Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

İSTANBUL (A.A) - 21.02.2010 - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Hazine'nin, 2001 yılından bu yana, krizle ilişkili olarak devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) karşılığında 142 milyar lira ödeme yaptığını kaydetti.

Şimşek, İstanbul Ticaret Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen ''10. Yılında 2001 Ekonomik Krizi: Sebepler ve Sonuçlar'' konulu panelde yaptığı konuşmada, krizlerden ders çıkarmanın ve tekrar o boyutta krizler yaşanmaması için gerekenleri yapmanın taşıdığı öneme işaret etti.

Türkiye'yi 2001 krizine götüren temel makro ekonomik unsurlara değinen Şimşek, bunları önceki 10 yıllık süreçte yaşanan kronik bütçe açıkları, kamu borç stokundaki artış, taşınması mümkün olmayan faiz yükü olarak sıraladı.

O dönemde Türkiye'de siyaset müessesesinin popülizmde yarışa girdiğini ifade eden Şimşek, ''Siyasi partiler, memleket sorunlarının çözümüne yönelik vizyon üzerinde yarış yerine, olmayan imkanları nasıl dağıtırım yarışındaydı. 2001 krizinin tek bir sebebi vardır. O da maalesef siyasi istikrarsızlık ve onun beraberinde getirdiği kısa vadeli bakış açısı, basiretsizlik ve onun sonuçlarıdır'' diye konuştu.

Şimşek, 1990 yılında milli gelirin yüzde 10,8'i seviyesinde ve 57,2 milyon lira büyüklüğe sahip iç borç stokunun, 2000 yılında 36,4 milyar liraya, 2001 yılında ise 122,2 milyar liraya çıktığını belirterek, 2001 yılında iç borç stokunun milli gelire oranının da yüzde 50,9'a yükseldiğini dile getirdi.

Finans ve bankacılık sektöründeki zayıf yapıya da değinen Şimşek, ''Hazinemiz, 2001 yılından bu yana krizle ilişkili olarak, nakit karşılığı olmadan verilen devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) karşılığında 67,5 milyar lirası ana para, 74,5 milyar lirası faiz olmak üzere tam 142 milyar lira ödedi'' şeklinde konuştu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, siyasette yarışın popülizm üzerine yapılmaması gerektiğini belirterek, 2001 krizine atıfla, ''Çıkar da birileri vatandaşlarımızı yerine getiremediği taahhütlerle kandırırsa, Türkiye o günlere döner'' dedi.

Şimşek, İstanbul Ticaret Üniversitesi tarafından düzenlenen ''10. Yılında 2001 Ekonomik Krizi: Sebepler ve Sonuçlar'' konulu panelde yaptığı konuşmada, 2001 yılında bankacılık sektörünün yapısının son derece zayıf olduğunu, risklerin iyi yönetilmediğini, Döviz açıkları bulunduğunu hatırlattı.

O dönemde Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ortak kur rejiminin uygulandığını ve koalisyon hükümetinin görev başında olduğunu ifade eden Şimşek, reformların büyük kısmının yapılamadığını anlattı.

Şimşek, ''Ekonominin temelleri sağlam olsa, kamu maliyesindeki dengesizlikler olmasa, bankacılık sektörü bu kadar zayıf yönetilmese, bırakın Anayasa kitapçığını, ne atılırsa atılsın ekonomi sağlam bir şekilde bu türden siyasi kargaşaya dayanıklılık gösterirdi. Mesele Anayasa kitapçığı meselesi değildi. Özü itibariyle o günkü makroekonomik dengesizliklerin getirdiği bir sonuçtu'' dedi.

Bir dönem IMF ile müzakereleri kendisinin götürdüğünü dile getiren Şimşek, kendilerine empoze edilen programı beğenmediklerini ve yola IMF'siz devam ettiklerini hatırlattı.

Şimşek, şöyle devam etti:

''Türkiye, tabii ki 2001 krizini yaşamak zorunda değildi. Hiçbir kriz kaçınılmaz değildir. Ekonomide, siyasette inişler çıkışlar olur ama bunların boyutu çok önemlidir. Basiretli yöneticiler dalga boylarını dar bir bantta tutarlar. Eğer temelleriniz sağlam ise en büyük şoka karşı dayanıklılık gösterilir. Kalıcı tahribat olmaz. Türkiye son küresel krizden etkilenmiştir ama kalıcı tahribat yaşanmamıştır.''

Türkiye'nin GSYH'sini 3'e katladığını, işsizlikte 2008 Ağustos ayına dönüldüğünü belirten Şimşek, ''Reformlar kağıt üzerinde anlam ifade etmiyor. Asıl olan uygulamadır'' dedi.



-''BİZ OLAYA ÜLKENİN UZUN DÖNEM SÜRDÜRÜLEBİLİR DENGELERİ AÇISINDAN BAKIYORUZ''-



Mehmet Şimşek, birkaç ay sonra seçime gidileceğini anımsatarak, ''Böyle bir dönemde dünyanın hiçbir yerinde bankaları toplayıp 'yavaşlayın' denir mi? Geçmişte, böyle dönemlerde daha fazla gaza basılmış, olaya 'oy' şeklinde bakmışlar. Biz olaya ülkenin uzun dönem sürdürülebilir dengeleri açısından bakıyoruz. Bankalarımıza diyoruz ki; 'Türkiye'deki makroekonomik istikrar önemlidir, yavaşlayın' diyoruz'' dedi.

Yaşananlardan ders aldıklarını ve ülkenin geleceğine yatırım yaptıklarını ifade eden Şimşek, Türkiye'nin temellerini sağlamlaştırdıklarını anlattı.

Şimşek, Türkiye'nin hala yapısal sorunları olduğuna da dikkati çekerek, işsizlik oranının yüksek olduğunu, ancak bu konuda ne gerekiyorsa yaptıklarını ifade etti.

Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığının da rekabet anlamında ayak bağı olduğunu belirten Şimşek, eğitimde kalite anlamında daha yoğun çaba içinde olduklarını anlattı.

Şimşek, Türkiye'nin güllük gülistanlık olmadığını, ancak 2001 yılından bu yana da önemli mesafeler alındığını, global ekonomide saygın bir aktör olduğunu, 2001'deki gibi bir krizi yaşaması ihtimalini zayıf gördüğünü söyledi.

Siyasette yarışın popülizm üzerine yapılmaması gerektiğinin altını çizen Şimşek, ''Çıkar da birileri vatandaşlarımızı yerine getiremediği taahhütlerle kandırırsa, Türkiye o günlere döner'' değerlendirmesinde bulundu.

Kendisinini ümitli olduğunu dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:

''Vatandaşımızın sağduyusuna güveniyoruz. Tekrar o popülist yaklaşımlara prim verilmeyeceği kanısındayız. Çünkü biz bütçe yaparken ana muhalefetin liderinin belli taahhütlerini topladık ki 100 milyar lirayı aşıyordu. Zaten 100 milyar lira demek milli gelirin yüzde 10'u açık demek, ki bunun faiz yansımasını, dolaylı yansımalarını hiç dikkate almadık. Zaten mevcut bir açık da var. Topladığınız zaman tekrar 1990'lı yılların da ötesine gidiyorsunuz. Çok fazla zaman gerekmez bir iki yıl içinde tekrar o riskler geri döner.''