Finansbank: Merkez'in tedbirlerinin gerekli olduğunu görüyoruz
Finansbank Özel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Tunç Erdal, Merkez Bankası kararlarının kârları düşürdüğünü, ancak bu önlemlerin ülke için şart olduğunu söyledi
Tunç Erdal, Merkez Bankasının tedbirlerin, bankacılık açısından karlılıkların daha düştüğü, likiditenin daha azaldığı bir ortam anlamına geldiğini belirtirken, ''ancak ülke açısından daha büyük resme bakarsak bunun bir yerde şart olduğunu da görüyoruz'' dedi.
Erdal, Maliye politikaları tarafından da daha fazla destek gelmesi durumunda, programın daha da başarılı olacağını düşündüğünü, tek başına bankacılık sisteminde kredi büyümesinin sınırlandırılmasıyla hedefe ulaşılmakta, biraz vakit kaybedilebileceğini söyledi.
Finansbank Private Banking Genel Müdür Yardımcısı Erdal, A.A muhabirine yaptığı değerlendirmede, verilere bakıldığında Türkiye'de 38-40 bin civarında 1 milyon liranın üzerinde gerçek kişi hesabı olduğunun bilindiğini belirtirken, bunun kendilerine önemli bir büyüklük ve potansiyel olduğunu gösterdiğini belirtti.
Türkiye'deki bütün bankaların yüksek gelir segmenti olan bu pazar payını elde etmek için de özel birimler oluşturup, müşterilerine farklı farklı hizmetler sunduğunu anlatan Erdal, kendilerinin de Finasbank'ın özel bankacılık grubu olarak 500 bin liranın üzerinde yatırımı olan müşterilere servis verdiklerini ifade etti.
Bu kapsamda yüksek gelir düzeyine sahip müşterilerin ihtiyaçlarına dönük olarak, daha çok yatırıma ,servetin paranın korunmasına yönelik hizmet verdiklerini ve özel bankacılık birimleri olarak çok önemli bir rol üstlendiklerini anlatan Erdal, burada portföylerin korunması, çok büyük riske atılmaması, sabit bir getirinin uzun yıllar boyunca korunabilmesi, enflasyonun üzerinde bir getiri elde edilmesi konusunda danışmanlık verilmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı.
Bunların sadece bankaların özel bankacılık birimleriyle değil, portföy yönetimi hizmetleriyle, aracılık hizmetleriyle, bu kişilere yönelik kredi mevduat ürünlerinin geliştirilmesiyle çok boyutlu bir hal aldığına işaret eden Erdal, banka olarak kendilerinin de müşterilere çok daha farklı bir servis modeli sunduklarını söyledi.
Bu modelde, kendilerinin müşterilerin çalışmış olduğu şubeyi, çalışmış oldukları kişileri değiştirmeden onlara özel servisler verdiklerini, müşterilerin yatırımlarını değerlendirmeleri için Türkiye'deki en geniş yatırım ürünleri yelpazesini onlara sunduklarını ifade eden Erdal, müşterilerine ekonomi seminerleri, siyaset ile ilgili bilgilendirme ve günlük bültenlerle yatırımlarını nasıl şekillendirebileceklerine dönük hizmet verdiklerini kaydetti.
Müşterilerin şubeye geldikleri zaman daha öncelikli hizmet aldıklarını ve çok daha tecrübeli çalışanlarla muhatap olduklarını belirten Erdal, düzenli olarak da Finansbank Private Banking Buluşmaları düzenleyerek değişen ekonomik ve siyasal dengeleri masaya yatırdıklarını ifade etti.
''PARA POLİTİKASI KARARLARINA, MALİYE POLİTİKALARI DESTEK VERMELİ''
Cari açığa dönük Merkez Bankasının tedbirleri hakkında da değerlendirmede bulunan Erdal, şu anda Türkiye ekonomi yönetiminin son derece doğru bir teşebbüsle, doğru bir bir politika izlediğini savundu.
Özellikle cari açığın kontrol altına alınması açısından kredi büyümesinin dikkatli takip edilmesi gereken bir konu olduğunu vurgulayan Erdal, bu konuda bankaların gerekli aksiyonu aldığını söyledi.
Burada Merkez Bankasının hem likiditenin daraltılması, hem de ''sıcak para'' denilen, Türkiye'ye çok hızlı gelebilecek ve çok hızlı çıkabilecek paranın teşvik edilmesinin engellenmesi açısından önemli bir politika izlediğini ifade eden Erdal şöyle devam etti:
''Aynı zamanda kısa vadeli faizlerin aşağıya geldiğini, buradaki oynaklığın arttığını, böylece sıcak paranın bir yerde dışarı çıkmasının teşvik edildiğini, diğer taraftan da bankacılık maliyetlerinin kaynak maliyetlerinin artırılması suretiyle kredi maliyetlerinin de yukarıya gittiğini görüyoruz. Bu mevduat oranlarına da yansımış durumda. Böylece tasarrufun daha çok teşvik edildiği, kredilerin büyümesinin daha sınırlandırıldığını bir ortama gidiyoruz. Bu tabiki maalesef bankacılık açısından karlılıkların daha düştüğü, likiditenin daha azaldığı bir ortam anlamına geliyor. Ülke açısından daha büyük resme bakarsak da bunun bir yerde şart olduğunu da görüyoruz.
Bunun arkasından işin Maliye politikaları tarafından, bütçe tarafından da daha fazla destek gelmesi durumunda, bu programın ben daha da başarılı olacağını düşünüyorum. Çünkü tek başına bankacılık sisteminde kredi büyümesinin sınırlandırılmasıyla hedefe ulaşılmakta, biraz daha vakit kaybedilebilir.''
''SEKTÖRDE BİR SIKINTI GÖRMÜYORUZ''
Türk bankalarının 2008 yılında başlayan krizde çok başarılı bir sınav verdiğini belirten Erdal, bankacılık sektöründe ne döviz pozisyonunda, ne uzun vadeli faiz pozisyonlarında, ne de kredi portföylerinde bir aksaklık yaşanmadığını ve bankaların hala sermaye yeterlilik oranlarının BDDK tarafından alt limit olarak belirtilen limitlerin çok üzerinde olduğunu kaydetti.
Hiç bir bankanın sermaye yeterlilikle ilgili herhangi bir sıkıntısı olmadığını ifade eden Erdal, ''Bankaların, karlılıklarda 2008-2010 kriz yıllarına bakıldığında herhangi bir düşüşü görmedik burada Türk bankaları çok çok iyi bir sınav verdiler. Likidite tarafında baktığımızda bilançolarını çok iyi yönettiklerini gösterdiler. Gelmiş olduğumuz noktada da işin likiditesi, fonlanması, büyümesi açısından herhangi bir sıkıntı olduğunu görmüyoruz'' diye konuştu.
HANGİ ALANLARA YATIRIM YAPILMALI?
Yatırımlara bakıldığında, bütün dünyada son bir kaç sene içerisinde emtia fiyatlarının, krizin etkilerinin azalmasıyla beraber yükseldiğini, enerji fiyatlarının, gıda fiyatlarının yükselmeye başladığını ve gelişmekte olan ülkelere büyük bir talep olduğunu gördüklerini söyledi.
Şu anda Türkiye hariç bütün gelişmekte olan ülkelerde faizlerin yukarı gittiği bir senaryo bulunduğuna dikkati çeken Erdal, Avrupa Merkez Bankasının beklenilenden biraz daha erken faizleri artırmaya başladığını ama bu faiz artışlarının da çok hızlı olmayacağının görüldüğünü kaydetti.
Kendilerinin enerji, gıda, emtia tarafında fiyatlarda yükselme olabileceğini düşündüklerini belirten Erdal, bu konuda da müşterilerine daha çok ana para garantili ürünlerle alternatif sunduklarını söyledi.
Yüksek volatilitenin olduğu bir ortamda tek başına herhangi bir üründe pozisyon alınmasını önermediklerini bildiren Erdal, şöyle devam etti:
''Müşterilerimizin yatırımlarının daha çok riskin dağıtılarak, bunların da ana para garantili ürünlerle yapılmasını istiyoruz, tahvil bonoda şu andaki seviyelerden bir miktar daha yukarıya gelirse, orada da alım yönünde önerilerimiz olur. Dövizde bir miktar daha özellikle sıcak paranın dışarıya çıkması aşamasında yükselmeler olabileceğini düşünüyorum. Altının da zayıf olması daha çok doların zayıf olmasından kaynaklanıyor. Altının 1500-1550 dolar seviyesinde bir miktar daha soluklanma, bekleme ve hatta biraz daha geri çekilme kuvvet toplama periyoduna girebileceğini düşünüyorum.''