Ricciardone: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünü desteklediklerini kaydetti
ANKARA (A.A) - 13.04.2011 - ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünü desteklediklerini, ayrıca Türkiye'nin 12 Haziran seçimlerinden daha da güçlü çıkacağını söyledi.
Büyükelçi Ricciardone, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle kahvaltıda bir araya gelerek, çeşitli konulara ilişkin soruları yanıtladı.
ABD'nin geçen hafta insan hakları raporunu yayımladığını hatırlatan Ricciardone, basın ve ifade özgürlüğünü desteklediklerini belirterek, "Her demokratik ülkede medyanın rolü hayati önemdedir. Ben sizlerin rolünü çok önemsiyorum. İşinize, enerji ve cesaretle devam ettiğiniz sürece gelecek için hepimiz iyimser olacağız" dedi.
Ricciardone, basın ve ifade özgürlüğünü genel olarak desteklediklerini, bu sözlerin kişisel olaylara ilişkin olmadığını ifade etti.
Büyükelçi Ricciardone, 12 Haziran'da yapılacak seçimler konusunda da tamamen tarafsız olduklarını belirterek, "Ancak Türk demokrasisi hakkında gayet iyimseriz. Seçim sonuçlarını tabii ki kimse kestiremez. Ancak bildiğim tek şey, Türkiye bu seçimlerden daha da güçlenerek çıkacaktır" diye konuştu.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, her demokratik ülkede medyanın hayati bir rol oynadığını belirterek, "Biz dostuz. Dostlar da birbirini anlamaya çalışır. Bazen dışardan bazı çelişkiler görebilirsiniz. Geçen hafta mükemmel bir deyim öğrendim: (Bu ne perhiz, ne lahana turşusu)" diye konuştu.
Büyükelçi Ricciardone, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle kahvaltıda bir araya gelerek, çeşitli konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Türkçe yaptığı giriş konuşmasında ABD'nin geçen hafta insan hakları raporunu yayımladığını hatırlatan Ricciardone, basın ve ifade özgürlüğünü desteklediklerini belirterek, "Her demokratik ülkede medyanın rolü hayati önemdedir. Ben sizlerin rolünü çok önemsiyorum. İşinize, enerji ve cesaretle devam ettiğiniz sürece gelecek için hepimiz iyimser olacağız" dedi.
Ricciardone, basın ve ifade özgürlüğünü genel olarak desteklediklerini, bu sözlerin kişisel olaylara ilişkin olmadığını ifade etti.
Büyükelçi Ricciardone, 12 Haziran'da yapılacak seçimler konusunda da tamamen tarafsız olduklarını belirterek, "Ancak Türk demokrasisi hakkında gayet iyimseriz. Seçim sonuçlarını tabii ki kimse kestiremez. Ancak bildiğim tek şey, Türkiye bu seçimlerden daha da güçlenerek çıkacaktır" diye konuştu.
Seçim dolayısıyla yapılacak tartışmaların ilginç olacağını, bütün dünyanın Türkiye'yi seyredeceğini belirten Ricciardone, medyanın rolünü çok önemsediğini, her demokratik ülkede medyanın rolünün çok hayati olduğunu, ifade özgürlüğünün temel bir hak olduğunu kaydetti.
DMD Başkanı Zeynep Gürcanlı'nın kahvaltıya büyükelçinin en çok sevdiği Türk yemeği olan imambayıldı getirtmesine şaşıran Ricciardone, "İmambayıldıya ben de bayılıyorum. Türkiye zaten patlıcan ülkesi, her türlü patlıcana bayılıyorum" dedi.
-"BU NE PERHİZ NE LAHANA TURŞUSU"-
Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda sarf ettiği sözlerden hükümet çevresinden gelen tepkiler sonucu geri adım attığına ilişkin yorumların hatırlatılması üzerine Ricciardone, sözlerinde herhangi bir geri adım ya da kayma olmadığını kaydetti.
Ricciardone, ABD Büyükelçisi olarak her açıklamasının ardından acaba bir değişim ya da kayma var mı diye yorumlar yapıldığını belirterek, "İlkelerimiz söz konusu olduğunda geri adım atma ya da kayma yok. Biz basın özgürlüğü de dahil olmak üzere ifade özgürlüğünü şartsız destekliyoruz. Yabancı bir diplomatın işi de bulunduğu ülkede ne olup bittiğini anlamaya çalışmaktır. Bu nedenle sizin gibi medyadan ya da her kesimden birçok insanla görüşüyoruz, herkesle konuşuyoruz. Çünkü ülkeyi anlamak istiyoruz. Biz dostuz. Dostlar da birbirini anlamaya çalışır. Bazen dışardan bazı çelişkiler görebilirsiniz. Geçen hafta mükemmel bir deyim öğrendim: (Bu ne perhiz, ne lahana turşusu). Bu deyimi çok sevdim."
Ricciardone bu deyimi İngilizceye çevirmeye de çalışarak, bu deyimi çevirmenin çok zor ve çevrilince de anlamsız olduğunu ifade etti. Büyükelçi Ricciardone, "Ve biz de yabancılar olarak aynı bu deyimdeki gibi "Bütün bunlar nedir?" diyoruz, sizin yönelttiğiniz bu soruyu biz de soruyoruz" diye konuştu.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, hiçbir demokrasinin özgür basın olmaksızın başarılı olamayacağını söyleyerek, "Sizler işinizi profesyonellik, enerji ve cesaretle yapmaya devam ettikçe, bugünkü durum ne olursa olsun, gelecek için umut vardır" dedi.
Büyükelçi Ricciardone, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleriyle kahvaltıda bir araya gelerek, çeşitli konulara ilişkin soruları yanıtladı.
ABD'nin İnsan Hakları Raporu'nda Türkiye'ye yöneltilen eleştirilerin hatırlatılması üzerine Ricciardone, her ülkede demokrasinin daha da güçlendirilmeye çalışılması gerektiğini söyleyerek, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın insan hakları konusunda iki önemli hususa dikkat çektiğini, bunları "insan hakları mücadelesinin doğruyu tekrar tekrar anlatmakla başlayacağı ve ABD'nin nerede olursa olsun demokrasi ve insan hakları savunucularının yanında olacağı" şeklinde sıraladı.
Büyükelçi Ricciardone, 24 Nisan'ın yaklaşmakta olduğu ve bu konuda ABD'den bu yıl bir sürpriz beklenip beklenemeyeceğinin sorulmasına karşılık da, bu konudaki görüşlerinin çok iyi bilindiğini, her iki tarafın da tarihe açık ve dürüst bir şekilde eğilmesinin çok önemli olduğunu belirtti. Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin onaylanmasını beklediklerini de söyleyen Ricciardone, Türkler ve Ermenilerin üçüncü ülkelerin uzmanlarıyla birlikte, ortak tarihlerine ilişkin akademik çalışmaya başlamaları gerektiğini da kaydetti.
Ricciardone, tarih konusunda kendisinin acemi olmasına rağmen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun dünya standardında bir akademisyen olduğunu belirterek, Türkiye'nin arşivlerini açmasından övgüyle bahsetti. Geçmişte bunun mümkün olmadığını ancak Türkiye'nin bu konuda kendisine daha çok güvenmesiyle birlikte daha iyi çalışmaların ortaya çıkabildiğini belirten Ricciardone, Türkler ve Ermenilerin bu sorunun çözümü için işbirliğine gitmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin Libya yol haritasına ilişkin soru üzerine Ricciardone, bu haritanın iyi bir temel oluşturduğunu söyleyerek, Türkiye'nin sesinin gerek NATO gerekse BM'de duyulduğunu, konunun bugün de Doha'da ele alınacağını bildirdi. Ricciardone, Türkiye'nin bölgeye etkisi ve rolünün olumlu olduğunu da söyledi.
Büyükelçi Ricciardone, Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl tanımlayabileceğinin sorulmasına karşılık, ikili ilişkilerin gayet verimli, olumlu ve stratejik olduğunu belirterek, "Buna model ortaklık da diyebilirsiniz, neden olmasın? Ancak bu akademik bir tartışma tabi ki. Model ortaklık mı, stratejik ortaklık mı? Sanırım her ikisi de" dedi. Ricciardone, kendisinin akademisyen olmadığını söyleyerek, ilişkilerin çok yakın olduğunu ve sürekli temas halinde olduklarını, her gün her konuda istişarelerde bulunduklarını anlattı. İki ülkenin bazı konularda farklı görüşlere sahip olabileceğini ve bunun da doğal olduğunu belirten Ricciardone, mesela İran ya da Suriye konusunda Türkiye'nin bu ülkelerle sınırı olmasından dolayı daha farklı perspektifleri olabileceğini belirtti.
Türkiye-İsrail ilişkilerine dair soruya karşılık da Ricciardone, iki ülke arasındaki ilişkilerin kendileri ve bölge için çok önemli olduğunu söyleyerek, bu ilişkilerin Akdeniz'de barış, istikrar ve refah üzerinde etkili olduğunu kaydetti. Büyükelçi, Türkiye ile İsrail'in iki güçlü demokrasi ve ABD'nin iki yakın dostu olarak birbiriyle iyi iletişim kurabilmesi gerektiğini de ifade ederek, ABD olarak ilişkilerin düzelmesini önemsediklerini ve teşvik ettiklerini bildirdi.
-TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ-
Türkiye'de çok sayıda gazeteci içerde iken demokrasinin nasıl güçleneceğinin sorulmasına karşılık Ricciardone, kişisel olaylara ilişkin yorum yapamayacağını çünkü yeterli bilgiye sahip olmadığını belirterek, "Hiçbir demokrasi özgür basın olmaksızın başarılı olamaz, bu kadar basit" dedi.
Ricciardone, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde bu konuyu da ele aldıklarını ve konunun önemine ilişkin aynı görüşte olduklarını söyleyerek, Erdoğan'ın kendisine "ifade özgürlüğünün olmadığı bir yerde, demokrasiden bahsetmek mümkün değildir" dediğini aktardı. Başbakan Erdoğan'ın seçilmiş bir lider olduğuna ve en üst düzeyde görev yaptığına dikkat çeken Büyükelçi, aynı mesajları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve diğer hükümet yetkililerinin de tekrarladıklarını bildirdi. Ricciardone, "Dolayısıyla prensipler konusunda aynı fikirdeyiz" dedi.
Her ülkenin, bir yandan kamu düzenini sağlamak, diğer yandan ifade özgürlüğünü sağlamak konusunda kendi dengesini oluşturduğuna, kendi yolunu bulduğuna işaret eden Büyükelçi Ricciardone, ABD'nin bu konuda çok ileri gittiğine, Türkiye'nin de kendi yolunu bulacağını ve bu yolun Batı ve standartların yükseltilmesi yönünde olmasını umduğunu kaydetti. Ricciardone, kahvaltıya katılan basın mensuplarına "Sizler işinizi profesyonellik, enerji ve cesaretle yapmaya devam ettikçe, bugünkü durum ne olursa olsun, gelecek için umut vardır" dedi.
Bir başka soruya karşılık da Ricciardone, Türkiye'nin kendi demokrasi tarihinde arada bazı iniş çıkışlar olmasına rağmen genel anlamda hep ileriye gittiğini söyleyerek, Türkiye'nin demokrasi grafiğinin genel olarak hep yukarıya doğru gittiğini belirtti.
12 Haziran seçimleri öncesinde siyasi partilerin açıkladıkları aday listelerine de değinen Ricciardone, partilerin toplumun ihtiyaçlarını dinleyerek daha genç ve kadın adaylara yöneldiğini söyleyerek, bunun siyasi partilerin Türk toplumu ile yakın temas içinde olduklarını gösterdiğini kaydetti. Ricciardone, "Birinci liglerde, toplumla daha çok temas gerekir. Zaten Türkiye de birinci ligde" diye konuştu.
Büyükelçi Ricciardone, Başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin soruya karşılık da bir ülkede parlamenter mi yoksa başkanlık sisteminin mi olacağına o ülkenin kendisinin karar vermesi gerektiğini söyleyerek, her iki sistemin de kendine göre bazı artı ve eksileri olduğunu kaydetti. "Bir ülkede işleyen bir sistem bir başka ülkede işleyebilir ya da işlemeyebilir" diyen Ricciardone, Türkiye'nin kendine özgü, demokrasi geleneğine sahip, zengin bir ülke olduğunu söyleyerek, neyin iyi olacağına yine Türkiye'nin kendisinin karar verebileceğini bildirdi.