Advertisement
PİYASALAR ABONE OL

BURSA (A.A) - 15.02.2011 - Karsan Murahhas Azası Jan Nahum, ''New York Taxi'' ihalesine ilişkin olarak, ''Biz şunu hissediyoruz; New York ihalesini iptal bile etmek isteyenler var ki büyük şirketler bir daha yeni teklif verebilsinler diye. Ama biz her halükarda bu ihaleyi kazanmasak bile bu aracı geliştirmeye devem etmek niyetindeyiz'' dedi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın da katılımıyla Karsan'da düzenlenen toplantıda kısa bir konuşmayla davetlileri selamlayan Kıraça Holding ve Karsan Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, Türkiye'deki otomotiv sanayi şirketlerinin hepsinde yabancı ortaklık bulunduğunu söyledi.

''Burası yüzde 100 bir Türk şirketi. Türk şirketi olmasının bir nedeni de ileride böyle bir yapıyı yapabilme hevesimiz. Yani kendi markamızı yapma arzumuz. Öyle zannediyorum ki o güne çok yaklaştık'' diyen Kıraç, yanlarında olması, kendilerini teşvik etmesinden dolayı Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'a teşekkür etti.

İnan Kıraç, dana sonra ''Çocuğumuzu o anlatsın'' diyerek mikrofonu Karsan Murahhas Azası Jan Nahum'a verdi.

''Karsan V1'' projesinin detayları ve ''New York Taxi'' ihalesine ilişkin uzun bir sunum yapan Nahum, ''New York Taxi'' ihale süreciyle Türkiye'nin marka yaratma sürecinin, şu anda eş zamanlı geliştiğini ve üst üste çakıştığını söyledi.

''New York Taxi'' projesinin modelini Autoshow'da gösterdiklerini, kasım ayında finalist olduklarını, ilk prototipin şu anda yollarda yürüdüğünü, iç modelini ocak ayında bitirdiklerini ve New york'ta tasarım yaptıklarını hatırlatan Nahum, ''Bugüne kadar yaşanan süreç bu. Bundan sonra çok daha zor bir sürecimiz var. Bir aracın geliştirilmesi, inanılmaz derecede meşakkatli ve zor'' diye konuştu.

Şu anda aracın ölçülerini, boyutlarını, ergonomisini, yerleşmesini bitirdiklerini, bir takım küçük revizyonlar yapmaları gerektiğini, ancak bire bir modelini de tamamladıklarını anlatan Nahum, mühendislik çalışmasının çok ağır kısmının asıl bundan sonra geldiğini vurguladı.

Nahum, aracın, rakiplerinden daha iyi olması için ne tür kriterleri yerine getirmesi konularının son derece önemli olduğuna değinerek, kıyaslama çalışmaları yaptıklarını, dolayısıyla aracın tek tek binlerce karakterini ortaya çıkardıklarını, bunun çok ciddi bir mühendislik çalışmasını gerektirdiğini ifade etti.

''(Süspansiyonun New York ya da İstanbul ortamındaki vibrasyonları, aracın içindeki akustik değerler ne olmalı?) gibi bir yığın çalışma yapılmakta şu anda'' diyen Nahum, diğer yandan ilk önce bilgisayar ortamında 5 farklı seviyede çalışma yürüttüklerini, bundan sonra 52 prototip yapacaklarını ve çarpma testlerinden geçireceklerini anlattı.

Nahum, maalesef bu testlerin bir bölümünün Türkiye'de yapılamadığını, Otomotiv Sanayi Derneğinin (OSD) bu konuda çalışmalar gerçekleştirdiğini, ancak yeterli olmadığını bildirerek, ''Ne kadar Türk menşeli test yapabiliyorsak burada yapacağız, Türkiye'de yapılamayanları değişik yerlerde yapmak durumunda kalacağız'' dedi.



-''MONTAJINI AMERİKA'DA YAPSAK''-



Amerika pazarının gerektirdiği bütün testleri yerine getirmek durumunda bulunduklarını dile getiren Nahum, şöyle devam etti:

''Bir taraftan da üretilebilirlik çalışmalarını yapmaktayız. Burada New York'un hissettiğimiz taleplerinden bir tanesi, açıkça söylemeseler bile arabanın montajını orada yapmak. Yani, yıllar yılı Avrupa'nın ya da dünyanın bize yaptığını, onlar parçaları bize yolluyorlardı, biz lisans altında üretiyorduk. Biz kendi şirketimizi orada kursak, nihai montajını orada yapsak, önemli bir fırsat verebilecek gibi görünüyor. Bütün bu çalışmalar yapılıyor. En sonda da yol testleri, güvenlik ve çarpma testleri yapılmakta.''



-'2013 HAZİRANINDAN SONRA YOLLARDA''-



Nahum, yollarının daha uzun olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

''2013 yılında hazirandan sonra bu arabanın yollarda olması lazım. Biz ihaleye böyle bir teklif verdik ve beklenti 2013 yılında arabanın orada olması. Çok kısa bir gelişme vakti yeni bir konsept araç için, ama elimizden geleni yapmaktayız. 'New York Taxi' ile çakışan Türkiye'nin marka yaratma sürecinin, kesinlikle başarılı olarak ilerlemesi için elimizden geleni yapmaktayız.''

Türk otomotiv sanayisinin, bugün artık Ar-Ge faaliyetiyle marka yaratma döneminde olduğunu belirten Nahum, Başbakan Erdoğan'ın da bu konuda direktif verdiğini anımsattı.

Nahum, Türkiye'nin sadece üreterek otomotivin uluslararası markalar içinde hedeflerini karşılayabilmesinin neredeyse imkansız olduğunu, dolayısıyla farklı bir çözüme ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

''125 milyar dolarlık otomotiv üretiminin, 25 milyar doları yan sanayiden gelse... 100 milyar doları araç üretimi olsa, 4 milyon adet ürün demektir bu. Bunun da 2,5 milyon adedi bizim mevcut sanayimiz tarafından karşılansa bile hala 1,5 milyon adetlik bir açığımız var. Bir markanın, normal bir araçtan 3 misli fazla katma değer yarattığını düşünürsek, demek ki bizim markası bize ait, 2025'li yıllarda yarım milyon araç üretir halde olmamız lazım. Dolayısıyla Sayın Başbakanın, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanının, sizlerin verdiği direktif uzantısında bizim ne yapıp yapıp, önümüzdeki 3-5 yılda Türk otomotiv sanayisinin 100 bin adet kendi markasıyla araç üretmesi şart ki; 15 yıl sonra yarım milyon araca çıksın.''

''New York Taxi''nin o kadar büyük miktarlı bir proje olmadığını belirten Nahum, şunları kaydetti:

''Ama bir markalaşma fırsatı veriyor. C40 ve yahut da M19 şehirlerine bakmamız gerekiyor. Aşağı yukarı bütün bu şehirlere baksak, neredeyse yılda 100 bin taksi yapabilir bu. Dolayısıyla bizim ilk markalaşma adımımızı, ilk 100 binini bu araçla yapma imkanımız var. Aynı zamanda bu engelli vatandaş taşıma aracı. Dolayısıyla dünyada 80, Türkiye'de 7 milyon engelli var. Engellilere özgü araç ihtiyacı var. Sadece Amerika'da yılda 50 bin araca ihtiyacımız var. Dolayısıyla biz bu aracı biz böyle konumlandırdığımız taktirde bir taraftan küresel marka olma, bir taraftan taksi, bir taraftan erişilebilir geniş hacimle, rampa sistemiyle dünyanın tek olası aracını yapar duruma gelebiliriz.''



-''KAYBEDEBİLİRİZ DE''-



Nahum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, son yıllarda Ar-Ge'ye teşvik yasaları, strateji belgeleri, söylem ve direktifleriyle, otomotiv sanayisini markalaşma yönünde sevk etmekte olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

''Biz bunu görüyoruz. Bunu Sayın Başbakanın son söylemleri de daha da güçlendiriyor. İşte biz bunun kısa dönemli birinci adımını New York'un ihalesinin alınmasıyla görüyoruz. New York ihalesini kaybedebiliriz de. Almak üzereyiz. En büyük şans bizde, ama kaybedebiliriz de. Bu olsa dahi biz artık bir taksi segmentini tetikledik.

Ayrıca, bir küresel kamuoyu beklentisi yarattık. Bizim arkamızdan artık taksiyi geliştirecek birçok kişi var. Biz şunu hissediyoruz; New York ihalesini iptal bile etmek isteyenler var ki; büyük şirketler bir daha yeni teklif verebilsinler diye. Ama biz her halükarda bu ihaleyi kazanmasak bile bu aracı geliştirmeye devam etmek niyetindeyiz ve de aracımızı ne yapıp yapıp New York ihalesini kazanmak, olmadıysa ABD'deki engelli araç pazarına girmek, kazandıysak her halükarda onu yapmak, ayrıca San Francisco'nun elektrikli taksi işi var, ona girmek istiyoruz. 2011 Rio Olimpiyatları'na ulaşım çözümü vermek istiyoruz. Bu fikir de bize bir Japon bankasından geldi.''