Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Eski Uluslararası Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger, küresel dengesizliklerin 2011 ve 2012'de bir kriz yaratmayacağını, ancak uzun vadede mali ve demografik belirsizlikler ile küresel dengesizlikler düşünüldüğünde soru işaretlerinin ortaya çıktığını belirterek, ''Dünya ekonomisi konusunda kısa vadede iyimser olduğum söylenebilir, ancak uzun vadede bir şeyler yapılmadığı sürece daha şüpheciyim'' dedi.

Krueger, Fatih Üniversitesi tarafından ''Küresel Finansal İstikrarın Sürdürülebilirliği'' temasıyla düzenlenen İstanbul Ekonomi ve Finans Konferansı' kapsamında, son küresel krizin nedenlerine ve bundan sonra benzer bir krizin gerçekleşmemesi için yapılması gerekenlere ilişkin bir konuşma yaptı.

Kriz öncesinde de küresel ekonomide pek çok dengesizlik bulunduğunu belirten Krueger, ABD'nin büyük ve artan cari açığına karşılık, Çin'in büyük ve artan cari fazlasının işlerin kötüleşmesinde etkili olduğunu ve bu iki ülke için de durumun değişmesi için bir baskı oluşmadığını kaydetti. Krueger, küresel dengesizliklerin çözülmesi için ABD ve Çin'in cari dengelerini sağlamaya yönelik adımlar atması gerektiğini, yalnızca ABD'nin eyleme geçmesinin dünya çapında bir resesyona, sadece Çin'in adım atmasının ise dünya çapında bir enflasyon artışına neden olacağını anlattı.

Krueger, krizin yaklaştığının aslında bilindiğini, Çin ve ABD yetkililerinin hazır bulunduğu IMF yetkilileriyle toplantıda, her iki tarafın da sorunun farkında olduğunu, ancak bir adım atılamadığını dile getirdi.

Bundan sonra benzer bir krizin yaşanmaması için şu anda gerçek anlamda somut bir adım atılmadığını, önlem alınmadığını ve ülkelere bu konuda harekete geçmeleri için baskı uygulanmadığını söyleyen Krueger, kriz sonrasında azalan ABD cari açığının ve Çin cari fazlasının yeniden yükselmekte olduğuna işaret etti.

Önümüzdeki bir iki yıl içinde değilse de, 2015 sonrasında ABD, Çin ve diğer ülkelerdeki gelişmelerin küresel resesyona neden olan küresel dengesizlikleri besleyerek sıkıntı yaratacağı görüşünü aktaran Krueger, ''Ancak bunun önüne geçmek için bir uluslararası anlaşma olabilir. Bu zor olabilir, ancak Çin'in ve petrol ihracatçılarının tüketimlerini artıracağı, ABD'nin bütçe açığını ve harcamalarını azaltacağı bir uluslararası anlaşma ile küresel dengesizlikler azaltılacağı için yeni bir yoğunlaşmış resesyon riski azaltılabilir. Tamamen ortadan kaldırılamaz, ama azaltılabilir'' diye konuştu.

Krueger, G20'nin bu sorunu ele aldığını, küresel dengesizlikleri ele almaya başladığını, ancak çok taraflı bazı araçlar hayata geçirilerek karşılıklı değişim yaratılana kadar yeni bir krizin ortaya çıkmasından endişelendiğini ifade ederek, şunları söyledi:

''Küresel dengesizlikler bu sene ya da seneye bir kriz yaratmayacak. Dünya 2011'de ve 2012'de büyüyecek gibi görünüyor. Kısa vadeli görünüm kötü değil. Ancak uzun vadede mali belirsizlikler, demografik belirsizlikler ve küresel dengesizlikler düşünüldüğünde daha fazla soru işareti ortaya çıkıyor. Dünya ekonomisi konusunda kısa vadede iyimser olduğum söylenebilir, ancak uzun vadede bir şeyler yapılmadığı sürece daha şüpheciyim.''



-''VERGİ, ANCAK BAŞKA AVANTAJINIZ YOKSA CAZİPTİR''-



İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı Hüseyin Erkan da, Türkiye'nin halihazırda bölgesinde en büyük, en derin piyasaya sahip olduğunu belirterek, İstanbul'un finans merkezi olmaktan uzakta bulunmadığını kaydetti.

Erkan, Türkiye'de tasarrufların büyük bölümünün likide yakın değerler içinde olmadığını, tasarrufları oraya çekebilmek için ciddi çalışma ile ürün çeşitliliğini artırmak gerektiğini ifade etti.

İstanbul'un finans merkezi olması için vergi muafiyeti gibi araçlara ihtiyaç duyulup duyulmadığına ilişkin soru üzerine Erkan, ''Vergi ancak başka avantajınız yoksa sizi cazip kılmak için uygulanan bir araçtır. Tek yapılması gereken, vergi mevzuatının sadeleştirilmesi ve sık sık değiştirilmemesi. Bu olduğu sürece, belli bir verginin olması kimseyi ürkütmez çünkü İstanbul'un getirdiği çok artısı var'' diye konuştu.



-''FİNANS MERKEZİ İÇİN ARTIK İSTİKRAR ÖNEMLİ''-



Merkez Bankası Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan ise, İstanbul'un finans merkezi olması için yabancı sermayeyi cezbetmesi gerektiğini belirterek, bu süreçte hem fiyat istikrarının sağlanması hem de makro riskleri azaltıcı tedbirlerin alınmasının taşıdığı öneme işaret etti.

Finans merkezi kavramının 2008 krizi öncesi ve sonrasında değişiklik gösterdiğini dile getiren Turhan, daha önce finansal merkez olmak için regülasyon ve vergi olmasın diye düşünülürken, şimdi istikrarın daha fazla önem kazandığını vurguladı.

Turhan, Merkez Bankası olarak İstanbul'un finans merkezi olmasına, fiyat istikrarı sağlayarak, finansal istikrara katkıda bulunarak destek olabileceklerini söyledi.



-''KAMUOYUNDA, 'İSTANBUL FİNANS PROJESİ İLAN EDİLDİ, BİR ŞEY YAPILMIYOR' İZLENİMİ VAR''-



Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) Başkanı Nevzat Öztangut da, İstanbul'un finans merkezi olması için yapılacakların ve tüm kurumların görevlerinin belirlendiğini ve bunların adım adım gerçekleştirildiğini belirtti.

Öztangut, ''Bununla beraber kamuoyunda, 'bir İstanbul finans merkezi projesi ilan edildi, ondan sonra bir şey yapılmıyor gibi bir algı var. Yapılanlar konusunda biraz daha fazla tanıtıma ihtiyacımız var. Hem iç kamuoyuna hem dış dünyaya anlatmamız lazım. Bu, on yıl sonra 'Herşey hazır, gelin' denecek bir iş değil'' diye konuştu.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray'ın oturum başkanlığı yaptığı konferansa YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da dinleyici olarak katıldı.