Erdoğan: Hedef faizle enflasyonu aynı seviyeye getirmek
Başbakan Erdoğan, ''Enflasyon, faizin neticesidir. Hedef nedir? Hedef inşallah faizle enflasyonu aynı seviyeye getirmektir" dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Enflasyon, faizin neticesidir. Hedef nedir? Hedef inşallah faizle enflasyonu aynı seviyeye getirmektir. Faizi sıfırlamak için bunu yapmaya mecburuz. Bu adımları atacağız. Türkiye ona doğru gidiyor'' dedi.
Erdoğan, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneğinin (TÜMSİAD) Green Park Otel'de yapılan 4. Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2005 yılında kurulan TÜMSİAD'ın çok kısa sürede 46 yurt içi şubesiyle, 10 yurt dışı çözüm ortağıyla, 10 bine yakın üyesiyle, Türkiye'nin etkili ve saygın bir sivil toplum örgütüne dönüştüğünü söyledi.
KOBİ'lerin dertlerine, sıkıntılarına, sorunlarına çözüm üreten TÜMSİAD'ın, ayrıca 2010 yılında Dünya Verimlilik Bilim Konfederasyonu tarafından, dünyada sadece 41 kişi veya kuruma verilen ''Dünya Verimlilik Oscarı''nı kazandığını anımsatan Erdoğan, derneğin başkanı, yöneticileri ve tüm üyelerini, bu başarılı çalışmalarından dolayı tebrik ettiğini kaydetti.
Türkiye'nin 8,5 yıldır bu kadar hızlı ve sağlıklı büyümesinde, iş dünyasının da büyük sorumluluk yüklendiğine işaret eden Erdoğan, 2010 yılında kaydedilen yüzde 8,9 oranındaki büyüme için, iş dünyasının tüm temsilcilerine, TÜMSİAD üyelerine, özellikle de her türlü fedakarlığı göstererek bu büyümede katkısı olan KOBİ'lere, şahsı, ülkesi ve milleti adına şükranlarını sunduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, 8,5 yıl boyunca ekonomide iki sihirli kavramı her gittiği yerde gündeme getirdiğini, bunların istikrar ve güven olduğunu, en fazla hassasiyet gösterdikleri kavramların da bunlar olduğunu ifade ederek, 2002 sonunda iktidara geldiklerinde iş dünyasının çok yakıcı feryadı olduğunu vurguladı.
İş dünyasının o dönemde ortak bir dil ve ortak bir akılla, ''Devlet gölge etmesin, başka ihsan istemeyiz'' şeklinde arzusunu dile getirdiğini anlatan Erdoğan, ekonomiyle ilgili olarak hükümetlere düşen görev ve sınırların belli olduğunu, kendilerinin de 8,5 yıl boyunca işte hep o sınırın içinde kaldıklarını ve sorumluluklarını yerine getirdiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, kendilerinin düzenleyici, ufuk gösteren, denetleyici, yolları açan, yolların güvenliğini sağlayan, yani üretim, istihdam için uygun zemini hazırlayanlardan olduklarını dile getirerek, iş dünyasının en fazla ihtiyacını duyduğu istikrar ve güveni tesis etmek, ardından da muhafaza etmek için, son derece hassas biçimde çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti.
2002 yılında, toplam yatırımların miktarının 58,6 milyar lira olduğunu, 2010 yılında ise toplam yatırımları 207 milyar liraya yükselterek tüm zamanların rekorunu kırdıklarını vurgulayan Erdoğan, aynı şekilde özel sektör yatırım miktarı 2002'de 43 milyar lira iken, 2010 sonunda yine tüm zamanların rekorunu kırarak, 164 milyar liraya yükselttiklerini belirtti.
Erdoğan, 2002 yılında Türkiye'de 96 bin adet otomobil satıldığını aktararak, ''Hani diyorlar ya fakirlik, yoksulluk şu bu filan. Halep oradaysa Arşın Türkiye'de'' diye konuştu.
2010 yılında ise bu alanda yine bir rekor kırdıklarını ve bir yıl içinde Türkiye'de 510 bin adet, yani yarım milyondan fazla otomobilin satıldığını bildiren Erdoğan, rekor kırdıkları 2010 yılının ilk üç ayında 67 bin olan satılan otomobil sayısının, 2011 yılının ilk üç ayında yaklaşık iki kat artarak, 123 bine çıktığını anlattı.
Başbakan Erdoğan, ''Eğer trend böyle devam ederse, 2011 yılında 1 milyon rakamına çok yaklaşmış olacağız'' dedi.
Erdoğan, beyaz eşyada, buzdolabı satışında da geçen yıl ilk üç ayda 343 bin olan satışın, bu yılın ilk üç ayında 436 bine yükseldiğini ifade ederek, ''Bu ne demek? Yani fakirliğin olduğu yerlerde evlilik olur mu olmaz? Demek ki evliliklerde ciddi bir artış var. Eğer yeniliyorsa orada bir güzellik, evlilikler artarak devam ediyorsa orada ayrı bir güzellik var demek. Bizim arzumuz da bu zaten'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, turizm konusuna değinirken de geçen yıl ilk üç ayda gelen turist sayısının 2 milyon 459 bin kişi olduğunu, bu rakamın bu yılın ilk üç ayında 3 milyon 600 bin kişiye yükseldiğini söyledi.
-''HALEP ORADAYSA ARŞIN BURADA''
Önemli bir göstergenin de faiz olduğunu dile getiren Erdoğan, 2002 yılında ortalama faizin yüzde 63 olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Faiz, 2010 yılında ortalama yüzde 8,1. Yahu yüzde 63 nerede, yüzde 8,1 nerede? Ben burada siyaset yapmak istemem ama şu anamuhalefeti de yavru muhalefeti de... Ya siz bunları görmüyor musunuz? Rakamlar ortada, çok açık net ortada. Halep oradaysa arşın burada. Yani biraz gerçekçi olalım, biraz samimi olalım, dürüst olalım. Biz bu ülkeyi kimlerden aldık belli. MHP-DSP-ANAP iktidarından aldık. Hesap da ortada. Yüzde 63 faiz nire, yüzde 8,1 nire? Bunun bedelini kim ödüyordu? Benim iş adamı arkadaşlarım ödüyordu. Bankadan kredi alacaksa o ödüyordu. Tüketici kardeşim aynı şekilde duman oluyordu. Ev almaya kalksa ayrı bedel, araba almaya kalksa ayrı bedel, hepsinde ayrı sıkıntı. Şu anda faizlerin oranı ortalama yüzde 8.''
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 2002 yılında, yüzde 63 faiz verdiği halde, ancak 9 ay gibi çok kısa bir süreyle dünyada borçlanabildiğini anlatarak, şimdi ise 10 yıla kadar borçlanabildiklerini kaydetti.
Bunun kredibilite, güvenilirlik olduğunu, dünyanın, artık borç para verdiğinde Türkiye'ye güvenebildiğine işaret eden Erdoğan, ''Şimdi çıkıp konuşuyorlar meydanlarda. Ne diyor? 'Bunlar çiftçiyi yaktı, bunlar esnafı yaktı. Şunu yaktı bunu yaktı. İnsaf et ya, insaf et... Bunları konuşabilmek için dört dörtlük silme bir cahil olmak lazım'' diye konuştu.
Kendileri iktidara gelmeden önce, Ziraat Bankasının çiftçiye yüzde 59 faizle kredi verdiğini, şimdi ise bu rakamın yüzde 5 olduğunu, yüzde 5'ini de kendilerinin üstlendiğini ifade eden Erdoğan, şimdi Ziraat Bankasının, eskinin 10-15 katı sayıda çiftçiye kredi verdiğini belirtti.
Erdoğan, esnafa da önceden Halk Bankasının yüzde 46-47 faiz ile kredi verirken, şimdi yüzde 5 ile verdiğini, orada da yüzde 5 olarak kendilerinin ayrıca yük aldığını dile getirerek, şöyle devam etti:
''59 nire 5 nire, 46 nire 5 nire? Hesap ortada... Ondan sonra diyorlarki 'Biz çiftçinin yanındayız'. Nasıl yanındasın yahu, yüzde 59 faizle vermişsin. 'Esnafın yanındayız'. Nasıl yanındasın ya yüzde 46 ile kredi vermişsin. Biz zulmeden değil, zulmün karşısında olan bir iktidarız. Çok açık söylüyorum, bu kardeşiniz faizi netice olarak gören bir kardeşiniz değil. Bu kardeşiniz, faizi, bir sebep olarak, enflasyonu da netice olarak gören bir kardeşinizdir. Enflasyon, faizin neticesidir. Hedef nedir? Hedef inşallah faizle enflasyonu aynı seviyeye getirmektir. Onu buraya indireceğiz. Faizi sıfırlamak için bunu yapmaya mecburuz. Bu adımları atacağız. Türkiye ona doğru gidiyor.''
Merkez Bankasının açıkladığı faiz oranlarının ortada olduğuna işaret eden Erdoğan, piyasanın da buna göre kendisini düzenleyeceğini, düzenlemesi gerektiğini, çünkü faizle vatandaşı ezdirmeyeceklerini kaydetti.
Erdoğan, ''Şu anda Amerika 0,25'i uyguluyorsa, Japonya uyguluyorsa, bakın İsrail 2,3... Buralarda dolaşıyor. Biz de niye olmasın? Bizde de olması lazım. Bunu bu ülkede yapacağız er veya geç buraya gelecek'' dedi.
Para kazanmanın yolunun daha çok çalışmak olduğunu ifade eden Erdoğan, az çalışarak çok para kazanmanın bu toprakların, bu medeniyetin evlatlarına yakışmayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, son olarak borç göstergelerini de hatırlatmakta fayda gördüğüne dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Küresel kriz nedeniyle, tüm dünyada ülkelerin borç göstergeleri yukarı doğru fırlarken, bizde tam tersine borç oranları düşüyor ve daha sağlıklı bir yapıya kavuşuyoruz. Kamu net borç stokunun milli gelire oranı 2002 yılında yüzde 61 seviyesindeyken, 2010 yılında bu yüzde 28,7'ye kadar düştü. AB tanımlı borç stokumuz, yüzde 78 seviyesinden bugün yüzde 41,6. Bu oranla, şu anda Avrupa'nın en iyileri arasında yer alıyoruz. Yani Maaschrit kriterlerine göre, bu işi başarmış olan müstesna ülkelerden biriyiz. AB üyesi ülkeler bile bu kriterleri yerine getirmiş değil.''