Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Yeni başkan Erdem Başçı'nıın yönetiminde ilk faiz kararını açıklayan Merkez Bankası, uluslararası finansal kuruluşları çok fazla şaşırtmadı. Barclays'den JP Morgan'a, Deutsche Bank'tan Goldman Sachs'a kadar birçok kuruluş, bankanın alışılmadık politikalarını sürdüreceğine devam edeceğinin işaretini verdiğini belirtti.

Barclays: Döviz deposunda artış bekliyoruz

Barclays Capital'dan Christian Keller, Merkez Bankası'nın dünkü kararlarını yayınladıkları raporda şöyle açıkladı:

"Dünkü karar, bizce, iki işaret yolluyor. İlki Merkez Bankası'nın yeni politika çerçevesini uygulamaya devam etme konusunda çok kararlı olması. İkinci işaret ise, Merkez Bankası, dün, bankaların ek bir fonlama kaynağını dile getirmede ilk adımı atması: Döviz deposu. Döviz depolarında daha da artışın devam etmesini bekliyoruz. Genel anlamda, dünkü alternatif politika araçlarının kullanılacağına ilişkin işaret ve enflasyon hedefine yönelik aşikar bir şekilde azalan risk, Eylül ayında ilk politika faizi artışına gidileceği ve artışların 2011 sonuna kadar 200 baz puanı bulacağı şeklindeki görüşümüze aşağı yönlü bir risk oluşturdu. Merkez Bankası daha uzun bir süre bekleyecek ve daha az oranda faiz artışı yapacak gibi görünüyor. Ancak Türkiye'nin şu ana kadar kaçındığı diğer kritik bir konunun nihayetinde ortaya çıkacağını düşünüyoruz: sermaye kontrolleri ya da IMF'in yeni terminolojisini kullanırsak, sermaye akışı yönetimi tedbirleri (SAYT)."

JP Morgan: Seçim önceki faiz artışı söz konusu olmayacaktır

TCMB'nin kararı JP Morgan başekonomist Yarkın Cebeci tarafından ise,

"Dünkü hareket, enflasyon bekleyişlerinde çok keskin bir kötüleşme olmazsa ve Merkez Bankası'nın ve TL'nin güvenilirliği önemli bir baskı altında kalmazsa, bazı sınırlı zorunlu karşılık faizi artışları olurken, seçim öncesi politika faizi artışının söz konusu olmadığı yolundaki görüşümüzü destekliyor. Enflasyonunun önümüzdeki birkaç ayda yüzde 7 seviyesinin üzerine çıkmasını bekliyoruz ve Merkez Bankası'nın buna tepki olarak faiz artırımına başlamasını öngörüyoruz; ancak faiz artırımı döngüsü, Merkez Bankası'nın beklediği üzere, enflasyon, enflasyon hedefinin yalnızca hafifce üzerinde kalması durumunda, geciktirilebilir" ifadeleriyle yorumlandı.

Deutsche Bank: Merkez Bankası ek tedbirler almaya istekli olacak

Deutsche Bank'tan Cem Akyürek, bankanın hazırladığı TCMB raporunda kısa vadede faiz artırımları ihtimalinin düşük olduğu şeklindeki görüşlerini koruduklarını belirterek, bu yıl, Eylül'de başlamak üzere, 125 baz puanlık artış öngörüsünde bulundu.

Deutsche Bank'ın yorumunda şu ifadeler öne çıktı:

"Merkez Bankası'nın, önümüzdeki haftalarda kredi büyümesinde önemli bir düşüş görülmezse, bankacılık sektörü düzenleyici kuruluşu ile eşgüdümlü bir şekilde, kredi büyümesini durdurmaya yönelik ek tedbirler almada istekli olacağına inanıyoruz.

Capital Economics: Yeni başkan yönetiminde politikada ani bir işaret olmayacağının işareti
 
Capital Economics'ten Neil Shearing, dünkü para politikası kararını sabit tutma ve kısa vadeli TL ve döviz hesapları için zorunlu karşılık faizini artırma kararını, yeni başkan Erdem Başçı yönetimi altında, Banka'nın "ortodoks olmayan" para politikalarından acil bir sapma olmayacağının açık bir işareti olarak yorumladı.

Shearing, "enflasyon görünümündeki kötüleşme ve bununla birlikte, halen genişlemekte olan cari işlemler açığı, süphesiz daha ortodoks bir para (ve maliye) politikası sıkılaştırması için çağrıların yenilenmesine neden olacak. Gösterge faizin bu yıl yaklaşık 100 baz puan (% 7.25'e) ya da o civarda artırılmasını, ancak bu artırımın Haziran seçimlerinden önce olmamasını bekliyoruz" dedi.

Goldman Sachs: TCMB işaret gönderiyor

Goldman Sachs başekonomisti Ahmet Akarlı'nın hazırladığı raporda Merkez Bankası'nın temel dürtüsünün şu konuları göstermek olduğuna dikkat çekildi:

i)Banka, yeni standart dışı politika çerçevesi olan "düşük faizler, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık faizi" taahhüdünü sürdürüyor,

ii) PPK, bankaların sıkılaşan iç parasal koşulların etkilerine karşı ek faiz ve likidite riskleri almalarını caydırmak için, daha da sıkılaştırma tehdidini canlı tutma niyetinde ve

iii) Banka, Döviz zorunlu karşılıklarını artırarak, yerli bankaların döviz fonlama tabanını da sınırlamak istiyor. Bu durumda, dünkü sürpriz zorunlu karşılık oranı artırımı, Banka'nın sağlayacağı sınırlı sıkılaştırmadan ziyade, işaret gönderme etkisi ile daha ilişkili.

Akarlı, finansal koşulların aşırı gevşek olduğuna ve şimdilerde GSYH'nın yaklaşık % 9-% 9.5'una denk gelen cari işlemler açığına sahip ekonomiyi yeniden dengelemeye yardımcı olması için hatırı sayılır bir politika (hem para hem de maliye) sıkılaştırmasına ihtiyaç duyulacağına inandıklarını belirtti.

Raporda ise şu ifadelere yer verildi:

"Merkez Bankası'nın 2011 yılının ikinci yarısında 100 baz puanlık ılımlı bir faiz artırımına gitmesini ve TL'nin daha da zayıflamaya devam edip ardından önümüzdeki 12 ayda ılımlı bir tıoparlanma göstermesini bekliyoruz. Ancak daha önceden ve daha agresif politika sıkılaştırma riski önemli. Zira enflasyon keskin bir şekilde hızlanmaya hazırlanıyor ve Avrupa Merkez Bankası/İngiltere Merkez Bankası'nın kademeli ancak istikrarlı bir para politikası sıkılaştırmasına gideceği tahmin ediliyor."