Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, Mart 2011 itibariyle katılım bankalarının toplam aktiflerinin 45 milyar lira, toplanan fonların 33 milyar lira, kullandırdıkları fonların 34 milyar liraya ulaştığını, bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam aktiflerin yüzde 22,4, toplanan fonların yüzde 26 ve kullandırılan kredilerin yüzde 36 büyüdüğünü bildirdi.

Bilgin, Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin 10. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Türkiye'de katılım bankacılığının yaklaşık 30 yıllık deneyimi bulunduğunu, katılım bankacılığının faaliyetlerinin olduğu ülkelerde sistemin kapsam ve büyüklüğü ülkeden ülkeye değişmekle beraber ikili bir yapının söz konusu olduğunu, bazı ülkelerde sadece katılım bankacılığının yapıldığını, bazılarında ise karma yapıların söz konusu olduğunu ifade etti.

Türkiye'de de karma bir yapının olduğuna değinen Bilgin, ''Karma yapıya örnek verebileceğimiz diğer ülkeler örneğin İngiltere, örneğin ABD, örneğin İsviçre gibi ki minare görmeye tahammül edemeyen bir ülkede faizsiz bankacılık bir pencere şeklinde hizmet verebilmekte'' dedi.

Katılım bankaları hakkındaki tüm düzenlemeler, tüm uygulamalar ve cezalar konusunda BDDK'nın yaklaşımının diğer bankalarla aynı olduğunu, hiçbir farklılığın söz konusu olmadığını, sadece çalışma esaslarının farklılık gösterdiğini ifade eden Bilgin, dolayısıyla başta cari hesaplar ve katılım hesapları olmak üzere çeşitli ürünlerle müşterilerine hizmet veren katılım bankalarının son dönemde faaliyet alanlarının genişlediğini anlattı.



-''DÜNYADA TOPLANAN FON TAHMİNİ 700 MİLYAR DOLAR''-



Dünyada şu anda 300'den fazla faizsiz bankacılık yapan kurumun bulunduğunu ve toplanan fonun tahmini 700 milyar dolar civarında olduğunu ifade eden Bilgin, birçok ülkenin krizin etkisinden kurtulamadığı göz önünde bulundurulduğunda katılım bankaları ve tüm bankacılık sektörünün 2010 yılı performansının oldukça memnuniyet verici olduğunu dile getirdi. Bilgin, şöyle devam etti:

''Katılım bankaları ve geleneksel bankalardan oluşan Türk bankacılık sektörümüz, Türkiye'de ekonomik istikrarın omurgasıdır. Bunun teyidi de son büyük krizde finansal sistemin gösterdiği dirençtir. Önceki krizlerden farklı olarak son büyük krize bankacılık sistemi sağlam, hazır ve yığınaklı bir şekilde girdiği için Türkiye krizden hızlı çıkabilme yoluna girmiştir. Bazı eleştirdiğimiz uygulamalar, ücretlerde, komisyonlarda aşırıya kaçan uygulamalar ya da krizde nadiren de olsa gördüğümüz krediyi geri çekişleri dışında, Türk bankacılığı bu dönemde şu ana kadar test edilmiş ve onaylanmıştır.

Cari açığın güvencesi de aslında bankalarımızdır. Bankalarımız şeffaftır, kayıt altındadır. Bankalarımız denetlenmektedir ve kanuna karşı uygulamalar olduğunda hapis cezasına kadar varan, zimmet cezası dediğimiz ya da imza yetkisinin kaldırılmasına kadar varan sert tedbirler vardır. Bugün Merkez Bankası, munzam karşılıklarla aldığı tedbirler sonucunda katılım bankalarının aktif büyüklüğünden daha fazla bir büyüklüğü Merkez Bankası'nda sıfır faizle tutmaktadır. Yaklaşık 50 milyar lira... Bankalarımızın sağlığı, ekonominin geleceği için bir güvencedir. Aynı şeyi belki cari açık için de düşünmek lazım.''



-''SEKTÖR AKTİFLERİ İÇİNDEKİ PAYI YÜZDE 4,3'E YÜKSELDİ''



Mart 2011 itibariyle katılım bankalarının toplam aktiflerinin 45 milyar lira, toplanan fonların 34 milyar lira, kullandırdıkları fonların 33 milyar liraya ulaştığını belirten Tevfik Bilgin, bir önceki yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında katılım bankalarının toplam aktiflerinin yüzde 22,4, toplanan fonların yüzde 26 ve kullandırılan kredilerin yüzde 36 büyüdüğünü, bu olumlu performansın katılım bankalarının sektör genelindeki konumunu daha da iyileştirdiğini vurguladı.

2005 sonunda katılım bankalarının bankacılık sektörünün aktifleri içindeki payı yüzde 2,4 iken bu payın Mart 2011'de yüzde 4,3'e yükseldiğini ifade eden Bilgin, ''Türk bankacılık sisteminin olağanüstü hızlı büyüdüğü ve istikrarlı olduğu bir dönemde katılım bankaları sektör ortalamasına göre daha fazla büyümüştür. Bu veriler ışığında katılım bankalarının orta vadede sektörde yüzde 10'luk bir paya erişmelerinin muhtemel olduğunu düşünüyor ve tahmin ediyoruz'' diye konuştu.



-''KOBİ KREDİLERİNDEKİ PAYI YÜZDE 9,3''-



Katılım bankalarının Mart 2011 itibariyle kredi müşteri sayısının 921 bin, kredi kartı müşteri sayısının 793 bin kişi, şube sayısının 633, personel sayısının 17 bin 816 olduğunu anlatan Bilgin, katılım bankaları kredilerinin Türk bankacılık sistemi kredileri içindeki payının Mart 2011 itibariyle yüzde 5,8, kurumsal kredilerdeki payı yüzde 6,3, KOBİ kredilerindeki payının yüzde 9,3 olduğunu bildirdi.

BDDK Başkanı Bilgin, katılım bankalarının 2011 yılının ilk 3 ayında 169 milyon lira kar elde ettiğini, 2010 yılının ilk 3 ayında elde edilen karın 185 milyon lira olduğunu, kar rakamında yüzde 8,6'lık gerilemenin görüldüğünü belirtti.

2011 yılında sektör genelinde getiri oranlarındaki azalma, kar marjlarının daralması ve zorunlu karşılık politikasının bu değişimde etkili olduğuna dikkati çeken Bilgin, sektörün ortalama sermaye yeterlilik rasyosunun Mart 2011 itibariyle yüzde 14,6, mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 100 olduğunu söyledi.

Tevfik Bilgin, ''Katılım bankacılığının son finansal krizden de yüzünün akıyla çıkmasında finansal istikrar ortamı kadar, uygulanan modelin de başarısı bulunmaktadır. Faizsiz bankacılığın ekonomideki döngüsel değişimlere karşı dayanıklılığı ve ekonominin dayanma dönemlerinde daha az hasarlı çıktığı bilinmektedir. 2008 ve 2010 yılları arasında katılım bankalarının kredilerinin ortalama yıllık yüzde 30 büyümesi de bunu desteklemektedir'' şeklinde konuştu.

Katılım bankalarından birinin orta ölçekli, diğer üçünün küçük ölçekli banka konumunda olduğuna işaret eden Bilgin, Mart 2011 itibariyle Türkiye'de katılım bankalarının 29 milyar dolar aktif büyüklüğe eriştiğini, dünya genelinde İslam bankacılığı uygulayan kuruluşların ise 1 trilyon dolarlık aktif büyüklüğe ulaştığının tahmin edildiğini, dolayısıyla toplam büyüklüğün yüzde 3'ünün çok da büyük olmayan bir oranı oluşturduğunu kaydetti.



-GÜNCEL SORUNLAR...-



Katılım bankalarının bazı güncel sorunlarına da dikkati çeken Tevfik Bilgin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''En önemli konulardan biri, katılım bankalarının çalışma esasları sebebiyle elde ettikleri fonların yaklaşık yüzde 100'ünü reel sektöre kredi olarak vermesi nedeniyle Merkez Bankasının munzam artışları katılım bankaları ve müşterilerine diğer bankalara nazaran daraltıcı etkisi daha büyük bir şekilde yansımaktadır. Merkez Bankasının katılım bankalarının ellerindeki gelir ortaklığı senetleri, altın ve diğer ürünler karşılığında kısa vadeli borçlanma imkanlarının geliştirilmesi likidite anlamında sistemin geleceği açısından son derece önemlidir. Katılım bankalarımız ve bankalar arasında kısa vadeli borçlanmaya imkan sağlayacak, İnterbank benzeri bir piyasanın oluşturulması da önemli bir gündem maddesidir. Diğer bir husus, katılım bankalarımızın enstrüman eksikliği sebebiyle Londra Metal Borsasında çok önemli bir likiditesi bulunmaktadır.

Geliştireceğimiz enstrümanlarla, belki burada Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsasına da görev düşmektedir, İngiltere'de Metal Borsasında yatan bu fonları, hem kendi fonlarımızı hem de diğer ülkelerde bununla ilgili fonları Türkiye'ye çekmemiz de imkan dahilinde olacaktır. Katılım bankalarımızın en önemli kredi enstrümanlarından biri olan leasingdeki KDV düzenlemesi bu alanı oldukça olumsuz etkilemiştir. Hem bu bankalarımızın hem de kontrolümüz altındaki leasing firmalarının bu KDV düzenlemesinden etkilenmesi oldukça menfi olmuştur. Maliye Bakanlığımızın ülkenin ihtiyacı olan alanlarda, istihdamı artırıcı faaliyetlerde ve belki de cari açığı azaltıcı alanlarda leasing üzerindeki vergileri çeşitlendirmesinin yararlı olabileceğini düşünmekteyiz.''



-''2011 DE YAKINDAN İZLENMESİ GEREKEN BİR YIL''-



2011 yılının yine iş süreçlerinin iyileştirilmesi, maliyetlerin gözden geçirilmesi ve insan kaynaklarının geliştirilmesi bakımından yakından izlenmesi gereken bir yıl olacağını ifade eden Bilgin, karşılıklar konusunda alınan kararlar sonucunda yapılan son mevzuat değişikliklerinin, bankaların fon maliyetlerini artırıcı bir etki yaratırken, düşen gösterge faiziyle birlikte de karları da azaltıcı nitelikte olduğunu söyledi.

Bu yıl içinde alacaklar ve krediler daha yakından ''takip edilirken, kanuni takibe dönüşen alacakların tahsili konularında çözüm arayışlarının önem kazanacağının altını çizen Bilgin, ''Maliyetlerin ve takibe dönüşüm oranlarının düşürülmesi bu dönemde azalan karları telafi için elzem ve kullanılması gereken araçlardandır'' dedi.

Türkiye'de katılım bankacılığının küresel konumunu güçlendirmenin ön koşulunun yeni finansal ürünlerin hayata geçirilmesi olduğunu vurgulayan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, faizsiz bankacılık ürünlerinin kamunun, özel şirketlerin, uluslararası kuruşların proje finansmanı ve tüketicilerin taleplerini karşılayacak çeşitlilikte olmasının, büyüme potansiyelinin harekete geçmesi için ön koşul olduğunu söyledi.