedeflere doğru koşuyoruz.''

-''MUHALEFET PARTİSİ DE VİZYONER OLMALI''-

Türkiye'nin, 2023 yılında, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yıl dönümünde dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yerini alabilir dediklerini, buna inandıklarını ve tüm hazırlıklarını da buna göre yaptıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Şu anda, küresel ekonomiye yön veren G-20 platformu içinde tezlerini güçlü bir şekilde ifade eden bir Türkiye var. IMF içinde en yüksek kotaya sahip 20. ülke olan bir Türkiye var. İhracatta tarihi rekorlar elde etmiş, doğrudan yatırımlarda 22 milyar dolar seviyelerini görmüş bir Türkiye var. Bölgesinde barışın adresi olmuş, dayanışmanın adresi olmuş, küresel ölçekte itibarını yükseltmiş bir Türkiye var. Böyle bir Türkiye'nin, bir kez daha altını çiziyorum, muhalefet partileri de en az iktidar partisi kadar vizyoner olmak zorundadır. İktidar partisinin küresel bir vizyonla hareket ettiği ortamda, muhalefetin siyasetin seviyesini bu kadar aşağı çekmeye çalışması, Türkiye'ye de, Türkiye'nin itibarına da, vizyonuna da haksızlıktır.''